Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sokak teröristelerine kucak açanlar polisimizin çocuklara pamuk şeker ikram etmesini dillerine doluyorlar

(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Beştepe’de gerçekleşen Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada ’’Sokak teröristelerine kucak açanlar polisimizin çocuklara pamuk şeker ikram etmesini dillerine doluyorlar... Bu büyük çelişkinin milletimiz tarafından özellikle Kürt kardeşlerimiz tarafından da not edildiği kanaatindeyim’’ ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde saat 16:00’da başlayan Kabine toplantısının ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
Geçtiğimiz haftalarda yaşanan hararetli tartışmalar Türkiyesiz bir Avrupa güvenliğinin mümkün olmayacağını göstermiştir
’’Dış politika bağlamında Polonya Başbakanı Sayın Donald Tusk’un ülkemizi ziyareti anlamlıydı. Kendisiyle Ukrayna - Rusya savaşındaki son durumun yanı sıra Avrupa ülkeleriyle son günlerde yoğunlaşan diyaloğumuzu da istişare ettik. Geçtiğimiz haftalarda yaşanan hararetli tartışmalar Türkiyesiz bir Avrupa güvenliğinin mümkün olmayacağını göstermiştir. Sadece güvenlik boyutu ile değil... birçok alanda Avrupa'nın ülkemize olan ihtiyacı açıkça ikrar edilmeye başlandı...
Küresel ölçekte meydana gelen hızlı ve ani değişimler daha fazla diyaloğa ve kurumsal iş birliğine ihtiyacımız olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde Avrupa ülkeleri ve birlikle ilişkilerini iletletmeye hazırdır... Türkiye'nin yıllardır istikrarlı bir şekilde izlediği stratejik yaklaşımının Avrupalı mevkidaşlarımın politikalarına da yön vereceğine inanıyorum.
Ukrayna’daki savaşla ilgili son gelişmeleri de dikkatle takip ediyoruz. İlk günden beri Türkiye olarak burada çok doğru bir yerde konumlandık. Dünyadaki hiçbir meseleden haberi olmayan ülkemizdeki muhalefet başta olmak üzere kimsenin dolduruşuna gelmedik.
Dördüncü yılına giren bu savaşın daha fazla kan dökülmeden daha fazla yıkım olmadan sona ermesini arzu ediyoruz. ABD’nin 30 günlük ateşkes teklifine Rusya’nın kısmen de olsa olumlu yaklaşımını barışa giden yolda mütevazi fakat kıymetli bir adım olarak görüyoruz. Bölgemizin bir an önce istikrarsızlıktan çıkması için tüm diplomatik imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız.
Trump ile telefon görüşmesi
Bu konudaki düşüncelerimizi Amerikan Başkanı Sayın Trump’la yaptığımız telefon görüşmesinde kendisiyle de paylaştım. Oldukça samimi geçen görüşmemizde Sayın Trump’la belirlediğimiz 100 milyar dolarlık ticaret hedefimizin önündeki engelleri ve birçok meseleyi ele aldık. Sayın Trump'ın ikinci döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin farklı bir ivme yakalaması pekala mümkündür. Bölgemizdeki tüm zorluklara rağmen özellikle iki müttefik ülkenin iş birliğini zehirlemeye çalışan lobilere rağmen tüm coğrafyamızın selameti için bunu başaracağımıza, başarmamız gerektiğine inanıyorum.
Çanakkale Zaferi'mizin 110’uncu seneyi devriyesinde canları pahasına Çanakkale’yi geçilmez kılan ölümsüz kahramanlarımızı bir kez daha hürmetle, rahmetle yad ettik. Suriye’den Gazze’ye, Halep’ten Tebriz’e, Musul’dan Kudüs’e gönül coğrafyamızın dört bir yanından şehitler Çanakkale’de koyun koyuna yatmaktadır. Çanakkale ruhu bizi birbirimize bağlayan yüksek bir şuurdur.
Nevruz'un resmi bayram olmasını istiyoruz
Geçen hafta ayrıca baharın müjdecisi olan bolluğun ve bereketin bayramı Nevruz'u da büyük coşkuyla kutladık. 21 Mart ve takip eden günlerde birkaç menfi fotoğraf dışında milletimizi üzen, tedirgin ve rencide eden, nahoş olaylar yaşanmadı. Genel itibariyle özellikle geçmiş yıllara kıyasla daha huzurlu Nevruz geçirdik...
Nevruz'un milletimizin kardeşliğinin simgesi olarak resmi bayram olarak kutlanmasını arzu ediyoruz... Nevruz etkinliklerinden yansıyan bazı görüntüleri tabii ki biz de tasvip etmiyoruz ama buna rağmen bu yılki kutlamaların olaysız, gerilimsiz, şiddetsiz bir şekilde gerçekleşmesini milletimizin birliği ve dirliği adına çok anlamlı buluyoruz.
