Şara'nın Türkiye ziyareti...Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''İki komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık''

Şara'nın Türkiye ziyareti...Cumhurbaşkanı Erdoğan: ''İki komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık''

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Geçiş Hükümeti'nin Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın ziyaretini değerlendirirken, ''Güvenlikten yeniden inşaya faaliyetlere, ticaretten ulaştırmaya, ekonomiden beşeri ilişkilere, birçok konuyu kendisiyle değerlendirdik. İki komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık'' ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 7. Olağan Kongresinde konuştu.

“Her fırsatta vurguladığım bir hususu bugün tekrar ifade etmek istiyorum. Bakın bizim mücadelemiz şahsi ikbal, kişisel kariyer mücadelesi değildir” diyen Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

''Millete hizmet yolunda kırılmak, darılmak, küsmek, yarıştan kopmak gibi bir lükse şahsım dahil hiçbirimiz sahip değiliz. Bugüne kadar böyle yanlış bir anlayışı kapımıza yaklaştırmadık. Bundan sonra da bu tür marazları bünyemize sirayet ettirmeyeceğiz. Kişisel ihtiraslarını, şahsi çıkar ve menfaatlerini siyasetlerinin merkezine yerleştirenler gibi olmadık ve olmayacağız. Ben değil, biz demeye ısrarla devam edeceğiz. Tüm Türkiye’ye hizmet etmeyi sürdüreceğiz.

“Bu ülkede yıllarca kadının adı yoktu”

AK Parti kadın kollarımız da maşallah, siyasete yalnızca nezaket değil, aynı zamanda seviye getirdi, kalite ve nitelik kazandırdı. Siyasette kadınlara yönelik önyargıların kırılmasına sizler vesile oldunuz. Türkiye’de siyasi partilerde bir zihniyet değişimine sizler öncülük ettiniz. Evet, birileri bilmeseler veya bilseler dahi kabul etmek istemeseler de bu ülkede yıllarca kadının adı yoktu. Kadınlar çoğu zaman siyasette bir vitrin malzemesi olarak görülüyordu.

“Siz, kadın haklarını yakalamak için daha çok fırın ekmek yersiniz”

Kılık kıyafetlerinden dolayı seçilme hakları gasp ediliyordu. Başörtülerinden ötürü okuma, üniversite eğitimi görme, kamuda ve özel sektörde çalışma hakları kısıtlanıyordu. Ey CHP, unutma. Üniversitelerin kapısında ikna odalarını kuranlar sizdiniz. Şimdi çıkmış, bunlar bize kadın haklarından bahsediyor. Siz, kadın haklarını yakalamak için daha çok fırın ekmek yersiniz. Eline kına yakıp dualarla ve gözyaşlarıyla asker eyledikleri evlatlarının yemin törenini tel örgüler arkasında seyretmek zorunda kalan kadınlar bu ülkenin çok acı bir gerçeğiydi. Üniversite kapılarının önlerinde kurulan o ikna odalarında psikolojik işkenceye maruz kalan genç kızlar bu ülkenin vahim bir gerçeğiydi.

“Yasakların ve yoksulluğun tüm yükünü senelerce kadınlar çekti”

Üniversitesini birincilikle bitirdiği hâlde mezuniyet törenine alınmayan öğrenciler bu ülkenin bir gerçeğiydi. Sırf başörtülü diye milletin Meclisinden zorla çıkartılan, Gazi Meclisi’nin kürsüsünden tehdit edilen kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi. 28 Şubat’ta vesayet odaklarına yaranmak için gazete köşelerinden iffetine dil uzatılan kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi. Yoksulluk ve yasakların tüm yükünü, açık söylüyorum, bu ülkede senelerce kadınlar çekmiş, en büyük bedeli kadınlar ödemiştir. Eski Türkiye’nin kahırla, acıyla, zorluklarla ve sıkıntılarla geçen karanlık ikliminde uzun yıllar belki en fazla horlanan kadınlar olmuştu. Ey CHP, siz değil miydiniz, hemen çarşaflı bir bayanı alıp yakasına partinizin rozetini takmak suretiyle, ‘İşte, biz kadınların yanındayız’ diyen maalesef sahte cambazlar değil miydiniz?

Hamdolsun, ülkemize, milletimize ve demokrasimize yakışmayan tüm bu kötü manzaralara biz, sizlerle birlikte son verdik. Sadece yasakları ve baskıları kaldırmakla kalmadık. Kadının olmadığı bir toplumun yarısı eksiktir, şiarıyla kadınların haklarını genişleten, fırsat eşitliğini sağlayan birçok adım attık. 2004 yılında Anayasa'ya kadın ve erkek eşitliğini güvence altına alan düzenlemeyi ekleyerek yeni bir dönemi başlattık. Eğitimde kız çocuklarımızın okullaşma oranını biz artırdık. 'Haydi Kızlar Okula' kampanyamız ile yüz binlerce kız çocuğumuzu eğitim hayatına kazandırdık. Nitekim rakamlar çabalarımızın meyve verdiğini ispat etmektedir.

