Ekrem İmamoğlu: Bir şehrin yollarının kapandığı, giriş çıkışın denetlenir hale geldiği, barikatlarla çevrili bir ortam, gözaltı eyleminin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor

Ekrem İmamoğlu: Bir şehrin yollarının kapandığı, giriş çıkışın denetlenir hale geldiği, barikatlarla çevrili bir ortam, gözaltı eyleminin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor

(İSTANBUL) - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, savcılıktaki "yolsuzluk" ile ilgili soruşturma kapsamında verdiği ifadede, "Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri varken, 4 gün önce sabah 06.00'da yüzlerce polisin evden bir insanı alması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi, mübarek Ramazan ayında kul hakkı yenmesi benim ve milletimin çok ağrına gitmiştir. Bir şehrin yollarının kapandığı, giriş çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevirdiği bir ortam, benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, "yolsuzluk" soruşturması kapsamında Çağlayan Adliyesi'nde savcılıkta verdiği ifade tamamlandı. İmamoğlu ifadesinde, "Ben fotoğraflar ile ilgili cevap vermek istemiyorum" diyerek, şunları söyledi:

"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyım ve Türkiye'de en fazla gündemde olan kişilerdenim. Hayatım halkın arasında geçiyor ve insanlarla ilgili en fazla güvendiğim şey bir kere gördüğüm insanları tanımak ve hatırlamak üzerinedir. Ancak listeli bir şekilde fotoğraf tablosunun önüme konularak büyük bir bölümünün benimle çalışan, özel yaşamımda benimle ilişkili ve siyasi olarak yol arkadaşı olduğum belli insanların bana sorulmasını şahsıma uygun bir soru yöntemi olarak görmüyorum. Zaten fotoğraflarda olan kişilerle ilişkilerim bellidir ve tespitlidir. Diğerleriyle ilgili tanımadığım insanları gözümle hatırladığım kadarıyla ifade ederek, tanımaya çalışacak çaba içerisinde olacak bir kişi değilim. Bana sormuş olduğunuz Sarıyer ilçesi Reşitpaşa Mahallesi'nde bulunan 624 ada, 175 parselde yer alan kamulaştırma ile ilgili tamamen Belediyenin bölgeyi yeşil alan olarak halkın huzuruna sunması için yapılmış bir çalışmadır. Belediye olarak binlerce kamulaştırma işlemi yapılmıştır. Bu da onlardan sadece bir tanesidir. Yasemin Eroğuz tarafından satın alınan söz konusu yer her ne kadar MASAK raporunda 3 milyon matrahlı ve 250 bin TL kapora ödemesi şeklinde gözükmüş ise de söz konusu arazinin alımı için Türkiye İş Bankası’ndan iki ayrı kredi kullanılarak gerçekleşmiş olup, ödemeler kredi vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu hususun tekrardan araştırılmasını istiyoruz.

"Ticaretim, ailem ilgili tüm hususlar kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir"

Benim Emrah Bağdatlı, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal, Fatih Keleş gibi şahısların malvarlığı ile artışlarla ilgili bir bilgim yoktur. Kendi ticari hayatlarıdır. Bir kamu yöneticisi olarak, kamu ahlakına sahip olduğumu iddia eden bir kişi olarak en önemli hususun şeffaflık ve hesap verebilirlik olduğunu çok iyi bilirim. Hayatım ile ilgili hiçbir hususun gizliliği olmamıştır. Hele hele kamu yöneticisi olduktan sonra gizlilik olamayacağını da bilen birisiyim. Ticaretim ile ilgili, ailem ilgili tüm hususlar kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir. Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin Belediye Başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri var iken 4 gün önce sabah 06.00'da yüzlerce polisin evden bir insanı alması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek Ramazan ayında kul hakkı yenmesi benim ve milletimin çok ağrına gitmiştir. Bir şehrin yollarının kapandığı, giriş çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevirildiği bir ortam, benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir. Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanlara, raporları düzenleyenlere karşı Allah'ın verdiği ömür kadar mücadeleme hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim. Benim söyleyeceklerim bunlardan ibarettir."