DEM Parti Eş Genel Başkanları Gelecek Partisi'ni ziyaret etti… Davutoğlu: "Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki kanaatlerini 'ulusa sesleniş'le toplumla paylaşması gerekir"

(ANKARA) - DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, beraberindeki heyetle birlikte, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrıya ilişkin olarak Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın açıklamasında konuşan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulunarak, "Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki kanaatlerini ‘ulusa sesleniş’le toplumla paylaşması ve bundan sonra atılacak adımların yürütme tarafından da desteklendiğini açıkça ortaya koyması büyük önem taşımaktadır" dedi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise "Bugün bir randevu talebinde bulunuldu. Henüz bir yanıt almadık ancak bir yanıt alacağımızı düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, beraberlerinde Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz ile Ekonomi Komisyonu Sözcüsü ve Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'tan oluşan heyetle birlikte, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu Gelecek Partisi Genel Merkezi'nde ziyaret etti.
Davutoğlu, beraberinde TBMM ile İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Bilici, Parti Yönetim Kurulu Üyesi ve Bursa Milletvekili Kani Torun, Siyasi İlişkiler ve İçişleri Başkanı İzzettin Küçük ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aynur Algül ile birlikte DEM heyetini ağırladı. Heyetler arası görüşmenin ardından, Davutoğlu'nun DEM Parti Eş Başkanları ile baş başa bir görüşme gerçekleştirdiği öğrenildi.
"Davutoğlu'nun Kürt sorunu yaklaşımlarını son derece olumlu bulduğumuzu belirtmiştik"
Yaklaşık bir buçuk saat süren görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada, Hatimoğulları görüşmenin verimli geçtiğini belirterek, "Gerçekten oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Abdullah Öcalan'ın yapmış olduğu barış ve demokratik toplum çağrısıyla ilgili kendilerini bilgilendirdik. Bu çağrının ne anlama geldiğini ve Sayın Öcalan'ın bu çağrıyla neyi amaçladığını detaylı bir şekilde istişare ettik. Önceki görüşmelerimizde de Sayın Davutoğlu'nun Kürt sorunu ve Türkiye'nin demokratikleşmesi konularındaki yaklaşımlarını son derece olumlu bulduğumuzu belirtmiştik. Davutoğlu'nun değerlendirmelerini son derece olumlu bulduğumuzu ve bu bağlamda sağlıklı öneriler sunduğunu düşünüyoruz. Bugün de benzer bir görüş alışverişinde bulunduk. Kendisine çok teşekkür ederiz" diye konuştu.
"Barış zeminini güçlendirmek için gerekli adımları atmak büyük önem taşımaktadır"
Hatimoğulları, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrıya ilişkin olarak şunları kaydetti:
"Bu çağrının bugüne kadar geniş kesimler tarafından sahiplenilmiş olması ve herkesin barış konusunda en güçlü şekilde sözünü söylemesi, Türkiye açısından ve diyalog sürecinin barışla sonuçlanması bakımından son derece önemli. Sayın Öcalan'ın yaptığı bu çağrıya, Türkiye'de muhalefet de dahil olmak üzere hem siyasi hem de toplumsal dinamiklerin olumlu yaklaşım sergilemesi ve destek vermesi, barışın bir an önce Türkiye topraklarında tesis edilmesi adına anlamlı bir mesajdır.
Birçok ülkenin ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının bu yöndeki destek açıklamaları da dikkat çekicidir. Bu kadar geniş bir kabul görmüşken geriye şu soruyu sormak kalıyor: Bu barış ve demokratik toplum çağrısının güçlendirilmesi için atılması gereken adımlar nelerdir? Bugün ziyaret ettiğimiz siyasi partilerde de benzer mesajları ilettik.
Bu noktada, özellikle iktidarın ve devletin atacağı adımlar belirleyici olacaktır. Bu çağrının fiili olarak karşılık bulabilmesi ve barış zeminini güçlendirmek için somut adımlar atılması kritik bir gerekliliktir. Bu vesileyle, iktidara ve devlete bir kez daha sesleniyoruz: Barış zeminini güçlendirmek için gerekli adımları atmak büyük önem taşımaktadır."
