İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu: "Dava adamlığı, reislik 20’li yaşlardaki gençleri hızara vermek değildir"

İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu: "Dava adamlığı, reislik 20’li yaşlardaki gençleri hızara vermek değildir"

(ANKARA) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Geride bıraktığımız bayram çalışan, emekli, işçi, işsiz hiç kimse için bayram değildi. Ama özellikle haksız, hukuksuz ve keyfi şekilde tutuklu ve gözaltında bulunanlar için bayram değildi. Gençlerimiz için, onların aileleri için bayram değildi. Hepsine bir kere daha selam olsun. Bu vesileyle herkese ama özellikle ‘yetkisiz yetkililere’, bedelsiz unvan taşıdığını zannedenlere sesleniyorum: O ünvanlar bedelsiz değildir. Dava adamlığı, reislik, güya büyük hedefler koymak, 20’li yaşlardaki gençleri hızara vermek değildir. Bu vicdansızlığı durdurun" dedi.

Dervişoğlu, grup konuşması öncesinde, toplantı salonuna beraber geldiği Ankara Bağımsız Milletvekili Yüksel Arslan'ı kürsüye davet etti.

Dervişoğlu, "Hiçbir zaman gitmediği için kendisine hoşgeldin demeyeceğim bir kardeşim, bir dava arkadaşım bugün yuvasına geri dönmüştür. Ayrılmamıştı. Dolayısıyla beraber geldik. Kendisine rozet takmayacağım, kendisi rozetiyle geldi. Biz kendisini TBMM’de hiç özlemedik, hep beraberdik. Ama görüyorum ki Ankara sizi özlemiş" dedi.

Arslan: "Dervişoğlu ile aynı safta mücadele etmekten, düşman oklarının hedefi olmaktan şeref duyacağım"

İYİ Parti'ye katılan Arslan da, "Yürekleri aynı hedefler uğruna çarpanlar her zaman beraberdirler. Yeniden aranızda olmaktan, sizlerle kolkola yürümekten bahtiyarlık duyuyorum. Gün tarafsız durma günü değildir" dedi.

İstiklal ve istikbal söz konusu olduğunda her zaman Türk milleti ve devletinden taraf olduklarını söyleyen Arslan şunları kaydetti:

"Bebek katili ve ona umut hakkı isteyenlere karşı tarafsız kalamayız ve hiç kalmadık. Bugün ülkemizde çok dilli, çok kültürlü, çok milletli devlet kurma hayali kuranlar var. Bunun anlamı Türkiye’nin bölünmesi, istiklalin terk edilmesi demektir. Sayın Genel Başkanımızın da söylediği gibi ‘Bugün eli kanlı müebbetlik, bebek katili törörist başından kurucu önder diye bahsedilen bir aşamaya geldik maalesef. İYİ Parti teröriste terörist diyen, paçavraya paçavra diyen milli civdanı temsil etmektedir.

Hukuksuz ve keyfi kararlarla hareket eden iktidarı değiştirmenin en önemli görevimiz olduğunu biliyoruz. Vatansever gençlere zulmedilirken susmak, hukuksuz tutuklamalara sessiz kalmak dilsiz şeytan olmaktır. Bu konuda İYİ Parti üzerine düşeni fazlasıyla yapmaktadır."

Dervişoğlu, Volkan Konak'ı andı

Daha sonra partisinin TBMM Grubu'na hitap eden Genel Başkan Dervişoğlu, "Bize biliyorsunuz dolduramasınlar diye bu büyük salonu vermişlerdi. Allah’a bin şükür parti kurulduğundan beri hep izdiham yaşıyoruz" dedi.

Geçen hafta vefat eden Volkan Konak’ın "Yarim yarim" şarkısının toplantıda çalınmasının ardından Dervişoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Geride bıraktığımız bayram; çalışan, emekli, işçi, işsiz hiç kimse için bayram değildi ama özellikle haksız, hukuksuz ve keyfi şekilde tutuklu ve gözaltında bulunanlar için bayram değildi. Gençlerimiz için, onların aileleri için bayram değildi. Hepsine bir kere daha selam olsun. 'Cumhuriyeti yıktırtmayacağız' diyen, 'Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz' diyen, hak ve hukuk arayan, adil bir Türkiye’de insanca yaşamak isteyen, ‘İstibdada karşı hürriyet’ diyen Türk gençlerine buradan selam olsun.

