İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depreminin ikinci yılında depremde hayatını kaybedenleri andı
![İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri 6 Şubat depreminin ikinci yılında depremde hayatını kaybedenleri andı](https://abone.ankahaber.net/static/image/608db7a9-30a7-4647-a23a-53bf044c3f63.jpg)
(İZMİR)- Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde depremde yaşamını yitirenler İzmir'de Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenleri tarafından anıldı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenleri Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümü nedeniyle Bayraklı Deprem Anıtı önünde toplanarak, depremde yaşamını yitirenleri andı.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nden Tuğba Yıldırım tarafından okunan basın açıklamasında depremlerde çok yönlü yıkım yaşandığının altı çizildi ve eksikler şöyle sıralandı:
"6 Şubat depremi 11 ilimizi etkileyen ve asrın felaketi olarak değerlendirebileceğimiz çok yönlü bir yıkımı ortaya çıkarmıştır. Resmi açıklamalara göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği depremlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamalarına göre 39 bin 441 bina deprem anında yıkılmış, yıkılan binalarla birlikte 271 bin 892 bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Depremde yaşanan kayıplara ve yıkımlara ilişkin tüm veriler aradan geçen iki yılın sonunda hala açıklanmış değildir. 6 Şubat depremleri başta deprem olmak üzere yaşanan onca doğa kaynaklı afetten hiçbir ders alınamadığını hem merkezi idarenin hem de yerel yönetimlerin depreme hazırlıklı olmak adına yapılması gereken hiçbir çalışmayı yapmadıklarını en acı şekilde gözler önüne sermiştir. Çöken binaların altında kalıp kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımız devletin ilgili kurumlarının koordine olamaması, arama kurtarma çalışmalarının sağlıklı yürütülememesi nedeniyle göz göre göre can vermiştir. Hayatta kalmayı başaranlarsa tek kelimeyle kaderleriyle baş başa bırakılmıştır."
İktidar, suçu ısrarla başkasına atmaya devam etmekte
"Bizler bu 2 yıla dönüp baktığımızda üzülerek görüyoruz ki ilk gün hangi sorunlarla boğuşuyorsak bugün de hala aynı soruları çözmeye çalışmaktayız" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Depremi önleyici tedbirler almayan siyasi iktidar, depremden sonra uyguladığı kararlar ile yıkımın boyutunu daha da büyüterek yurttaşlarımızı bir kez daha karanlığın içinde bırakmıştır. Deprem bölgesinde insanlarımız eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve sağlıklı su hakkı gibi pek çok hak ve kamusal hizmetten hala mahrum kalmaktadır. Vatandaşlarımızın bir kısmı insani gereksinimlerin yeterince dikkate alınmadığı geçici barınma alanlarında, bir kısmı hasarlı evlerinin önüne kurdukları çadırlarda, barakalarda ağır kış koşullarında yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Yalnızca depremle yıkılan 11 ilimiz değil, bizler, koca bir ülke olarak hala enkaz altındayız. Üstelik bu enkazın altında yalnızca insanlarımız, şehirlerimiz değil, devletin tüm mekanizmaları kurum ve kuruluşları da kalmıştır. Siyasi iktidar ise, sürecin sorumluluğunu üstlenmek yerine, depremin büyüklüğünü ve yıkıcılığını gerekçe göstererek, sistemin eksikliklerini gizlemeye çalışmaya, suçu ısrarla başkasına atmaya devam etmektedir. Çok açıktır ki afeti bir felakete dönüştüren bu anlayış ve politikalar sürdürüldüğü sürece bir deprem ülkesi olan ülkemizde buna benzer daha pek çok acıyla burun buruna olacağız. Bu sorunlara yönelik herhangi bir çözüm üretilmemiş olması, depremden etkilenen yurttaşların yaşamlarına verilen değerin bir göstergesidir.
Depremzedeler kaderlerine terk edildi
Deprem sonrası yurttaşlarımız kendi kaderlerine terk edilmiştir. O dönem gösterilen dayanışma ve bireysel çabalarla hayatta kalma mücadelesi bugün de bin bir güçlükle sürdürülen bir yaşam mücadelesine dönüşmüş durumda. Gerek deprem öncesi alınmayan tedbirler gerek deprem sonrası yapılmayan müdahaleler açıkça gösteriyor ki afeti bir felakete dönüştüren siyasi iktidarın uyguladığı rantçı, piyasacı politikalardır. Bu politikalar sermayenin kâr hırsını insan yaşamının önünde tutmaktadır. Bu politikalar memleketi bir şantiyeye dönüştürerek yalnızca yandaşlarını kalkındırmaya yöneliktir. Bilim ve tekniği dikkate almadan, ilgili kurumların fikirlerine başvurmadan insan yaşamını, doğayı, tarihimizi sömüren politikalardır.
"Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalı"
Afetlerin bundan sonra felakete dönüşmesini istemiyorsak; bütünlüklü bir plan, program, bu programı uygulayacak bir devlet yapılanması ve güçlü bir siyasi irade şarttır. Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalıdır. Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Yapılaşmadan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi için çağdaş bir "risk yönetim" sistemi oluşturulmalıdır. Güvenli yapılaşmanın sağlanması ve tüm bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modeli benimsenmelidir. Depremlerde can kayıplarının önlenmesi için izlenmesi gereken tek yol, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin bilimsel-teknik doğruların ışığında kamucu bir yaklaşımla uygulanmasıdır. Ülkemiz, yurttaşlarımız bu büyük acıları hak etmiyor. Ülkemizin yıllar içinde enkaz altında kalmaması için, bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak verilmelidir."
Açıklamanın ardından İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenleri tarafından 6 Şubat depremlerinde yaşamlarını yitirenler anısına deprem anıtına çiçek bırakıldı.