İstanbul- Mustafa Varank: Bizler yatırımın, yerli ve milli üretimin derdindeyken birileri bunları baltalamanın derdinde

Gülseren KARAPINAR- Şevval CİNDİR / İSTANBUL, (DHA)- MÜSİAD Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen 'Cevherden Makineye 25 Zirvesi'nde konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, "Bizler yatırımın, istihdamın, yerli ve milli üretimin derdindeyken bakıyorsunuz birileri bunları baltalamanın derdinde olabiliyor. İstiyorlar ki, Türkiye'ye yatırım gelmesin. Türkiye kalkınmasın. Türkiye gelişmesin. Her fırsatta türlü türlü bahanelerle Türkiye'yi kargaşaya sürüklemek, sokağı karıştırmak için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Bu noktada İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olaylar bu kirli zihniyetin aslında bir yansıması. Gençlerimizin arkasına saklanarak sözde anayasal haklarını kullanma bahanesiyle provokatif eylemler gerçekleştiren sokakta emellerine ulaşamayınca ekonomimizi hedef alan boykot çağrılarında bulundular" dedi.
MÜSİAD Makine Sektör Kurulu ile MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu iş birliğiyle düzenlenen 'Cevherden Makineye 25 Zirvesi' MÜSİAD Genel Merkezi'nde gerçekleşti. Zirveye TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, MÜSİAD Makine Sektör Kurulu Başkanı İsmail Somalı, MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu Başkanı Muhittin Can, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Burhan Özdemir ile Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ve bir çok iş insanı katıldı.
'MİLLET İRADESİYLE SEÇİLMİŞ HÜKÜMETLERE ASLA PARMAK SALLAMADINIZ'
Programda konuşan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, "Siz değerli arkadaşlarımızın ne kadar önemli ve stratejik noktalarda, hangi çıkışları yaptığınızı, hangi değerlendirmeleri yaptığınızı, elinizi taşın altına nasıl koyduğunuzu gerçekten iyi biliyoruz. Sizler birilerinin yaptığı gibi vesayet odaklarının tetikçisi olarak millet iradesiyle seçilmiş hükümetlere asla parmak sallamadınız. Kirli demeçlerle, ayak oyunlarıyla ve darbe çığırtkanlığıyla bu milletin istiklaline ve istikbaline asla kastetmediniz. Sadece milletimizin emrinde oldunuz. Bu milletin derdiyle dertlendiniz. Kalkınmanın ve gelişmenin öncüsü oldunuz. Bu vesileyle 35 yıldır MÜSİAD çatısı altında ülkemizin kalkınmasına katkı veren tüm kardeşlerime tekrar çok teşekkür ediyorum" dedi.
'İSTİYORLAR Kİ, TÜRKİYE'YE YATIRIM GELMESİN, TÜRKİYE KALKINMASIN'
Varank, "Bizler yatırımın, istihdamın, yerli ve milli üretimin derdindeyken bakıyorsunuz birileri bunları baltalamanın derdinde olabiliyor. İstiyorlar ki, Türkiye'ye yatırım gelmesin. Türkiye kalkınmasın. Türkiye gelişmesin. Her fırsatta türlü türlü bahanelerle Türkiye'yi kargaşaya sürüklemek, sokağı karıştırmak için ellerinden geleni yapmaya devam ediyorlar. Bu noktada İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olaylar bu kirli zihniyetin aslında bir yansıması. Bir aydır belediye başkanının yaptığı yolsuzlukları örtmek ve hırsızlıklarını gizlemek için yapmadıkları şey kalmadı. Gençlerimizin arkasına saklanarak sözde anayasal haklarını kullanma bahanesiyle provokatif eylemler gerçekleştiren sokakta emellerine ulaşamayınca ekonomi bizi hedef alan boykot çağrılarında bulundular" ifadelerinde bulundu.
