İstanbul Barosu, İmamoğlu için Vatan Emniyet önünde... İbrahim Kaboğlu, "Bir an önce hukuka dönülmesi gerekir"

(İSTANBUL) - İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına ilişkin Vatan Emniyet’i önünde yaptığı açıklamada, "Siyasal iktidarı korumak isteyenler, aslında bu tür yöntemlerle kendi sonlarını hazırladıklarını da bilmek durumundadırlar. Bir an önce hukuka dönülmesi gerekir. Türkiye'nin kurtuluşu, Türkiye'nin demokratik geleceği hukuk devletindedir. Bunun için çaba göstereceğiz." dedi.
İstanbul Barosu avukatları, gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek için Vatan Emniyet önüne geldi. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, içeri girerek İmamoğlu ile görüştü.
Görüşmenin ardından açıklama yapan Kaboğlu şunları söyledi:
"İstanbul Barosu yönetimi olarak İstanbul Barosu avukatları olarak burada Emniyet Müdürlüğü önündeyiz. Bir saat önce geldik ve İstanbul Barosu'nun seçimle belirlenmiş başkanı sıfatıyla yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret ettim. Sayın İmamoğlu bugün saat sabah 6.30'dan itibaren özgürlüğünden alıkonulmuş bulunuyor. Sayın İmamoğlu'nun özgürlüğünden alıkonuluşu ve şu anda içinde bulunduğu ortam ve koşullar bir hukuk kurumunun başkanı olarak anayasal açıdan ve hukuk devleti açısından değerlendirilmeyi gerekli kılmakta. Anayasamız herkesi için bağlayıcıdır. Bütün kamu kurumları için bağlayıcıdır. Anayasanın hükümleri yasama, yürütme, yargı organlarını, idare makamlarını bağlayan üstün hukuk kurallarıdır. Keşke bu şekilde büyük bir anayasa dışı operasyon karşısında bulunmasaydık.
Türkiye Cumhuriyeti'nin birikimi yalnızca 100 yıla dayanmıyor. 200 yıllık kurumlar, kurallar ve temel normlar ülkesi Türkiye Cumhuriyeti bu açıdan baktığımız zaman burada tanık olduğumuz manzara İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde ve ortamında Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik kazanımlarını hukuk devleti birikimini sanki yadsıyan bir görünüm söz konusu. Sayın İmamoğlu'nun morali çok yüksek. Kendini çok daha güçlenmiş hissediyor. Hepinize ve bütün topluma selamları var. İçinde bulunduğu ortam ve koşullar 'eğer ben belediye başkanı olarak benden İstanbul Emniyet Müdürlüğü yardım isteseydi ben buraları kolaylıkla rahatlıkla donatabilirdim' biçiminde beyanı var. Tabii ki bu ortam ve koşulların daha sağlıklı olması, daha sıhhi olması hepimizin dileğidir. Özgürlüğünden alıkonulmuş olan insanların buna ihtiyacı daha fazla. Ama tabii ki burada Türkiye'nin gerek ülke düzeyinde gerekse uluslararası toplum önünde Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu bir üyesi olduğu uluslararası toplum önündeki görüntüsü bu manzara aslında hepimizi ciddi olarak düşündürmesi gereken bir görünümdür.
Bunu yalnızca Sayın İmamoğlu'nu destekleyen yurttaşlar değil, evet çok sayıda milyonlarca yurttaş destekliyor, beş kez seçimleri kazandı ama esasen onu desteklemeyenlerin düşünmesi gerekir. Çünkü buradaki durum aslında bütün devlet güçlerinin bir kişinin ve İstanbul Büyükşehir Belediye yönetiminin bazı belediye başkanlarının bu şekilde bir tür anayasa dışı örgüt muamelesi görerek alıkonulmuş olması aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin dünya kamuoyu önündeki görüntüsünü bozmuştur. Bu bakımdan anayasa dışı işlemi yapan kim olursa olsun siyasiler veya idari makamlar veya yargı makamları öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'ne saygıyı, Türkiye Cumhuriyeti'nin birikimlerine Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası kamuoyu önündeki saygınlığına saygı duymak durumundadırlar. Tabii ki hukuk ne kadar çok ihlal edilirse ne kadar sistematik bir biçimde ihlal edilirse toplum da tıpkı bugün olduğu gibi çok daha fazla yoksullaşır.
'Sayın İmamoğlu serbest bırakılmalıdır'
İşte bu açıdan yalnızca burada İmamoğlu ve ekibinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin seçilmiş başkanının ve onun yol arkadaşlarının rencide edilmesi veya özgürlüğünün alıkolunması değil, bütün toplumun ona oy veren demokratik kamuoyunun oy vermeyen yurttaşların ama Türkiye'nin daha gelişmesini, demokratikleşmesini ve hukuka saygısını bekleyen milyonlarca yurttaşın hakkıdır. O nedenle bu sürece bir an önce son verilmeli. Sayın İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi elemanları ve belediye başkanları serbest bırakılmalıdır. Eğer gerçekten bir suç kuşkusu varsa onlar pekala tutuksuz bir biçimde yargılama sürecine tabi kılınabilirler ama bu şekilde hukuk dışı anayasa dışı işlemler arttıkça onların suçsuz olduklarını suçsuz oldukları için bu biçimde anayasa dışı işlemlere tabi tutulduklarını, aslında bütün yurttaşlar anlayacaklardır. Bu tür yaptırımlar Türkiye'de demokrasiye yarar getirmez. Siyasal iktidarı korumak isteyenler, aslında bu tür yöntemlerle kendi sonlarını hazırladıklarını da bilmek durumundadırlar.
Bir an önce hukuka dönülmesi gerekir. İstanbul Barosu olarak hep hukuku dillendirdik. Hukuku etkili kılmak için çalıştık. Seçildiğimiz günden bu yana hukukun ortak paydalarında buluşma yönünde çabalarımız oldu. Bugünden itibaren yine bütün Türkiye kamuoyuna yönelik olarak biz hukuk için varız ve Türkiye'nin kurtuluşu, Türkiye'nin demokratik geleceği hukuk devletindedir. Bunun için çaba göstereceğiz. Bugünkü olaylar bir kez daha bu çabamızın ne kadar gerekli ve yaşamsal olduğunu ortaya koymuş bulunuyor."