DEM Partili Halide Türkoğlu: "Kayyum siyaseti aynı zamanda kadın düşmanlığının da göstergesidir"

DEM Partili Halide Türkoğlu: "Kayyum siyaseti aynı zamanda kadın düşmanlığının da göstergesidir"

Haber: Tacettin DURMUŞ

(KARS) - DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü ve Diyarbakır Milletvekili Halide Türkoğlu, ülke genelinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlama etkinliklerinin startını vermek için geldiği Kars’ta, DEM Partili Kağızman ilçe Belediyesine kayyum atanmasına ilişkin olarak, "Kayyum üzerinden aslında halkın iradesini, kadınların iradesini, farklı kimlik ve inançların iradesini yok saymaya devam ediyorlar. Biz biliyoruz ki kayyum siyaseti aynı zamanda kadın düşmanlığının göstergesidir" dedi.

Türkoğlu, DEM Parti Kars İl Eş Başkanı Arzu Savaş Derman ve partili kadınlar ile DEM Parti Kars İl Başkanlığı'nda basın açıklamasında bulundu. Kars’a 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlama etkinliklerinin startını vermek için geldiklerini belirten Türkoğlu, şunları söyledi:

"'Kadın mücadelesiyle barışı örgütlüyoruz' şiarıyla 8 Mart çalışmalarımızı başlattık. Ülkenin bir yandan doğusundan, bir yandan batısından kadın mücadelesinin 8 Mart üzerinden taleplerini, itirazlarını, isyanını örgütlemek için buradayız. Birçok ilden kadınlar Kars'a gelecekti. Ne yazık ki valiliğin almış olduğu karardan kaynaklı Kars'a giriş çıkışlar yasak olduğu için kadın yoldaşlar bizimle buluşamadı ve birçok engellemelerle karşı karşıya kaldılar. Sebep Kağızman’a kayyum atanması.

"Burada haksız, hukuksuz bir işlem var"

Ne yazık ki bu ülkenin en derin meselelerinden biri olan Kürt sorununu çözmek için hala kayyum atamaya çalışıyorlar. Bugün iktidar çözüm üzerine söylemlerde bulunurken, pratiklere baktığımızda ne yazık ki kayyum siyasetinden vazgeçmediğini, kayyum üzerinden aslında halkın iradesini, kadınların iradesini, farklı kimlik ve inançların iradesini yok saymaya devam ediyorlar. Biz biliyoruz ki kayyum siyaseti aynı zamanda kadın düşmanlığının göstergesidir. Yani sadece Kürtlerin kazandığı belediye düşmanlığı söz konusu değil. Kadınların eş başkanlık sistemiyle örmek istediği yeni yaşam modeline, yerel yönetim anlayışına yönelik saldırı var. Bugün bunu yaparken darbe yapar gibi yapıyorlar. Sabaha karşı polislerin gelip belediyeyi işgal etmesi... Mesai saatinde bir belgeyi verebilecekken sabaha karşı belediye basılıyorsa ve 'biz buraya kayyum atadık' diyorlarsa burada demek ki hukuksuz bir şeyler var.

Şimdi yargı eliyle yeni yöntemler geliştirmişler. Bugün yargı, iktidarın sopası hâline gelmiş. İktidar yargı üzerinde baskı aracı olarak hepimize saldırıyor. Nerede farklı ses, nerede muhalif ses varsa gözaltı, tutuklamalar ve kayyum siyaseti birlikte yürüyor. Kayyum siyaseti rejim anlayışıdır.

"Kağızman’a atanan kayyum politikasını kınıyor, kabul etmiyoruz"

Bizler 8 Mart'a giderken Kağızman’a atanan kayyum politikasını kınıyor, kabul etmiyoruz. Yaptığınız hukuksuzluk bu ülkede insan haklarını, hukuku askıya alan, adaletsizliği pekiştiren mesele hâline geliyor. Bugün kamuoyunda kayyum siyasetine olur verebilecek hiçbir halk kesimi yoktur. Hiçbir kadın aslında kayyum siyasetini kabul etmiyor. Kayyum siyasetinin iktidarın keyfi hukukundan kaynaklı olduğunu, nerede yolsuzluk siyaseti varsa aslında kayyumun da bununla birlikte yürüdüğü, nerede yolsuzluk ve yoksulluk derinleşiyorsa kayyumun da orada var olduğunu görmek gerekiyor.

"Kadına şiddet neredeyse bir kadın kırımı haline gelmiş"

Burada oluşturulan her hukuksuzluk bu iktidarın düşüncesini de ideolojisini de bize göstermektedir. O yönüyle bizler kadın mücadelesiyle değişimden, dönüşümden yanayız. Bu ülkenin demokrasiye ihtiyacı var. Bu demokrasi olmadan hiçbir şekilde sorunlar çözülemiyor. Demokrasi olmadan yolsuzluk da, yoksulluk da, hak gaspları da günbegün artıyor. Kadına şiddet artıyor. Kadına şiddet neredeyse kadın kırımı haline gelmiş ve bunun iktidarın politikalarından bağımsız gelişmediğini biliyoruz. O yönüyle 8 Mart'a giderken mahalle mahalle sokak sokak her yerde bu iktidarın politikalarını teşhir ederken sadece teşhirle kalmayacağız. Barışın bizim için neden önemli olduğunu, demokratik siyasetin bizim haklarımız için neden önemli olduğunu, kayyum siyasetinin irademizi gasp ederken hayatlarımızdan nasıl çaldığını ifade edeceğiz. O yüzden bir yandan tekçi rejimlere, bir yandan kayyumu meşru bilen her bir anlayışa karşı özgürlük ve eşitliğin bu topraklarda hayat bulabilmesi için barış siyasetinin temel gündemimiz olabilmesi için mücadelemizi büyütmek zorundayız.

"Kayyum siyasetiyle bugün aslında demokrasi güçlerini, kadın özgürlük mücadelesine ket vurmak istiyor"

Onlar her yönünde baskı, tutuklama, kayyum siyasetiyle bugün kadın özgürlük mücadelesine ket vurmak, zayıflatmak istiyor. İnsanları umutsuzluğa sevk etmek istiyorlar. Umudun olmadığı yerde değişim olmaz. O yüzden biz iktidarın ne yaptığını çok iyi biliyoruz. Çözümse bunu çözüm olarak görüyorlarsa biz bu çözümü kabul etmiyoruz. Kayyumun olduğu yerde çözüm olmaz. Kayyumun olduğu yerde iktidarın baskı, inkar politikası var demektir. Her gün derinleşen eşitsizlik, yoksulluk var demektir. Biz o yüzden böyle yaşamak istemiyorsak, kendi kendimizi yönetmek istiyorsak kendi kimliklerimizle, dillerimizle, kültürlerimizle, inançlarımızla, farklılıklarımız var olmak istiyorsa bir kere bu kayyum rejimini ortadan kaldırmamız lazım. Bu ülkenin demokratik olma meselesini hep birlikte çözmemiz gerekiyor. Özellikle kadınlar bunu defalarca ifade ediyorlar. Sokaklarda, alanlarda, bu ülkenin antidemokratik bütün uygulamalarında her yerde teşhir ediyorlar ve demokrasinin olmadığı yerde biz biliyoruz ki aslında yaşam da olmuyor.”