İYİ Partili Taşçı, partisinin basın için hazırladığı kanun teklifini anlattı: "Kamu kurum kuruluşlarının bilgilendirme toplantılarında gazetecilere akreditasyon uygulanması yasaklıyoruz"

 İYİ Partili Taşçı, partisinin basın için hazırladığı kanun teklifini anlattı: "Kamu kurum kuruluşlarının bilgilendirme toplantılarında gazetecilere akreditasyon uygulanması yasaklıyoruz"

(ANKARA) - İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı, İYİ Parti Grubu tarafından gazetecilerin özlük hakları, iş güvencelerini de içeren 14 maddelik kanun teklifi hakkında bilgi verdi. Taşçı, "Teklifimizle, gazetecilere, 'askerlik sürecinde son aldığı ücretin yarısının ödenmesini' düzenleyen mevzuata aykırı sözleşme imzalattırılması engelliyoruz. Kadın gazetecilerin sözleşmelerinin hamilelik durumunda feshedilememesini güvence altına alıyoruz, ayrıca bütün gazeteciler için doğum, ölüm izinleri düzenliyoruz. Kamu kurum kuruluşlarının bilgilendirme toplantılarında gazetecilere akreditasyon uygulanmasını yasaklıyoruz" dedi.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı, TBMM'de basın hürriyetine yönelikbaskılar, gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel’in gözaltına alınması ve partisinin grubu tarafından gazetecilerin özlük hakları, iş güvenceleri, basın kartları, haber kaynağının açıklanmaya zorlanması, medya patronlarının iktidarla ilişkileri ve TRT’nin denetimi konularına düzenleme getiren 14 maddelik kanun teklifini ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Taşçı, gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan’ı hedef alan hukuksuz gözaltılara tepki gösterdi. Taşçı, "Timur Soykan’a ve Murat Ağırel’e bir kere daha geçmiş olsun diliyorum. Ama gazetecilikten dolayı soruşturmaya uğradıkları, ifade vermeye gidecekleri gün evleri basıldığı, bütün gün emniyet ve adliyede tutuldukları, bütün dijital materyallerine, yani mesleklerini yapabilme araç gereçlerine el konulduğu ve sabaha karşı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıkları için sevinemiyorum. Tıpkı gençlerimizin tahliyelerine sevinemediğim gibi. Bugün 'oh' çekme günü değildir. Gençlerimize hiç yaşamamaları gereken o zulmün neden yaşatıldığının hesabını sorma günüdür, burası bir hukuk devletiyse. Gazetecilerimize, hiç maruz kalmamaları gereken bu hunhar sürecin neden yaşatıldığının hesabını sorma günüdür" dedi.

Türkiye olumlu veya olumsuz bütün tepkilerin "kişi temelli bir zeminde" geliştiğini sözlerin ekleyen Taşçı, "Tıpkı haftalardır sokaklarda yükselen mücadele dalgasının öznesinin herhangi bir siyasi isim olmadığı gibi, bizim basın hürriyeti talep ve mücadelemizin öznesi de Timur Soykan değildir, Murat Ağırel değildir, Barış Pehlivan, Terkoğlu değildir, Özlem Gürses değildir, Suat Toktaş, Kürşat Oğuz, Seda Selek, İsmail Arı değildir. Bizim mücadelemizin öznesi bütün bu arkadaşlarımızın maruz kaldıklarıyla sembolleşen gazeteciliktir" ifadelerini kullandı.

''Gazetecilik 'uyan borusu' çalma mesleğidir''

"Sorgulanan gazeteciliktir. Yargılanan gazeteciliktir. Eğer bir gazetecinin notlarından, kitaplarından, haberlerinden, köşe yazılarından suç üretmeye başlanırsa bunun sonu gelmez" diyen Taşçı, şunları söyledi:

"Bu tabloda bütün gazeteciler tehdit altındadır. Ve yarın, bugün kendini çok garantide gören, kendi başına geleceğine ihtimal vermeyen suskunlar da dahil herkes bu tehditle yüzleşir. Gazeteci, çalmayanı yazmayacaksa, hortumlayanı yazmayacaksa, Hazine'nin malını mülkünü yemeyin, yedirmeyin yazmayacaksa... Sevgili Necati Doğru’nun meslek manifestosudur bu cümleler. Bana göre işçiyi ezdirmeyin. Yoksulun hakkını çiğnetmeyin. Acı çekenin acısını acı çekmeyene duyurun. Laiklikten vazgeçmeyin. Bölünmez bütünlükten vazgeçmeyin. Emperyalizme dikkat edin… yazmayacaksa, ne yazacak. Gazetecilik 'uyan borusu' çalma mesleğidir topluma. Zurna çalamaz. Kimsenin zurnacısı olamaz. Yazarın dediği gibi 'Ey cılız kalemden dile gelen hakikat. Sen devleri bile korkutacak kadar mı korkunçtun' Bütün mesele budur. Korkunç olan gazetecilerin yazıyor olması değil, korkunç olan işlenen suçların bizatihi kendileridir. Dolayısıyla gazetecilerin korkması için bir sebep yok ama o korkunçların failleri, gazetecilik var olduğu, gazeteciler var olduğu sürece korkmaya devam edecekler. Bir gün herkes gerçeği öğrenecek diye.''

''TRT çalışanlarının basın kartlarına kısıtlama getiriyoruz"

Selcan Taşçı, kanun teklifinde yer alan düzenlemelere ilişkin ise şu bilgileri verdi:

"Teklifimizle, gazetecilere, 'askerlik sürecinde son aldığı ücretin yarısının ödenmesini' düzenleyen mevzuata aykırı sözleşme imzalattırılması engelliyoruz. Kadın gazetecilerin sözleşmelerinin hamilelik durumunda feshedilememesini güvence altına alıyoruz, ayrıca bütün gazeteciler için doğum, ölüm izinleri düzenliyoruz. Esnek çalışma saatlerinin gazetecinin aleyhine kullanılmaması için beş günlük fiili çalışmayı müteakip iki günlük ücretli dinlenme iznini düzenliyoruz. Kullanılmamış yıllık izin ücretlerinin, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücretin iki katı tutarında ödenmesini düzenliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra boşlukta kalan TRT’nin Sayıştay tarafından denetlenmesini düzenliyoruz. Kamu kurum kuruluşlarının bilgilendirme toplantılarında gazetecilere akreditasyon uygulanması yasaklıyoruz.

'Bütün medya kuruluşlarının' yönetim yerinin, sahibinin, temsilcisinin, sorumlu müdürün adları ve yayın türünün gösterilmesini düzenliyoruz. Yapay zeka tarafından üretilen her türlü içeriğin, yapay zeka tarafından üretildiğinin görünür şekilde gösterilmesini düzenliyoruz. Gazetecilerin haber kaynağını açıklamama hakkı genişletilerek, 'Devletin Güvenliğine, Milli Savunmaya, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ile Casusluk ve Kamu Barışına Karşı Suçlar' dışında kalan suçları da kapsama dahil ediyoruz. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na 'gazetecilik faaliyetlerini' de dahil ediyoruz. TRT çalışanlarının basın kartlarına kısıtlama getiriyoruz."