ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'dan haftanın analizi: Bakan Şimşek’ten patinaj, MB Başkanından faiz artışı mesajı, reyting kuruluşlarıyla kredi notu pazarlığı

Haber/Analiz: Zülfikar Doğan
(ANKARA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TBMM'ye yapması gereken sunumların ilkini geçen hafta gerçekleştirirken, 30 Nisan’daki MB Olağan Genel Kurulu’nda da faiz indiriminden ziyade gerekirse yeni faiz artışlarına gidebilecekleri mesajını verdi.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in "enflasyon yıl sonunda açıklanan hedef aralığında gerçekleşecek" söyleminin aksine, daha gerçekçi ve tutarlı değerlendirmelerle, taşıdığı unvanın ve oturduğu makamın gerektirdiği sorumlulukla davranmayı tercih ediyor.
Karahan, TCMB 93. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurul toplantısındaki konuşmasında, "Yurt içi talebin öngörülerin üzerinde seyrettiğini ve dezenflasyon sürecini zayıflattığını, talebin enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratması halinde gerekli adımların atılacağını" vurguladı. Ayrıca, 19 Mart siyasal-yargısal operasyonlarının TCMB politikaları ve dezenflasyon programı üzerinde negatif etkileri olduğunu örtülü şekilde itiraftan kaçınmadı.
Bakan ve Başkan "söylemde ve çözümde ayrışma" işaretleri veriyor
TCMB Başkanı'nın genel kurul konuşması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Bakan Şimşek’in açıklamalarını tekzip ediyor. Konuşmasında, "Özellikle talep göstergelerini yakından takip ettiğimizi ve talep koşullarındaki gelişmelerin dezenflasyon sürecini olumsuz yönde etkilemesi durumunda gerekli önlemleri alacağımızı vurgulamak isterim. İç talep 2025 yılının ilk çeyreğinde yavaşlamasına rağmen halen güçlü seyrediyor ve enflasyon üzerindeki düşürücü etkisi sınırlı kalıyor" ifadelerine yer veren Karahan’ın sözleri, Bakan Şimşek ile bir ayrışmanın göstergesi.
Karahan’ın üstteki ifadeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Şimşek’in aksine enflasyonla mücadelede işlerin pek de iyi gitmediği, öngörülen hedeflere ulaşmanın zorlaştığı, ek önlemlere ihtiyaç duyulabileceği anlamına geliyor. Başkan Karahan’ın konuşmasını "faiz indirimlerinin uzunca bir süre gündemde olmayacağı"; tam tersine, gerektiğinde 20 Mart’taki gibi "olağanüstü ara toplantı" ile yeni faiz artışı ihtimalinin söz konusu olabileceği şeklinde değerlendirmek olanaklı.
2. Enflasyon Raporu kritik önem kazandı
Başkan Karahan, 22 Mayıs’ta 2025 Yılı 2. Enflasyon Raporu için basın toplantısı düzenleyecek. Bunun öncesinde TÜİK, 5 Mayıs’ta nisan ayı tüketici enflasyonu (TÜFE) verilerini açıklayacak. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından 1 Mayıs’ta açıklanan öncü gösterge niteliğindeki verilere göre İstanbul’un nisan tüketici enflasyonu aylık yüzde 3,21, yıllık yüzde 47,21 oldu. Anketlerde TÜİK’in nisan TÜFE rakamıyla ilgili beklentiler yüzde 2,8-3,6 arasında. Dolayısıyla TCMB Başkanı Karahan’ın dezenflasyon sürecinde zayıflık ve iç talep baskısından yakınması, yıl sonu hedefinin tekrar yükseltileceğini işaret ediyor. Enflasyon hedefinde revizyon, politika faizinde de artışı gündeme getirebilir.
19 Mart’ın sarsıntıları ve zorlu süreç itirafları
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in aksine Başkan Fatih Karahan, genel kurul konuşmasında doğrudan ’19 Mart etkisini’ dile getirdi. Mart ve nisanda yaşanan oynaklıkların enflasyon görünümü açısından yarattığı riskleri ve alınan önlemleri vurguladı.
