Özgür Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın birlikte verdiği fotoğraf hakkında konuştu: "Bizi böleceklerini düşünenler avuçlarını yaladılar"

Özgür Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın birlikte verdiği fotoğraf hakkında konuştu: "Bizi böleceklerini düşünenler avuçlarını yaladılar"

(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Adliyesi önünde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın birlikte fotoğraf vermesine ilişkin olarak, "Bugün bir fotoğraf karesi Türkiye’ye umut verdi. Bugün Ekrem Başkanımız ifadeye gidiyordu. Bizi böleceklerini, ayrı düşüreceklerini, meydan okumanın sadece bazılarımıza ait olduğunu, CHP’nin ve Türkiye muhalefetinin parça pinçik olabileceğini düşünenler bugün avuçlarını yaladılar. Bugün 13 siyasi parti vardı adliyenin önünde. Birbirlerinin ismini ağzına almayan siyasi partiler, yan yana durması mucize siyasi partiler bugün yan yanaydılar" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) tarafından düzenlenen Prof. Dr. Muammer Aksoy'u Anma ve 2024 Yılı Yılın Atatürkçüsü Ödülleri Takdim Töreni'ne katıldı. Özel'e CHP Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer, Suat Özçağdaş, İlhan Uzgel ve TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca eşlik etti.

Hüsnü Bozkurt: "Sayın Özgür Özel'e bir istirhamda bulunmak istiyorum; iktidar olun lütfen"

Açılış konuşmasını yapan ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, "Büyük üzüntü içindeyim. O ordunun üniformasını 20 yıl şerefle taşımış bir eski askeri hekim olarak burnumun direği sızlıyor. Bu vahim bir gelişmedir. Bütün gelişmelerden daha vahimdir. Çünkü hepimiz ve ihraç edenler de biliyor ki, o çocuklar Mustafa Kemal'in askerleriyiz dediler diye ihraç edildiler. Başka birinin askerleriyiz deselerdi böyle bir soruşturma da böyle bir ceza da olmayacaktı. Ve şimdi merakla soruyorum; bundan sonra bu orduda Yüksek Disiplin Kurulu üyeliği yapan rütbeli subaylar ya da bu ordunun Genelkurmay Başkanları, komutanları acaba nasıl olacak da Harbiye sıralarında 1283 numarası okunduğunda 'içimizde' diyebilecekler. Hangi yüzle, hangi vicdanla ve hangi insafla? Buradan affına sığınarak Sayın Özgür Özel'e istirhamda bulunmak istiyorum. Bu ülkeye ömrünü vermiş 52 yıllık bir hekim ve artık hiçbir siyasi talebi olmayan sadece çocuklarının, torunlarının ve bu ülkenin çocuklarının bu ülkenin gençlerinin layık oldukları bir Türkiye'de yaşamaları için Genel Başkanım, iktidar olun lütfen. Lütfen bu zulüm bitsin" ifadesini kullandı.

Özgür Özel: "Muammer Aksoy’u katlederken kullandıkları isim, unvan ne olursa olsun aslında emperyalistlerin taşeronları"

Özel, Muammer Aksoy'un katledilişinin yıldönümü nedeniyle üzgün olduğunu belirterek, "Bir kere çok üzgün olduğumuz bir gün. Bir yandan çok umutlu olduğumuz bir gün, bir yandan da çok öfkeli olduğumuz bir gün" dedi. Özel, şunları kaydetti:

"Muammer Aksoy madenlerin, petrol yataklarının devletin olduğunu ve milli işletilmesi gerektiğini ısrarla savunan, bu anayasal gerekliliği hatırlatan, dolayısıyla kimlerin, hangi küresel güçlerin hedefinde olduğu belli olan biri. O küresel güçlerin kimleri yönlendirdiği de belli. O küresel güçlerin yönlendirdikleri, Muammer Aksoy’u katlederken kullandıkları isim, unvan ne olursa olsun aslında emperyalistlerin taşeronları. Bugün de baktığınızda yakın coğrafyada yine o emperyalistlerin işlerine geldiğinde nasıl vekâlet savaşları verdiklerini, nasıl birilerini koruduklarını, kolladıklarını, günü gelince harekete geçirdiklerini, kendi işlerini gördürdüklerini görüyoruz. Yine bütün mesele Türkiye’de bunlara karşı tam bağımsızlığı savunup, savunamamakta... Madenlerin milliliğini savunup savunamamakta… Türkiye, bütün kararların kendi halkının, milletinin menfaatleri için demokratik olarak alıp bütün dünyaya gerekirse kafa tutabilecek bir cesareti gösterenler tarafından mı, yoksa Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanları tarafından küresel dengelerde, denklemlerde kendi varlıklarını, kendi iktidarlarını sürdürmeye çalışanlar tarafından mı yönetilecek, esas mesele zaten tam da burada.

