Cemil Tugay’dan İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki: “Her vatandaş demokrasiye sahip çıkmada üzerine düşen görevi tekrar hatırlamak zorunda”

Cemil Tugay’dan İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki: “Her vatandaş demokrasiye sahip çıkmada üzerine düşen görevi tekrar hatırlamak zorunda”

Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT

(İSTANBUL) - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına tepki gösterdi. Tugay, “Bugün bu protesto eylemlerini oturduğu yerden haksızca, adaletsizce yargılayan insanlar, bu konu üzerinde lütfen tekrar düşünsünler. Bence her vatandaş Türkiye’nin demokrasisine sahip çıkma konusunda üzerine düşen bilinci, görevi tekrar hatırlamak zorunda. Böyle günlerden geçiyoruz” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediyeye yönelik “yolsuzluk” soruşturması kapsamında tutuklandı. İmamoğlu için bugün Saraçhane’ye gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, ANKA Haber Ajansı’na konuştu.

Toplumun her kesiminin ayakta olduğunu belirten Tugay, şunları söyledi:

“Bugün Ekrem Başkan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda bir ön seçim oylaması yapıldı. Genel merkezimiz, halkın önüne de bir dayanışma sandığı kuralım dedi. Hem üyelerimiz hem vatandaşlarımız, her yerden gelen haberlerden, görüntülerden anlıyoruz ki inanılmaz büyük bir ilgi gösteriyorlar bu oylamaya. Her yerde adeta izdihamlar var. Pek çok yerde oy pusulalarının bittiği söyleniyor, tahmin edilenin çok daha üzerinde katılım olduğu için. Tabii itirazlar, protestolar devam ediyor, edecek gibi görünüyor. Bir de yargı sürecinde iddialara baktığımız zaman, elde sunulan kanıtlara baktığımız zaman yasal ve hukuki dayanaklardan yoksun bir yargılamanın ve suçlamanın olduğunu düşünüyoruz, öyle görünüyor. Bunun sonucunda bu kadar ağır bir karar verilmiş olması, İstanbul gibi dünya metropollerinden birisinin çok başarılı belediye başkanının görevinden uzaklaştırılmış olması Türkiye’de hukukun, adaletin, demokrasinin sorgulanmasına neden oluyor.

“Toplumun tepkisini doğru ve sağlıklı buluyorum”

Biz bunu aslında uzun zamandır yaşıyoruz. Uzun zamandır biriken pek çok konu, adaletsizlik var. Bu adaletsizliklerin bir kısmı da insanların tabii ki yoksullaşması, işsiz kalması, emeklilerin pek çok açıdan ihtiyaçlarını karşılayamaması gibi alanlarda da kendini gösteriyor. Üniversitelerde okuyan gençler geleceklerinden umutlu değiller. Türkiye’deki durumun kendi özgürlüklerini kısıtlayan, gelecekte burada özgür ve güven içerisinde bir yaşamın olmayacağı şeklinde bir duygu ve düşünce içerisindeler. Ondan dolayı belki gençlerin itirazlarını görüyoruz. Ben toplumun bu tepkisini çok doğru ve sağlıklı buluyorum. Çünkü anayasada, anayasanın giriş kısmında Türkiye’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu yazar. Ardından der ki, ‘Bunun anlamı ve önemi halka teslim edilmiştir. Halkın teminatı altındadır’. Dolayısıyla halkın, Türkiye’nin demokrasisine bu şartlar altında tüm bireyleriyle sahip çıkmak görevidir. Yani herhangi bir kimse, ‘Ben Türkiye’nin demokrasisine sahip çıkma konusunda kendimi görevli hissetmiyorum’ diyorsa bilsin ki önce anayasanın o hükmüne uymuyor ama onun dışında kendi çocukları dahil bu toplumun bütün çocuklarının, bütün gençlerin geleceğini önemsemiyor demektir.

“Her vatandaş üzerine düşen görevi hatırlamak zorunda”

Bir yerde hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları yoksa orada kalkınma da zenginleşme de olmaz. Bir an önce Türkiye’nin bu bilince kavuşması lazım tüm bireyleriyle beraber. O yüzden bugün bu protesto eylemlerini oturduğu yerden haksızca, adaletsizce yargılayan insanlar, bu konu üzerinde lütfen tekrar düşünsünler. Bu kadar çok insan bu itirazı dile getiriyorsa bunun anlamını anlamaları gerekir. Kendilerine birilerinin pompaladığı, onların ön yargı sahibi olmasını istediği o hatalı kanaatleri bu kadar kolay sahiplenmemeliler. Neden insanların buna itiraz ettiğini bir kez daha düşünmeliler. Hiçbir suçu olmayan insanlara böyle suçlar isnat edildiği zaman her söylenenin doğru olmayabileceğini de mutlaka hesaba katmalılar. Bence her vatandaş Türkiye’nin demokrasisine sahip çıkma konusunda üzerine düşen bilinci, görevi tekrar hatırlamak zorunda. Böyle günlerden geçiyoruz. Ekrem Başkan adına ve diğer belediye başkanı arkadaşlarımız adına insani olarak, onların siyasi yol arkadaşı olarak gerçekten üzgünüm ama şuna inanıyorum. Bu mücadele bitmeyecek. Biz de bitirmeyeceğiz. Sonuçta mutlaka olması gerektiği doğrularla sonuçlanacak. O gün biz görevimizi yapmış olacağız. Umuyorum Türkiye de aydınlık bir geleceği bu mücadelelerin sonucunda kazanacak ve bir daha asla kaybetmeyecek.”