Samandağlı kadınlar Suriyeli kadınlar için yürüdü: “Suriye’de Alevi kadınlar kırımla karşı karşıya, dünya kamuoyu ise sessiz”

Haber: Burcu Özkaya Günaydın
(HATAY) - Samandağ’da kadınlar, Suriye’deki kadınlar için basın açıklaması yaparak, yürüyüş gerçekleştirdi. Kadınlar adına açıklama yapan Cansel Aslan, “Dün Ezidi kadınlar IŞİD’in sistematik tecavüz ve köleliğine maruz kalırken, bugün Suriye’deki Alevi kadınlar benzer bir kadın kırımıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dünya kamuoyu ise bu sistematik şiddete karşı sessizliğini koruyor” diye konuştu.
Hatay’ın Samandağ ilçesinde kadınlar, Suriye'deki Alevilere yönelik saldırılara tepki için yürüyüş ve basın açıklaması düzenlendi. Abdullah Cömert Parkı’nda bir araya gelen kadınlar, burada basın açıklaması yaptıktan sonra Yeni Park’a zılgıt ve sloganlarla yürüdü.
Samandağlı kadınlar adına açıklamayı Cansel Aslan yaptı. Alevilerin tarih boyunca eşit yurttaşlık hakkından mahrum bırakıldığını ve toplumun “ötekisi” olarak konumlandırıldığını söyleyen Aslan, bu dışlanma politikasının sadece bireysel değil, kurumsal ve sistemik bir ayrımcılık olarak varlığını sürdürdüğünü vurguladı. Aslan, Alevi toplumunun varlığına dair meşruiyet tanınmaması, onları vatansız ve güvencesiz bir konuma ittiğini ve “katli vacip” olarak hedef gösterildiğini kaydetti.
“Dün Ezidi bugün Alevi kadınlar kırımla karşı karşıya”
Bu tarihsel dışlanma ve ötekileştirmenin özellikle Alevi kadınları üzerinde çifte bir ayrımcılık ve şiddet olarak tezahür ettiğini belirten Cansel Aslan, şunları ifade etti:
“Alevilerin katledilmesine dair dünyanın hiçbir yerinde hukuki süreçler işletilmemiş, sorumlular hesap vermemiştir. Bununla beraber Alevi kadınlar, patriyarkal kontrol mekanizmasının en vahşi biçimde yok saydığı kesim olmuştur. Kadın katliamları, münferit değil, kadın cinsiyetine yönelik organize ve kolektif imha politikasıdır. Yüzyıllar önce başlayan ve günümüzde hala devam eden cadı avı, bugün Alevi kadınlar üzerinde yeni bir şiddet dalgası olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih boyunca erkeklerin savaşlarının “ganimeti” olarak görülen kadınlar, “cadı” damgasıyla, “savaş stratejisi” adı altında katledilmiştir. Dün Ezidi kadınlar IŞİD’in sistematik tecavüz ve köleliğine maruz kalırken, bugün Suriye’deki Alevi kadınlar benzer bir kadın kırımıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dünya kamuoyu ise bu sistematik şiddete karşı sessizliğini korumaktadır.”
“Bosna’da Suriye’ye kadınlar tecavüz silahıyla köleleştiriliyor”
Bosna’dan Ruanda’ya, Myanmar’dan Ukrayna’ya, Irak’tan Suriye’ye kadar savaş bölgelerinde kadınların, sistematik tecavüz silahıyla köleleştirilerek öldürüldüğünü, bu işkenceden sağ kurtulanların ise çoğu zaman kendi toplumları tarafından kabul edilmediğini ve bir daha asla hayata bağlanamadığına dikkat çeken Aslan şöyle konuştu:
“Savaşta tecavüzün “emirsiz” gerçekleştiği anlatısı, failleri sorumluluktan kurtarmaya yönelik bir erkek dayanışması stratejisidir. Tecavüz, “düşman topraklarında” gerçekleşen kontrolsüz bir sapma değil, patriyarkal iktidarın doğal bir uzantısıdır. Erkekler barışta da savaşta da kadın bedeni üzerinde egemenlik kurmak için şiddet uygulamaktadır. Ortaçağ’dan günümüze süren cadı avlarının her biçimine karşı yüzyıllardır direnen kadınların mirasını sahipleniyoruz. Bedenlerimiz üzerinde erkeklerin tahakküm kuracağı alanlar değildir. Erkek savaşlarının “taktiksel ganimeti” olmayı reddediyoruz. Kadın katliamlarının her türüne karşı, tüm kadınlarla dayanışma içinde mücadelemizi sürdürüyoruz. Dünya kamuoyunu Suriye’deki Alevilere yönelik katliamlara karşı ses çıkarmaya çağırıyoruz. Kadın katili cihadist çetelerin uluslararası yapılar tarafından aklanmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz. Ödül yerine Alevi katliamından sorumlu olanların Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz.”