Gözaltındaki gazetecilerin avukatlarından Hüseyin Ersöz: Atılı suçun yasal unsuru yok, kovuşturmaya yer yok kararı verilmeli
(İSTANBUL)- Gözaltındaki gazetecilerin avukatlarından Hüseyin Ersöz, savcılıkta ifade aşamasında yaptığı savunmada, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığını belirterek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini istedi. Ersöz'ün "Bilindiği üzere bilirkişiler bir bilirkişi görevlendirmesi ile ve yaptırılacak yeminle görev başlarlar ve görevleri raporlarını tanzim edip savcılık dosyasına sunulmasıyla da sona erer. Bu çerçevede ses kaydının muhatabı olan bilirkişinin söz konusu belediye başkanlarının yargılandığı soruşturma dosyasına sunduğu raporun tarihi 3 Ocak 2025'tir. Yani atılı suça dayanak yapılan haberden 25 gün öncesidir. Bu çerçevede atılı suçun yasal unsurları oluşmamıştır” dediği öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında dün akşam saatlerinde Halk TV girişinde gözaltına alınan gazeteci Barış Pehlivan ve TV program sunucusu Seda Selek geceyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde geçirdi. Pehlivan ve Selek'in savcılık ifade işlemlerinin süreceği Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne getirildiği sabah saatlerinde bir açıklama yapan avukat Hüseyin Ersöz, gözaltı ve ifade işlemlerine ilişkin bilgi verdi. Ersöz, "Dün akşam saatlerinde İstanbul Adliyesi'ne bizler her iki müvekkilimiz gazeteci olarak savcılıkla görüşmek üzere geldik. Ve savcılıkla yapmış olduğumuz görüşmede müvekkillerimizi burada hazır edebileceğimizi, kendilerinin tanınan ve bilinen gazeteciler olduğunu ve her halükarda adliyeye gelerek ifade verebileceklerini ifade ettik. Bu taleplerimiz ne yazık ki sonuçsuz kaldı ve sadece bu görüşmeden yarım saat, kırk dakika sonra müvekkillerimiz Barış Pehlivan ve Seda Selek hakkında bir gözaltı kararı verildiğini, polisin Halk TV'ye bir gözaltı işlemi gerçekleştirmesiyle öğrendik" dedi.
Ersöz, savcılıktaki ifade aşamasında atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına vurgu yaparak kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini istedi. Edinilen bilgiye göre Ersöz, haklarında soruşturma yürütülen gazetecilerle ilgili şu savunmayı yaptı:
"Bu ses kaydının kendisi tarafından alınmadığı sarihtir"
"Müvekkilim kendisine atılı olan suçu işlememiştir. 29/01/2025 tarihinde Halk TV kurumsal kimliği ile yapılan basın açıklamasında ses kaydının kim tarafından alındığı ve kim tarafından haberleştirildiği hususu açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir. Müvekkilimiz hakkındaki hukuki nitelendirme yapılırken dosyaya sunmuş olduğumuz söz konusu basın açıklamasının da savcılığınız tarafından göz önüne alınmasını istiyoruz. Diğer yandan atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığını da ifade etmek gerekmektedir. Her ne kadar müvekkilimiz söz konusu ses kaydını almakla suçlanmaktaysa da sunmuş olduğumuz basın açıklamasında bu ses kaydının kendisi tarafından alınmadığı sarihtir.
"Mevcut durumda kovuşturma aşamasında hali hazırda bilirkişilik görevi devam eden bir bilirkişi bulunmamaktadır"
Fakat bu noktada sırf bu ses kaydının kamuoyunun gündemine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yapılan basın açıklaması ekseninde haberleştirilmesinin de ifade hürriyeti ve basın özgürlüğü çerçevesinde suç oluşturmadığı değerlendirmesini yapmak gerekmektedir. Öyle ki bu tarz basın yayın faaliyetleri ile ilgili ses kaydına alma fiilinin gazeteciler tarafından bir konunun haberleştirilmesine ilişkin olması halinde suç oluşturmayacağına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş kararlar da bulunmaktadır. İrdelenmesi gereken bir diğer konu ise bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs suçunun yasal unsurlarına ilişkindir. Öyle ki söz konusu suçun oluşabilmesi için kovuşturma aşamasında bilirkişilik görevi ifa etmiş olan bir bilirkişinin, bilirkişilik faaliyeti devam ederken etki altına alınmasının amaçlanması gerekmektedir. Oysa ki mevcut durumda kovuşturma aşamasında hali hazırda bilirkişilik görevi devam eden bir bilirkişi bulunmamaktadır.
Kanunda 2014 yılında yapılan değişiklik anımsatıldı
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yapılan basın açıklaması incelendiğinde bilirkişi ile ilgili yapılmış olan değerlendirmelerin Beşiktaş ve Esenyurt Belediye Başkanları hakkındaki soruşturma sürecinde hazırlanmış olan bilirkişi raporuna ilişkin olduğu anlaşılabilecektir. TCK'nın 277. maddesinde 2014 senesinde yapılan bir değişiklikle soruşturma aşamasında bilirkişilik görevi yapan bir kişiye yönelik etkilemeye teşebbüs fiilinin işlenemeyeceği hususunu kanunumuzda düzenlenmiş haldedir. Diğer yandan bilindiği üzere bilirkişiler bir bilirkişi görevlendirmesi ile ve yaptırılacak yeminle görev başlarlar ve görevleri raporlarını tanzim edip savcılık dosyasına sunulmasıyla da sona erer. Bu çerçevede ses kaydının muhatabı olan bilirkişinin söz konusu belediye başkanlarının yargılandığı soruşturma dosyasına sunduğu raporun tarihi 3 Ocak 2025'tir. Yani atılı suça dayanak yapılan haberden 25 gün öncesidir.
"İşlenemez bir suç durumunun hasıl..."
Bu çerçevede atılı suçun yasal unsurları oluşmamıştır. Oluşmaması yanında işlenemez bir suç durumunun hasıl olduğunun da sayın savcılığınız tarafından göz önüne alınması gerekmektedir. Müvekkilimiz kamuoyunun yakından takip ettiği ve yapmış olduğu haberler sebebiyle de zaman zaman savcılıklara gelerek ifade verdiği bilinen, rahatlıkla ulaşılabilecek ve kaçma şüphesi altında bulunmayan bir gazetecidir. Tamamıyla gazetecilik faaliyeti kapsamında yapılan bir haberin dayanak gösterilerek müvekkilimiz hakkında bir gözaltı tedbiri uygulanmasının da orantılı olmayan bir müdahale anlamı taşıdığı ve özgürlük hakkı ihlali doğurduğu açıktır. Tüm bu açıklamalarımız, müvekkilimizin beyanları, hukuki nitelendirmemiz ve Halk TV kurumsal kimliği adı altında yapıla basın açıklaması göz önüne alındığında atılı suçun müvekkilimiz tarafından işlenmediği, suç işleme kastının bulunmadığı açıktır. Bu çerçevede müvekkilimizin serbest bırakılmasını ve söz konusu haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı yüksek mahkeme kararlarıyla da açık olduğundan hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini talep ederiz."