TBMM Genel Kurulu... CHP Grup Başkan Vekili Emir'den FETÖ hatırlatması: "Bugün aparat olarak kullandığınız savcılar da bir gün gelecek yargılanacaklar"

 TBMM Genel Kurulu... CHP Grup Başkan Vekili Emir'den FETÖ hatırlatması: "Bugün aparat olarak kullandığınız savcılar da bir gün gelecek yargılanacaklar"

(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda gazetecilerin gözaltına alınmasını değerlendirildi. CHP adına Emir "FETÖ'cü savcılar nasıl kaçtılarsa, kaçmak zorunda kaldılarsa, nasıl siz arkasındaydınız, o mahkemelerin savcısıydınız, nasıl FETÖ'cülerin sırtını sıvazlıyordunuz, nasıl onlarla iş birliği yapıyor idiyseniz, yine aynı şekilde bugün aparat olarak kullandığınız savcılar, yargı elemanları da bir gün gelecek yargılanacaklar" tepkisi gösterdi. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de"Sizin 'terörsüz Türkiye' dediğiniz, bütün muhalefeti sindirmek mi" diye sordu.

Muhalefet partilerinin grup başkanvekilleri TBMM Genel Kurulu'nda gazeteci Barış Pehlivan, Halk TV sunucusu Seda Selek ve Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker'in gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

RTÜK eliyle basının susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, iktidar tarafından bir çifte standart uygulandığını söyledi. Özdağ, "Bu gazeteciler elbette ki suç işlemişlerse cezalandırılmalıdırlar ama gazeteciler tutuksuz yargılanmalıdırlar, gözaltına alınmamalıdırlar. İfadeye savcılık kararıyla çağrılmalı, basın görevini yapmalıdırlar. Sizi destekleyen televizyonlarda her türlü ahlaksızlık aynen bir kanalizasyondan akar gibi akıtılıyor ama onlara ceza vermiyor RTÜK. Öbür tarafta 'Gözünün üstünde kaşın var' diyerek acımasızca, kendilerini desteklemeyen, iktidarı desteklemeyen televizyonlara en ağır cezalar veriliyor" şeklinde konuştu.

"Sizin 'terörsüz Türkiye' dediğiniz, bütün muhalefeti sindirmek, cezaevine koymak mı"

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit yerine kayyum atanan DEM Partili Siirt Belediye Eş Başkanı Sofya Alağaş hakkında karar verilen davanın bir gazetecilik faaliyeti nedeniyle açıldığını hatırlatarak gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Koçyiğit'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Dün, Siirt Belediye Eş Başkanımız Sofya Alağaş'a altı yıl üç ay hapis cezası verilmişti. Bunun çok açık ve net bir şekilde talimatlı yargı eliyle kayyum atamak için kurulmuş bir kumpas olduğunu hem biz çok iyi biliyoruz hem bütün Türkiye halkları çok iyi biliyor. 31 Mart seçimlerinden bu yana kayyum atanan 8'inci belediyemiz. Çok açık ve net bir şekilde aslında burada kayyum siyasetiyle halkın iradesini, seçimi, sandık demokrasini gasbeden bir iktidar aklıyla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Sofya Alağaş Eş Başkanımız niçin yargılanıyordu? Daha önce yaptığı gazetecilik faaliyeti nedeniyle. Dünden beri haberler alıyoruz, sürekli gözaltılar oluyor, sürekli tutuklamalar oluyor. En sonunda Halk TV program yapımcıları ve orada program sunan gazeteciler gözaltına alınmışlardı. Yine, az önce de Kürşad Oğuz ile Suat Toktaş'ın gözaltına alındığı haberini aldık. Bu aslında tek sesli Türkiye yaratmada AKP'nin nasıl canhıraş çalıştığının, nasıl toplumu, biat ettiremediği muhalefeti, biat ettiremediği toplumsal kesimi yargı sopasıyla terbiye etmeye çalıştığının, hiza vermeye çalıştığının açık ve net göstergesi.

Eş Başkanımızın hiçbir suçu yok. Tamamen gazetecilik faaliyetleri üzerinden yargılanmış, bunun üzerinden ceza alması mümkün değil. Kayyum rejimiyle ayakta kalmaya ve halkın iradesini çalmaya çalışıyorlar. Bu kayyum darbesi yeni değil, yani 2016'dan beri kayyum atanıyor bizim belediyelerimize, 2016'dan beri bu kayyum rejimine karşı direniyoruz. 2016'da arana atanan kayyumların cevabını 2019 seçimlerinde verdik, 2019'dan sonra atanan kayyumların cevabını 2024 seçimlerinde verdik. Hiç kimse bu zulümle abat olacağını düşünmesin, hiç kimse bu antidemokratik, hukuksuz uygulamalarla halkın rızasını alacağını düşünmesin. Bir taraftan diyorsunuz ki: 'Bir Kürt sorunu var, biz bu sorunu çözeceğiz' bir taraftan da kayyum atıyorsunuz. Kayyum gaspıyla Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? Akdeniz halkı soruyor: 'Benim irademi gasbeden, benim sorunumu nasıl çözecek?' Madem bir tartışma başlamış, madem bir diyalog süreci başlamış, güven arttırıcı adımlar atın. Siz var olan güveni baltalıyorsunuz. Niyetinizin iyi olmadığı, yolunuzun çözüm olmadığı, barış olmadığı açık.

