Ali Babacan’dan CHP’ye destek ziyareti... Özgür Özel: “Muhalefetten tek bir çatlak ses çıkmamasına teşekkür ediyorum”

Ali Babacan’dan CHP’ye destek ziyareti... Özgür Özel: “Muhalefetten tek bir çatlak ses çıkmamasına teşekkür ediyorum”

(İSTANBUL) - CHP’nin ön seçim cumhurbaşkanı adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının dördüncü gününde, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saraçhane’ye gelerek CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e destek ziyaretinde bulundu. Özel, “Bir tek adam rejiminin mi, demokrasinin mi savunulacağı süreçte toplum tarafını belli ediyor. Tüm siyasetçiler tarafını belli ediyorlar. Bu süreçte, bizim karşımızdaki Cumhur İttifakı dışında muhalefetten tek bir çatlak ses çıkmamasına, -kolay değil. Hırsızlıkla, yolsuzlukla, teröristlikle suçlanıyorsunuz- burada tüm siyasi partiler, tüm sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek örgütlerinin gösterdiği dayanışmaya bir kez daha teşekkür ediyorum'' dedi.

CHP’nin ön seçim cumhurbaşkanı adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının dördüncü gününde, CHP’ye destek ziyaretleri sürüyor. Saraçhane’deki İBB binasında olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasi parti liderlerinin destek ziyaretlerini kabul ediyor. Bu ziyaretler kapsamında, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve beraberindeki heyet, Saraçhane’ye gelerek CHP Lideri Özel ile görüştü. İkili lider görüşmenin ardından ortak açıklama yaptı. Özel, şunları söyledi:

''Haftaya başlarken hepinizin duyduklarını biz de duymuştuk. Saraçhane'ye kayyum, Barolar Birliği’ne kayyum, CHP’ye kayyum. Bir terör soruşturması ve bir suç örgütü soruşturması yakıştırması ve iftirasıyla karşı karşıyayız. Gözaltıların dördüncü gününe girmiş durumdayız. Yarın sabah 06.20 itibarıyla başta Sayın Ekrem İmamoğlu, Murat Çalık, Emrah Şahan ve gözaltında bulunan arkadaşlarımızın hakim karşısında kararlarının verilmiş olması gerekiyor. Bu süreci çok yakından takip ediyoruz.

''Saraçhane’yi bir dakika terk etmedik''

İlk andan itibaren Saraçhane'deyiz. Burayı, mağdur ailelere yaptığımız kısa iki ziyaret dışında, bir dakika terk etmedik. Bir dakika da yalnız kalmadık. Yakından izliyorsunuz. Bugün de çok kıymetli Ali Babacan, Sayın Genel Başkanımız, değerli heyetiyle birlikte, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, İstanbul İl Başkanı’yla birlikte bir dayanışma ziyaretinde bulundular. Hem kendilerine süreçle ilgili bilgi verme hem de kendilerinin engin devlet deneyimlerinden yararlanma imkanı bulduk. Ben ziyaretleri için kendilerine müteşekkirim.

''Muhalefetten tek bir çatlak ses çıkmamasına teşekkür ediyorum''

Bugünler otoriter bir sistemin, bir tek adam rejiminin mi demokrasinin mi savunulacağı; değişmeyen iktidarın, ‘Hak vaki olana kadar bu koltukta kalacağım, ilelebet değil’ diyenlerin mi yoksa ‘Ben kimi seçersem o yönetir’ diyenlerin mi başarılı olacağı bir süreçte toplum tarafını belli ediyor. Tüm siyasetçiler tarafını belli ediyorlar. Darbe dönemlerinde darbeler şüphesiz iktidara karşı yapılır. Partideki iktidar olarak ve İBB’deki iktidar olarak burada iktidar biziz. Ama herkes döner, muhalefetin gözünün içine bakar ‘Siz neredesiniz’ diye. Bu süreçte, bizim karşımızdaki Cumhur İttifakı dışında muhalefetten tek bir çatlak ses çıkmamasına, -kolay değil hırsızlıkla, yolsuzlukla, teröristlikle suçlanıyorsunuz- burada tüm siyasi partiler, tüm sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek örgütlerinin gösterdiği dayanışmaya bir kez daha Sayın Başbakan Yardımcısı’nın, Sayın Genel Başkan’ın huzurunda teşekkür ediyorum.''

