"Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu'na Özgürlük Mitingi"... Özgür Özel: "En büyük suçlu ortaya çıkacaksa hepimiz buradan bir şey anlıyoruz, turpun büyüğü sensin Erdoğan"

(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ''Gelecek irademize, cumhurbaşkanı adayımıza darbe girişiminde bulunanlar hali hazırda iktidarda oldukları için şu an başımızdaki cunta pozisyonundadırlar. Halk desteği, kamuoyu desteği hatta devletin içindeki destekleri git gide erimiştir. TURP: Tayyip’in Uydurduğu Rezil Palavralar’dır. İşte TURP budur. Şimdi diyor ki 'daha turplar var, daha büyüğü var.' Demek ki daha büyük iftira atacak, daha büyük yalan söyleyecek ama Tayyip Bey, eğer turp demek suç demekse, turpun büyüğü suçun büyüğü demekse ve turpun büyüğü sonra çıkacaksa, yani en büyük suç, en büyük suçlu ortaya çıkacaksa hepimiz buradan bir şey anlıyoruz, turpun büyüğü sensin Erdoğan, sensin" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin Maltepe'de düzenlediği "Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu'na Özgürlük Mitingi"nde yüzbinlerce vatandaşa hitap etti. Özel’in konuşması şöyle:
''O gün beş günlük verilen toplanma yasağına karşı bizler sivil darbenin, Tayyip Erdoğan’ın saray darbesinin karşısında direnmek için sizleri, hepinizi, yürüyerek, gerekirse yalın ayak Saraçhane’ye yani İstanbullunun Ekrem Başkana emanet ettiği Saraçhane’ye davet ettik. O gece İstanbul’un dört bir yanından hiçbir araç olmadan yürüyerek elleriyle, yürekleriyle gelerek önlerine çekilen barikata kimseye zarar vermeden devirip geçerek Saraçhane’ye toplanan yüz binler Türkiye'nin geleceğine, İstanbul’un geleceğine, gelecek cumhurbaşkanımıza, iktidarımıza sahip çıktılar. Hepinizi ayrı ayrı kutluyorum.
İşte bu süreçte her gece biz çoğaldıkça, her gece biraz daha kalabalık oldukça, ODTÜ Ankara’da yürüyüp; Ankara da ODTÜ’ye yürüdükçe bu sese Türkiye’nin 81 ili, 973 ilçesi eklenince ve artık her gece on milyonlar demokrasiye sahip çıkınca hesap yapanlari hersap kuranlar, rakibini saf dışı edip İstanbul Barosu’na kayyum atayıp, CHP’ye kayyum atayıp, İBB’ye kayyum atayıp dikensiz gül bahçesi korkmadığı rakipleri takatsiz partileri, sinmiş yapılar bekleyenler meydanlardaki on milyonları görünce gözüne ışık tutulmuş tavşana döndüler. Ne yasaklar işledi, ne tehditleri işledi ne de bundan sonra mücadelemizi kıracak bir şekilde yaptıkları hesaplar tuttu. Oyunları bozanlara, hepinize, on milyonlara teşekkür ediyorum.
"Şimdi on milyonlar artık o eve girmez"
19 Mart darbe girişimini tam olarak tarih önünde mahkum eden ise bizim 23 Mart’ta üyelerimizi sandık başına davet etmişken, üyeler gelip oy kullanacakken, o güne isabet ettirerek tutuklama yapanlara karşı sandıkların yanına koyduğumuz dayanışma sandıklarına, o 23 Mart sabahı yataklarından kalkanlar, elini yüzünü yıkayıp devrim yapmaya gidiyorlardı. 15.5 milyon kişi Türkiye'nin dört bir yanından kalkıp geldiler, seçtiler ve tarihe geçtiler. 15.5 milyon kişinin Türkiye’de oluşturduğu o sıralar, iki elinde bastonuyla merdivenleri tırmanan annem, 3 aylık bebeğini karnında taşıyan, karnında cinsiyeti belli olmayan çocuğunun geleceğini demokratik devrimde arayan anne, gençler, emekçiler, emekliler, işçiler, köylüler sandıklara koştular. Demokrasiye sahip çıktılar, 'tek adama hayır, diktaya hayır, millet bizi, bizim dediğimiz olur biz kazanacağız' dediler. Şimdi on milyonlar artık o eve girmez.