20 Mart ve 17 Nisan’daki PPK toplantılarında politika faizi ve gecelik faizlerde yapılan artışları, yüzde 60’a varan faizlerle 91 gün vadeli TL likidite senedi ihraçlarını örnek gösteren Başkan Karahan’ın daha ileri sıkılaştırmaya gidebileceklerini ifade etmesi, önümüzdeki aylarda finansmana erişimin daha zor ve yüksek maliyetli olacağını, ekonomik durgunluk ve küçülme sürecine girileceğini gösteriyor.
Bakan Şimşek patinaja başladı, reyting kuruluşlarıyla kredi notu pazarlığı
Türkiye ekonomisinin milyarlarca dolarlık rezerv kaybına, yeniden yüksek faiz ve yüksek kur sürecine girmesine yol açan 19 Mart operasyonlarının dış maliyeti de artıyor. ABD’de G20, IMF, Dünya Bankası toplantılarında 2 binden fazla temas gerçekleştirdiğini paylaşan Bakan Şimşek’in elde ettiği somut bir sonuç ortada görünmüyor.
Göreve Haziran 2023'te başladığında ABD, İngiltere, Fransa ve Körfez ülkelerinde kaynak turlarına çıkan Bakan Şimşek iki yıl sonra aynı sonuçsuz turlarla patinaj yapıyor. Dünya Bankası, Avrupa Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma ve Yatırım Bankası, IFC vb. kurumlardan önümüzdeki 3-5 yılda geleceği öngörülen 41 milyar dolarlık proje finansmanı açıklamaları bu patinajın göstergesi. Söz konusu proje finansmanı, kamu yatırımlarına yönelik kredi mutabakatları 6 Şubat 2023 depremi sonrasında geçen yıl ve bu yılın şubat ayında yapılan açıklamalarda yer almıştı. Dolayısıyla yeni kaynak bulunamadığı gibi içeride iki yılda biriktirilen rezervlerin 50 milyar dolardan fazlası bir ayda kaybedildi. Yabancı yatırımcı, banka ve finans kurumlarına söylenecek yeni bir şey olmadığı gibi yeni dış kaynak beklentisinin hüsranla sonuçlandığı anlaşılıyor.
Asıl önemlisi iki yıl önce açıklanan programa ve Bakan Şimşek’e destek vererek peş peşe not artışına giden uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları S&P, Moody’s ve Fitch’in son gelişmeler üzerine yeni not artışını gündemden düşürmeleri söz konusu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Şimşek geçen yıl üç reyting kuruluşundan birden not artışı alan Türkiye’nin büyük başarı elde ettiğini, ekonomik programa desteğin ve not artışlarının bu yıl da süreceğini dile getiriyorlardı. Ancak Bakan Şimşek’in New York’ta üst düzey yöneticileriyle bir araya geldiği üç reyting kuruluşunun da mevcut ekonomik tablo ve artan riskler karşısında yeni not artışına ikna edilemediği anlaşılıyor. Kulislerde New York’taki görüşmelerde artan riskler karşısında en azından mevcut kredi notunun düşürülmemesi, geçen yıl verilen notların muhafaza edilmesi için pazarlıklar yapıldığı öne sürülüyor.
19 Mart operasyonlarıyla tersine dönen tüm ekonomik göstergeler, artan siyasi ve ekonomik belirsizlikler yeni not artışı ihtimalini ortadan kaldırmış görünüyor. Nitekim S&P geçen hafta açıkladığı Türkiye değerlendirmesinde geçen yıl verdiği notu değiştirmeksizin teyit etmekle yetinerek not artışına gitmedi. Fitch Ratings ve Moody’s de büyük ihtimalle temmuzda yapacakları ikinci not değerlendirmesinde S&P ile aynı tavrı sergileyecek.