''Yol haritamızı paylaşacağım''

Özel, gazetecilerin üzerine, “Gün içinde sizinle ben bugünkü ve yarınki yol haritamızı paylaşacağım. O zaman da Sayın Genel Başkanlarımıza bilgi vereceğim. Takdir ettikleri kısımda birlikte olmak isterlerse şeref verecekler” dedi.

''Türkiye sürekli güç kaybediyor''

"Aradan neredeyse 3 yıl geçti. Yine Saraçhane’deyim. Yine bir haksızlık, hukuksuzluk var. Bizim de yine itirazımız var" diyen Babacan ise şöyle konuştu:

"Arkadaşlarımızla beraber demokrasi için, hak ve özgürlükler, adalet için buradayız. Türkiye’nin 1 yıllık süre içerisinde bazı konularda umutların yeşermeye başladığı bir dönemden geçiyorduk. Neydi bunlar? Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde acaba farklı bir dönem başlayabilir mi diye ufak ufak umutlar yeşeriyordu. Suriye’de umutlar yeşeriyordu acaba rejim düştükten sonra yeni bir Suriye olur mu diye. Türkiye için de terörsüz bir Türkiye ile ilgili umutlar yeşeriyordu. Ekonomide ağır bedelini milyonlarca vatandaşımızın ödediği bir ekonomik model ile acaba enflasyon düşer mi umutları yeşeriyordu. Tam da bu umutların yeşerdiği dönemde maalesef şu son bir hafta içerisinde olanlar, o tüm umutları tekrar karartan, özellikle gençlerimizin yarınları olan güvenini tamamen yitirmesine sebep olan gelişmeler oldu. Üzülüyoruz ama bir o kadar da kızıyoruz. Çünkü Türkiye büyük ve güzel bir ülke. Ama bu büyük ve güzel ülke gücünü nereden alacak? Meselenin tam da özünde bu var. Şu anki iktidar, ‘gücü tek elde topladık. İşte böyle güçleneceğiz’ diyor. Olmadı, olmuyor. 2017’deki anayasa değişikliğinden bu yana tam 8 yıl geçti. Türkiye sürekli güç kaybediyor. Güçlü bir ülke, gücünü hukuktan alır. Gücünü, kural bazlı yönetimden, adaletten, güçlü kurumlardan alır. O ülkenin yargısı güçlüyse, bağımsız ve tarafsız çalışıyorsa güçlüdür.

"Haklıyken haksız konuma düşmeyin"

Gençlerimiz yollarda, sokaklarda, meydanlarda. Niye biliyor musunuz? 'Acaba Türkiye bir gün demokrasiye ulaşır mı' diye bir beklentileri vardı. Bu hafta olanlar, gençlerimizin ümidini, beklentilerini kıracak gelişmeler. Gençler, bu ülke için, yarınları için meydanlarda. Cumhurbaşkanı’na bir mesaj iletmek istiyorum. Hiç kimseyi, özellikle de gençlerimizi provoke edici, meydanları daha da farklı noktaya getirici ne bir tavır ne de bir üslup içerisinde olmasın. Demokrasilerde, protesto hakkı en temel insan hakkıdır. Gençlerimize de bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Haklıyken, haksız yere düşecek davranışlardan, hareketlerden uzak dursunlar. Özellikle kalabalıkları fırsat bilen, kendileri için oyun alanı haline getirmek isteyen kötü niyetli insanlar da olabilir. Belediyelerde varsa hatalar, yanlışlar bunun hesap yeri tarafsız ve bağımsız mahkemeler ve yargıdır.''