Sendikalardan iş bırakma eylemine katılan eğitimcilere yazı gönderen MEB'e tepki: Kamu emekçilerini tehdit etmek için Anayasa'yı çarpıtmaktan vazgeçin

Sendikalardan iş bırakma eylemine katılan eğitimcilere yazı gönderen MEB'e tepki: Kamu emekçilerini tehdit etmek için Anayasa'yı çarpıtmaktan vazgeçin

(ANKARA) - KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, BASK ve ASİM-SEN, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 13 Ocak’ta yapılan iş bırakma eylemine katılan eğitimcilere gönderdiği uyarı yazısına tepki gösterdi. Ortak açıklamada, "Hakkını, hukukunu kullanan kamu emekçilerini tehdit etmek için uluslararası sözleşmeleri, anayasayı çarpıtmaktan vazgeçin. İş bırakma eylemimizi 'öğrencilerin eğitim hakkını engelleme' olarak nitelendirmek gibi garabetlere sığınmaktan vazgeçin. Milyonlarca yurttaş ve öğrenci bizim 13 Ocak’ta sadece kendi haklarımız için değil, öğrencilerin eğitim hakkı için de iş bıraktığımızı biliyor” denildi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (BİRLEŞİK KAMU-İŞ), Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu (HÜR-SEN), Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) ve Askeri İş Yerlerinde Görevli Kamu Çalışanları Sendikası’nın (ASİM-SEN) temsilcileri, 13 Ocak’ta ülke genelinde zamları protesto etmek için iş bırakma eylemi yapmış, Milli Eğitim Bakanlığı ise iş bırakma eylemine katılan eğitimcilere yazı göndermişti.

Kamu çalışanlarının sendikal haklarının “Anayasa ve uluslararası metinlerle güvence altına” alındığı belirtilen yazıda, diğer taraftan iş bırakma eylemi “öğrencilerin eğitim hakkını engelleme” olarak nitelendirilmişti.

Gönderilen yazılı ile sadece iş bırakma eylemine katılanlara değil sendikal haklarını kullanan bütün kişilere “gözdağı” verildiğini ifade eden sendika ve konfederasyon temsilcileri, Mülkiyeliler Birliği’nde konuya ilişkin basın açıklaması yaptı.

"Bizler bu ülkenin kamu çalışanları olarak sizin iddia ettiğiniz gibi herhangi bir suç işlemiyoruz"

''Görüldüğü üzere bu ülkenin kamu emekçileri olarak bizlerin sendikal hak ve özgürlüklerini bu kapsamda grev hakkımızı tüm açıklığı ile ortaya koyan uluslararası sözleşmeler, antlaşmalar ortadadır" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Defalarca iş bıraktık, uyarı eylemleri yaptık. Söz konusu iş bırakma eylemlerimize katılan üyelerimiz ve diğer kamu çalışanları hakkında zaman zaman soruşturma açıldığı da savunma istendiği de oldu. İstisnai olarak uyarı, kınama gibi disiplin cezaları ile de karşılaştık. Ancak Anayasa Mahkemesi’nden Danıştay’ına, bölge idare mahkemelerine kadar tüm üst yargı organları bugüne kadar verdikleri yüzlerce kararlarda bu cezaların, soruşturmaların tamamen hukuksuz olduğuna hükmetmiştir. Tüm bunlara rağmen yıllardır ülkeyi yöneten iktidarlara sendikal haklarımızı tanıma ve hukuka uyma çağrısında bulunmak zorunda kalmaktan utanç duyuyoruz. Ne yazık ki MEB’in 13 Ocak iş bırakma kararımıza ilişkin ülkedeki tüm okullara gönderdiği yazı, yıllarca ileri demokrasi, reform nutukları atanların 2025’in Türkiye’sinde geldiği yeri çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Buradan hem MEB’e hem de siyasal iktidara bir daha sesleniyoruz. Bizler bu ülkenin kamu çalışanları olarak sizin iddia ettiğiniz gibi herhangi bir suç işlemiyoruz. Bizlere reva gördüğünüz yoksulluğa, sefalete ve güvencesizliğe itiraz ediyoruz. Bu kapsamda uluslararası sözleşmelerle, anlaşmalarla, anayasa ile güvence altına alınan sendikal haklarımızı kullanıyoruz.

"Uluslararası sözleşmeleri, Anayasa'yı çarpıtmaktan vazgeçin"

Sendikal hak ve özgürlüklerimizi kullanmamızı engelleyerek asıl suçu siz işliyorsunuz. Açın Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesine bakın. Söz konusu madde de aynen şöyle deniliyor: 'Bir kimseye bir sendikaya üye olmaması veya sendikadan ayrılması için baskı yapılması ya da bir sendikal faaliyette bulunmasını engellemek amacıyla cebir veya tehdit uygulanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' Dolayısıyla hakkını, hukukunu kullanan kamu emekçilerini tehdit etmek için uluslararası sözleşmeleri, anayasayı çarpıtmaktan vazgeçin. İş bırakma eylemimizi 'öğrencilerin eğitim hakkını engelleme' olarak nitelendirmek gibi garabetlere sığınmaktan vazgeçin. Milyonlarca yurttaş ve öğrenci bizim 13 Ocak’ta sadece kendi haklarımız için değil, öğrencilerin eğitim hakkı için de iş bıraktığımızı biliyor.

"Ortak mücadelemizi daha da yükselteceğiz"

Dolayısıyla bilin ki kamu emekçileri olarak bizlere dayattığınız kölelik koşullarını asla kabul etmeyeceğiz. Haklarımızın yok sayılmasına karşı hukuku, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Sadece kendi üyelerimizin değil, hangi sendikanın üyesi olursa olsun ya da bir sendikaya üyeliği olmasın tüm kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlüklerini, ortak taleplerini daha da kararlı bir şekilde, hep birlikte savunmaya devam edeceğiz. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek için, elimizden aldığınız haklarımızı tek tek geri almak için ortak mücadelemizi daha da yükselteceğiz."