CHP grup toplantısı... Özgür Özel: "Recep Tayyip Erdoğan 19 Mart'tan sonra 'Cunta Başkanı' unvanını almıştır"

(TBMM) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında "Söyleyene kızıyorlar. Önüne gelene terörist diyenler, hiçbir kanıt yokken insanlara hırsız diyenler, yolsuz diyenler şimdi işin adı konulunca kızıyorlar. Vallahi her darbenin başında bir cunta vardır. O cuntanın da bir başkanı vardır. Son genel seçimlerde aldığı oylarla YSK'nın onayıyla verilen mazbatayla gelip Meclis'te ettiği yeminle, içtiği antla Cumhurbaşkanı unvanını alan Recep Tayyip Erdoğan 19 Mart'tan sonra cunta başkanı unvanını almıştır. Cuntanın başıdır" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınma sürecinden itibaren yaşanan gelişmeleri anlatarak sözlerine başlayan Özel, şunları kaydetti:
"Bundan bir önceki grup toplantımız dört hafta önceydi. 18 Mart tarihinde bu toplantıyı gerçekleştirdik. Bu toplantıdan sonra yukarıda Türkiye'nin dört bir yanından gelen konuklarımızı selamlarken bir haber geldi. Sayın İmamoğlu'nun diplomasının iptaliyle ilgili. Fakültenin dekanının ben böyle bir şey yapamam dedi diye görevden almışlardı. Fakültede lazım olan yönetim kurulundaki yedide dördü bulamadıklarını ikide kaldıklarını salı günü öğrendiler. İftar saati yaklaşırken ki ben haberi aldıktan yarım saat sonra şehit aileleri ve gazilerimizle, iftara gittim. İlk açıklamaları orada yaptım.
"Bir darbe mekaniği işliyor"
Diplomayı 19 Mart'ta İşletme Fakültesi'nin iptal etmeyeceğini görünce iftar saatine doğru apar topar İstanbul Üniversitesi'nin yönetim kurulunu topladılar. Bu senato gibi üniversite adına karar verebilecek bir yapı değil. Ve oradan diplomanın iptaline karar verdiler. O andan itibaren dört haftadır, olağanüstü bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Esenyurt Belediye Başkanımıza kayyum atanıp Beşiktaş Belediyemize haksız operasyonun olduğu gün Parti Meclisimizi, İl Başkanlarımızı, grubumuzu İstanbul'da toplayıp İstanbul İl Başkanlığı'nın önünde basın mensuplarının 'Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz' sorusuna 'Savaş ilanı olarak görüyorum' demiştim. 'Ne cevap vereceksiniz' sorusuna da 'Savaş ilan edilmiş bir yapı ne cevap verirse o cevabı vereceğiz' demiştim. 18 Mart'tan üç hafta önce erken seçimin adayı erken ilan edilir bunun için ön seçime gitmeye karar verdiğimizde ortaya çıkan bir bütün davranışları okuyup yani bir yandan diploma iptali için başvuru bir yandan beş davada 25 yıl siyaset yasağı istemi bir yandan yürüdüğünü duyduğumuz şimdi gördüğümüz fasaryadan terör ya da mali suçlardan yürütülen iki operasyon, daralan çember ve demiştim ki; 'Bir darbe mekaniği işliyor.' Ve bu darbe mekaniği İstanbul'un seçilmiş belediye başkanına darbe yaparken aynı zamanda cumhurbaşkanı adayımıza darbe girişimi hazırlığıdır. Buna karşı bu mekaniğin işlediğini biliyoruz. Kalkışanları uyarıyoruz ve buna normal bir tepki vermeyeceğimizi ifade etmiştim.
"Darbeyi püskürten milyonlara yürekten teşekkür ediyorum"
İşte ben buradan CHP grubundan 19 Mart günü Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza Ekrem İmamoğlu'na karşı girişilen darbe girişimini, 19 Mart'la 26 Mart arası iki çarşamba arasında İatnabul Büyükşehir Beleidyesini bir kayyuma teslim etmemek için her gece yüz binler milyonlar olup Saraçhane'de direnenlere, 23 Mart'ta adayımız tam oylamanın başlayacağı sırada dört gün gözaltında tutulup hakim karşısına çıkarılmışken 1 milyon 750 bin üyemizin yüzde 39'unun sandığa koşmasına yetmez, haberdar et, eşlik et sloganıyla, konusunu komşusunu haberdar eden, oy kullanmaya teşvik eden sandığa kadar eşlik eden bütün üyelerimize ve CHP üyesi olmadığı halde bazısı bize o güne kadar hiç oy vermediği halde yapılan darbe girişimini görüp bir pazar sabahı uyanıp sokaklara dökülüp, iki elindeki bastonuyla 90'lı 100'lü yaşlarında, karnında evlatlarıyla, Atatürk'ün emanet ettiği demokrasiye Cumhuriyete, İsmet Paşa'nın emaneti çok partili demokrasiye, kazananın gelmesine kaybedenin gitmesine, milli iradeye sahip çıkan milyonlara o günden bugüne gerek meydanlarda gerek sandıklarda gerekse haksızlığa karşı cesaretle, nereye çağırsak oraya koşup gelen ve iradesine sahip çıkan milyonlara bu muhteris kendilerine oy verince kendilerini baş tacı yapan, başkasına oy verildiğinde milli iradeyi hiçe sayan bu bir avuç muhteris cuntacıya karşı yaptıkları darbeyi püskürten milyonlara yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.
"Recep Tayyip Erdoğan 19 Mart'tan sonra cunta başkanı unvanını almıştır"
Buradan sonra artık bir darbe girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu, darbelerin asker yaparsa askeri darbe bugünkü gibi siviller yaparsa sivil darbe olduğunu biliyoruz. Her darbenin başında bir cunta vardır. Bu cuntanın karargahı Beştepe'dir, saraydır. Her darbenin elbette silahları vardır. Askerse tanktır, tüfektir. Bugünkü gibi sivil darbenin silahı yargıdır. O silahların mühimmatı vardır. Askeri darbede kurşundur, mermidir. Bugünkü yargı darbesinde mühimmat yalandır, iftiradır. Yalanla iftirayla yürüyen birisinin talimatıyla yargı eliyle yürüyen 19 Mart sivil darbesi aynen 15 Temmuz darbe girişimi ya da 12 Eylül darbesi, 12 Mart darbesi geçmişte 1960 darbesi gibi milletin gönlünden asla ve asla bir destek görmemiştir. Tarih önünde de diğer darbeler gibi mahkum ve mahcup olacaktır.
Söyleyene kızıyorlar. Önüne gelene terörist diyenler, hiçbir kanıt yokken insanlara hırsız diyenler, yolsuz diyenler şimdi işin adı konulunca kızıyorlar. Vallahi her darbenin başında bir cunta vardır. O cuntanın da bir başkanı vardır. Son genel seçimlerde aldığı oylarla YSK'nın onayıyla verilen mazbatayla gelip Meclis'te ettiği yeminle, içtiği antla Cumhurbaşkanı unvanını alan Recep Tayyip Erdoğan 19 Mart'tan sonra 'Cunta Başkanı' unvanını almıştır. Cuntanın başıdır."
(SÜRECEK)