CHP grup toplantısı... Özgür Özel: "Nasıl sokakları ve meydanları tüm yasaklamalara rağmen geri aldıysak, Taksim'i de hep birlikte alacağız"

CHP grup toplantısı... Özgür Özel: "Nasıl sokakları ve meydanları tüm yasaklamalara rağmen geri aldıysak, Taksim'i de hep birlikte alacağız"

(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, “Kim diyorsa ‘Taksim’e gidelim’, Taksim’e elbet bir gün gidelim de, bölmek için söylüyorlar, o fikri aşılıyorlar. O yüzden gençlere, ‘Bugün Taksim’e gitmek için kemerlere doğru 3-5 bin kişinin gitmesi, oradan püskürtülerek gelmesi, o bahaneyle o meydana gaz sıkılması, suçsuz yere, boş yere can yanması doğru bir strateji değil. Ama buradan söz veriyoruz: Şimdi Saraçhane’yi, İstanbul’un iradesini savunacağız, günü gelince nasıl 5-6 gündür sokakları ve meydanları tüm yasaklamalara rağmen geri aldıysak, o gün de Taksim’i yüz binler, milyonlar, hep birlikte geri alacağız” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbulda partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, şunları söyledi:

"19 Mart akşam Saraçhane’ye çağırdık, 155 bin kişi geldi. Ikinci gün 200 bin kişi, üçüncü gün 550 bin kişiyle Türkiye’yi bir sandık bize emanet ama Dayanışma Sandığı size emanet’ dedik. Ve demiştik ki üyelerimize, ‘Gel, seç, tarihe geç’. Arkamda Cumhuriyet Halk Partililer yok, Cumhuriyet Halk Partililerin koluna girdiği, izah ettiği, teşvik ettiği, 15.5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Geldiler, seçtiler ve tarihe geçtiler.

Tayyip Bey siyaset öyle tasarlamakla, planlamakla, kumpas kurmakla, hendek kazmakla, çalışan belediye arabasının tekerine çomak sokmakla, yürüyen merdivene taş sokmakla, belediye otobüsünü kiralayıp reklam filmi çekiyoruz diye arkasını yakmakla, Ekrem Başkan’ıma kötülük yapmakla değil; yürekle yapılır. Bu adamda yürek var, bükemeyeceğin bir bilek var. Onun bileğini bükmek için önce bizim bileğimizi bükeceksin, onun sırtını yere getirmek için önce bu Türk mileltine diz çöktüreceksin. Yok öğle yağma.

İşte artık bu süreç, adayıyla, niyetiyle, motivasyonuyla, sokaktaki insanlarıyla bir erken seçimi ve bundan sonra bu ülkedeki değişimin yapılmasını kaçınılmaz kılıyor. Bunun için tabii ki serbest, sakin, doğru dürüst asla davranmayacaklar. Bu süreci lekelemek için nelere kalkıştılar. Daha ilk başta ön seçim dediğimizde, ‘Takvime uygun değil, tüzüğünüze uygun değil, o olur, bu olur’. 15.5 milyon kişi sandık başına koşana kadar her şeyi uydurdular, şimdi dut yemiş bülbüle döndüler.

"O parktan barış içinde girip barış içinde çıktık"

15.5 milyonu arkasına geçiren pazar gününe kadar sürdürdüğümüz ve devam ettiğimiz Saraçhane’deki buluşmaları öyle miting falan değil, demokrasiye sahip çıkma eylemimizi lekelemeye çalışıyorlar. Polisle gençleri karşı karşıya göstermeye, oradaki toplantımız bittikten sonra dağılsın diye gençler 80 milletvekili seferberken otobüsün üzerinde meydan boşalsın diye beklerken, polise verilen emirlerle meydan provoke edilmeye çalışılıyor. Buna günlerdir tedbir almaya çalışıyoruz, uyarıyoruz. Bundan yıllar önce Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkıp yerine AVM yaptırmak istediğinde, o gün savunulması gereken yer Taksim’di. Hep birlikte gittik, Gezi Parkı’na girdik, ağacı savunduk, başımızdaki arkadaşlar sadece sözcü oldukları için hala bedel ödüyorlar. O parktan barış içinde girip barış içinde çıktık.

