AKUT Kurucu Başkanı Mahruki: Depreme hazır değiliz. Afetlerde ölmek takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasi
![AKUT Kurucu Başkanı Mahruki: Depreme hazır değiliz. Afetlerde ölmek takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasi](https://64k.net/media/anka_img/202502/9ea26834-9f5d-434e-b552-988415ca7075.jpg)
Haber: TENZİLE AŞÇI Kamera: AKIN KÜÇÜKKURT
(MANİSA) – Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Kurucusu ve eski Başkanı Nasuh Mahruki, ülkenin depreme hazır olmadığını söyledi. Siyasi iktidarın afetlerdeki tavrının afetlerden ders alınmamasında etkili olduğunu belirten Mahruki, “Böyle sorumsuz yetkililer olduğu sürece, toplum kaderci bakış açısıyla ‘takdir-i ilahi’ dediği sürece… Depremlerde ölmek takdir-i siyasi. Kış tatilinde ailelerin yok olması takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasi. O zaman lider kadroları, başımızdaki siyasi kadroları değiştirmek lazım” dedi.
Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Kurucusu ve eski Başkanı Nasuh Mahruki, CHP Manisa İl Başkanlığı tarafından Manisa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Uğur Mumcu Sahnesi’nde düzenlenen söyleşide gündeme ve kendisine dair merak edilenleri anlattı.
Söyleşi öncesinde ANKA Haber Ajansı’na konuşan Mahruki, Ege Denizi’nde yaklaşık 15 gündür devam eden deprem fırtınalarıyla gündeme gelen ‘Depreme hazır mıyız” sorusuna yanıt verdi. Yaşanılan felaketlerden ders alınmadığını ifade eden Mahruki, afetlere dirençli hale gelebilmenin yolunun siyasi iktidarı değiştirmek olduğunu belirtti.
“Öz eleştiri yapılmadan ve dersler çıkarılmadan sistemimizi nasıl geliştirebiliriz ki”
6 Şubat felaketinden ders alınmadığını ve hala alınması gereken önlemlerin de alınmadığını ifade eden Mahruki, şunları söyledi:
“Çok uzun zamandır yeteri kadar ilgilenilmemiş, doğru hamleler doğru zamanda yapılmamış devasa bir alandan bahsediyoruz. Bunun olumsuz sonuçlarını da 6 Şubat’ta çok korkunç bir şekilde yaşadık. Ama ders aldığımızı söylemek mümkün değil. Bu konuda bile bir gerçek ortaya çıkmış değil. Bir problemi çözmenin ön şartı, onu bir problem olarak kabul etmektir. Biz öz eleştirimizi yapmazsak, 6 Şubat depremlerinin neden bu kadar büyük bir trajediye dönüştüğünün gerçek sebeplerini, kök sorunlarını ortaya koymazsak, bundan sonra yaşayacağımız depremlerde yine aynı şekilde hareket ederiz. AFAD’ın yetersiz kaldığı ortada. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olmadığı bir afet yönetiminde bu işlerin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde başarılacağı ortada değil. Afet zamanında çadır satan bir Kızılay’ın varlığının ne kadar büyük bir problem olabileceği de ortada. Bunların hiçbiri konuşulmadan, tartışılmadan, öz eleştiri yapılmadan ve dersler çıkarılmadan sistemimizi nasıl geliştirebiliriz ki!”
“Biz hala İstanbul depreminde neden asker başımızda olmayacağını tartışmak zorunda kalıyoruz”
Beklenen İstanbul depreminin 6 Şubat’tan daha zorlu bir süreç olma riskine dikkat çeken Mahruki, planlama vurgusu yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Beklenen İstanbul depremi konuşuluyor. Çok kötü bir senaryo. İstanbul, küçücük bir alan. 6 Şubat depremlerinin yaşandığı bölgeden 20-25 kat daha fazla nüfus yoğunluğuna sahip. Yani İstanbul’daki yıkım, bölgedekinden çok daha büyük olabilir. Arama ve kurtarma çalışmaları bölgedekinden çok daha zorlu olabilir. Bütün bunlara karşı önlemler almak, hazırlık yapmak ve planlama yapmak gerekirken ben böyle ciddi bir hazırlık göremiyorum. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı, 5 yıllık kalkınma planları yapılıyordu ve herkes ona göre kendini ayarlıyordu. Plansız bir şekilde yapılıyor her şey. Ülkenin önünde bir 5 yıllık kalkınma planı yok. 1939 Erzincan depreminden bu yana derslerimizi almamız gerekiyorken almıyoruz. Sonuçta biz hala İstanbul depreminde neden asker başımızda olmayacak bunu tartışmak zorunda kalıyoruz. TSK bütün afetlerde, depremlerde başat aktörken şimdi bunların hiçbiri yok ortada. Bunun olmamasının arama kurtarma çalışmalarının zorlaşması, güvensiz ortamlarda çalışılmak zorunda kalınması bir yana onlar gelene kadar kamu otoritesinin olmadığı o zaman diliminde neyin olacağı belli değil. 6 Şubat’ta korkunç şeyler yaşandı. İstanbul’da yaşanmaması için hiçbir sebep yok ama hala TSK hala bu işin başında değil.”
