TBMM’de AYM'nin Can Atalay ile ilgili kararının okunması… CHP’li Katip Üye Gezmiş: Halk iradesine düşülen bu noktayı milletin vicdanına havale ediyorum
(TBMM) - TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi CHP’li Elvan Işık Gezmiş, milletvekilliği düşürülen Gezi havası hükümlüsü Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hak ihlali kararının bugünkü TBMM Genel Kurulu'nda okunmasının ardından başlayan tartışmalara tepki gösterdi. Gezmiş, “30 Ocak 2024 tarihinde terk ettiğim kürsüde divan devam ederken, bugün devam etmemesi gerektiği söyleniliyor. Hak, hukuk, adalet ve halk iradesine düşülen bu noktayı milletin vicdanına havale ediyorum” dedi.
Elvan Işık Gezmiş, TBMM Genel Kurulu’nda bugün Can Atalay ile ilgili AYM'nin hak ihlali kararının okunmasının ardından yaşanan ilgili tartışmalarla ilgili açıklama yaptı. Gezmiş, açıklamasında şunları kaydetti:
“30 Ocak 2024’te, Hatay halkının iradesi yok sayılırken, Divan Katibi olarak görev yaptığım oturumda kürsüden ayrılmıştım. Ayrılarak tepkimi göstermiş olmama rağmen AKP Meclis Başkanvekili fezleke kararını okumaya devam etmiş ve divandan kalkmış olmama rağmen AKP’li Divan katibi oturmuş ve Genel Kurul devam etmişti.
O gün sessiz kalanlar, bugün TBMM Başkanvekilimiz Sayın Gülizar Biçer Karaca’nın yaptığı ‘milli egemenlik’ vurgusu sonrası AKP'li Katip Üyenin kalkıp, Divan’a Katip Üye olarak benim oturmamdan ve oturumun devam etmesinden rahatsızlıklarını ifade ediyorlar. 30 Ocak’ta terk ettiğim kürsüde Divan devam ederken, bugün devam etmemesi gerektiği söyleniliyor. Hak, hukuk, adalet ve halk iradesine düşülen bu noktayı milletin vicdanına havale ediyorum.”
TBMM Genel Kurulu’nun bugünkü birleşiminde milletvekilliği düşürülen Gezi davası hükümlüsü Can Atalay ile ilgili AYM'nin hak ihlali kararı okunurken, AK Partili Katip Üye Havva Sibel Söylemez, Başkanlık Divanı’ndan ayrılmış, bunun üzerine Genel Kurul’da bulunan CHP’li Elvan Işık Gezmiş Divana gelerek Söylemez’in boşalttığı yere oturmuştu.
Bu sırada AK Partililer tepki göstermiş, Başkanlık Divanı’nda boşluk oluştuğu gerekçesiyle oturumun sonlandırılması gerektiğini, devam edemeyeceğini savunmuştu.