"Bugün bir fotoğraf karesi Türkiye’ye umut verdi"

Özel, 47 yıl sonra CHP'yi yeniden birinci parti yapma sözünü tutmanın onuruyla konuştuğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bugün bir fotoğraf karesi Türkiye’ye umut verdi. 47 yıl seçim kaybetmeyi içine sindirebilmiş, kimi şaibeli, tartışmalı olsa da milletin kararını, seçim sonuçlarını içine sindirmiş, partisiyle ilk kez seçim kaybedenlerin bunu 47 gün hazmedemediğini, ‘Nasılsa yapamazlar’ deyip biraz katlandıklarını ama sonra 6-7 aylık ölçümlerin sonunda CHP'li belediyelerin, CHP'nin neler yaptığını, nereye doğru koştuğunu görünce nasıl bir saldırı başlattıklarını biliyoruz. Bir tarafı ile ‘Silkeleyin’ deyince o talimat belediyeleri çalışamaz hale getirip, yani yoksul bir kadının çocuğunu bıraktığı kreşi hedef alabilecek kadar alçalabilenler, aşevinin bir tas sıcak çorbasını, kent lokantasının ucuz yemeğini, Annekart’ı, Hoşgeldin Bebek projelerini, doğalgaz desteklerini, protein desteklerini, çocuğun sütünü, okul sütünü, bunları hedef alacak kadar gözü dönenler, bir yandan geçmişte çok performanslı çalıştırdıkları bir seyyar giyotini, yargıdan siyasetle ödüllendirmişken, aslında hiçbir yargı mensubu siyasete girdikten sonra o görevine dönemezken, kendileri bakan yardımcılığını fevkalade siyasi bir makam olarak tanımlamışken, İstanbul’a Cumhuriyet Başsavcısı olarak görevlendirdiler. Geçmişteki bütün toplumsal davalarda mahkeme mahkeme gezdirip, adaleti katlettirdikleri seyyar giyotin, ekim ayının 9’undan beri buraya birkaç yılda yaptığını birkaç ayda yapacak bir acelecilik, bir saldırganlık, bir gözü dönmüşlük ile aldığı talimatı yerine getirmek için neler yaptığını görüyoruz. O sıklaşan işlerde içeride belediye başkanlarımız var, muhalif gazeteciler var, Gezi’de orada olup da içeride haksız yere yatanlar var, akademisyenler var, siyasetçiler var, var, var. Ama o gözü dönmüşlükle şimdi 16 milyon İstanbullunun, üçüncü kez… Bir tanesinde mızıkladılar, saymadılar, iptal ettirdiler. 13 binlik fark 806 bin olmuştu. Yetmedi, bu sefer 1 milyon oldu. Sırf bizim Gençlik Kolları Genel Başkanımızı, ‘evladım’ dediği birini sabah sekiz polisle ifadeye götürenlere, ‘Bizim evladımıza bunu yaptınız ama rövanşist olmayacağız, biz sizin evlatlarınıza bunları yaşatmayacağız’ dedi diye, bu teminatı verebilmiş bir yüce gönüllülüğü yapan birinin, ‘Ailemi tehdit ettin’ diye ifadeye çağrıldığı bir gündeydik.

