Bakan Fidan: Ailevi konuları kamuoyunda tartışmamayı tercih ediyoruz

(ANKARA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Türk Devletleri Teşkilatı'na üye ülkelerin Kıbrıs adasına yönelik son adımlarına ilişkin değerlendirmesinde, "Biz prensip olarak ailevi konuları kamuoyu önünde tartışmamayı tercih ediyoruz. Türk dünyası ile aramızı bozmak isteyenlerin manipülasyonları başarılı olmayacak. Buradan hükümetimize yönelik bir negatif not yüklemeye çalışanların çabaları da başarılı olmayacak. Attığımız adımlar belli, durduğumuz yer belli. Türk Cumhuriyetlerinin, bizim gittiğimiz istikamet belli. Bu konuda sağduyulu hareket etmeye devam edeceğiz. Her türlü konuyu aile meclisimizde ele almaya devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Norveç Dışişleri Bakanı Eide ile Bakanlık’ta bir araya geldi. Görüşmenin ardından iki Bakan ortak basın toplantısı düzenledi. Fidan, 2026 yılında iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 100'üncü yıldönümü olduğunu, ilişkileri güçlendirme konusunda kararlı olduklarını, ikili ticaret hacmini artırmak için çalıştıklarını belirtti. Fidan, "Tersanelerimizde Norveç için inşa edilen gemilerin sayısının artmasından memuniyet duyuyoruz. Norveç ile savunma sanayi alanındaki iş birliğimizi geliştiriyoruz. Enerji konusunda önemli bir iş birliği potansiyeline sahip olduğumuza inanıyoruz. Bugün ayrıca terörizmle mücadele konusunu değerlendirdik. FETÖ ve PKK terör örgütleriyle ilgili beklentilerimizi ilettim. Bu konularda da yakın biçimde çalışmaya devam edeceğiz" dedi. Fidan, şunları kaydetti:
"AB üyesi olmayan diğer NATO müttefikleriyle beraber çalışmayı sürdüreceğiz"
"İki NATO müttefiki olarak Avrupa güvenliğinin geleceği bizim için önem taşımakta. AB üyesi olmayan iki NATO üyesi ülke olarak Avrupa güvenliğine dair tüm adımların bizlerin de katkısıyla şekillendirilmesi gerektiği görüşündeyiz. AB üyesi olmayan diğer NATO müttefikleriyle beraber çalışmayı sürdüreceğiz.
Türkiye olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğimiz tamdır. Savaşın başından bu yana adil ve kalıcı bir barış için müzakere çağrımızı sürdürüyoruz. Kısmi ateşkesin en yakın zamanda hayata geçirilmesini arzu ediyoruz. Bu sayede barış için ilk adım atılmış olacaktır. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi Türkiye bu yöndeki her türlü yapıcı çabanın parçası olmayı sürdürecektir.
"Suriye’ye yönelik yaptımların kaldırılmasının önemi üzerinde mutabık kaldık"
Norveç Suriye’ye uzun zamandır insani yardım göndermekte. Bu sorumlu yaklaşım Suriye’de istikrar ve güvenliğin tesis edilmesi bakımından da son derece kıymetli bulduğumuz bir yaklaşım. Suriye’ye yönelik yaptımların bütünüyle kaldırılmasının önemi üzerinde mutabık kaldık. Suriye’nin terör örgütlerinin barınamadığı, düzensiz göçe kaynaklık etmeyen istikrarlı ve nüreffeh nir ülke haline gelmesi ortak temennimizdir.
"Açlık ne bir silah ne bir cezalandırma aracı olarak kullanılamaz"
İsrail’in Gazze’deki katliamları dünyanın gözü önünde tüm şiddetiyle sürmekte. Gazze’ye insani yardımların girişine 50 günden fazla süredir izin verilmiyor. Açlık ne bir silah ne bir siyasi pazarlık unsuru ne de bir cezalandırma aracı olarak kullanılamaz. Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması kesintisiz ve sürekli bir biçimde ulaştırılması bir an önce sağlanması. İsrail’in hukuka ve insanlık vicdanına aykırı eylemleri bir an önce son bulmalı. Türkiye olarak çabalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.
