Yozgat’ta, veteriner hekimler ve akademisyenler sokak hayvanları için bir araya geldi

Haber: Seyfi ÇELİKKAYA
(YOZGAT) - Yozgat’ta serbest çalışan veteriner hekimler ile Bozok Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenler, sokak hayvanlarının hayatlarına dokunabilmek, onların sesi olmak adına kurdukları ‘Bozok Doğa ve Hayvanları Koruma Derneği’ çatısı altında bir araya geldi. Dernek Başkanı Veteriner Hekim Süleyman Arkaç, "Hayvanlarımızı olabildiğince rehabilite yapıp, bunları uygun bir alanlarda, kendi kuracağımız barınaklarda tutup, sahiplendirmeye yönelik bir çalışma yapacağız" dedi.
Veteriner Hekim Süleyman Arkaç başkanlığında, Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Görevlisi Müşfik Akarcan, öğretim görevlisi İsmail Kılıç, Dr. öğretim üyesi Atike Sevtap Demir ve Merve Bostan bir araya geldi, Bozok Doğa ve Hayvanları Koruma Derneğinin kuruluşunu tamamladı. Dernek yönetimi, ilk toplantısını yaptı, yapılan yazılı açıklamada, “Hepimiz biliyoruz ki sokaklarda yaşam mücadelesi veren hayvanlar birçok zorlukla karşı karşıya. Ne yazık ki çoğu zaman yalnız bırakılıyor, ihtiyaçları göz ardı ediliyor ve hak ettikleri ilgiyi ve sevgiyi görmüyorlar. İşte Bozok Doğa ve Hayvanları Koruma Derneği, Sokak Hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek, onları korumak, sağlıklı, güvenli bir ortamda yasamalarını sağlamak ve onları sahiplenmek isteyen kişilerle buluşturmak amacı ile bir araya geldi ve kuruldu. Ayrıca Derneğimiz doğa ve çevre bilincini geliştirecek, koruyacak, doğada yaşayan diğer hayvanlarında yaşam hakkı olduğu bilinciyle onların refahı ve korunması için de üzerine düşeni yapacaktır” denildi.
"Sokağa atıldığı zaman yüksek bir meblağ ceza uygulaması var"
Bozok Doğa ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Veteriner Hekim Süleyman Arkaç, sahiplenilen hayvanları sokağa atılması halinde sahibine yüksek bir meblağ ceza uygulanacağını belirterek, şöyle konuştu:
"Amacımız, 5199 sayılı kanunun arkasından, yeni eklenen hayvanlarımıza çip taktırma noktasıyla ilgili olabildiğince destek olmaya çalışacağız. Bütün hayvanlarımızı seviyoruz, onlara destek olmak istiyoruz, onların kimliklendirimesini sağlamak istiyoruz. Bu noktada sadece endişelerimizden bir tanesi şu, bütün bu hayvanlarımız için çip yetersizliği yaşayacak mıyız? Çiplerin takılma noktasında bir problem yaşanacak mı? Bunların önüne geçmeye yönelik faaliyetlerimiz olacak. Hayvanlarımızı olabildiğince rehabilite yapıp, bunları uygun bir alanlarda, kendi kuracağımız barınaklarda tutup, sahiplendirmeye yönelik bir çalışma yapacağız. Barınaklar denildiği zaman aklımıza, orada kalan, ölüme doğru yol alan hayvanlar olarak anlaşılıyor ama o şekilde hareket etmeyeceğiz. Rehabilite yaptığımız ve iyileştirmeyi tamamladığımız hayvanlarımızı olabildiğince hızlı bir şekilde sahiplendirmeye yönelik çalışmalarımız olacak. Sayın Valimizin de başkanlığında bir görüşmemizde Yerköy, Sorgun ve merkezimizde büyük çaplı barınakların kurulması, diğer ilçelerimizde ise biraz daha tampon bölgeleri oluşturarak, il merkezlerine ve ilçe merkezlerimize 25 binin üstünde kapasiteli olan merkezlerimize hayvanlarımızı sağlıklı bir şekilde teslim edip, sahiplendirmeleriyle ilgileneceğiz.
"İl ve ilçe tarım merkezlerinde yapılmasını daha uygun buluyoruz"
Çip taktırma noktasında özel kliniklerimizde de olabildiği gibi tabii ki tarım müdürlüklerinde de olabilmektedir. Sadece şu şekilde bir endişemiz var, çip yetersizliği yaşadığımız bir dönem meydana gelmişti bundan iki, üç sene öncesinde. Hatta çipler bulunamadığı için çipleme işlemi gerçekleşemiyordu. Aynı sıkıntıyı yaşayacak mıyız? Yoksa el altından çipler ortaya çıkacak mı? Tekrar bunlar üstünde maddi sıkıntılar yaşayacak mıyız? Ya da en azından verdiğimiz noktada çip ücretlerini veya beyannamelerini 6, 7 ay gibi bekleme süreçlerimiz olacak mı? Bizler de bu noktayı bekliyoruz, düşünüyoruz. Çift noktasını şu şekilde değerlendirebiliriz. İl ve ilçe merkezlerimizde bunlar daha cüzi bir miktarlarda özel kliniklerde biraz daha pahalı, en azından biz kendi hasta sahiplerimizi veya çevreye olabildiğince bilinçlendirme yaparak bunların il ve ilçe tarım merkezlerinde yapılmasını daha uygun buluyoruz.
"Bu uygulama da aslında bir nevi doğru bir hamle"
Sadece bu noktada şunu düşünüyoruz, çipleme yapıldıktan sonra bunların takipleri nasıl gerçekleşecek? Sokağa atıldığı zaman yüksek bir meblağ ceza uygulaması var. Bu uygulama da aslında bir nevi doğru bir hamle. Şu şekilde düşünülebilir, sonuçta o hayvanlara kimliklendirme sağlanacak. Bu çok güzel bir şey olacak. Kimse kolay kolay hayvanlarını dışarıya bırakamayacak. Ya da sokak hayvanları bir kimlik kazanmış olacak. Bu hayvanları ne kadar koruyacağız ya da çip noktası acaba zararlı mı değil mi? Bunların hepsi tartışılabilir. Neden? Çünkü yabancı bir cisim sonuçta vücuda endeks ediyoruz. Doğruluğu tabii ki tartışma noktası oluşturacak. Ama şu bir gerçek oldu, kimlik kazandırarak hayvanları ve popülasyonu sabit bir noktada tutmaya çalışıyoruz.”
Köyden kente taşınan hayvanlar
Dernek Başkanı Süleyman Arkaç, köylerde ihtiyaç fazlası hayvanların şehir merkezlerine getirip, bırakılması sonucunda düzensiz bir şekilde sokak hayvanı popülasyonunun arttığını söyledi. Arkaç, “Köylerde düzensiz bir şekilde popülasyonu artırmak veya hayvan satışları yapılması üzerine hayvanlar bilinçsiz bir şekilde üretiliyor. Üretildikten sonra üretim yapan kişiler işlerine yarayabilen hayvanları aldıktan sonra diğerlerini sokağa bırakma durumunda kalıyorlar. Kaldıkları noktada da bu hayvanların çoğalması anlamına geliyor. Bunlarla ilgili biraz daha önlemler alınmaya çalışacağız. En büyük problemlerimizden bir tanesi diyebiliriz. Bu hayvanların da aç ve susuz kaldıkları noktada il merkezlerine inmeleriyle birlikte aslında bu saldırganlık olayları meydana geliyor” diye konuştu.