Yeni Yol grup toplantısı... Mahmut Arıkan: "Türkiye her yıl kazalara, felaketlere kurban vermek zorunda olan bir ülke değildir"
![Yeni Yol grup toplantısı... Mahmut Arıkan: "Türkiye her yıl kazalara, felaketlere kurban vermek zorunda olan bir ülke değildir"](https://64k.net/media/anka_img/202502/142fb0cc-fab7-4fe0-9311-06c13191ae3e.jpg)
(TBMM) - TBMM Yeni Yol grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, İliç maden faciasının yıldönümünün geldiğini hatırlatarak sorumluların hala bulunamadığını ifade etti. Arıkan, "Buradan soruyorum; bir bardak temiz su, nefes alan bir ağaç, çağıldayan bir dere kaç milyon eder? Maden altında kalan 9 işçinin hayatı, umutları, geride bıraktıkları aileleri kaç milyon eder? Yetki var, sorumluluk yok. Türkiye her yıl kazalara, felaketlere kurban vermek zorunda olan bir ülke değildir. Bunun sağlanması için hangi kanun çıkacaksa biz hazırız. Kanunlara uygun çalışma koşullarını sağlayacak uygulamaların destekçisi olacağız" dedi.
DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin çatı partisi Yeni Yol, TBMM'de grup toplantısını düzenledi. Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, şunları kaydetti:
"Bundan tam bir yıl önce 9 emekçimiz açgözlülük, rant ve ihmal nedeniyle tonlarca toprağın altında kalıp can verdiler. Aradan geçen zamanda ne asıl sorumlular bulunabildi ne de bundan sonraki kazaları önlemek adına tedbirler alınabildi. İliç Araştırma Komisyonu son toplantısını 9 Temmuz'da yaptı. Üzerinden tam 8 ay geçti. Bırakın sorumluların ortaya çıkartılmasını daha komisyon rapor yazmayı bile beceremedi. Türkiye'deki herkes asıl sorumlunun kim olduğunu çok iyi biliyor. Nerden biliyoruz; Soma'dan, Ermenek'ten, Çorlu tren faciasından en son da Kartalkaya otel yangınından biliyoruz. Kayyum atamak için bir günde kararname yazanlar bir gecede yandaş şirketlere vergi affı çıkartanlar 9 kardeşimizi kaybettiğimiz İliç'in 8 aydır raporunu yazamadılar. Biz İliç'te yine rant, ihmal ve denetimsizlikten oluşan ölüm üçgenini gördük. Yine işadamı, siyasetçi ve bürokratlardan oluşan menfaat üçgenini gördük. Kazanın yaşandığı madende 2019 yılında boruların patlamasıyla tonlarca siyanür nehre akmıştı. Bunun için maden işletmecisine sadece 16 milyon ceza kesildi. Bütün bu olanlara rağmen aynı madene iki kez kapasite artışı için izin verildi. Buradan soruyorum; bir bardak temiz su, nefes alan bir ağaç, çağıldayan bir dere kaç milyon eder? Maden altında kalan 9 işçinin hayatı, umutları, geride bıraktıkları aileleri kaç milyon eder?
Faciaya neden olan toprak kaymasının bulunduğu alanın ilgili üç bakanlıktan hangisinin sorumlu olduğuna bugüne kadar karar veremedik. Haftalardır bu kürsüde bunu konuşuyoruz. Yetki var, sorumluluk yok. Türkiye her yıl kazalara, felaketlere kurban vermek zorunda olan bir ülke değildir. Bunun sağlanması için hangi kanun çıkacaksa biz hazırız. Kanunlara uygun çalışma koşullarını sağlayacak uygulamaların destekçisi olacağız."
"Bu mağduriyetlerin ortak noktası AK Parti'nin getirmiş olduğu bu bozuk sistem"
Ülkede her kesimin mağduriyet yaşadığını ifade eden Arıkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Depremzede vatandaşlarımızın mağduriyeti hala devam ediyor. Depremzede bugün rezerv alanından mağdur, yetki karmaşasından, tutulmayan sözlerden mağdur. Geçtiğimiz hafta deprem bölgesini ziyaret ettik, bir dokunduk bin ah işittik. Düşünün bir sabah size şöyle bir mesaj geldi tapu müdürlüğünden; adınıza kayıtlı taşınmaza kamulaştırmasız el koyma suretiyle tescil işlem yapılmaktadır. Bu mesajı alsanız ne hissedersiniz? İlk hissiniz birileri tarafından dolandırılıyor muyum olur. İşte Malatya'nın Yeşilyurt ilçesi bunu yaşıyorlar. Yıllarca emek vererek sahip oldukları tapulu arazilerine el koyulduğunu öğrendiler, hem de mahkeme kararı bile olmadan. 45 ailenin 211 tapusuna bir gecede el konuldu. Şunu unutmayın; her yasal olan helal değildir.
