Bilecik Diyanet- Sen'den gündüz kuşağı programlarına tepki: "Vicdanları yaralayan içerikler normalleştirilmektedir"

Bilecik Diyanet- Sen'den gündüz kuşağı programlarına tepki: "Vicdanları yaralayan içerikler normalleştirilmektedir"

Haber: Gökay ŞİMŞEK

(BİLECİK) - Bilecik Diyanet-Sen üyeleri, gündüz kuşağı televizyon programlarına karşı imza kampanyası başlatarak bu programların yayından kaldırılması talebinde bulundur. Diyanet- Sen Bilecik İl Başkanı Halis Çelik, "Özellikle gündüz kuşağında yayınlanan bazı televizyon programlarında; çocuk istismarı, cinsel saldırı, aile içi şiddet, cinayet ve çarpık ilişkiler gibi hem insan fıtratına hem de toplumsal yapımıza aykırı konular, olağanlaştırılarak kamuoyuna sunulmakta, böylece vicdanları yaralayan içerikler normalleştirilmektedir" dedi.

Bilecik Diyanet-Sen üyeleri, düzenledikleri basın toplantısında, gündüz kuşağı televizyon programlarına karşı imza kampanyası başlattıklarını duyurdu. Diyanet- Sen Bilecik İl Başkanı Halis Çelik, bu programlarda yer alan çocuk istismarı, cinsel içerikli davranışlar, şiddet, cinayet ve ahlaki çöküntüye yol açan içeriklere dikkat çekerek, bu tarz yayınlara karşı acil önlem alınması ve yayından kaldırılmaları çağrısında bulundu.

Diyanet- Sen Bilecik İl Başkanı Halis Çelik, şunları söyledi:

"Diyanet-Sen olarak 2025 Aile eylem planımız çerçevesinde, panel, kitlesel basın açıklamaları, imza kampanyaları yapacağımızı daha önce duyurmuştuk. Bugün burada aile eylem planımız çerçevesinde Büyük Aile Platformunun başlatmış olduğu imza kampanyasına destek vermek amacıyla 81 ilimizde yapacağımız basın açıklamaları ile start veriyoruz. Çocuk istismarı, cinsel taviz, cinsel saldırı, şiddet, cinayet, çarpık ilişkiler ağı ve daha bir çok tahrip edici unsur ile doldurulmuş gündüz kuşağı programlarına karşı gerekli tedbirlerin alınması ve yayından kaldırılmaları için 81 ilimizde eş zamanlı gerçekleştireceğimiz kitlesel basın açıklamaları ile imza kampanyamızı kamuoyuna duyuruyoruz.

"Endişe verici bir boyuta ulaşmıştır"

Toplumumuzun en kıymetli hazinelerinden biri, köklü ahlak anlayışımız ve iffet merkezli hayat tarzımızdır. Ne var ki günümüzde, bazı medya yayınlarında bu değerlere zarar veren içeriklerin artması endişe verici bir boyuta ulaşmıştır. Özellikle gündüz kuşağında yayınlanan bazı televizyon programlarında; çocuk istismarı, cinsel saldırı, aile içi şiddet, cinayet ve çarpık ilişkiler gibi hem insan fıtratına hem de toplumsal yapımıza aykırı konular, olağanlaştırılarak kamuoyuna sunulmakta, böylece vicdanları yaralayan içerikler normalleştirilmektedir.

Bu tür yayınlar yalnızca bireyleri değil, toplumun bütün dokusunu derinden etkilemektedir. Aile kurumu zedelenmekte, çocuklarımızın ve gençlerimizin masum dünyası telafisi güç biçimde kirlenmektedir. Medyanın bu yöndeki etkisi, kötülüğü meşrulaştırmakta; şiddeti, iftirayı ve sapkınlığı sıradanlaştırmaktadır. Her türlü şiddet unsurunun yer aldığı bu programlar; şiddeti özendirici, normalleştirici ve izleyicilerin şiddete, çocuk istismarına duyarlılığını körelten biçimde sunulmaktadır. Nitekim tüm bunlar ile şiddet toplum nezdinde normalleştirilmekte ve kanıksatılmaktadır. Bu normalleştirme ile toplumun ahlaki dokusu bozulmakta aileler travmatize edilmekte, gençlerin ve çocukların aile kurumuna bakışı olumsuz etkilenmektedir.

"Bu yayınlara derhal son verilmelidir"

Bu yayınları gerçekleştiren birkaç ismin sözde adalet savaşçısı toplumun belli kesimlerinin yozlaşmış, devlet sisteminin ise iflas etmiş gösterilmesi kabul edilemez. Herhangi bir fayda üretmeyen toplumu olumsuz etkileyen bu yayınlara derhal son verilmelidir. Medya kuruluşlarının ve içerik üreticilerinin, taşıdıkları sorumluluğun bilincinde olarak, yayın politikalarını toplumun ahlaki, kültürel ve manevi değerlerini destekleyecek şekilde belirlemeleri büyük önem taşımaktadır. Yayıncılık, insan ruhunu kirleten değil; insana değer veren, iyi örnekleri görünür kılan bir görev üstlenmelidir. Bu noktada ailelere de önemli sorumluluklar düşmektedir. Evlerimizi zararlı içeriklerden korumak, çocuklarımıza bilinçli medya kullanımı konusunda rehberlik etmek, onların izledikleri ve dinledikleri içerikleri takip etmek ebeveynlik sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Medya okuryazarlığını teşvik etmek ve çocuklarımızı bu alanda donanımlı bireyler olarak yetiştirmek, onları geleceğin güçlü ve sağduyulu fertler haline getirecektir.''