Mansur Yavaş: "Daire başkanınızın evinden 26 kilo altın, 2 milyon dolar para çıkmış, sormaz mısınız ‘Bu paranın kaynağı nedir’ diye"

Mansur Yavaş: "Daire başkanınızın evinden 26 kilo altın, 2 milyon dolar para çıkmış, sormaz mısınız ‘Bu paranın kaynağı nedir’ diye"

(ANKARA) - Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Belediyelerden memnuniyet yüzde 58 oranında çıkınca belediyeleri itibarsızlaştırmaya geçtiler. Sizin bir daire başkanınızın evinden 26 kilo altın, 2 milyon dolar para çıkmış. Sizin üst düzey bürokratlarınız İstanbul’daki lüks villa projesinde sıraya girmişler. Hiç bunlara sormaz mısınız ‘Bu paranın kaynağı nedir, sizin maaşınız belli’ diye. Derhal Ekrem Başkanı serbest bırakın. Bu işe girenler bunun bedelini ödeyecektir ama bu bedel ödeyenlerin hepsi yarın kahraman olacak, haksız ve hukuksuz yere bu bedel ödettirenlerin hepsi de tarihin karanlık sayfalarına gireceklerdir" dedi.

Ankara Kent Konseyi (AKK) ve Yerel Reform Girişmi Derneği işbirliğiyle düzenlenen 5. Yerel Reform Buluşmaları AKK'de yapıldı. Toplantıya ABB Başkanı Mansur Yavaş, Yerel Reform Girişmi Derneği Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol ve CHP'li ilçe belediye başkanları da katıldı.

Yavaş, buradaki konuşmasında, ABB'nin çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. 31 Mart 2024'teki yerel seçimler öncesinde, 31 Aralık'ta belediyenin mali durumunu Belediye Meclisi üyelerine kitapçıkla aktardıklarını anlatan Yavaş, belediyenin borucunun 1,9 milyar dolar azaldığını da şirketlerin borcunun 80 milyon dolar arttığını da üyelerle paylaştıklarını bildirdi.

Yavaş, şunları kaydetti:

"Yaptığımız başarıyı da artan borcumuzu da belediye meclisi üyeleriyle paylaştık. Bizler Ankara halkının parasını kullanıyoruz. Harcadığımız paranın hesabını vermek zorundayız. Kamu hizmetlerinin daha kaliteli ama daha ucuza verildiği, birçok işi kamu görevi olarak görüp yapan, yani vatandaşı müşteri gibi görmeyen bir anlayışla çalıştık. 5 yıl boyunca diğer partilerden seçilen belediye başkanları bizim elimizden tutmadılar. Dediler ki, ‘Sen bizim partimizden değilsin. Biz seninle çalışırsak sana artı yazar.’ Ankara halkı, yan yana gelmeyen, çalışmayanları cezalandırdı ve 3 olan belediyemizin sayısı 16’ya çıktı.

Ulaştırma 44,5 kilometre metro yaptı. Keçiören, Çayyolu, Sincan, Batıkent’te ilaveler yapmak üzere ve bunların hepsini ben ödedim. Benden önce Mustafa Tuna ile bir anlaşma yapmışlar ama biz seçildikten yasayı değiştirdiler, İller Bankası’ndan gelen payın yüzde 5’ini kesmeye başladılar. Şu ana kadar 6 milyar lira para harcadık ve bütün borcu bitirdik geçen ay. Elimize kalan sadece Mamak metrosuydu, onun da projesi yoktu. Mayıs ayında Mamak metrosunun temelini atıyorum. Keçiören-Ovacık bağlantısı, Koru-Yaşamkent bitti, Dikmen bitti, Sinpaş’a kadar gidiyor Kızılay’dan. Otobüs sayısını artırmak suretiyle kentimizin toplu ulaşımdan başka hiçbir çaresi yok. Erken saatte halk otobüsü yapıp ücretsiz götüremedik. Bunun da sebebi sanayiciler. Mesai saatlerini değiştirelim, ücretsiz yapalım, servis ücret karşılığında taşıyalım dememize rağmen mesai saatlerinden vazgeçmediler. Otobüslerdeki yoğunluğu azaltmak için erken binenlerle biraz daha geç saatte binenleri daha ucuz taşımak suretiyle otobüslerdeki yoğunluğu azaltmak suretiyle toplu ulaşıma insanları özendirmeye çalışıyoruz."

"Haksız ve hukuksuz yere bedel ödettirenlerin hepsi tarihin karanlık sayfalarına girecek"

Yavaş, geçen hafta, çeşitli illerdeki emniyet görevlilerinin özel görev için Ankara'ya çağırıldığını kamuoyunun duyduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Hemen hemen hiç kimsenin aklına asayiş gelmedi maalesef. Ya CHP’ye kayyum atanacağı ya ABB ya da diğer belediyelere operasyon bilgisi geldi. Böyle bir ülkede fikir özgürlüğünden veya tarafsız hizmetten bahsedilebilir mi? İnsanların aklına en son gelmesi gereken şey ilk önce gelir oldu. Çünkü maalesef hukuk dışı uygulamalar aldı başını gidiyor. Birisi bir tweet attı, bakıyorsunuz sabah erken saatte gözaltına alınıyor. Bu tweetin suç olup olmadığına mahkeme karar verecek, savcı değil. Belki de mahkeme inceleyecek ‘suç değil’ diyecek. Delilleri karartma ihtimali yok, zaten ekran görüntüsü alıyorsunuz. Bunu niye sabah erkenden evinden alıyorsunuz, neden tutukluyorsunuz? Tutuklama son derece istisnai bir şeydir. Halk TV yöneticisi 28 gün hapiste kaldı, ilk celsede beraat etti. 28 günü kendisinin başına geldiğini düşünsün herkes. 28 gün ailesinden, hürriyetinden, işinden mahrum olmanın parasal bir karşılığı var mıdır? Siz tutuklarsanız yargılamanın bir anlamı kalmıyor.

