Adalet Bakanı Tunç'tan devam eden eylemlere ilişkin açıklama: "Adli bir soruşturmayı siyasallaştırmaya yönelik, dosyaların üstünü örtmeye yönelik bir çaba gösterilmek isteniyorsa bu nafile bir çabadır"

(ANKARA) - CHP'nin Cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasının ardından da devam eden eylemlere ilişkin açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bağımsız ve tarafsız Türk yargısının yaptığı soruşturmalar üzerinden konuyu farklı bir alana çekerek adli bir soruşturmayı siyasallaştırmaya yönelik, dosyaların üstünü örtmeye yönelik bir çaba gösterilmek isteniyorsa bu nafile bir çabadır. Böyle bir çaba doğru bir çaba değildir” dedi.
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan eylemler tutuklanmasının ardından da devam ediyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz Adalet Ormanı Fidan Dikim Töreni’nde eylemlere ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Tunç’un açıklamaları şöyle:
"Teröre, vandallığa, şiddete karşı adaletle, hukukla cevap vermeye devam edeceğiz. Ayrıca toplumun huzurunu, kamu güvenliğini tehdit eden gelişmelere karşı elbette görev ve sorumluluklarımızı aksatmadan yerine getirmekle mükellefiz. İfade hürriyetinin özel görünüm biçimi olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı da olmak üzere temel insan haklarının sonuna kadar kullanılmasından yanayız. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı yalnızca kişilerin kendilerini ifade etme özgürlüğü değil aynı zamanda toplumsal yapının gelişmesi, insanlık değerlerini savunulması ve adaletin sağlanması adına önemli bir haktır. Demokrasi bireylerin seslerini duyabildikleri bir zeminde hak bulur. Ancak bu hakkın kullanılmasındaki amaç hiçbir zaman nefretin şiddetin ya da hoşgörüsüzlüğün hakim olduğu bir ortam olmamalıdır. Çünkü her insanın düşüncelerini ifade ederken başkalarının haklarına ve güvenliğine saygı göstermesi demokratik bir toplumun gerekliliklerindendir.
"Polisimizi marjinal gruplara hedef göstererek çok tehlikeli bir provokasyona girişilmektedir"
Şiddet hiçbir zaman düşünce ve ifade özgürlüğünün toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının bir aracı olamaz, olmamalıdır. Aksine şiddet toplumsal huzuru bozan, bireysel hakları ihlal eden ve tüm toplumun güvenliğini tehdit eden bir tehlike oluşturur. Bu nedenle şiddet içeren toplantılar ve gösteriler hem demokratik değerlerle hem de insan haklarıyla asla bağdaşmaz. Bu bağlamda devam eden adli soruşturmalar hedef alınarak sokakları terörize etmenin, kamu düzenini bozmaya dönük söylem ve eylemlerde bulunmanın suç teşkil ettiği unutulmamalıdır. Ne yazık ki günlerdir yalan ve iftiralar üretilerek bağımsız ve tarafsız Türk yargısına saldırılmakta, kamu düzenini bozma pahasına güvenlik güçlerimizi, polisimizi marjinal gruplara hedef göstererek çok tehlikeli bir provokasyona girişilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımıza ve merhum annesine ağza alınmayacak hakaretler edilerek milletimizin sabrı zorlanmaktadır. Bu ahlaksızlığı ve aşağılık hakaretleri buradan lanetliyoruz. İbadet yerleri başta olmak üzere ortak milli ve manevi değerlerimize yönelik çirkin eylemlerin sorumlusu da yine bu saldırgan ve provokatif dildir. Meydanlarda kontrolsüz gruplar önünde kışkırtıcı bir dil kullanarak ülkemizin büyümesine katma değer sağlayan markalarının isim isim hedef gösterilmesi, boykot çağrısı yapılması ve bu yolla ekonomimizin hedef alınması çok tehlikeli ve yanlış bir yaklaşımdır.