Her türlü uluslararası platformlarda Filistin ile ilgili konulardaki hassasiyetimizi paylaşmakta ve Norveç adına öncülük etmekte. Norveç geçtiğimiz yıl Filistin devletini tanıyarak önemli ve anlamlı bir adım atmıştı. Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması Filistin davasına yapılabilecek en önemli katkılardan biridir.
"En büyük tehdit İsrail’in yayılmacı zihniyetidir"
Bölgemizin istikrarı bakımındna en büyük tehdit İsrail’in yayılmacı zihniyetidir. İsrail Filistin topraklarını işgal ederek ve komşu ülkeleri zayıflatarak kendi güvenliğini sağlayabileceğini düşünmekte. Bu strateji tamamen yanlış bir stratejidir. İsrail başta olmak üzere bölgedeki ülkelerin güvenliğini temin edecek tek çözüm Filistin devletinin kurulmasıdır.”
Eide: Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması konusunda hemfikiriz
Eide ise, ikili ilişkilerin güçlü ve gelişmeye devam ettiğini belirterek, Ukrayna’da ateşkes konusunda iki ülkenin aynı fikirde olduğunu ifade etti. Eide, "Bizim için bu saldırganlığın sona ermesinin kalıcı barış ile karıştırılmaması gerekiyor. Müzakerelerin sürdürülebilmesi ve barışın kalıcı bir biçimde tesis edilmesi lazım. Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması konusunda hemfikiriz. Bu korkunç bir savaş, Rusya’nın saldırılarıyla gerçekleşti" ifadesini kullandı. Eide, şunları kaydetti:
"Müeyyideler kaldırılmalı"
"Bu ziyaret sırasında Suriye’nin bir araya gelmesi, bu ülkenin bölünmeden bir bütün olarak ortaya çıkması, milli birliğin ve bütünlüğün oluşması gerektiğinin altını çizdik. Bunu yapmak için müeyyidelerin kaldırılması gerekiyor. Ekonomik anlamda gelişmenin sağlanması gerekiyor.”
"Türk dünyası ile aramızı bozmak isteyenlerin manipülasyonları başarılı olmayacak"
Ortak açıklamanın ardından Bakanlar gazetecilerin sorularını yanıtladı. Fidan, Türk Devletleri Teşkilatı'na üye ülkelerin Kıbrıs ile ilgili attıkları son adımlar ile Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusu ile ilgili son duruma ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Son yıllarda meydana gelen küresel gelişmeler ve Orta Asya’daki kardeşlerimizin ortaya koyduğu kapasite gelişimi, çalışmalar, ilerlemeler küresel aktörlerin dikkatini çektiği gibi AB’nin de Orta Asya’ya ilgisini artırdı. Karşılıklı ilginin AB tarafından istismar edilmeye çalışıldığını gördüğümüz alanlar da var. Bu gelişmeleri tüm boyutlarıyla takip ediyoruz. Gerekli girişimleri yapıyoruz. Dostlarımızla temas halindeyiz, görüş alışverişi halindeyiz, bilgilendirme halindeyiz. Türk dünyası idealimize uygun bir biçimde hareket etmeye devam edeceğiz.
Bu son olaydan hareketle aramızı bozmak isteyen bazı çevreler bu sorunu bizim açıktan kamuoyunda tartışmamızı istiyorlar. Biz prensip olarak ailevi konuları kamuoyu önünde tartışmamayı tercih ediyoruz. Türk dünyası ile aramızı bozmak isteyenlerin manipülasyonları başarılı olmayacak. Buradan hükümetimize yönelik negatif not yüklemeye çalışanların çabaları da başarılı olmayacak. Attığımız adımlar belli, durduğumuz yer belli. Türk Cumhuriyetlerinin, bizim gittiğimiz istikamet belli. Bu konuda sağduyulu hareket etmeye devam edeceğiz. Her türlü konuyu aile meclisimizde ele almaya devam edeceğiz.
"Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkünün yanında olmaya devam edecek"
Kıbrıs Türkleri de büyük Türk dünyası ailesinin asli ve ayrılmaz unsurudur. Bu gerçek asla değişmeyecek. Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkünün yanında olmaya devam edecektir. Politikamızı sabırla sürdüreceğiz. Herkesin aynı anlayış ve kararlılıkla hareket etmesi ailemizi daha da büyütecek ve güçlendirecektir.