'TÜRKİYE, 2024 YILINDA OECD ÜLKELERİ ARASINDA EN HIZLI BÜYÜYEN İKİ EKONOMİDEN BİRİ'
Mustafa Varank, "Küresel ekonominin büyük sınamalarla karşı karşıya kaldığını sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Teknolojik gelişmeler, tedarik zincirindeki alternatif oluşumları, arz güvenliği sorunları, bölgesel çatışmalar, iklim değişikliği gibi gelişmeler ekonomiyi daha kırılgan hale getirirken yeni rekabet koşullarıyla yüzleşmemize neden oluyor. Son olarak ABD Başkanı Trump'ın başlattığı gümrük tarifesi uygulamalarının küresel ekonomide durgunluğa neden olacağı ve tedarik zincirlerini yeniden şekillendireceği öngörülüyor. Artık yatırımcılar, üreticiler ve erişimciler için piyasa öngörülebilirliği daha da azaldı, riskler daha da arttı. Öyle ki şirketlerin sadece bir günde 100 milyarlarca dolar kaybettiğine hep birlikte şahitlik ediyoruz. Biz de elbette küresel düzeyde yaşanan bu olumsuzluklarda etkileniyoruz. Buna rağmen imalat sanayimizin öncülüğünde kaydettiğimiz başarılarda biz gerçek olarak karşımızda duruyor. Türkiye, tüm sınamalara ve zorluklara rağmen 2024 yılında OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen iki ekonomiden bir tanesi oldu. Bu zamana kadar Türkiye'nin başarı hikayesini, özel sektörümüzle dayanışma içinde ve beraber hareket ederek yazdık. Yeni ekonomik politikalarımız ve sizlerin girişimci ruhu sayesinde zorlukları ve sınamaları yine hep birlikte aşacağımıza ben yürekten inanıyorum" dedi.
'KİMİN SESİ YÜKSEK ÇIKIYORSA MUHALEFET O SESİ MECLİSTE DİLLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR'
Varank, "Hem 12’inci kalkınma planında hem yeni sanayi stratejisinde hem de destek ve teşvik mekanizmalarında makine sektörü öncelikli ve stratejik sektörlerden bir tanesi olarak belirlendi. Elbette hala dünya pazarında arzu ettiğimiz seviyede değiliz. İşte dünya ihracatından aldığımız pay ve uluslararası rekabetteki gücümüzü arttırmak için daha yüksek teknolojili, daha belirli ve daha sürdürülebilir bir makine sektörüne sahip olmamız gerekiyor. Bu manada sanayimizi daha sürdürülebilir üretim yöntemlerine yönlendirmeyi bir tercihten öte bir zorunluluk olarak görmemiz mümkündür. Malumunuz hem makine sektörünün hem de imalat sanayinin gelecek dönemde rekabetçiliğini belirleyecek konuların başında dikor karbonizasyon yani ‘Karbonsuzlaştırma’ geliyor. Ve şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündeminde de özellikle karbon ticaretiyle alakalı ana gündemi karbon ticareti olan bir kanun çalışmamız var. Ama bakıyorsunuz geçmişte bize 'Siz bu Paris İklim Anlaşması'nı meclisten niye hala geçirmediniz' diye eleştirilerde bulunan muhalefet, bu sefer bu kanunla ilgili yine bizi eleştiriyor. 'Bu kanun çalışmalarını niye bu kadar hızlı getiriyorsunuz? Niye bunlarla ilgili gerekli tartışmaları yapmıyorsunuz' diye bize soruyor. Biz aslında bu çalışmaları yaparken, her zaman sektörler beraber hareket ediyoruz. Aslında komisyonlarda bu tartışmaların hepsi yapılıyor. Ama Türkiye'de maalesef bir popülizm anlayışı var. Kimin sesi yüksek çıkıyorsa muhalefet o sesi mecliste dillendirmeye çalışıyor. Maalesef öyle bir anlayışla karşı karşıyayız ki biz 'Karbon ayak izi' dediğimizde, 'İnsanların ayak izleri alınacak' diyenler bile karşımıza gelebiliyor. Bizim meclisteki kanunumuzun ana gündemi aslında karbon ticaretinin önünü açacak düzenlemeleri yapmak. Bu karbonla ilgili konu neden önemli? Siz bir ürünü ürettiğinizde çevreye ne kadar çok zarar veriyorsanız aslında bunun karşılığını ihracat yaparken göreceksiniz demek. Sizin ürününüzün daha pahalı olması demek. Ek vergilerle sizin ürününüzün cezalandırılması demek. Bunun için sanayicimiz ne yapacak? Çevreyi kirletmeden ürün üretmeye çalışacak. İşte getirdiğimiz aslında kanunun temel amacı, daha çevreye saygılı ürünler üretilebilmesinin önünü açmak" diye konuştu.