Sizin 'terörsüz Türkiye' dediğiniz, bütün muhalefeti sindirmek mi, cezaevine koymak mı, yerel yönetimleri yok etmek mi, muhaliflerin elindeki belediyelere çökmek mi, yandaşlara yeni kaynaklar yaratmak mı, halkın haber alma hakkını gasbetmek mi, gazetecileri susturup cezaevine atmak mı, Rojava'da sivilleri bombalamak mı, Kürt'ün başına bomba atmak mı, Kürt'ün iradesini çalmak mı, önlem almayıp Bolu'da insanları öldürmek mi göz göre göre?"

"Bunlar gözaltı değildir, aslında gözdağıdır"

Gazetecilerin gözaltına alındığı günü basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı adına kapkara bir gün olarak niteleyen CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, yargı eliyle sandığı kendine göre dizayn ettiğini ve yol temizliği yaptığını belirtti. İktidarın yargıyı araçsallaştırdığını belirterek muhalefeti ve muhalif gazetecileri susturmaya çalışanların yargılanacağını ifade eden Emir, şöyle konuştu:

"Dün akşamdan itibaren ve bugün gazetecilik, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı adına kapkara bir gün yaşıyoruz. Gece boyunca karakolda bekletilmek, taciz edilmek üzere alındılar. Kanaldan apar topar alındılar çünkü yapılmak istenenin halka, bağımsız gazetecilere gözdağı vermek, sindirmek ve susturmak olduğunu açıkça biliyoruz.

Bu iktidar halkımızın hiçbir sorununu çözemiyor, demokratik meşruiyetini kaybetti. Açlığı, yoksulluğu, eğitim sorunlarını, sağlık sorunlarını çözemedikçe, toplumsal barışımızı inşa edemedikçe ve desteğinin her geçen gün azaldığını gördükçe bir çatışmadan, bir kavgadan medet umar hâle geldi ve özellikle bu süreçte, son üç aylık süreçte yargıyı bir sopa gibi kullanarak, yargı eliyle gündem belirleyerek kendi iktidarını tahkim etmeye çalışıyor, iktidarının ömrünü uzatmaya çalışıyor ve halkın talep ettiği, hepimizin talep ettiği sandık önümüze geldiğinde de sandığı kendine göre dizayn etmek, o güne kadarki yol temizliğini yapmak üzere de yepyeni davalar açtırıyor, savcılar eliyle, kendi aparatı hâline gelmiş savcılar eliyle olmayan delillerden, olmayan iddianamelerden tutuklamalar çıkartıyorlar, gözaltılar çıkartıyorlar.

Çekin elinizi Halk TV'den ve toplumsal muhalefetin haber alma hakkından. Bilsinler ki Halk TV'de bu ülkede demokrasiye ve ifade özgürlüğüne inanan, basın özgürlüğü için mücadele eden hiçbir gazeteci de halkımızın hiçbir bireyi de bu baskıya, bu zulme asla boyun eğmeyecektir. Bunlar gözaltı değildir, aslında gözdağıdır.

"Bugün aparat olarak kullandığınız savcılar da bir gün gelecek yargılanacaklar"

Her gün yeni bir iddianame, her gün sudan bir suçlamayla uyanıyoruz. Her gün bir belediye başkanımız hakkında dava açılıyor. Yatıyorsunuz, kalkıyorsunuz, Ekrem İmamoğlu. Ahmet Özer'i on yıl önceki birkaç görüşmesi üzerinden, HTS kaydı üzerinden hapse atıyorsunuz, kayyum atıyorsunuz yerine. Baskının arttığı yerde, zulmün arttığı yerde bilin ki bu halk elbette size gereken cevabı sandıkta verecek, buna asla boyun eğmeyeceğiz ve bilin ki FETÖ'cü savcılar nasıl kaçtılarsa, kaçmak zorunda kaldılarsa, nasıl siz arkasındaydınız, o mahkemelerin savcısıydınız, nasıl FETÖ'cülerin sırtını sıvazlıyordunuz, nasıl onlarla iş birliği yapıyor idiyseniz, yine aynı şekilde bugün aparat olarak kullandığınız savcılar, yargı elemanları da bir gün gelecek yargılanacaklar. Ama onlarla birlikte yargıyı böylesine araçsallaştıran, böylesine siyasallaştıran, böylesine talimatla muhalefeti sindirmeye, susturmaya, muhalif gazetecileri, muhalif kanalları kapatmaya zorlayanlar da elbette ki yargılanacaklar, bundan kurtulamayacaklar."