Gül Çiftci: “Bugünler Türkiye’nin hukuk sistemine, Türkiye’nin adaletine, insanların vicdanlarına bir kara leke olarak yeniden düşecek”

Gül Çiftci: “Bugünler Türkiye’nin hukuk sistemine, Türkiye’nin adaletine, insanların vicdanlarına bir kara leke olarak yeniden düşecek”

(İSTANBUL) – CHP Genel Başkan yardımcıları Gül Çiftci ve Suat Özçağdaş, CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik sözleri nedeniyle açılan davanın ilk duruşması öncesinde değerlendirmelerde bulundu. Çiftci, ''Biz talepte bulunmuştuk 'Sayın İmamoğlu gelsin Çağlayan’da ifade versin' diye ancak Çağlayan’ın imkanları uygun olmadığı için bugün Silivri duruşma salonuna alındı. Bu duruşma salonu hepimiz için aslında ülkedeki herkes için travmatik bir duruşma salonu” ifadelerini kullanırken, Özçağdaş ise ''Bu iktidarın antidemokratik uygulamalarıyla her platformda her yerde mücadele edeceğiz. Parlamentoda devam edeceğiz, hukuk platformunda mücadele etmeye devam edeceğiz. Ve sokaklarda bulunduğumuz her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik sözleri nedeniyle açılan davanın ilk duruşması Silivri'deki Marmara Ceza Yerleşkesi 2 No'lu duruşma salonunda başladı. Duruşma öncesi, davayı takip eden CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi ve Suat Özçağdaş, açıklama yaptı.

''Danıştay'ın soruşturmaya yer yoktur kararına rağmen açılmış bir dava var

''Uzun zamandır hep şunu söylüyoruz iktidar partisi sandıkta yenemediği partimizi yargıyı araçsallaştırarak şekillendirmeye çalışıyor, yargıyı araçsallaştırarak yenmeye çalışıyor'' diyen Gül Çiftci, şöyle konuştu:

''Bugün evet bizim için 11 Nisan hep söylediğimiz bir gün. Bugün tesadüfi bir gün değil, asla özellikle seçilmiş bir gün. Bütün duruşmaların aynı güne verilmesi bu kadar tesadüf olamaz. Böyle bir tesadüf görülmemiştir. Sayın Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı iken Beylikdüzü’nde daha önce üç kere mülkiye müfettişleri tarafından soruşturulmuş ve herhangi bir şekilde bulguya, kötü bir bulguya rastlanılmamıştır. Bir tedbir raporu olmaksızın Danıştay'ın 'soruşturmaya yer yoktur' kararına rağmen açılmış bir dava var Büyükçekmece Adliyesi'nde görülen. Aşağı yukarı 2022 yılından bugüne devam eden bir dosya. 2022 yılında açılmış bir dosya. İktidar partisi uzun yıllardır yargı reformu adı altında paketler hazırlıyor, bu paketlere sürekli bir hedef süre koyuyor. Bu hedef sürelerin hepsini aşmış bir duruşma. Son üç celsede ya savcı raporlu ya hakim izinli ya savcı mütalaasını hazırlayamamış durumda. Sürekli olarak ertelenen bir sürece geldi. Bugün mütalaanın verilmesini bekliyoruz elbette. Ancak yine savcının raporlu olması ya da görev yerinin değişmesi gibi manasız bir süreçle karşılaşabiliriz. Bir diğeri sizlerin de takip ettiği gibi İstanbul il binamızın alınmasına ilişkin. İstanbul il binamız daha önceki il başkanımız Candan Kaftancıoğlu döneminde ‘bir tuğla da sen koy’ kampanyasıyla ve tüm yurttaşlarımızın destek verdiği bağışlarla alınmış bir il binası. Elbette partimiz Hazine'den gelen yardımın bir kısmıyla destek oldu. Ancak üst kısımlarının hepsi bağışlarla alındı ve kimin nasıl bağış yaptığı zaten belli. Bunların hepsi Anayasa Mahkemesi'nden geçen bağışlar ve rakamlar.