"Kim diyorsa ‘Taksim’e gidelim’, bölmek için söylüyorlar"

Erdoğan, İstanbul’un iradesine darbe yapmaya, kayyum atamaya kalktı. Hesaba katamadığı şey sokaktaki milyonlar, Türkiye’deki on milyonlardı. Hesaplayamadığı, ‘Geldiler, seçtiler, tarihe geçtiler’ dediğimiz 15 milyonun yüreği ve haberi olsa sandığa koşacak daha on milyonların artık bu süreçten, yaşananlardan bıkmışlığı, bu sürece olan inancıydı. Şimdi gün, o iradeye sahip çıkma günü olduğu için biz Saraçhane’deyiz. Ben o yüzden Saraçhane’de, arkada dinlenme odasında, bir çekyatın üzerinde ‘Burayı kayyuma değil de İstanbul’un bir seçilmişine, Belediye Başkanı Ekrem Bey gelene kadar, ona vekalet edecek bir başkanvekiline verene kadar ben o odadayım, yüz binler de o meydanlarda. Bu yüzden Saraçhane’yi bırakamayız. Kim diyorsa ‘Taksim’e gidelim’, Taksim’e elbet bir gün gidelim de, bölmek için söylüyorlar, o fikri aşılıyorlar. O yüzden gençlere, ‘Bugün Taksim’e gitmek için kemerlere doğru 3-5 bin kişinin gitmesi, oradan püskürtülerek gelmesi, o bahaneyle o meydana gaz skılması, suçsuz yere, boş yere can yanması doğru bir strateji değil. Ama buradan söz veriyoruz: Şimdi Saraçhane’yi, İstanbul’un iradesini savunacağız, günü gelince nasıl 5-6 gündür sokakları ve meydanları tüm yasaklamalara rağmen geri aldıysak, o gün de Taksim’i yüz binler, milyonlar, hep birlikte geri alacağız.

"Bir marjinal varsa, onların hepsinin nefretini kazanan sizlersiniz"

Bu arada dün akşam sosyal medyaya, televizyon ekranlarına yansıyan 3-5 kişinin hangi ruh haliyle hangi terbiyeyle yaptıkları belli olmaksızın ağızlarından çıkan bir küfrün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın annesine yöneldiğini büyük üzüntüyle gördüm. Attığım tweeti gözünüzün içine baka baka söylüyorum: Tayyip Erdoğan’ın ölmüş annesine edilmiş küfrü, kendi anneme edilmiş sayıyorum. Bizim işimiz temiz bir dilledir, hakaret ve küfürle değildir. Bu iş aynı, kimler kimlere yaptırıyorsa dikkat edin: Dünyanın en demokratik, insancıl eylemleri olan Gezi eylemlerini ‘Caminin içine girdiler, içki içtiler’ ya da Tayyip Bey’in annesine küfrettiler diye, ki öyle bir küfrü kendi elleriyle silen Osman Kavala’nın, hala cezaevinde hükümlü olduğunu hatırlatmak isterim, şimdi de benzer senaryolar uygulanıyor. Tayyip Erdoğan’ın rahmetli anneciğine küfreden de, oraya buraya küfür yazan da, suçsuz polise suçsuz yere saldıran da emin olun ne Taksim’in ne Saraçhane’nin ne de Türkiye’nin dostu değildir. Bütün gençleri provokasyonlara karşı uyarıyorum. Ama içerideki provakatörler bir yana, suçsuz günahsız, iyi niyetli gençlerimizi ‘marjinal’ diye ifade eden, onların haklı tepkilerini haksız göstermeye çalışan kirli akla sesleniyorum: Bir marjinal varsa farklı görüşlerden olduğu halde, en soldan en sağa kadar, birbiriyle dayanışıp kol kola giren, birlikte slogan atan, demokrasiyi ve bu ülkenin yarınlarını savunan gençlerini değil, onların hepsinin nefretini kazanan sizlersiniz marjinal. Son olarak şunu ifade etmek isterim, son olarak derken, bir çağrıdan önce son olarak. Biz Saraçhane’yi görmeyenlere göstermeyi çok iyi başardık.

(SON)