"CHP’nin ve Türkiye muhalefetinin parça pinçik olabileceğini düşünenler bugün avuçlarını yaladılar"

Her gün saldırıyorlar. Ben hep şöyle söylüyorum. Yıkmayan rüzgâr güçlendirir. Onlar bizi yıkamadıkça ne kadar canımızı yaksalar da ne kadar bizi zorlasalar da biz teslim olmadıkça, biz eğilmedikçe, biz bir adım geri atmadıkça, bir kelime eksik konuşmadıkça, onların panikleri ve saldırganlıkları artacak. ‘Geldiğimiz noktada artık korkutmaya çalışanlardan bizim korkmadığımızı gördükçe nasıl dizlerinin titrediğini açıkça göreceğiz’ diyorduk. Bugün Ekrem Başkanımız ifadeye gidiyordu. Bizi böleceklerini, ayrı düşüreceklerini, meydan okumanın sadece bazılarımıza ait olduğunu, CHP’nin ve Türkiye muhalefetinin parça pinçik olabileceğini düşünenler bugün avuçlarını yaladılar. Bugün 13 siyasi parti vardı adliyenin önünde. Birbirlerinin ismini ağzına almayan siyasi partiler, yan yana durması mucize siyasi partiler bugün İstanbul’da yan yanaydılar. Elbette ki iki isimle kısıtlı değil geleceğe dair umutlarımız ama milletin gönlünde olanın bizim gözümüzün önünde, gönlümüzde olması kadar normal bir şey yok. Otobüsün üstünde Ekrem İmamoğlu’nun elini, hepimiz adına kaldıran Mansur Yavaş da vardı. Ben demiştim ki, ‘İstanbulluları ifadeye çağırdılar. Haydi İstanbullular gidin, ifade verin.’ Oraya giden on binlere, orada bulunan bütün siyasi partilere ve genel başkanlarına, oraya giden bütün siyasetçilere, o tarihi savunmasıyla cesaretinden bir adım geri atmayan Ekrem İmamoğlu’na, ona sahip çıkan başta Mansur Başkan’a ve bütün belediye başkanlarımıza, bütün sivil toplum örgütlerine, başta üyesi olmaktan onur duyduğumuz Atatürkçü Düşünce Derneği’ne yürekten teşekkür ediyorum. O yüzden umutluyuz. Çünkü ayrılmadan, birbirine düşmeden, çekişmeden, birbirine burun kıvırmadan, ortak düşmanın, ortak rakibin, memleketin geleceğinin düşmanının ve bizim siyasi rakiplerimizin yenilmesinin ne kadar önemli olduğunun idrakinde olan herkes bugün umutlarımızı artırdı."

Özel'in konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. Edebiyat dalında Sunay Akın, eğitim bilim alanında Prof. Dr. Emre Kongar, kültür sanat dalında Volkan Konak, basın dalında Fikret Bilâ, doğayı koruma, çölleşmeyi önleme özel ödülü dalında Nejla Işık ödüllerini aldı. Kongar'a ödülünü CHP Lideri Özel takdim etti.

"Üç silahşorlar mı olacak Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Özgür Özel yoksa yoksası yok"

Kongar, tarihe bir ana tanık olduklarını belirterek, "Atatürk'ün Cumhuriyetini yıktılar. Anayasa'nın hükümleri demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti demesine rağmen Türkiye'yi ne laiktir ne demokrasi kaldı ne hukuk devleti ne de sosyal devlet. Atatürk'ün üç karşıtı var. Emperyalistler, dinciler ve ayrılıkçı etnikçiler. Onlara karşı direnecek olan Atatürk'ün hediyesi CHP. 16 Nisan 2017'den bu yana olanlara bakın. Bir tek umut parladı. Krizler liderler yaratır. Krizler örgütler yaratır. Atatürk'ün bize emaneti olan ve Cumhuriyetimizin geleceğini koruması için kendisine güvendiğimiz CHP yeniden bir umut oluyor. Cumhuriyeti kurdu. Çok partili düzeni kurdu. 1961 anayasasını kurdu. Tekrar demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini kurtaracak üç kişi çıkıyor öne. Kriz anları liderler yaratır. Şimdi bir üçlü lider oluşumu. Ben lafımı esirgemem. Bir tanesi burada. Üç silahşorlar mı olacak Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Özgür Özel... Üçlü liderlik, üç silahşorlar mı olacak CHP'nin önderliğinde o Türkiye'yi kurtaracak demokratik laik ve sosyal hukuk devletini kurtaracak eylemi büyük ittifakı gerçekleştirecek üç silahşorlar mı aramızda yoksa... Yoksası yok. Onların üç silahşorlar gibi CHP'nin başına geçip demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti için geniş cepheyi oluşturmasını bekliyoruz. Görev onlarındır" ifadesini kullandı.

Ödül töreni toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

(SON)