ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'ın kaleminden haftanın analizi: Kamu işçileri ve memurların toplu sözleşme pazarlığında iktidarın planı, süreci yüzde 25 zamla YHK’da bitirmek

ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'ın kaleminden haftanın analizi: Kamu işçileri ve memurların toplu sözleşme pazarlığında iktidarın planı, süreci yüzde 25 zamla YHK’da bitirmek

Haber/Analiz: Zülfikar Doğan

(ANKARA) - Bu yıl kamu kurumları ve Kamu İktisadi Teşebbüslerinde (KİT) çalışan 600 bin işçinin ve kamuda görevli 4,5 milyon memurun toplu sözleşmeleri yenilenecek. Memurlar için yapılacak toplu sözleşme aynı zamanda sayıları 3,5 milyonu bulan memur emeklilerini de kapsayacak.

Kamu işçileri adına yapılacak toplu sözleşme pazarlıkları Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonlarıyla, memur ve memur emeklileri için yürütülecek pazarlıklar ise iktidara yakın Memur-Sen ile yürütülecek. Mayısa kadar tamamlanması gereken kamu işçilerinin sözleşme pazarlığı süreci ve ağustosta başlayacak memurların sözleşme müzakerelerinde sendika ve konfederasyonlar en düşük yüzde 50’den başlayan zam talebi yanında, sosyal haklarda artış, enflasyon farkı ve yüzde 10-15’e varan ‘refah payı’ istekleriyle masaya oturmaya hazırlanıyor.

Buna karşılık iktidar adına pazarlıkları yürütecek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kamu İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun işçi ve memur sendikalarının zam taleplerini dikkate almayacağının ilk işareti Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda (AÜTK) iktidar-işveren ortaklığıyla alınan yüzde 30 zam kararıyla verildi. AÜTK’da işçileri temsil eden Türk-İş’in yüzde 45 zam ve yüzde 10 refah payı talebini gündeme bile almayan iktidar kanadı komisyonun karar için son toplantısı beklenirken gece vakti yaptığı açıklamayla yeni asgari ücreti kamuoyuna duyurdu.

İşçiler yüzde 50 isterken iktidar pazarlığı yüzde 25’ten açmayı planlıyor

600 bin işçi adına masaya oturacak Türk-İş ve Hak-İş, ortaklaşa hazırladıkları 2 yıllık toplu sözleşme çerçeve protokolünü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve Çalışma Genel Müdürlüğü yetkililerine iletti. İki işçi konfederasyonu, bu yılın ilk 6 ayında uygulanacak en düşük günlük işçi ücretinin 1800 TL ve buna bağlı olarak en düşük kamu işçisi maaşının aylık 54 bin TL olmasını talep etti. 2025 yılının ilk 6 ayı için yüzde 50 ve sonraki 6 aylık dönemlerde yüzde 25 zam, bu zamların üzerine yüzde 10 refah payı ilavesi işçi sendikalarının diğer talepleri arasında. Ayrıca istenen zam oranlarının 6 aylık enflasyon gerçekleşmelerinin altında kalması durumunda ücretlere enflasyon farkı ilave edilmesi çerçeve protokolde yer aldı.

Milyonlarca emeklinin 3 bin liralık bayram ikramiyesinde bile yüzde 50 artışı kabul etmeyen ve yüzde 15,75’lik enflasyon farkı dışında zam verilmesine karşı çıkan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın işçi ve memurlarla yapılacak toplu sözleşmelerdeki stratejisi, hedef enflasyonun üzerinde ücret artışı ve zam yapılmaması yönünde. Bu da yıl sonu için orta noktası yüzde 24, üst sınırı yüzde 29 olan enflasyon hedefi kadar artış anlamına geliyor. İşçi sendikalarının 10 puanlık refah payı ilavesi talebine karşılık ekonomi yönetiminin planı 1 puanlık refah payı ilavesiyle işçi ve memur toplu sözleşme zamlarında alt sınırın yüzde 25, üst sınırın yüzde 30 olarak bağıtlanması.