“Aynı kırılganlıkla aynı zarar görebilirlikte önümüzdeki depremlere doğru yaklaşıyoruz”
Olası bir afete hazır olunmadığını ve yaşanacak faciaların kader değil, siyasi tercih olduğu mesajını veren Mahruki, şöyle konuştu:
“Maalesef hazır değiliz. 17 Ağustos’un üzerinden 25-26 sene geçti ama 6 Şubat daha çok yakın bir tarihteydi. Hâlâ herkesin kulaklarında çığlıklar çınlıyor, o yardım talepleri, o çaresizlik… Buradan bir sonuç çıkarmamız lazım. Bir şeyi yanlış yaptık, eksik yaptık ki 6 Şubat’ta insanlar bu kadar mağduriyet yaşadılar. Bunun önlemini almak lazım. Bir sorun yaşandı ve gördük ki bu model işe yaramıyor. Ama hiçbir şey değişmedi. Aynı şekilde, aynı incinebilirlikle aynı kırılganlıkla aynı zarar görebilirlikte önümüzdeki depremlere doğru yaklaşıyoruz. Toplumun kaderci yapısının da siyasi iktidar istismar ediyor. Kartalkaya faciasında 36 çocuk hayatını kaybetti. Bir olayda 36 çocuğun hayatını kaybetmesi, bütün koltukları yerinden oynatması gereken bir facia. Bir kişi bile istifa etmedi. Herkes birbirini suçluyor. Böyle sorumsuz yetkililer olduğu sürece, toplum kaderci bakış açısıyla ‘takdir-i ilahi’ dediği sürece… Depremlerde ölmek takdir-i siyasi. Kış tatilinde ailelerin yok olması takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasi.”
“İzmir için de daha iyi bir haber vermek mümkün değil”
İzmir özelinde de değerlendirme yapan Mahruki, İzmir’in de hazır olmadığını belirterek şunları kaydetti:
“Bir ülkenin A’sı neyse, Z’si de odur. İstanbul hazır değilken, Maraş hazır değilken İzmir nasıl hazır olabilir? Böyle bir şey mümkün değil. Ya hep beraber hazırlanacağız, denetim mekanizmalarını, yaptırımları, uygulamaları komple değiştireceğiz ve binalarımızı peyderpey hazır hale getireceğiz ya da her yer aynı risklerle karşı karşıya olacak. İzmir için de daha iyi bir haber vermek mümkün değil. Özellikle Santorini’deki volkanik hareketlilik nedeniyle Ege Denizi’nde büyük bir sismik aktivite var. Tsunami riski de düşünülüyor. Türkiye kıyıları da bu riskten etkilenebilir.”
“Başımızdaki siyasi kadroları değiştirmek lazım”
Yunanistan’ın olası bir afete karşı kırmızı alarm seviyesine geçmesine karşılık Türkiye’deki mevcut iktidarın afete hazırlık ve afet yönetiminde ‘rahat’ tavrını eleştiren Mahruki, şunları söyledi:
“Yetkililer, ‘Depremi ben mi yaptım, takdiri ilahi, kader, fıtrat’ dediğinde her seferinde işe yaradığını biliyor. Böyle bir cezasızlık ortamında kimse sorumluluk almıyor. O yüzden yetkililer rahat, vatandaşlar ise korkuyor. Bizim kafa yapımızı değiştirmemiz lazım. O da akşamdan sabah değişmiyor. O zaman lider kadroları, başımızdaki siyasi kadroları değiştirmek lazım. Bunlar alışmışlar zaten. Çünkü ne kadar devasa bir acı olursa olsun ‘kader’ diyor. Sorumluluğu Allah babaya atıyor, hiç kendi üstüne sorumluk almıyor. Sanki imar aflarını verenler, otelin yangın merdivenlerini denetlememiş olanlar kendileri değil. Sanki hiçbir yetkileri yokmuş gibi kendilerini dışarıda tutuyorlar. Bir ülkenin sağlığı siyasetten geçer. Ülkenin siyasi direksiyonunu elinde tutan kimse ülkedeki her şeyden sorumlu olan onlardır. Ama hep başkanlarını suçlayarak bugüne kadar geldiler.”