Bu vesileyle herkese ama özellikle ‘yetkisiz yetkililere’, bedelsiz ünvan taşıdığını zannedenlere sesleniyorum: O ünvanlar bedelsiz değildir. Dava adamlığı, reislik, güya büyük hedefler koymak, 20’li yaşlardaki gençleri hızara vermek değildir. Bu vicdansızlığı durdurun. Durdurabilirken durdurun. Durdurun ki o itiraz dalgası, sizi boğacak bir isyan seline dönüşmesin. Unutmayın; tutuklama, gözaltı ve soruşturma yazan ve imzalayan sizler için birkaç sayfa kağıttan ibarettir. Ancak o birkaç sayfa kağıt ve imza, yıllardır nefessiz, hayalsiz ve umutsuz bırakılan gençlerimizin, hayatlarının ve geleceklerinin tamamen karartılması için yeterlidir. Saray kadıları, size diyorum. Partizanlık ve tek adamcılık bir kariyer yolu değildir. Hiçbir zaman olmamıştır ve en çok da böyle olduğunu zannedenleri yok etmiştir. Siz gençlerin başını yerken, put bellediğiniz adamlar ayakta kalacak zannetmeyin.

"Makamlarınızın diyeti uğruna, çocuklarımıza dokunmaya kalkmayın"

Yargıda halen hak ve vicdan davası güdenlere, evlat, kardeş sahibi olanlara da ayrıca sesleniyorum. Engelleyebilirsiniz, hakla vicdanı buluşturabilirsiniz. Empati kurabilirsiniz. Elhak, masanızda duran kalın mevzuat kitaplarına bağlı kalarak da bunu kolayca yapabilirsiniz. Çünkü en doğru içtihat vicdanınızdır. Eminim ki siz de o yaşlarda aynı şeyi düşünüyordunuz. Bu çarka dişli olmadan, sizin de itirazlarınız vardı, 'Artık yeter' diye çalışan bir vicdanınız vardı. Hatırlatıyorum ki, siz de kendinize hatırlatın. İşte bu sebeple, buradan söylüyorum ve altını çiziyorum, makamlarınızın diyeti uğruna, çocuklarımıza dokunma kalkmayın. Kendi evlatlarınızı yurt dışında okutmak uğruna bu gençlerimizi vatanlarına küstürmeyin. Kendi akıl ve vicdan esaretinizin bedelini gençlerimizin esaretiyle ödemeye kalkmayın. Biz, İYİ Parti olarak, başta partimizin hukukçu kurmaylarıyla tüm evlatlarımızı en kısa zamanda özgürlüklerine ve ailelerine kavuşturmak için, elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu konuda büyük çaba sarf eden ve tatillerini cezaevi kapılarında geçiren, hem gençlerimizle hem de onların aileleriyle yakından ilgilenen tüm milletvekillerimize, başta Grup Başkanvekillerimiz Sayın Turhan Çömez ve Sayın Buğra Kavuncu, Seçim ve Hukuk İşleri Başkanımız Sayın Hakan Şeref Olgun olmak üzere ayrı ayrı teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Ancak görüyoruz ki, gençlerimizin ve ailelerinin bir takım başka endişeleri de vardır.

"Sizler de o dosyaların altında aynı şekilde ezilirsiniz"

Ve şimdiden dile getirmeyi, toplumsal dayanışmayı hayata geçirmek adına zorunlu görüyoruz. Bu gençlerimiz, hemen hepsi kıt kanaat geçinen ailelerin evlatlarıdır. Birçoğu bursla okumakta, yurtlarda kalmaktadırlar. Bu yozlaşmış iktidar ahlakı, onları burslarından da mahrum etmek isteyebilir. Ve kaldıkları yurtlardan atabilecek kadar zalimleşebilir. Dahası, dün YÖK, üniversitelere yolladığı yazıyla boykota iştirak eden hocaları ve öğrencileri cezalandırmak için jurnalciliği devreye sokmuştur. Anlaşılıyor ki 12 Eylül’ün bütün yöntemleri devrededir. O yüzden, saraydaki emir komutaya yaranmak isteyen, önünde jurnal dosyaları biriktirme heveslisi, tek adam ve tek adamcıklar bilsinler ki, sizden öncekiler de o dosyaların altında kaldılar, sinek gibi ezildiler. Sizler de o dosyaların altında aynı şekilde ezilirsiniz. Biz bu gençleri öyle ya da böyle okutup mezun ederiz. Ama siz kendi çocuklarınızın bile yüzüne bakamazsınız. Sizin ağababalarınız da bakamadılar. Yüzsüz yaşadılar, yüzsüz öldüler. Arsız yaşadılar, arsız öldüler."

(SÜRECEK)