DEM Parti grup toplantısı...Hatimoğulları: "Sayın Öcalan'ın iletişim ve çalışma özgürlüğü başta olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır"

DEM Parti grup toplantısı...Hatimoğulları: "Sayın Öcalan'ın iletişim ve çalışma özgürlüğü başta olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır"

(TBMM) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ana muhalefet başta olmak üzere muhalefetin mutabakat sürecinin dışında tutulmaması gerektiğini belirterek "Başta Sayın Abdullah Öcalan'ın iletişim ve çalışma özgürlüğü olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır. Sorumluluk artık onlardadır. Bu sorumluluğa göre hareket etmelerini beklediğimizin altını burada bir kez daha çizmek istiyorum" dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına yoğun bakımda tedavisi süren Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerine ileterek başlayan Hatimoğulları, “Dün doktorlarının yaptığı açıklamada Önder'in hayati tehlikesinin artarak devam ettiğini söylediler. Çok üzgünüz ama umudumuzu yitirmeyeceğiz. Sevgili Sırrı Süreyya Önder, bu ülkenin acılarla ve umutlarla dolu hikayesinin bir parçasıdır. Hepimiz seni bekliyoruz” dedi.

"Kanal İstanbul projesinden derhal vazgeçin"

Hatimoğulları’nın konuşmasında öne çıkan başlıklar ise şöyle:

“23 Nisan'da İstanbul'da 6.2 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. İstanbul halkı başta olmak üzere etkilenen herkese geçmiş olsun. Kanal İstanbul projesinden derhal vazgeçin. Biz betonun değil yaşamın peşindeyiz. 6 Şubat depreminden dersler çıkarılmadığını İstanbul depreminden gördük. İktidar rant için depremzedeye adeta bir müşteri olarak bakmaya devam ediyor. Sağlam iş yeri ve konutların olduğu yerlerde istimlak siyaseti yürütmeye devam ediyorlar. Bizler DEM Parti olarak sizlerin sesinizi duyuyoruz, sizlerin sesi olarak taleplerinizi parlamentoda bu kürsülerden duyurmaya devam edeceğiz.

"Çalışmayan GSM operatörlerine toplanma alanlarına derhal çözüm üretilmelidir"

İstanbul’da yaşanacak bir depremde, Hatay ve Maraş’tan hatırlayacağız, Türkiye bu enkazın altında kalır. O yüzden İstanbul’da yaşanacak depreme kimse geldi geçti diyemez. Merkezi hükümete düşen görev yerel yönetimlere kayyum atamak ve gözaltına alıp tutuklamak değil, tam tersine yerel yönetimlerle koordine bir şekilde bu süreci yürütmesi zorunludur. Bir kez daha bu iktidara sesleniyorum, bütün kayyum atamalarından vazgeçin, seçilmiş eş belediye başkanlarımızı ve belediye başkanlarını acilen göreve davet edin. Başta doğal afetler olmak üzere kent hizmeti bakımından merkezi hükümet acil bir ve koordineli bir şekilde çalışmalar yürütmelidir. İstanbul için mega projeler derhal bırakılmalıdır, anında tıkanan trafiğe mutlaka çözüm üretilmelidir. Çalışmayan GSM operatörlerine toplanma alanlarına derhal çözüm üretilmelidir. Zira birkaç gün önce yaşadığımız 6.2’lik depremde bu sorunların nasıl zora soktuğunu gördük.

"Ekmek, barış ve özgürlük için tüm halkları 1 Mayıs için alanlara çağırıyoruz"

DEM Parti olarak emeğin, özgürlüğün ve demokratik toplum için 1 Mayıs şiarıyla Türkiye’nin her yerinde alanlarda, meydanlarda olacağız. Sayın Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısı yeni bir dönemin kapısını aralamaktadır. Bu yıl hem Kürt illerinde hem de Batı’da güçlü bir 1 Mayıs için hep birlikte hazırlanıyoruz. İşçilerin birliği, halkların kardeşliği sadece bir temenni değildir. Türk işçi, Kürt işçi kardeşiyle kaderinin aynı olduğunu fark edip elini tutmasıdır. Ekmek, barış ve özgürlük için tüm halkları 1 Mayıs için alanlara çağırıyoruz.

"1 Mayıs’a dönük yapılan bu operasyonları asla kabul etmiyoruz"

Bu sabah yine bir şafak operasyonuyla uyandık. İşçinin, emekçinin, esnafın, yoksulun birçok iş kolundan olan işçi emekçi kardeşimizin hakkını savunan çok sayıdaki solcu, sosyalist, devrimci yoldaşımız bu sabah gözaltına alındı. Bu gözaltılar bizleri yıldırmaz, gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır ve 1 Mayıs’a dönük yapılan bu operasyonları asla kabul etmiyoruz. Buradan gözaltına alınan gençlerle dayanıştığımızı söylemek istiyorum.