Devlet hastanelerinde görev yapan diş hekimlerimiz iş bırakma kararı aldılar. Diş hekimlerimiz her gün onlarca hastaya bakmakta çok sıkıntı çekiyorlar. Böyle olunca da tedavi için yeterli zaman bulamıyorlar. Sonuçta hem hastalarımız hem hekimlerimiz mağdur oluyor. İktidarın yanlış sağlık politikalarından dolayı OECD ülkeleri arasında yüz bin kişiye düşen dişhekimi sayısında sondan üçüncü sıradayız. Diş hekimlerinin bu haklı mücadelelerinde yanında olduğumuzu belirtmek isteriz.
Eğitimde de durum farklı değil. Bugün 70 binin üzerinde ücretli öğretmen hem düşük maaşlarla hem de özlük haklarını almadan çalışıyorlar. Aynı işi yapıyorlar, aynı sorumluluğu taşıyorlar ama güvenceleri yok. Bu uygulama yalnızca eğitim kalitesini düşürmekle kalmıyor aynı zamanda öğretmenlik mesleğinin itibarını da zedeliyor. Hem öğretmenleri hem öğrencileri hem de velileri mağdur etmek her babayiğidin harcı değil ama bu iktidar bu üç kesimi de mağdur etmeyi başarabildi.
Küçük esnafımız da bu mağdur gruplarından bir tanesi. Maliye Bakanlığı bundan sonra işletmelerin kasasına oturacak gün sonunda kazançlarını hesaplayabilecekler. Milyarlarca liralık vergi borcunu bir çırpıda silenler küçük esnafın üç kuruşunun hesabını yaparken hiç mi düşünmüyorlar? Esnaf zaten can çekişiyor. Kim mağdur değil ki? Asgari ücretli, emekli, öğretmenlerimiz, gençlerimiz, çiftçimiz mağdur. Bu mağduriyetlerin ortak noktası AK Parti'nin getirmiş olduğu bu bozuk sistem."
"Temel ihtiyaçlarını bile sağlayamayan insanlar enflasyonu nasıl arttıracaklar?"
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arıkan şu ifadelere yer verdi:
"İşsizlik rakamları açıklandı yüzde 8,5 yani Türkiye'de 3,5 milyon işsizin olduğundan bahsedildi. Hükümetin açıkladığı birçok rakamın gerçeği yansıtmadığı gibi işsizlik rakamı da gerçeği yansıtmamakta. İş bulma umudunu kaybedip iş aramaktan vazgeçenler bu rakama dahil değiller. Tam zamanlı iş bulamadıkları için yarı zamanlı işlerde çalışanlar buna dahil değil. Bunları da dahil edince işsiz sayısı 11,4 milyona çıkıyor, işsizlik oranı yüzde 28,2'ye yükseliyor. Bizden daha kötü durumda olan sadece 28 tane ülke var. Bunların yarısı Afrika ülkesi yarısı da haritada yerini bile bulamayacağımız küçük ülkeler. Son bir yılda işsiz sayısı 1,7 milyon kişi artmış. Ocak ayı itibarıyla açlık sınırı 22 bin lira, yoksulluk sınırı 72 bin lira. Çalışanların yarısı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Temel ihtiyaçlarını bile sağlayamayan insanlar enflasyonu nasıl arttıracaklar? Enflasyonu arttıranları hepimiz biliyoruz. Bu sistem halkı değil rantı düşünmektedir."
"İslam dünyasının böylesine bir lidere ihtiyacı var"
Arıkan, "Son olarak Gazze'de emlak tüccarlığına soyunan Trump için de birkaç söz söyleyeceğim. Korkutarak sonuç almaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. Gazze'de yaşananlar maalesef Müslüman ülkelerin sessizliğinden kaynaklanmaktadır. Binlerce kilometre öteden cumartesi günü Gazze'ye cehennemi yaşatacağız' diyen Trump'a aynı sertlikte cevap veren bir lider bugün yok. 'Eğer cumartesi dünyanın herhangi bir yerinde tek bir mazlumun kılına zarar gelirse 50 eyaletin 50'si de cehennemi yaşar' diyecek cesareti olan bir lider olsaydı Trump bu cümleyi kuramazdı. İslam dünyasının böylesine bir lidere ihtiyacı var" dedi.