Amaç toplu sözleşmeleri uyuşmazlığa götürüp son kararı YHK’nın vermesi

Milyonlarca memur ve yüz binlerce işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme pazarlıklarıyla ilgili kulislere yansıyan bilgiler, iktidarın talepleri kabul edilemez bulduğu yönünde. Büyük bölümü Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığındaki Türkiye Varlık Fonu (TVF) çatısı altındaki KİT’lerin zaten zarar ettiği, görev zararları nedeniyle ortaya çıkan açıklarının hazine transferleriyle kapatıldığı vurgulanıyor. Maaşlara sendikaların talepleri doğrultusunda zam yapılması halinde dezenflasyon programının aksayacağını öne süren ekonomi yönetimi, toplu sözleşme zamlarının 2025 bütçesindeki personel ödeneklerinin üstüne çıkmasıyla 1,9 trilyonluk bütçe açığı hedefinin daha da yükseleceğini, bunun da enflasyon artışına ve hazinenin daha fazla borçlanmasına neden olacağını savunarak düşük zamda ısrar ediyor.

Türk-İş, Hak-İş ve iktidar arasında başlayacak 2025-2027 toplu sözleşme pazarlıklarının uyuşmazlıkla sonuçlanması ve sendikaların greve gitmesi durumunda Cumhurbaşkanının ‘genel sağlık ve milli güvenlik’ gerekçesiyle 60 gün süreyle grevleri yasaklama yetkisi devreye girecek. Bu sürede uzlaşma olmazsa bu kez toplu sözleşme süreci Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) taşınacak. Kararları kesin ve itiraz söz konusu olmayan YHK Yargıtay, YÖK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Cumhurbaşkanı, Kamu İşverenleri ve İşçi sendikalarınca belirlenen üye yapısıyla iktidar ağırlıklı bir konumda. İşçilerin 2 üyeyle azınlıkta olduğu YHK’nın geçmişte pek çok kez olduğu gibi toplu sözleşmeyi iktidarın talepleri doğrultusunda bağıtlaması kesin görünüyor. Benzer süreç ağustostaki memur ve memur emeklilerine yönelik toplu sözleşme için de işletilecek. 2023’te de memur sendikalarının imzalamayıp şerh koyduğu toplu sözleşme YHK’da bağlandı. Memurlar ve memur emeklileri enflasyonun altında zamlarla yetinmeye mecbur kaldı.

Enflasyon, faiz, büyüme hızı düştü, kiralar arttı

Şubat enflasyonu yüzde 2,27 çıkınca yıllık tüketici enflasyonu (TÜFE) yüzde 39,05’e indi ve Şimşek programı için psikolojik sınır olan yüzde 40’ın altına geriledi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Haziran 2023’te göreve başladığında yıllık enflasyon yüzde 38 düzeyindeydi. Geçen yıl mayısta yüzde 75’e tırmanan enflasyonun Şimşek göreve geldikten yaklaşık iki yıl sonra yeniden aynı seviyeye inmesinin başarı olup olmadığı tartışılır. Kaldı ki yüzde 39’a inen yıllık TÜFE’ye karşılık TÜİK’in 12 aylık ortalama enflasyona göre hesapladığı yıllık kira artış oranı şubatta yüzde 53,83 oldu.

Enflasyondaki şubat verisiyle Merkez Bankası da politika faizini 2,5 puan düşürüp yüzde 42,5’a indirdi. Nisanda aynı oranda indirimi yapılması ve politika faizinin yüzde 40’a çekilmesi kesin görünüyor. Mayısta bir ay aradan sonra haziran ve temmuz toplantılarındaki yeni indirimlerle politika faizinin yüzde 35’e kadar düşmesi yüksek ihtimal.

2024 büyüme hızının yüzde 3,2 oranında gerçekleşerek Orta vadeli Program (OVP) hedefinin altında kalması, enflasyonla mücadele için uygulanan para-döviz-faiz politikalarının ekonomide duraklama ve daralmaya yol açtığını gösterdi. Özellikle sanayinin yüzde 0,5 büyümeyle dibe vurduğu, tarımın küçüldüğü, üretim yerine sadece rant ve inşaatın büyüdüğü bu tabloda yeni faiz indirimleriyle tüketimin, talebin, sanayi üretiminin kısaca ekonominin canlandırılması kaçınılmaz görünüyor. Bu ise aynı kısır döngüye yeniden girilmesi döviz kurları, maliyetler ve enflasyonun yeniden artmaya başlaması anlamına geliyor.