''Jet hızıyla hazırlanan bir iddianamenin ilk duruşması''

Dolayısıyla burada partimizi yıpratmaya çalışan düzenli olarak partimiz kamuoyu nezdinde bir algı operasyonu yaratarak partimizin zor durumda bırakılmasına çalışılan bir süreç. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki bir hukukçu olarak bunu söylemekten utanç duyuyorum maalesef Sayın Ekrem İmamoğlu, Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın’ın sabaha karşı gözaltı kararı olmaksızın evinden bir gözaltı muamelesiyle alınması üzerine katıldığı etkinlikte kürsüde bir cümle sarfetti. Sarfetmiş olduğu cümle tamamen iyi niyetli, barışçıl kimse hukuksuzluğa uğramasın kimse adaletsizliğe uğramasın, bu ülkede adalet tesis edilsin, adalete güven olsun diye kurulmuş bir cümle. Bu cümleyi terörle mücadele eden kişiyi hedef gösterme, şantaj, tehdit gibi suçlamalarla Ekrem İmamoğlu daha yerine oturmadan bir soruşturma haline getiren ve jet hızıyla hazırlanan bir iddianamenin ilk duruşması.

Biz talepte bulunmuştuk Sayın İmamoğlu gelsin Çağlayan’da ifade versin diye ancak Çağlayan’ın imkanları uygun olmadığı için bugün Silivri duruşma salonuna alındı. Bu duruşma salonu hepimiz için aslında ülkedeki herkes için travmatik bir duruşma salonu. Çünkü bu duruşma salonunda daha önce Ergenekon, Balyoz duruşmaları yapıldı ve ondan sonra aslında bu Ergenekon ve Balyoz duruşmalarının ne kadar hukuksuz ve ne kadar adaletsiz olduğu, ne kadar sahte delillerle içinin boş olduğu bu insanların yıllarca cezaevlerinde boşu boşuna tutulduğu ve bunun bir kumpas olduğu, kurgu olduğu yıllar sonra hep birlikte gördük yaşadık, şahit olduk. Şimdi aynı şeyle yine yıllar sonra göreceğiz, yaşayacağız ve şahit olacağız. Ancak bugünler Türkiye’nin hukuk sistemine, Türkiye’nin adaletine, insanların vicdanlarına bir kara leke olarak yeniden düşecek.''

''Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bugün artık toplumdan seçmenlerden rıza alamayan bir harekettir''

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ise yaptığı değerlendirmede, şunları kaydetti:

''Gül Başkanım işin hukuksal ve siyasal boyutuyla ilgili çok kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Yurttaşlarımız şöyle düşünüyor olabilirler. Bunun sonu nasıl gelecek, bu işler ne olacak diye. Dünyanın hiçbir yerinde otokratik rejimler çok az sayıda insanın bir avuç insanın kendi çıkarları için topluma zulmettikleri yerde bu ilanihaye devam etmez. Bir çeyrek asır sonra Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bugün artık toplumdan seçmenlerden rıza alamayan bir harekettir. Bir iktidardır ve bir cunta hevesindedir. Yargı da araçsallaştırılmış bir haldedir. Çok çeşitli davalar var, sizler sürekli buradasınız, bizler sürekli buradayız. Bu kimi gün söylediğiniz bir söz, bu kimi gün söylemediğiniz bir söz, yapmadığınız bir iş gibi geçmişte nasıl Ergenekon’un, Balyoz’un savcısı 'benim, ben' diyenlerin sonra kendisi ile beraber eş savcı olanları hapse attıkları ya da onların bir kısmının yurt dışına kaçtıkları süreçleri yaşadık. Bunun aynısı olacak. Bu iktidar güneş görmüş karlar gibi erimeye başlamış durumda.

''Bu iktidarın antidemokratik uygulamalarıyla her platformda her yerde mücadele edeceğiz''

Bu iktidarın süresi tamamen sınırlı. Milyonlarca insanımızın verdiği imzalarla gösterdiği direnç ile hem çocuklarımızı yavaş yavaş Silivri’den bu zindanlardan alıyoruz hem de milyonlarla beraber bir araya geliyoruz. Bu hafta sonu da Samsun’da bir araya geleceğiz. Dolayısıyla bu iktidarla mücadelemiz devam edecek hiç kimse seçimlerde bir miktar az oy aldı diye ona oy vermemiş olan toplumun yarısını ve zaman içerisinde kaybettiği diğer yarısıyla da birlikte bir toplumu esir alamaz. Bu Cumhurbaşkanlığı koltuğunda da olsa alamaz, bakanlık koltuğunda da olsa alamaz ya da onun atadığı herhangi bir savcı olsa da alamaz. Buna ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de bu ülkenin yurttaşları izin verir. Bu iktidarın anti demokratik uygulamalarıyla her platformda her yerde mücadele edeceğiz. Parlamentoda devam edeceğiz, hukuk platformunda mücadele etmeye devam edeceğiz. Ve sokaklarda bulunduğumuz her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz.''