Varank, "Biz dünyadaki rekabetten geri kalmak istemiyorsak eğer dünya artık çevreye daha az zarar veren ürünler üretilmesini istiyorsa, karbon salınımı yapmayan ürünler üretilmesini istiyorsa, bunun gereğini yapmak hem iş dünyasına hem bize düşüyor. İşte bu kanunun asıl amacı budur. Bu manada sanayimizi yakından ilgilendiren, iklim değişikliğiyle ilgili mücadele politika ve programlarını şimdiye kadar nasıl yakından takip ettiysek bundan sonrada yakından takip etmeye devam edeceğiz. 2053 emisyon hedeflerimiz doğrultusunda yakın zamanda yayımlanan Türkiye’nin Sektörel Düşük Karbonlu Yol Haritası ve Yeni Sanayi Stratejisi, özellikle makine gibi sanayimizin lokomotif sektörlerine girdi sağlayan diğer sektörlerin sera gazı salımının azaltılması için rehber niteliğinde olacak. İhracatımızın bildiğiniz gibi önemli bir kısmını biz Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapıyoruz. Bu bakımdan bu süreç gerçekten önemli ve oldukça kritik. Bu manada sektöre de önemli görevler düşüyor. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi ve Ticaret Komisyonu olarak elbette bakanlıklarımızla birlikte bizim üzerimize düşen ne görev varsa bu alanlarda, her türlü görevi yerine getirmeye hazırız" ifadelerini kullandı.
'MASADA GÜÇLÜ OLMAK İSTİYORSAK SAHADA DA GÜÇLÜ OLMALIYIZ'
Açılış konuşma yapan MÜSİAD Makine Sektör Kurulu Başkanı İsmail Somalı, "Makine sektörü Türkiye ekonomisinin en stratejik yapı taşlarından birisidir. Havacılıktan savunma sanayine, otomotiften beyaz eşyaya, tarımdan tekstile kadar her bir sektördeki üretim kapasite ve kabiliyetlerimizi makine sektörümüz belirlemektedir. Bunun yanında üretimde tam bağımsız olmazsa olmaz unsurlarından bir tanesi de yine üretim teknolojilerindeki yerli ve millilik oranımızdır. Uluslararası diplomaside bir kaide vardır. Masada güçlü olmak istiyorsak sahada da güçlü olmalıyız" dedi.
'BİR ÜLKENİN SAHİP OLDUĞU MADEN ZENGİNLİKLERİ ONUN SANAYİ POLİTİKALARININ TEMEL TAŞIDIR'
MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu Başkanı Muhittin Can, "İçinden geçtiğimiz küresel süreç, bize yalnızca ekonomik döngüleri değil, aynı zamanda tedarik zincirlerinin, kaynak yönetiminin ve üretim kabiliyetinin ne kadar hayati olduğunu tekrar göstermiştir. Pandemiyle sarsılan dünya ekonomisi, ardından gelen jeopolitik gerilimler ve enerji kriziyle birlikte, güvenilir kaynak ve sürdürelebilir üretim kavramlarını, ekonomilerin merkezine yerleştirmiştir. Bu noktada ham madde sektörü yalnızca bir sanayi konu değil, stratejik bir omurga olarak öne çıkmaktadır. Çünkü bizler biliyoruz ki bir ülkenin çeliği varsa üretimi vardır. Alüminyumu varsa mobilitesi vardır. Nikelden bakıra kadar sahip olduğu maden zenginlikleri onun sanayi politikalarının temel taşıdır" diye konuştu.