TBMM Genel Kurulu… CHP’li Gülcan Kış:

(TBMM) - CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "telef" ifadesinden dolayı tepki gösterdi. Kış, "Bu söz sadece bir partiye değil milletin seçtiği belediye başkanlarına, milletvekillerine, doğrudan seçmen iradesine yöneltilmiş ağır bir hakarettir. Bir Cumhurbaşkanının bu ifadeyi seçmesi sadece siyaseti değil insan onurunu da aşağılayan bir dildir. Hiç merak etmeyin; telef olan, bu halkı yıllardır yoksulluğa mahkûm eden, liyakatsizliği ödüllendiren, gençleri umutsuzluğa sürükleyen çürümüş AKP iktidarı olacaktır." dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 112'ye yapılan asılsız çağrı ve ihbarlara cezaların artırılmasını da içeren "Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin ilk 5 maddesi kabul edildi. TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Genel Kurulu 6 Mayıs Salı günü saat 15.00'te yeniden toplanmak üzere oturumu kapattı.
Teklifin birinci bölümü üzerine CHP grubu adına konuşan CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay şunları söyledi:
“Bakana müşavir atama yetkisi var, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun dışında bir atama söz konusu. Atama usulleri var; sınava girme, atanma, derece yükselmesi gibi hususlar fakat bakan bunların dışında atamalar yapılabiliyor ve Yine, aynı şekliyle kamu kurum ve kuruluşlarında üst düzey yöneticilerde de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun işe alım koşullarına uyulmadan keyfî atamalar söz konusu olacak, liyakate dayalı atamalar olmayacak. Burada inisiyatif bakanın ve ilgililerin yetkisinde olacak.
Liyakat dışı atamalara bölgemizde de rastlıyoruz. Karabük’te bir camide imam vekilliği yapan kişi Antalya'da sınava girmiş, girmiş, 94 almış ama mülakatta elemişler. Karabük il özel idaresi beden işçisi alımı yapıyor, iktidar partisinin temsilcilerinin eş, dost akrabalarının alındığını görüyoruz, adeta nepotizm uygulanıyor. Bu uygulamalardan vazgeçilmesi gerekir. Atamalarda, görevlendirmelerde liyakatli kişilerin ilgili yerlere atanması hususuna dikkat edilmesi mutlaka zaruridir.
“Cumhurbaşkanlığı Merkez Teşkilatı yapılan alımlarda 6 tane kanundan muaf tutuluyor”
Cumhurbaşkanlığı Merkez Teşkilatı, Cumhurbaşkanı Yardımcılıkları, politika kurulları, Devlet Denetleme Kurulu, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi, Savunma Sanayii Başkanlığı gibi birimlerle alakalı alımlarda 6 tane kanundan muaf yani Harcırah Kanunu'ndan muaf, Taşıt Kanunu'ndan muaf, Konut Kanunu'ndan muaf, Kamu İhale Kanunu'ndan sözleşmesinden, Devlet İhale Kanunu'ndan muaf. Yani ilgili mal ve hizmet alımları ve ihtiyaç duyulan hususlarda bunların dışında serbestlik var, keyfe göre alım var, istediği şekliyle alım yapılabiliyor; bu, tasarruf tedbirlerine aykırı, tasarruf genelgelerine aykırı.
Tasarruf tedbirlerinin uygulanması zaruri. Bütçe açığı 2025 yılında 1 trilyon 931 milyar tahmin ediliyor; ilk üç ayda 710 milyarlık bir bütçe açığı oluşmuş, şimdiden yıllık açığın yüzde 37'sine tekabül ediyor; bunun yüzde 65'i de faiz gideri, 463 milyar. Faiz gideri geçen yılın aynı dönemine göre yani 2024 Mart sonu ve 2025 Mart sonu karşılaştırıldığında, yüzde 82 artmış. Siz faiz giderlerini aşağı çekmek, bütçe açığını gidermek için kaynakları verimli kullanmak zorundasınız, israftan kaçınmak zorundasınız, yolsuzluk ve usulsüzlükleri önlemek ve işi yönetenleri basiretli kişilerden, liyakatli kişilerden atamak zorundasınız. Bu kanun teklifinde bunlarla ilgili hususlara da uyulmadığını özellikle görüyoruz, ifade ediyoruz.
“Soruşturma ve teftiş yetkisi sıkıntılar doğuracak”
Teftiş ve soruşturma olayı ayrıcalıklı bir olay. Uzman yardımcıları, uzmanlar kendi konularında uzmandır, analiz yapabilir, inceleyebilir ama soruşturma ve teftiş yetkisini yapmamaları gerekir, uygulamada bu sıkıntılar doğuracaktır. Bu maddenin mutlaka burada revize edilmesi lazım. Cumhur İttifakı ortağı Sayın Mustafa Kalaycı, MHP Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü olarak bunu dile getiriyor, Cumhuriyet Halk Partisi olarak da biz de dile getiriyoruz. Bu düzenlemenin mutlaka yapılması gerekir.” dedi.