"İktidara düşen bu kararlara saygı duymak ve kadın sağlığını koruyacak politikaları hayata geçirmektir"

Gün geçmiyor ki absürt bir uygulamayla karşı karşıya olmayalım. Sağlık Bakanlığı eliyle uygulamaya konan normal doğum eylem planı ve 19 Nisan'da yürürlüğe giren ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları hakkındaki yönetmelikte hayata geçirilmek istenen de tam da böyle absürt bir uygulamadır. Kadınların doğurup doğurmayacağına, kaç çocuk doğuracağına kadınlar kendileri karar verir. Kadınlar nasıl doğum yapacaklarını siyasi iktidarla karar vermez, doktoruyla konuşur ve birlikte karar verirler. İktidara düşense bu kararlara saygı duymak ve kadın sağlığını koruyacak politikaları hayata geçirmektir.

"Kürt Ulusal Konferansı demokratik bir geleceğin umudunu büyütmüştür"

26 Nisan 2025 günü Kamışlı'da Kürtler, Suriye ve Orta Doğu'nun halkları için çok önemli bir Kürt Ulusal Konferansı gerçekleştirdi. Bu konferans demokratik bir geleceğin umudunu büyütmüştür. Kürt halkı ve bölgedeki tüm halkların ortak eşit yaşamasını esas alan bu çalışma bizler için sonsuz değerdedir. Konferansa alınan kararların başta Kürt halkı olmak üzere Suriye halklarına ve Orta Doğu halklarına barışı getirmesini ve hayırların vesile olmasını diliyoruz ve buradan bütün halklarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyoruz.

"Ana muhalefet başta olmak üzere, muhalefet bu mutabakat sürecinin dışında tutulmamalıdır"

Barış ve demokratik toplum ancak herkesin siyasi iradesine saygı duymasıyla gerçekleşir. Bugün İstanbul'dan Van'a, Şişli'den Halfeti'ye kadar halk iradesini yargı darbeleriyle ortadan kaldırmaya çalışmak, barış sürecine çok büyük zararlar vermektedir. Demokratik geleceğin umudunu baltalamaktadır. Çözüm en geniş mutabakata dayanarak sürdürülmelidir. Ana muhalefet başta olmak üzere, muhalefet bu mutabakat sürecinin dışında tutulmamalıdır. Bu sürecin dışında tutulması hedeflenirse ve benzer adımlar atılırsa ne yazık ki bu süreçler akamete uğrar, tarihte böyle örnekleri çok gördük. Barışla ortaya çıkacak demokratikleşmeyi yok saymak, siyasi rekabeti galip gelme üzerinden ele almak bu sürece büyük kaybettirir. Siyaset yapma hakkının da barışın da güvencesi hukuka dönmek, hukuku işletmektir ve demokratikleşmektir. Gelin barışı hukukla kuralım. Demokrasiyle görkemli bir hale getirip bu ülkenin geleceğine hep beraber armağan edelim.

"Top artık iktidarın sahasındadır, sorumluluk artık onlardadır"

Bakın geçtiğimiz hafta heyetimiz Adalet Bakanı ve heyetiyle çok önemli bir görüşme gerçekleştirdi. İnanın bu görüşmeden sonra her bir vekil arkadaşımız grup başkanvekillerimiz, eş başkanları olarak bizler her gün onlarca telefon alıyoruz. Acaba ne olacak? Acaba yargı paketinde ne olacak? Acaba bizim çocuklarımızı kapsayacak mı? Bu sorularla çok karşılaşıyoruz ve toplumun beklentisi bu anlamıyla artık çok büyük. Bu görüşmede barış ve çözümün zemininin oluşturulması için Partimizin önerilerini, halkın beklentilerini net bir şekilde ifade etti heyetimiz. Başta Sayın Abdullah Öcalan'ın iletişim ve çalışma özgürlüğü olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır. Sorumluluk artık onlardadır. Bu sorumluluğa göre hareket etmelerini beklediğimizin altını burada bir kez daha çizmek istiyorum. Demokratik çözüm için siyasi irade göstermek kaçınılmazdır. Bu siyasi iradeyi göstermek cesaret işidir, demokratikleşmeye olan bağlılığın göstergesidir. Bu kapsamda iktidarı halkın barış çağrılarına kulak vermeye, çözüm için somut ve güven verici irade ortaya koymaya davet ediyoruz. DEM Parti olarak barış ve çözüm süreci için topyekun bir seferberlik içindeyiz.

Biz DEM Parti olarak bu anlamıyla bütün görev ve sorumluluklarımızı fazlasıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Aynı şeyi Türkiye'deki bütün siyasi öznelerden, aynı şeyi toplumun en geniş kesiminden, en geniş yelpazesinden beklediğimizi belirtmek isterim."