Eğitim-İş Sendikası üyeleri Osmaniye’de yaşanan öğretmene şiddet olayına tepki gösterdi

Eğitim-İş Sendikası üyeleri Osmaniye’de yaşanan öğretmene şiddet olayına tepki gösterdi

(OSMANİYE)-Birleşik Kamu-iş Konfederasyonuna bağlı Eğitim-iş Sendikası basın açıklaması yaparak öğretmenlerin gördükleri şiddeti kınadı. Eğitim-iş Sendikası Osmaniye şube Başkanı Adem Yücel, "öğretmenler veli gözünde yok, öğretmenler devlet gözünde artık hiç yok. Her gün saygı yitiriyoruz, itibar yitiriyoruz ve her gün yok oluyoruz., bitiyoruz tükeniyoruz. Saygı olmayınca itibar olmayınca arkasından şiddet eylemleri geliyor." dedi.

Osmaniye’de Atatürk Ortaokulu Sosyal Bilimler öğretmeni Utku Boran Candan’ın bir öğrenci tarafından bıçakla tehdit edilmesi ve darp edilmesi üzerine Birleşik Kamu-iş Konfederasyonuna bağlı Eğitim-iş Sendikası Atatürk Ortaokulu önünde basın açıklaması yaptı.

Basın açıklaması öncesi olay hakkında bilgi veren Eğitim-iş Sendikası Osmaniye şube Başkanı Adem Yücel, "Utku Boran Candan Öğretmenimiz nöbeti sırasında dışarda gördüğü ve uyardığı öğrenci tarafından tekmelenmiştir. Bu olaydan sonra öğretmenimiz polis çağırmış, öğretmenimiz hastaneye gidip darp raporu almış ve bu öğrenci hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Öğretmenler öğrenci gözünde yok, öğretmenler veli gözünde yok, öğretmenler devlet gözünde artık hiç yok. Her gün saygı yitiriyoruz, itibar yitiriyoruz ve her gün yok oluyoruz. Bitiyoruz tükeniyoruz. Saygı olmayınca itibar olmayınca arkasından şiddet eylemleri geliyor. Şiddet eylemlerinde yurdumuzun diğer illerinde maalesef bir okulda bir öğretmenimiz bir veli tarafından vurulmuş, başka bir yerde bir öğretmen bir öğrenci tarafından bıçaklanmış ve biz bu olayları maalesef eli kolu bağlı seyrediyoruz." dedi.

Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?

Okullarda öğretmenlerin çok zor şartlarda işini yaptığını söyleyen şube başkanı Adem Yücel şunları kaydetti:

"Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırıldığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan okullarda eğitim emekçileri şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir.Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.

"Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren mimarlardır"

Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur. Buradan Millî Eğitim Bakanı’na soruyoruz; Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin şiddete uğraması, can vermesi gerekiyor? İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz. Daha önce defalarca yaşadığımız şiddet olayları gibi bu son olayın azmettiricileri; öğretmenliği itibarsızlaştıranlardır, herkes öğretmenlik yapabilir, öğretmenler çalışmıyor ya da az çalışıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır.

"Bizleri hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümranlık alanı gibi kullananlardır!"

Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümranlık alanı gibi kullananlardır! Her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan siyasi iktidardır, onların atadığı yöneticilerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir, gerçek sorunları görmezden gelenlerdir. Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır. Bugün eğitim emekçilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması işte bunların eseridir. Bunun için atılması gereken ilk adım bu zihniyetin kökten değişmesidir.

"Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm eğitim kurumlarının güvenliği sağlanmalıdır"

Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemler, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı eğitimcilerle, gücünü kendi örgütlülüğünden alan biz sendikalarla birlikte hazırlanmalıdır. Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm eğitim kurumlarının güvenliği sağlanmalıdır. Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK’ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır. İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan bilim dışı müfredat yerine, şiddetin, çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten, toplumsal yaşam derslerini içeren öğretim programları eğitimin tüm bileşenleri ile birlikte hazırlanmalıdır. Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula, eğitim kurumlarına gitmek istemiyoruz! Can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!"