"Basın kuruluşlarının düşmanca bir tutumla isimlerinin anılması basın özgürlüğüne bir darbedir"
İfade özgürlüğünün halkın doğru bilgilendirilmesinin teminatı ve demokrasinin olmazsa olmazı basın kuruluşlarının yine düşmanca bir tutumla isimlerinin anılması, tezahüratlarla yuhalattırılması basın özgürlüğüne bir darbedir. Yayın politikası ne olursa olsun bugüne kadar hiçbir basın kuruluşu bu şekilde hedef alınmamıştır. Medyanın kamuoyunu doğru bilgilendirme görevini yerine getirmesinden, yargının yürüttüğü soruşturmalara dair haberleri duyurmasından rahatsız olanlar suçluluk psikolojisiyle yabancı basın kuruluşlarına ülkemizi şikayet etmekten de geri durmamaktadır.
Yabancı bir yayın kuruluşuna 'Türkiye’de yargı bağımsız değildir' demek çirkin bir algı operasyonundan başka birşey değildir. Türk yargısı bağımsızdır, tarafsızdır; Anayasa'ya göre, kanunlara göre, vicdanına göre karar verir, dosyaya göre karar verir, delillere göre karar verir. Türk yargısı terörden de teröristten de hesap sorar, yolsuzluk yapandan da hesap sorar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını, milletin hakkını hukukunu sonuna kadar savunur. O nedenle bağımsız ve tarafsız Türk yargısının yaptığı soruşturmalar üzerinden konuyu farklı bir alana çekerek adli bir soruşturmayı siyasallaştırmaya yönelik, dosyaların üstünü örtmeye yönelik bir çaba gösterilmek isteniyorsa bu nafile bir çabadır. Böyle bir çaba doğru bir çaba değildir.
"Yalan ve iftiralarla toplumun sinir uçlarıyla oynamaktan sorumluluk makamında oturanların kaçınması zorunluluktur"
Yalan ve iftiralarla toplumun sinir uçlarıyla oynamaktan, insanları kutuplaştıran zehirli bir dil kullanmaktan özellikle sorumluluk makamında oturanların kaçınması bir zorunluluktur. Hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil, yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili gerekli soruşturma yetkili yargı makamlarınca yapılır. Aksini düşünmek zaten hukuk devleti ile bağdaşmaz. Bir ihbar söz konusu olduğunda, bir kuvvetli şüphe bulunduğunda elbetteki Cumhuriyet savcıları boş durmaz, ilgilenir, ciddiye alır; bir suç varsa o suçu işleyenlerden hesap sorulmasını, yargı önüne çıkarılmasını sağlar. Unutulmamalıdır ki devam eden adli soruşturmalar bu tür söylemlerden asla etkilenmez. Milletin adına karar veren hakim ve savcıları hiçkimse baskı ve tehditle korkutamaz, sindiremez. Yargı mensuplarımız sokak çağrılarından, yalan çarpıtmalardan etkilenmez. Kararını dosyaya bakarak verir, yalnızca ve yalnızca delillere bağlıdır. Anayasamızın 138’inci maddesi açıktır. Hiçbir makam ve merciden emir ve talimat alamaz. Hiç kimse de bağımsız ve tarafsız yargıya tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Anayasamızın amir hükmüdür bu. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Ben bunu tekrar ettikçe birileri rahatsız oluyor.
"Suç teşkil eden eylemler hiçbir zaman cezasız kalmaz"
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin demokratik standartlarının yükseltilmesinden, son yıllarda elde ettiğimiz kazanımlardan, ülkemizin vesaitçi anlayışından tamamen arındırılmış olmasından elbetteki rahatsız olanlar var, olmaya devam etsinler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir ve böyle kalacaktır. Cumhuriyetimizin temel ilkelerini, milletimizin hakkını, hukukunu yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Terör ve yolsuzluk soruşturmalarından rahatsız olup sokağı karıştıran vandallar tek tek tespit edilmekte, gözaltılar da devam etmektedir. Eğer oralarda yasaya aykırı bir durum söz konusuysa zaten bunların tespitleri yapılmakta ve şu anda gözaltı işlemleri söz konusu. Bağımsız yargımız orada bu gerekli kararları elbetteki takdir edecektir. Suç teşkil eden eylemler hiçbir zaman cezasız kalmaz. Herkes adalet önünde mutlaka hesap verecektir. Biz ne pahasına olursa olsun kardeşliğimizi, birliğimizi daha da kuvvetlendirmeye, kamu düzenimizi korumaya, 86 milyonun hakkını, hukukunu, huzurunu ve emniyetini korumaya devam edeceğiz.''