"Erdoğan’a sesleniyorum bunlar senin zulmünden yılmış on milyonlar"
Diyorlar ki sokağa çağırıyorsunuz. Eğer birileri bindikleri demokrasi treninden iniyorlarsa, eğer birileri kendilerini getiren sandığı meşru görüp götürecekleri sandığa direniyorlarsa, rakiplerine yasak getirmek için iftiraya kalkılışıyorlarsa ve eğer birileri demokrasiyi araç görüp esas bir tek adam rejimine, hayallerindeki saltanata,hilafete doğru yürümeye kalkıyorlarsa bunara karşı demokrasiyi savunmak haktır. Klasik hiçbir ezbere teslim olmayacağız. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Bakın yasak dediniz milyonlar her gece toplandılar. Sandığı yasakladınız 15.5 milyon kişi gittiler. Hep birlikte bir şeye sahip çıkıyorlar. Bunlar sadece CHP’liler değil, bunlar senin zulmünden yılmış on milyonlar ve diyorlar ki 'millet benim, ben milli iradeyim, adayımı bırak sandığı getir; adayımı yanımda sandığı önümde istiyorum.'
"19’undaki darbe girişimini, tarihin en büyük buluşmasını burada gerçekleştirmemizle birlikte geriye püskürtülmüştür"
Yaşadığımız süreç 19’undaki darbe girişiminin 7 gün boyunca Saraçhane'deki gece mitingleriyle, 23’ünde sandık başında tüm Türkiye’de 15.5 milyon kişiyle ve bugün Maltepe’de daha önce yine bize ait olan rekoru hep birlikte kırmamız ve tarihin en büyük buluşmasını burada gerçekleştirmemizle birlikte geriye püskürtülmüştür. Ancak darbeciler hali hazırda bizim irademize, gelecek irademize, cumhurbaşkanı adayımıza darbe girişiminde bulunanlar hali hazırda iktidarda oldukları için şu an başımızdaki cunta poziyonundadırlar. Halk desteği, kamuoyu desteği hatta devletin içindeki destekleri git gide erimiştir. Başımızdaki cunta darbe girişimine, bir takım ufak tefek yerlerden devam etmeye çalışmakta. Örneğin, RTÜK’ün penceresinden demokrasiye kurşun atmaktadır. Çeşitli cezalarla lisans iptallerine niyetlenilen Halk TV ile Tele1 ile Fox TV ile bu meydanları gören, bu meydanlarla konuşan, milletin sesini milletten esirgemeyenlerle dayanışma içerisinde olacağız ve özgür basına, cesur basına kuvvetli destek alkışlarını yolluyoruz.
"Bükemedikleri bileği savcılara hakimlere kırdırmaya çalışıyorlar"
Sizin iki seçimde 3 kez seçtiğiniz Ekrem Başkanımızı 'yolsuzlukla, teröre yardımla' itham ediyorlar. Ellerinde hiçbir delil, hiçbir kanıt yok. Yolsuzluk, terör gib boş laflarla bükemedikleri bileği savcılara hakimlere kırdırmaya çalışıyorlar. Kumpas dosyasında her yalan var ama hukuk yok. Bir MASAK raporunu aylarca konuştular, ortaya çıktı ki tutuklanmadan gözaltından 2 gün önce istenmiş. 10 Mart’ta MASAK’tan istenmiş 17 Mart’ta teslim edilmiş oysa aralık, ocak, şubat anlattıklarının hepsi yalanmış. Ekrem Başkan kendine sorulan sorulara cevap verdikçe MASAK raporu perişan oldu, eridi gitti. Zaten o rapora imza atacak bir uzman bile bulamayıp uzman yardımcısının mahcup ifadeleriyle suçlamayan, kanıtlamayan sadece savcıdan korkusuna yasak savan o kağıt parçaları yok oldu gitti. Şimdi buradan Tayyip Erdoğan’a tarihin en büyük meydan okumasını aktarıyorum. Ekrem Başkan diyor ki ‘Benim bir suçum yok, günahım yok. Senin yalan ve iftiraların var. Eğer kendine güveniyorsan ben istiyorum gerekli düzenlemeler yapılsın yargılandığım mahkeme TRT’den canlı yayınlansın. Hodri meydan.’
"Tecavüzcülerden, tacizcilerden tanık icat edip Ekrem Başkanı size yargılatmayız, karalatmayız"
Soruşturmada tanık yok, şahit yok,delil yok. Peki ne var? FETÖ’den miras kalan gizli tanıklar var. Kim bu tanıklar ‘meşe, ladin ve çınar.’ Hukuka dair tek ilkesi olmayan bir odunun gizli tanıkları bunlar. Bu gizli tanık şöyle ifade veriyor, ‘şu şu ihalede böyle birşey olduğunu duydum, böyle verildiğini düşünüyorum, bu ihaleyi şu kişi almadığına göre şu kişiye vermişlerdir diye değerlendiriyorum’ ispat, kanıt, hiçbir şey yok. Rüşveti ne aldım, ne gördüm ne de verdim diyor. Sadece başkalarından duydum diyor. Ve birileri bununla İstanbul’un büyükşehir belediye başkanını tutukluyor. Bütün işleri güçleri yalan ve dolan. Bakın gizli ve tanık dediklerinin 55 suç dosyası çıktı. İftiracı tanıklardan yani eskiden AKP’den iş alan şimdi Ekrem Başkana kara çalan adamın 100’den fazla suçu çıktı. Tecavüzcülerden, tacizcilerden tanık icat edip Ekrem Başkanı size yargılatmayız, karalatmayız.