2017’de Crans Montana’da Rum tarafı Kıbrıs Türkleri ile siyasi gücü ve ekonomik refahı paylaşmayı reddetti. Bu Annan Planı’na ret cevabı ortaya konurken de böyleydi, 2017’de Crans Montana’da da böyle oldu. O günden sonra Kıbrıs Türk tarafı federasyon modelinden çekilmiş durumda. Biz de sonuç vermeyecek müzakerelerle vakit kaybetmeyeceğimizi defaetle ifade ettik. Ondan sonra iki devletli çözüm modeli ortaya konuldu ve biz bu modelin arkasında durmaya devam ettik. Mart ayında Cenevre’de yapılan toplantıda federal model BM tarafından telaffuz dahi edilmedi. Bunun yerine Ada’daki iki tarafın iş birliği yapabileceği alanlar üzerinde durduk. Türkiye olarak şunu görüyoruz. Ada’da dondurulmuş bir sorun var, iki taraf kendi sınırları içerisinde kendi idarelerinin yönetimi altında yaşamaya devam ediyor. Ama birbirine karşı koydukları karşılıklı izolasyon Ada’nın topyekün refahını etkiler bir duruma gelmeye başladı. Hele son yıllarda Akdeniz’de meydana gelen jeostratejik, jeoekonomik gelişmeler dikkate alındığında Kıbrıs Adası’nın Rumu ile Türkü ile giderek daha fazla bölgeden izole olduğu, yalnızlaşmaya başlayacağı bir Ada haline dönmeye başlayacak. Bunun yerine Ada’daki iş birliği ruhunun önemli olduğu konusunda biz BM’nin vizyonuyla örtüştüğümüzü söyledik.
"Federasyon modeli artık masadan kalkmış durumda"
Rumlar ve AB ne derse desin tükenmiş federasyon modeli artık masadan kalkmış durumda. Bu model Rumlar tarafından masadan kaldırıldı. Ama Kıbrıs Türklerinin daha fazla izolasyonunu hedef alan, daha fazla imkansızlıklar içerisinde boğuşmasına sebep olan bir müzakere süreci, bir çözüm süreci, bir anlaşma süreci bizim hiçbir şekilde kabul edeceğimiz bir yaklaşım değildri. Tabii ki Kıbrıs Türklerinin biz iradesine saygı duyuyoruz. Onların kendi seçimleri ortada. Biz garantör ülke olarak, anavatan olarak kendi görüşlerimizi, kendi tavrımızı büyük bir netlikle ortaya koyuyoruz.
Her defasında Kıbrıs Türkünün izolasyonunun ortadan kalkmadığını biz gördüğümüz için yeni bir yol haritasıyla yolumuza devam etmek gerektiğini ortaya koyduk. Bu şekilde gidiyoruz. Dolayısıyla, bu yönde yapılan aksi propagandalara, negatif propagandalara itibar edilmemesi önemlidir. Buradaki görüşümüz son derece nettir. Bu konuda BM ile de görüşüyoruz. Yunanistan tarafıyla da görüşüyoruz. Görüşlerimizi karşılıklı saygı temelinde ortaya koyuyoruz. Aynı görüşte olmayabiliyoruz ama ortak olunması gereken bir nokta, Ada’da barışın, refahın ve sürdürülebilir kalkınmanın olmasını hedeflemenin başka yolları da var. Bu konudaki yapıcı politikalarımıza devam edeceğiz. Ama bu haklarımızdan vazgeçtiğimiz manasına da gelmiyor.
"Sondaj ve hidrokarbon arama konusundaki önceliklerimiz bilimsel temelli"
Doğu Akdeniz ve Ege’deki hak ve çıkarlarımızı da sonuna dek koruyoruz. 2020 yılında kıta sahanlığımızın dış sınırlarını BM nezdinden kayda geçirmiştik. Kıta sahanlığımızda sondaj yapıldığı iddiası gerçek dışıdır. Öte yandan biz Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığımız içerisine sismik araştırmalar yaptık, sondaj kuyuları da açtık. Sondaj ve hidrokarbon arama konusundaki önceliklerimiz bilimsel temellidir.
"Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’de oldubittiye izin vermeyeceğimizi herkes biliyor"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız Karadeniz’deki Sakarya gaz sahasına odaklanmıştır. Burada çok mümbit bir alan var. Buradan ülkemiz enerji alanıda büyük bir menfaat elde etmekte ve oradaki yatakların geliştirilmesi daha da yaygınlaştırılması ve dolayısıyla ülke ekonomisine daha fazla katkı yapılması şu anda bir numaralı enerji politika önceliğimiz olarak hayata geçmekte.
Deniz Mekansal Planlamamızı, Ege Denizi ile alakalı olarak söylüyorum, hazırladık. Bunu da BM’nin ilgili birimlerine sunacağız. Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’de tek taraflı herhangi bir adıma veya oldubittiye izin vermeyeceğimizi zaten herkes biliyor. Bunu defeatle söyledik, her şekilde söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Ama duymayanlara, kulakları sağırdır, duymazlar, işitmezler yapacak fazla bir şey yok. Propaganda makinesi haline dönüşmüş, belli konuları doğruluğundan bağımsız gerçekliğinden bağımsız sırf öyle olarak görmek istedikleri için propgandasını yapan insanlara kulak asılmaması fevkalade önemli."
"Kendi mahallemizi kendimizin korumasını esas altına almalıyız"
Fidan, Avrupa güvenliğine dair şu değerlendirmede bulundu:
"Son birkaç aydır Amerika’daki seçimlerden sonra yeniden başlayan bir tartışma var. Bu tartışma AB içerisinde de Avrupa’nın genelinde de belli endişelerin tekrar gün yüzüne çıkmasına sebep oldu. Sonuç olarak AB aldığı bir kararla, yaptığı bir çalışma neticesinde geliştirdiği Avrupa güvenlik mimarisine yönelik savunma sanayini esas alan beyaz kağıdı ilan etti. Bu politika kağıdına baktığımız zaman önümüzdeki 5-10 yıl içerisine Avrupa ülkelerinin kendi güvenlik ve savunma sanayi sektörlerini nasıl besleyeceği, savunma ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı bunların hepsi ortada. Şu ana kadar ortaya çıkan tek net somut hareket, savunma sanayi ile ilgili AB’nin geliştirdiği inisiyatif olmuştur.
Ukrayna savaşı Avrupa güvenliğinden ayrılamaz bir konu. Bunlar çok büyük dikkatle tartışılmaya devam ediyor. Biz de bu tartışmaların içerisindeyiz. Aldığımız pozisyonlar var. O pozisyonları alırken dostlarımızla ortaklarımızla konuşuyoruz. Bu noktada Norveç ile büyük noktada örtüşüyor fikirlerimiz. Aramızdaki savunma sanayi iş birliğimiz de son derece iyi durumda.
AB üyesi veya değil, geniş Avrupa ailesi olarak bu coğrafyada yaşıyorsak bu coğrafyanın güvenliğini barışını tesis etmek de öncelikle olarak bizim işimiz olmalı. Biz bu konuda bir yeterlilik üretmeye, bir iş birliği üretme konusunda bir kararlılık ortaya koymalıyız.
Öncelikli olarak kendi mahallemizi kendimizin koruması, emniyet altına almasını esas almalıyız. Başkasının gelip de bizim mahalleyi her zaman koruyacağı prensibine güvenmek stratejik bir yaklaşım değildir. Olamaz da. Allah korusun, bir gün beklediğiniz yardım gelmezse ortada kalırsınız."
"Gazze’de bir ateşkesin olması gerektiğine inanıyoruz"
Bakan Eide, Gazze ile ilgili soru üzerine, "Filistin devletinin çok güçlü bir destekçisiyiz. UNRWA’ya desteğimizi sürdürüyoruz. Gazze’de bir ateşkesin olması gerektiğine inanıyoruz. Aynı zamanda Batı Şeria’da da şiddetin durması gerektiğini düşünüyoruz. Burada yerleşmeye çalışan İsrail nüfusunun durdurulması gerektiğini düşünüyoruz. Tek devlet değil, iki devletli çözüm olması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun tek alternatifi ilelebet şiddettir. Bu da çok kötü bir durum. İsrail için de bu kötü" yanıtını verdi.