Kadına karşı şiddeti nitelikli suç haline bizim iktidarlarımız getirmiştir

İstihdam sayılarına baktığımızda son 22 yılda yaşanan sessiz devrimi net bir şekilde görebiliyoruz. İş gücüne katılım oranı yüzde 27,9’dan yüzde 37’ye yükseldi. Kadın istihdam oranı ise yüzde 25,3 iken şimdi yüzde 33’e yaklaştı. Kadınlar yalnızca eğitim ve iş hayatında değil siyasette de büyük katılımlar gerçekleştirdi. Meclis’teki kadın milletvekili oranını yüzde 4,1’den yüzde 20’ye biz taşıdık, Özgür Bey. Kadına yönelik şiddetle mücadele, taviz vermediğimiz bir başka alandı. Bizi bu konuda haksızca eleştirenlerin bilmediği husus şudur. 2005’teki kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesine kadar mevzuatımızda kadına yönelik şiddet suç olarak tanımlı bile değildi. Kadına karşı şiddeti nitelikli suç haline bizim iktidarlarımız getirmiştir.

Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Bu anlayışla 2012’de yürürlüğe giren 6284 sayılı kanunla başka hiçbir sözleşmeye, belgeye veya dışarıdan müdahaleye ihtiyaç duyulmayacak bir kapsayıcılıkta kadınların korunmasını temin ettik.

''28 Şubat döneminden hatırladığımız ayrımcı politikalar tekrar hayata geçirilmek isteniyor''

Son seçimlerde muhalefete geçen bazı mahalli idarelerden ciddi şikayetler alıyor, medyada son derece vahim haberlerle karşılaşıyoruz. Özellikle muhalefetin yönettiği kimi belediyelerde 28 Şubat döneminden hatırladığımız ayrımcı politikalar tekrar hayata geçirilmek isteniyor. Toplumumuzun mütedeyyin kesimlerinin hayat tarzı ve hassasiyetlerine gerekli saygı maalesef gösterilmiyor. Daha önce de olduğu gibi hedefe kadınlar konuluyor. Buram buram rövanşizm kokan marjinal bir siyasetin muhalefet eliyle ilk etapta yerel yönetimler üzerinden hortlatılmaya çalışılması, ülkemiz demokrasisi adına utanç ve endişe vericidir. Bunların hepsi yakın takibimizdedir. İdeolojik bağnazlıklarla insanımızın yaşam tarzına, inanç ve kültür değerlerine müdahale edilmesine asla izin veremeyiz.

"Yaşanan onca hezimete rağmen bunu hazmetmekte zorlananlar varsa..."

Vesayet odakları adına konuşan tetikçi kalemlerin millete ve sivil siyasete ayar verdiği günler bir daha geri gelmemek üzere geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapusu, Türk milletinin üzerindedir. Bu vatanın, devletin, belediyelerin ve diğer kurumların yegâne sahibi bir avuç seçkin değil, Türkü, Kürdü, Arabı, muhafazakârı, seküleriyle 85 milyonun tamamıdır. Yaşanan onca hezimete rağmen bunu hazmetmekte zorlananlar varsa, eninde sonunda bu hakikatlerle yüzleşmek mecburiyetinde kalacaklardır. Biz iktidar ve ittifak olarak, yasakçı, baskıcı, kibirli ve rövanşist zihniyetle mücadelemizi, demokrasi ve hukuk zemininde kararlılıkla sürdüreceğiz.

"İki komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık"

Türkiye, dış politikada usta bir satranç oyuncusu gibi yaptığımız stratejik hamlelerle bölgemizde ve dünyada anahtar konuma gelmeye başladı. Tarihimizden, kültürümüzden, kadim devlet geleneğimizden tevarüs ettiğimiz zengin birikimle ülkemizi özlemini duyduğu güç ve ağırlığa hızla kavuşturuyoruz. İşte dün önemli bir misafirimizi Ankaramızda ağırladık. Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ve heyeti, tarihi bir kavşakta ülkemize çok kritik bir ziyarette bulundu. Güvenlikten yeniden inşaya faaliyetlere, ticaretten ulaştırmaya, ekonomiden beşeri ilişkilere, birçok konuyu kendisiyle değerlendirdik. İki komşu ülke olarak geleceğimize yön verecek mühim kararlar aldık.''