"Ekrem Başkan'ın temizliğine, dürüstlüğüne ve namusuna kendi namusum kadar kefilim ben Erdoğan"
Yıllarca oluşturdukları medya düzeniyle, Atatürk’ün kurdurduğu ajansları, hepimizin vergisi ile kurulmuş çalışan televizyonları, TRT’yi yalanların en büyüğüne alet ederek, iftira ve kara çalanlara inat… Örneğin, kalbinde 6 stent olan Mahir Polat’ın hesabından gariban vatandaşa 50 lira, 100 lira yolladığı havaleleri terör örgütüne destek diye, bir çorba parası, yolda önünü kesmiş para istemiş, alın hesabına atın para demiş 100 lira 200 lira atmışlar bunu MASAK raporuna yazmışlar. 7 kişilik terörden sorumlu arkadaşlar bir tanesi de Ekrem Başkan, eski görüntülerle bir şirkete yapılan baskında şirket kasasından çıkan parayı yayarak göstererek yaptıkları algı operasyonuna inat 7’sinin evlerinden, kasalarından, iş yerlerinden toplam çıkan para tutanak altında 15 bin lira. Oysa bu utanmazlar 560 milyar lira diye bir rakam atıp milletin midesini bulandırmaya çalışıyorlardı. Tayyip Bey soruyor 'yav siz bu adamlara kefil misiniz?' Buradan Özgür Özel olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü kurduğu partinin son genel başkanı olarak söylüyorum Ekrem Başkanın temizliğine, dürüstlüğüne ve namusuna kendi namusum kadar kefilim ben Erdoğan. Yine onun gibi içerde tutulan bütün belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin, belediye bürokratlarımızın, içeride haksız yere tutulan bütün arkadaşlarımızın suçsuzlupğuna kendi namusuma inandığım kadar inanıyor, hepsini yürekten selamlıyorum.
"Erdoğan öyle bir işin içine girdi ki altında kendisi kaldı kalacak"
Erdoğan öyle bir işin içine girdi ki altında kendisi kaldı kalacak. Örneğin ‘turpun büyüğü heybede’ dediği gün gizli tanıklardan biri ifade vermiş Ekrem Başkan hakkında ve o ifade daha tutanağa geçmeden Tayyip Bey’e söylenmiş. Keyifle söylüyor 'turpun büyüğü heybede' diye. Şimdi ben size bu turpun büyüğünü göstereceğim. Arkadaşlar ekrana yansıtsınlar, TURP: Tayyip’in Uydurduğu Rezil Palavralar’dır. İşte TURP budur. Şimdi diyor ki daha turplar var, daha büyüğü var. Demek ki daha büyük iftira atacak, daha büyük yalan söyleyecek ama Tayyip Bey, eğer turp demek suç demekse turpun büyüğü suçun büyüğü demekse ve turpun büyüğü sonra çıkacaksa, yani en büyük suç, en büyük suçlu ortaya çıkacaksa hepimiz buradan bir şey anlıyoruz, turpun büyüğü sensin Erdoğan, sensin.
"Kadını el kadar bebeğiyle tehdit eden savcıya şunu söylüyorum ‘bekle o günler gelecek ve bu eller senin alnını karışlayacak"
Şunu bilmek lazım. Allah insana rakibinin de hatta düşmanın da mertini versin. Mert bir rakip mert bir düşman istiyoruz. Şuna bak suç yok, delil yok, eli boş günü dolmuş hapse yollamış sonra ne yapıyor? Cezaevindeki kadın hükümlüye görüntüyle bağlanıyor ve diyor ki ‘bazı şeyler var dimi, bilip de gizliyorsun demi? Biz sana hatırlatalım mı? İmzanı atar mısın? Atıp da yarın çıkar mısın yoksa görüntüyü kaparsam 10 yıl çıkamazsın, iki yaşındaki kızını 10 yıl göremezsin’ bu mu adalet? Zavallı gencecik kadını el kadar bebeğiyle tehdit eden savcıya şunu söylüyorum ‘bekle o günler gelecek ve bu eller senin alnını karışlayacak."
(Sürecek)