Memur-Sen Anayasa değişikliği talebiyle imza kampanyası başlattı: “Aynı cinsiyetteki kişiler evlenemesin"

(ANKARA) - Memur-Sen tarafından başlatılan "Anayasa değişsin aile korunsun" başlıklı imza kampanyasıyla Anayasa'nın 24'üncü ve 41'inci maddelerinin değiştirilmesi ile Türk Medeni Kanunu'nda da yeni bir madde eklenmesi talep edildi. Buna göre, aynı cinsiyetteki kişilerin evlenemeyeceği ile devletin bireylerin dini inancı nedeniyle tercih ettiği kılık kıyafetin engellenmemesinin anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulması talep ediliyor.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın yaptığı açıklamada, "Anayasa değişsin aile korunsun" başlığıyla imza kampanyası düzenlendiğini belirterek, “Kadim aile yapımızın inanca dayalı kılık kıyafet özgürlüğünün Anayasal güvence altına alınması imzamızı atıyor, TBMM’yi göreve davet ediyoruz” dedi. Yalçın, şunları kaydetti:
"Anormalliği ve sapkınlığı özgürlük olarak sunan güçler"
"Ailenin örselendiği, zayıflatıldığı bir zeminde ne değerlerimizi yaşatmamız, ne de millet olarak ayakta kalmamız mümkün değildir. Bu noktada bazı toplumların içler acısı hali ibret almamız için yeterlidir. Hal böyle iken bugün aile, tekdünyacı sapkın küresel lobilerin uyguladıkları çok katmanlı ve sistemli bir saldırının altında var olma mücadelesi vermektedir. Toplumsal cinsiyet ideolojisi üzerinden anormalliği ve sapkınlığı özgürlük olarak sunan bu güçler; tekellerine aldıkları sosyal medya şirketleri, moda sektörü, dizi ve film sektörü, dijital yayın platformları üzerinden aileyi zayıflatan, dağıtan kültürel ve ahlaki dejenerasyon operasyonu yürütmektedir.
"Eşcinselliği teşvik ederek ahlaki bir yapı olan aileyi ifsat etmeye çalışmaktalar"
Sapkın küresel lobilerin fonladığı birtakım kesimler biyolojik cinsiyeti reddederek cinsiyetsizliği dayatmakta. Eşcinselliği teşvik ederek eşcinsel evlilik dedikleri sapkınlığı normalleştirmekte, ahlaki bir yapı olan aileyi ifsat etmeye çalışmaktalar. Bilinmelidir ki aileyi korumak inanç ve medeniyet değerlerimizi korumak ve yaşatmaktan; inanç ve medeniyet değerlerimizi gelecek nesillere aktarmak ise aileyi korumak ve yaşatmakla mümkündür. Aile medeniyetinin müntesipleri olarak bizlerin artık bir beka meselesine dönüşmüş olan bu saldırılara sessiz kalmamız, bu sapkınlıkları hak ve özgürlük olarak görmemiz mümkün değildir. Kimliksiz, cinsiyetsiz, değerlerinden arındırılmış, sağlıksız bireyler imal etmek üzere kendisini konumlandırmış bu odakların karşısında durmak ve ailemizi korumak hepimizin sorumluluğu ve görevidir.
Aileye karşı yapılan saldırılara karşı sesimizi yükseltiyor, aileyi koruyacak somut hükümlerin Anayasa’da yer almasını sağlamak amacıyla ‘Aileye Değer’ diyor ve bir imza kampanyası başlatıyoruz. Bunun yanında inancımızın temel bir değeri ve ailemizin temel unsuru olan kadınlarımızın inancının ayrılmaz parçası olan başörtüsü nedeniyle ayrımcılığa ve dışlanmaya maruz kalmaması, yeni 28 Şubatların yaşanmaması, fırsat kollayan yasakçı zihniyetin yeniden hortlayacak bir zemin bulmaması amacıyla başörtüsü özgürlüğünü anayasal güvenceye kavuşturmak için Anayasa’nın 24’üncü maddesinde imza metnimizde detayları bulunan düzenlemenin yapılmasını istiyoruz. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi bir beka meselesine dönüşen aileyi korumak, başörtüsü özgürlüğünü güvenceye kavuşturmak için sorumluluk almaya, gerekli anayasal düzenlemeyi yapmak noktasında harekete geçmeye çağırıyoruz.”
"Devlet, ancak dini inancı sebebiyle tercih ettiği kılık ve kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir"
Kampanyayla, Anayasanın 41’inci maddesinin birinci fıkrasına, "Aile, kadın ve erkekten oluşur. Aile ilişkisinin temeli evliliktir" cümlelerinin eklenmesi talep ediliyor. Anayasa’nın 24’üncü maddesine ise "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının kıyafet tercihine ya da başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz. Hiçbir kadın; dini inancına veya isteğine dayalı olarak tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi
bir ayrımcılığa tâbi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dini inancı sebebiyle tercih ettiği kılık ve kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir" fıkrasının eklenmesi isteniyor.
Kampanyayla Türk Medeni Kanunu’na “Aynı Cinsiyetteki Kişiler” alt başlığıyla "Aynı cinsiyetteki kişiler evlenemez. Aynı cinsiyette iki kişinin yapmış olduğu evlenme yoklukla maluldür. Kişinin herhangi bir ülkenin hukuk düzeni veya kanunlarına dayalı olarak aynı cinsiyetten evlenmesi, Türkiye’de geçerli bir evlilik sayılmayacaktır" hükmünü içerecek yeni bir maddenin eklenmesi de talep ediliyor.