"Anaların da dile getirdiği gibi, tabutları değil çocuklarımızı sarmak istiyoruz"
Hatimoğulları, SGD ile Şam rejimi arasındaki anlaşmaya ilişkin olarak şunları söyledi:
"Bu anlaşmanın, bölgedeki çatışmaların sona ermesine ve özellikle Alevi-Hristiyan toplumuna yönelik baskı ve katliamların durmasına vesile olmasını ümit ediyoruz. Yapılan anlaşma ve çağrının birbirini tamamladığına, bölgemize barış, huzur ve ihtiyaç duyduğumuz istikrarı getireceğine yürekten inanıyoruz. Bu sürecin başarıya ulaşması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, sürecin barış ve demokratikleşme ile taçlanması için emek veren herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu, hepimizin ortak mücadelesidir. Türkiye'nin barışa kavuşması, akan gözyaşının ve kanın durması, bölgemizin huzura erişmesi, Türkiye ve Ortadoğu halklarının fazlasıyla hak ettiği bir durumdur. Artık dökülen gözyaşı ve akan kan için 'yeter' diyoruz. Anaların da dile getirdiği gibi, tabutları değil çocuklarımızı sarmak istiyoruz. Bizler de aynı çağrıyı yineliyoruz. Bu anlaşmanın vakit kaybetmeden hayata geçmesi için uygun zeminin oluşturulması büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda çağrımızı bir kez daha tekrarlıyorum."
"27 Şubat açıklamasında olumlu unsurların ağırlıkta olduğunu görmekte fayda var"
Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, dünyanın büyük bir belirsizlik dönemine girdiğini belirterek, "Trump yönetiminin Amerika'da iş başına gelmesiyle birlikte, zaten kırılgan olan dünyanın kriz bölgelerinde ciddi risk artışları yaşanmaktadır. Böyle bir belirsizlik döneminde, her ülkenin yöneticilerine, siyasetçilerine ve aydınlarına düşen en önemli görev, kendi ülkelerinin yaralarını sarmak, var olan kırılgan fay hatlarını onarmak ve rehabilite ederek bu sürece güçlü bir şekilde hazırlanmaktır" diye konuştu.
"Sayın Bahçeli'nin açıklamalarıyla başlayan süreci, hem şahsım hem de partimiz açısından önemli bir tarihi fırsat olarak görüyoruz" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Türk, Kürt, Sünni, Alevi, laik ve muhafazakâr tüm kesimlerin, gerilim hatlarını barışçıl yollarla, konuşarak ve yüz yüze gelerek çözebileceğine kesinlikle inanıyoruz. Aşamayacağımız bir mesele, çözemeyeceğimiz bir konu yoktur. Belki de bu sürecin en önemli sonuçlarından biri, daha önce bir araya gelmesi mümkün bile görülmeyen partilerin diyaloğa girmesi olmuştur. DEM ile Milliyetçi Hareket Partisi arasındaki görüşmeler ve Sayın Bahçeli ile DEM yöneticileri arasındaki telefon trafiği bile başlı başına kıymetlidir.
27 Şubat'ta yapılan açıklamayı parti olarak kapsamlı bir şekilde değerlendirdik. 2013 yılındaki çözüm sürecinden hepimizin gerekli dersleri çıkarması gerektiğine inanıyoruz. O dönem Nevruz'da yapılan açıklama ile bugünkü açıklamayı yan yana koyduğumuzda, olumlu unsurların ağırlıkta olduğunu görmekte fayda var. 2013'teki Nevruz açıklamasında silahlı unsurların Türkiye'den çekilmesinden bahsediliyordu. 27 Şubat açıklamasında ise örgütün yalnızca Türkiye'de değil, tüm bölgede tamamen tasfiye edilmesi ve feshedilmesi vurgulanmaktadır. Ayrıca, konfederalizm ve federalizm gibi Türkiye kamuoyunda farklı algılar oluşturabilecek yaklaşımlar yerine, demokratik bir toplumda eşit vatandaşlık ilkesine dayalı bir sistem öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının haklarını kullanabileceği ve üniter yapı içinde de korunabileceği yeni bir sürecin işaret edildiğini düşünüyoruz.