"Telef olan, bu halkı yıllardır yoksulluğa mahkum eden çürümüş AKP iktidarı olacaktır"
CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış da kanun teklifinin 1'inci maddesi üzerine söz alarak şunları söyledi:
"Görüşmekte olduğumuz torba yasanın 1'inci maddesi kâğıt üstünde bakan müşavirlerinin atanmasına dair teknik bir düzenleme gibi sunuluyor ancak hepimiz biliyoruz ki bu sadece bir kılıf. Anayasa Mahkemesi tarafından yetki aşımı gerekçesiyle iptal edilen bir hükmün şimdi Meclis eliyle yeniden yasalaştırılmasıdır. Yani sadece bir teknik düzenleme değil, yürütmenin yasama üzerindeki denge, denetim sınırlarını tamamen ortadan kaldırma çabasıdır. AKP iktidarı iptal edilen düzenlemeyi noktasına virgülüne dokunmadan bu kez yasa adı altında dayatmaktadır. Ne ilgili komisyonların görüşleri alınmıştır ne de teknik analizler yapılmıştır. Yine bir torba, yine bir oldubitti.
Bu teklif bir kamu görevi tanımı değildir, saraya sınırsız ve belirsiz atama yetkisi verecek bir sadakat sistemidir. Anayasa’nın 128'inci maddesinde 'Kamu görevlilerinin görev ve yetkileri kanunla düzenlenir' denilmektedir ancak bu düzenleme iktidara boş bir çek veriyor. Devleti kişiselleştiren, kurumsallığı çözen anlayış tam olarak da budur. 2017'de getirdiğiniz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bile size fazla geldi, uyum yasaları çıkarılmadı. 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Meclis devre dışı bırakıldı. Anayasa Mahkemesi ise bu hukuksuzluğu iptal etti. Şimdi aynı düzenlemeleri yasayla yeniden yürürlüğe sokarak bu iptali boşa çıkarmaya çalışıyorsunuz; bu, açıkça Anayasa'ya meydan okumaktır. Devleti yönetmek yerine rakiplerinizi etkisiz hâle getirmeye çalışıyorsunuz; Cumhurbaşkanı adayımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'na karşı yürütülen operasyon, bu çürümüş düzenin en somut örneğidir. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimizde açık aradınız, aylarca taradınız, iftira ürettiniz ama hiçbir şey bulamadınız. Yetmedi, başkanlarımızı etkisiz kılmak için devletin tüm imkânlarını seferber ettiniz ama ne yaparsanız yapın bunu başaramayacaksınız. Bakın, artık milletin canı yanıyor. Kira ödeyemeyen emekli, umudu kalmayan işçi, atanmayan öğretmen, üretimden kopan çiftçi; bu sorunların hiçbiri bu torba yasalarla maalesef çözülemedi. Ama siz ne yapıyorsunuz? Her ay bir torba yasayla önümüze geliyorsunuz çünkü bu torbaların içi halka değil saraya hizmet ediyor.
Bu sistemle ne adalet sağlanabilir ne refah üretilebilir ne de demokrasi kurulabilir. Kamu kaynakları saraya yakın olanlara aktarılırken halk derin bir yoksulluğa mahkûm edilmiştir. Meclisin denetim yetkisi yok edilmiş, bütçe hakkı işlevsizleştirilmiş, ifade özgürlüğü de baskı altına alınmıştır. Şimdi bir de Cumhurbaşkanı bugün çıkıp 'Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç Cumhuriyet Halk Partili telef olacak' diyebiliyor. Bu söz sadece bir partiye değil milletin seçtiği belediye başkanlarına, milletvekillerine, doğrudan seçmen iradesine yöneltilmiş ağır bir hakarettir. Bir Cumhurbaşkanının bu ifadeyi seçmesi sadece siyaseti değil insan onurunu da aşağılayan bir dildir. Hiç merak etmeyin; telef olan, bu halkı yıllardır yoksulluğa mahkûm eden, liyakatsizliği ödüllendiren, gençleri umutsuzluğa sürükleyen çürümüş AKP iktidarı olacaktır. Biz bu nobranlığa karşı inadına demokrasiyi, inadına halkı, inadına hukuku savunacağız. Siyaseti değersizleştirmeye, Meclisi sarayın noteri hâline çevirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir."