DEM Partili Nevroz Uysal: "Hasta mahpuslar sağlık hakkına erişemiyor, arama adı altında çıplak arama, kelepçeli muayene dayatması yapılıyor"

(TBMM) - DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, “Cezaevlerinde binlerce mahpus insan haklarına, insanlık onuruna aykırı bir biçimde sağlık mücadelesi veriyor. Sağlık hakkına erişemiyor, tedavisini yapamıyor, tedavisiyle ilgili engellemeler yaşıyor. Kelepçeli muayene ve ağız içi arama dayatması yapılıyor. Koğuşlarına yerleştirilen kameralarda anbean izlenirken arama adı altında çıplak arama işkencesine ve tacize maruz kalıyor” dedi.
DEM Partili Nevroz Uysal Aslan, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin durumuna ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Uysal Aslan, şunları söyledi:
"Erkeklik sistemiyle kurulan hapishanelerde kadın mahpuslar birçok sorun yaşıyor"
"Bugün maalesef Türkiye cezaevlerinde binlerce mahpus, binlerce kadın mahpus insan haklarına, insanlık onuruna aykırı bir biçimde sağlık mücadelesi veriyor. Sağlık hakkına erişemiyor, tedavisini yapamıyor, tedavisiyle ilgili engellemeler yaşıyor. Kelepçeli muayene ve ağız içi arama dayatması yapılıyor. Koğuşlarına yerleştirilen kameralarda anbean izlenirken arama adı altında çıplak arama işkencesine ve tacize maruz kalıyor. Cezaevlerinde kalan onlarca hasta mahpus, engelli kadın mahpus, kanserden KOAH'a, kalp hastalarından karaciğer hastalıklarına, romatizmaya, eklem hastalıklarına kadar birçok ciddi ağır hastalıkla yaşam mücadelesi veriyor. Hapishaneler erkeklere göre kurgulanmış, inşa edilmiş ve erkeklik sistemiyle kurulan bir yerde kadın mahpusların yaşamış olduğu infazdan sağlığa erişime, yaşam biçiminden mahremiyete kadar birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Cezaevlerinde bulunan kadın mahpusların bir kısmı da tabii ki görme, hareket, temel ihtiyaçlarını karşılama gibi birçok ciddi sıkıntı ve engellerle karşı karşıya kalırken cezaevleri yani hapishaneler, zindanlar var olan bu hastalıkları iyileştirme değil daha da ağırlaştırma mekanları haline gelmektedir. Bakınız bir örnek Fatma Özbay. 28 yıldır hapishane sürecinde kalıyor ve birçok hak ihlallerle karşı karşıya kalan ağır hasta mahpus olan Fatma Özbay için birçok hukuk kurumu, insan hakları kurumu ve binlerce inisiyatifinin yapmış olduğu birçok çalışma, çağrı ve başvurular var. Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi'ne tutulan Özbay, üçüncü evre meme kanseri teşhisi ile ciddi bir sağlık mücadelesi veriyor. Özbay'ın bu süreçte bir göğüsü alındı. Kemik erimesi hastalığı ilerledi. Sol göz retinasında yırtılma nedeniyle bir lazer operasyonu geçirdi. Vertigo rahatsızlığı ile boyun ve bel fıtığı hastalıkları bulunan Özbay'ın sağ gözünde siyah lekelenmeler ve hastalığında ilerleme var. Baş dönmesi kronik migren gibi sağlık sorunları yaşıyor. Halen kanser tedavisi gören Özbay yaşam mücadelesini hapishane gibi sınırlı, engelli ve ağır koşullarda sürdürmek zorunda kalıyor. Özbay gibi hapishanelerde olan birçok kadın mahpus var. Örneğin Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan Cihan Erdinç. fiziksel engelli, kalça protezi bulunuyor, iki koltuk değneği olmadan yürüyemiyor ancak hapishane tutulmaya devam ediyor.
"Hasta mahpusların tahliye edilmemeleri, rehin tutulma hali doğrudan yaşam hakkına kast etmek anlamına gelmektedir"
Yine Bakırköy'de bulunan Songül Yıldırım, KOAH hastası, Tenzile Acar, aynı zamanda Şırnak'ta ailesini ve sağlık koşullarını yakından takip ettiğimiz birisi, kronik hepatit B ve ağır tüberküloz hastası ancak halen ne Sağlık Kurulu raporlarla ne de Adli Tıp Kurumu'nun vermiş olduğu raporlarla rehin tutunma hali sürdürülüyor. Yine Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi'nde Güneş Tekin kanser hastası, Havva Ak kanser hastası, Zahime Afşin ağır engelli tekerlekli sandalye yaşamını sürdürüyor ancak hala hapishanede tutunmaya devam ediyor. Yine Ankara'da bulunan Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi birçok kere infaz yakmalarla, kurul kararlarıyla ve hastane mahpuslarla gündeme geldi. Selvel Yıldırım. Burada çokça dile getirdiğimiz mahpuslardan birisi sağ gözünü kaybetti. Diğer gözündeki görme yüzde 20 iken hem tedavi süreci hem de tahliye edilme süreci engelleniyor. Yine Kayseri Kadın Kapalı Cezaevinde bir bacağı olmayan epilepsi hastası Dicle Bozan. Dicle Bozan'ın proteze erişimiyle ilgili birçok kez başvuru yapmış, ekonomik nedenlerle Sağlık Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasındaki yazışmalardan dolayı geciken bu protezle ilgili Dicle Bozan halen sorun yaşıyor. Protez değişimiyle ilgili talep aradan aylar geçmesine rağmen teknik prosedürlere takılarak bekletiliyor. Yine kadın Bünyan Kadın Hapishanesi'nde bulunan Melek Akgün yüzde 82 engelli kalp ve böbrek hastası. Adını sayamadığım hapishanelerde aynı benzer durumda daha kronik ve ağır hastalıklarla beraber tutulan binlerce kadın mahpus var. Hasta mahpusların maruz kaldığı bu hak ihlalleri tahliye edilmemeleri, rehin tutulma hali doğrudan yaşam hakkına kast etmek anlamına gelmektedir. Daha önce buna bir cinayet, siyasi cinayet, siyasi ölüm diye tarif etmiştik. Çokça tepki almıştı. Ancak ortaya çıkan tabloya baktığımızda var olan bu durum halen güncelliğini koruyor. Adalet Bakanlığı'nın 2024 yılının ilk 11 ayında hapishanelerde 709 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi dehşet ve korkunç verici bir biçimde birçok açıklamada bağımsız kuruluşun, uluslararası kuruluşun raporlarında yer aldı. Ancak bu risk hapishanelerde bulunan mahpuslar için yaşam hakkını tehdit eden bu risk halen devam etmektedir. Hapishaneler bir cezaevleri hapishaneler bir toplu katliam merkezine dönüşmemelidir. Hapishane ölüm evi olmamalıdır. Bu katliamları göz göre göre yapan ilgili kurumlar ve yetkililer bu husustaki ivedi tavrını ve tutumunu derhal değiştirmelidir."
"Ölüm kıyısında onur ve yaşam mücadelesi veren hapishanelerdeki mahpusları tutmak ahlaki, vicdani, hukuki ve insani midir?"
Adalet Bakanlığı, Ceza Tevkif Evleri Müdürlüğü ve tüm kamuoyuna seslenen Uysal Aslan, "Ölüm kıyısında onur ve yaşam mücadelesi veren hapishanelerdeki mahpusları tutmak ahlaki, vicdani, hukuki ve insani midir? Bakın Kayseri Bünyan İkinoğlu'da sağ eli ve sağ bacağı olmayan Şaban Kaygısuz. Burada en çok dile getirilen mahpuslardan birisi. Kendisinin cezaevi şartlarında hayatını yalnız başına idare ettiremeyeceği bir başkanın yardımına muhtaç olduğunu belirten bir adli tıp kurumu raporu var. Tüm eleştirilere ve eksiklere rağmen. Ancak bu rapora rağmen Kaygısuz tahliye edildi mi? Hayır. İkinci bir rapor alınarak farklı gerekçeler önüne sürülerek savcılığın tavrı kararlarıyla halen cezaevlerinde tutuluyor. Sağlık koşulları gün geçtikçe ağırlaşıyor" diye konuştu.
"Mahpusların, tutsakların, zindanlarda bilhassa hasta mahpusların vermiş olduğu bu onur savaşının yanındayız"
DEM Partili Uysal Aslan, İdari Gözlem Kurulu kararlarıyla verilmiş olan bu hapis cezalarının yüzlerce mahpus için benzer bir süreçten geçtiğine değinerek "Buradan bir kez daha seslenmek istiyorum. Ceza hukukunun temel ilkesi olan kesim hüküm ilkesini infaz aşamasından yeniden bir yargılamaya dönüştürmek aynı ceza ile ilgili mükerrer cezalar vermektir" dedi.
Bu sistemin hem infaz hukukuna hem ceza hukukuna hem de insan haklarına aykırı olduğunu söyleyen Uysal Aslan, "Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözleşmesi'nin 'insanlık onuruna aykırıdır' maddelerine ve yargılamayla ilgili tüm maddelerine evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Görünürde sözde iyi hal değerlendirmesi üzerinden özgürlükleri gasp edilen esaret altına alınan siyasi rehine konumunda bulunan tüm mahpusların özgürlüğüne erişmesi için bu kurullar derhal kaldırılmalıdır. Mahpusların, tutsakların, zindanlarda bilhassa hasta mahpusların vermiş olduğu bu onur savaşının yanındayız" diye konuştu.