Bunlar, önyargılardan bağımsız olarak ele alınması ve ciddiyetle değerlendirilmesi gereken hususlardır. Bugün bizlerle görüşlerini paylaşan değerli eş başkanlar ve heyet, bu konuda ileri adımların—her ne kadar yavaş da olsa—sağlıklı süreçler içinde ilerleyebileceğini göstermektedir. Bu nedenle vakit kaybetmemek gerekiyor. Çözüm sürecini inşa ederken, her olumlu çabanın önüne engel koymaya çalışan, süreci provoke etmeye veya sabote etmeye yönelik girişimlerde bulunacak farklı karşıtlar da olacaktır. Ancak onların sözlerine takılmaksızın, bu süreci sağlıklı bir şekilde işletmek ve kamuoyuna doğru anlatmak gerekmektedir. Özellikle bu zorlu süreçlerden etkilenen tüm kesimlere, sürecin içeriğini doğru bir söylemle aktarmak büyük önem taşımaktadır."
"Orta Doğu halklarının omuz omuza vermesi lazım"
Davutoğlu, SGD ile Şam rejimi arasındaki anlaşmaya dair, şu ifadeleri kullandı:
"SDG ile Şam yönetimi arasında yapılan anlaşmayı olumlu görüyoruz. Özellikle son dönemde Lazkiye'de ortaya çıkan ve hepimizi derinden etkileyen çatışmalar ve katliamlar nedeniyle, bu tür anlaşmaların tek bir güvenlik şemsiyesi altında gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Suriye'de, Sünnilerin, Alevilerin, Nusrailerin, Kürtlerin ve Hristiyanların yer aldığı bir güvenlik yapılanmasının oluşması ve herkesin kendini güvende hissedebileceği bir ortamın doğması gerekmektedir. Ayrıca, tüm Suriye vatandaşlarının etnik ve mezhebi kimliklerden bağımsız olarak kayda alınarak güvence altına alınması önemlidir. Bu anlaşmadan rahatsız olanlar da vardır. Suriye'deki çatışmalar ve mezhebi ayrımlar üzerinden Orta Doğu genelinde gerilim yaratmaya çalışan bir ülkenin varlığını hepimiz biliyoruz, o ülke İsrail'dir. Bu tür provokasyonlar karşısında, tüm Orta Doğu halklarının omuz omuza vermesi gerektiğini net bir şekilde vurgulamak isterim.
"Orta Doğu'da barış sağlanacaksa, tüm halklar bu barıştan faydalanacaktır"
Türkiye'de yürütülen süreç ile Suriye'deki sürecin birbirini destekler ve ivme kazandırır şekilde ilerlemesi gerekmektedir. Türkiye'deki gelişmelerin 'bizi ilgilendirmez' diyerek Suriye'deki duruma mesafe koymak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Orta Doğu'da barış sağlanacaksa, tüm halklar bu barıştan faydalanacaktır. Çatışma olduğu takdirde ise hepimiz zarar göreceğiz. Bu tarihi bir gerçektir. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Paylaştıkları değerli bilgiler için de kendilerine teşekkür ediyorum. İçten kanaatlerimizi hiçbir kayda alarak ve samimi bir şekilde paylaştık. Türkiye'nin her kesiminin, şehit ailelerinin, tüm çocuklarını kaybeden annelerin de sahip çıkacağı bir dil, eylem ve yol ortaya koyma vaktidir.
Davutoğlu'ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrı
Buradan hükümete ve Sayın Cumhurbaşkanı'na da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, Sayın Erdoğan'ın ve Sayın Bahçeli'nin görüşlerini desteklemek dışında, Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki kanaatlerini ulusa seslenişle toplumla paylaşması ve bundan sonra atılacak adımların yürütme tarafından da desteklendiğini açıkça ortaya koyması büyük önem taşımaktadır.
Meclis açısından bakıldığında ise, Gelecek Partisi ve içinde bulunduğumuz Yeni Yol Grubu olarak, tüm bu süreçte her türlü olumlu katkıyı sağlamaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim."
"Bizler de olumlu bir yanıt bekliyoruz"
Görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Evet, bugün bir randevu talebinde bulunuldu. Henüz bir yanıt almadık ancak bir yanıt geleceğini düşünüyoruz. Bugün Sayın Erdoğan'ın da Meclis Grup Toplantısı çıkışında bu konuda bir açıklaması olmuştu. Bizler de olumlu bir yanıt bekliyoruz" dedi.