Fakat bakıyorsunuz bir polis memurumuzun ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli bir vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekeri çocuklara vermesi ana muhalefet aktörleri tarafından eleştiri konusu yapılıyor. Emniyet güçlerimize baltayla, havai fişekle, yanıcı asitle, molotofla, taşla, sopayla saldıran sokak teröristelerine kucak açanlar polisimizin çocuklara pamuk şeker ikram etmesini dillerine doluyorlar. Daha düne kadar şehir şehir oy dilenen kendileri değilmiş gibi şimdi çıkıp utanmadan pamuk şeker üzerinden hamaset yapıyorlar. Öyle çarpık bir zihniyete sahipler ki polise asit atılması ile balta ile saldırılması ile bir sorunları yok. Milletin malının mülkünün yağmalanması ile bir sıkıntıları yok. Tarihi camilerimizin avlusunun meyhaneye çevrilmesi ile meseleleri yok. Ama pamuk şeker dağıtılmasından rahatsız oluyorlar. Bu tutarsızlığın, büyük çelişkinin milletimiz tarafından özellikle Kürt kardeşlerimiz tarafından da not edildiği kanaatindeyim.
Bu faşizan dil millet karşısında her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur. Terörsüz Türkiye hedefine yaklaştıkça istismar malzemeleri elinden alınanların bu tür hezeyanlarına anlaşılan daha çok şahit olacağız.
Biz milletimizin kırk yıldır kanını ve kaynaklarını emen terör musibetinden kurtarmakta kararlıyız. Biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Sünni’si, Alevi’si, Çerkes’i Laz’ıyla 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Biz dünyanın en büyük en güçlü, yıldızı en çok parlayan ülkelerinden birini, Türkiye'i yönetiyoruz. Bize yakışan 23 yıldır olduğu gibi kutuplaşma yerine kucaklaşmayı, kavga yerine dayanışmayı, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini savunmaktır... Nevruz'u birbirimize yeni bir umutla sarılma vesile haline dönüştürmeye gelecekte de devam edeceğiz.
Sokak protestolarına tepki
İstabul merkezli bir yolsuzluk operasyonunun ardından ana muhalefet partisi genel başkanının yaptığı sokak çağrısı sonrası ortaya çıkan ve kısa sürede şiddet hareketine dönüşen olayları milletçe ibretle takip ettik... Genel Başkan dahil ana muhalefet partisi yöneticileri maalesef çok büyük şuursuzluk örneği sergilemiştir... Yolsuzluk, soygun, irtikap, rüşvet iddialarına cevap vermek yerine beş gün boyunca siyasi tarihimizin en basiretsiz, seviyesiz, ahlak ve hukuk yoksunu açıklamalarına imza attılar. Vandalların saldırılarında yaralanan polislerimizin, camı kırılan esnafımızın, zarar verilen kamu malının tek sorumlusu ana muhalefet lideri ve şürekasıdır.
Tek parti döneminde sandığın neye hizmet ettiğini güya seçim denilerek yıllarca nasıl bir tiyatro oynandığını dün bizzat görmüş olduk. CHP'nin demokrasi anlayışının açık oy, sayım, gizli sayım komedisinin bir adım ötesine geçemediği tekrar ispatlanmıştır. Aradan geçen 80 yıla rağmen zerre kadar değişmediklerini 85 milyona tekrar hatrılatan CHP’nin kendi çaldığı kendi oynadığı oyunu tebessümle izlemeye devam edeceğiz...
Milletin sinir uçlarıyla daha fazla oynamayın. Sadece sloganını değil zihniyetini de aldığınız marjinal sol örgütleri, polisimizin üzerine salmayın. İşte beş gündür görüyorsunuz... Sözüne ve eylemine inananların duruşunun en küçük bir emaresi bile bunlarda mevcut değil... İnanmadan oynanan her oyun gibi bunların çoğu da perde kapanınca bitecektir. Biz bu riyakarlığa FETÖ olmak üzere ülkemizin başına musallat edilen örgütlerden, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen uluslararası aktörlerden aşinayız. Bunların şovu da perde kapanınca bitecektir. Geriye baktıklarında zerre kadar saygıları kaldıysa ülkeye yaptıkları kötülüklerden inanıyorum ki utanç duyacaklardır. Gerçi bugüne kadar onurlu davranışlarına hiç şahit olmadık... Ana muhalefet partisi kadroları, eski genel başkanlarının o veciz ifadesiyle en iyi yaptıkları iş olan birbirlerini yemeye devam edebilir.
CHP’nin yolsuzluk operasyona verdiği hukuku hiçe sayan tepki diğer alanlarla birlikte ekonomide de temelsiz ve suni bir dalgalanmaya sebep olmuştur. Sergilenen illüzyon kısa bir süre sonra ortadan kalktığında yaşananların anlamsızlığı daha iyi anlalışacaktır. İki yıldır uyguladığımız yeni ekonomi programımız sayesinde elde ettiğimiz kazanımlara halel gelmesine asla izin vermeyeceğiz... Ekonomi programımızı uygulamayı aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Böyle dönemlerde ana önceliğimiz makro finansal istikrarı korumaktır.