Son günlerde işine gelen bazıları tutuklanır, bazıları dokunulmaz olursa... ‘Ankara’da operasyon yapılacak, CHP’ye kayyum var' denince borsadaki kaybı gördünüz. Bu şahıs tutuklanmadı verdiği zararlara karşı. Madem onu tutuklamıyorsun, diğerlerini niye tutukluyorsun? Gençler bu hukuksuzlukları gördükleri ve adaletsiz ortamları yakından hissettikleri, farklı uygulamaları gördüğü için, geleceklerine sahip çıkmak için meydanlara anayasal haklarını kullanmaya çıktılar. Bu gençleri niye tutukluyorsunuz, bunların suçlarının yatarı yok. Ümit Özdağ, 1 yıl 7 aydan başlıyor istenen ceza, uzun süredir tutuklu. 1 yıl 7 ayın yatarını hukukçular hesap etsin. Yeni infaz kanunuyla 9 yıl ceza alan 1 ay yatıp çıkacakmış. Niye tutuyorsunuz cezaevinde?

Gelelim Ekrem Bey’e; aynı suçlarla Sayın Cumhurbaşkanı hakkında zamanında davalar açılmış. Bir gün tutuklu kalmamış. O zamanki hukuk sistemiyle şimdiki arasındaki fark bu. Biz dokunulmaz değiliz, sürekli olarak tweet atılıyor, ertesi gün savcılık, müfettiş... Belediyelerde müfettişe yer kalmadı. Her bir iddia soruşturuluyor ve alnımızın akıyla çıkıyoruz, en azından şaibeden kurtuluyoruz. Ama siz, yargılamadan insanları içeri atarsanız; ifade, gizli olan hazırlık soruşturması daha Ekrem Bey odadan çıkmadan benim WhatsApp’ıma geliyorsa, gizli kalması gerekenlerin birçoğu eğer televizyonlardan yayınlanıyorsa bunun maliyeti 50 milyar dolardır. Bu halktan tasarruf adı altında toplayıp emekliye, asgari ücretliye veremediğiniz parayı bir hukuksuzluk için harcadınız.

Belediyelerden memnuniyet yüzde 58 oranında çıkınca belediyeleri itibarsızlaştırmaya geçtiler. Sizin bir daire başkanınızın evinden 26 kilo altın, 2 milyon dolar para çıkmış. Sizin üst düzey bürokratlarınız İstanbul’daki lüks villa projesinde sıraya girmişler. Hiç bunlara sormaz mısınız ‘Bu paranın kaynağı nedir, sizin maaşınız belli’ diye. Derhal Ekrem Başkanı serbest bırakın. Bu işe girenler bunun bedelini ödeyecektir ama bu bedel ödeyenlerin hepsi yarın kahraman olacak, haksız ve hukuksuz yere bu bedel ödettirenlerin hepsi de tarihin karanlık sayfalarına gireceklerdir."

"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklandığı gün Türkiye belediyeciliği için kara gündür"

Yerel Reform Girişmi Derneği Genel Başkanı ve eski ABB Başkanı Karayalçın da Türkiye'de belediyecilikte yeni bir dönem yaşandığını ifade ederek, belediyelerin hizmet alanı 11 kat artmasına karşın belediye gelirlerinde hiçbir artış olmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de belediyeleri ve belediyeciliği çok ciddi olarak etkilediğini söyleyen Karayalçın, şunları kaydetti:

"Bu dönemden sonra merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki baskısı arttı. Sayın Erdoğan, her biri AKP’li olan Büyükşehir Belediye Başkanlarını 2017’de istifaya çağırdı. Sayın Erdoğan bu işlemin gerekçesini kamuoyuna ‘Metal yorgunluğu’ diye açıklasa da AKP içinde gerçek nedenin metal yorgunluğu değil, ‘Parsel yorgunluğu’ olduğuna ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.

Kimi belediyeler ve kimi belediye başkanlarının toplumda itibar kazanmaya başladığından da söz etmek isterim. Belediyeler, bu dönemde itibarlı kurumlar haline gelmeye başladılar. Kovid salgını ve deprem dönemlerinde Türkiye’nin belediyeleri başarılı sınavlar verdiler. Merkezi yönetimle karşılaştırıldığında belediyelerin başarısının daha yüksek olduğunu insanlarımız gördüler, bu nedenle böyle bir itibar kazanıldığını söylüyorum.

Türkiye belediyeciliği 2024-2025’te karanlık bir yıl yaşamıştır. Türkiye’nin en büyük kentinin belediye başkanının tutuklanabilmesini kabul edemiyorum. Bunun hiçbir yurttaşımız tarafından kabul edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Hiç kuşkusuz yargılanmaya itiraz edemeyiz ama yargılanmanın biçimine bakmamız gerekiyor. Bu işlemi akıl dışı olarak değerlendiriyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklandığı gün Türkiye belediyeciliği için kara gündür.”