Gaziantep’te, ‘Ahlak Şurası’ tamamlandı

GAZİANTEP Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İslam Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi ev sahipliğinde, İslâm Düşünce Enstitüsü ile Türkiye Yazarlar Birliği’nin paydaşlığında, çağdaş ahlak krizini çok yönlü biçimde ele alarak çözüm arayışlarını kamuoyuyla paylaşmayı hedefleyen ‘VI. Ahlâk Şûrası’ tamamlandı.

Bu yıl altıncısı Hasan Kalyoncu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ve 3 gün süren Ahlak Şurası’nın sonuç bildirgesi yazıldı. 13 maddeden oluşan bildirgeyi slam Düşünce Enstitüsü (İDE) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez okudu.

Bildirgede, postmodern çağda haz ve tüketimi merkeze alan bir dünya görüşüne evrildiği belirtilerek, bu süreçte, küreselleşme ve dijitalleşmenin etkisinin tüm toplumları kuşattığı ifade edildi. Cinsiyetin ve haysiyetin korunması, insanın mahremiyetine, bedenine ve fıtratına hürmetin ayrılmaz bir parçası olduğu bunun insanlığın bekası için zaruri olduğu kaydedilerek,’’Aydınlanmayla sekülerleşen Batı düşüncesi ve tecrübesi, postmodern çağda haz ve tüketimi merkeze alan bir dünya görüşüne evrilmiş, bu süreç, küreselleşme ve dijitalleşmenin etkisiyle tüm toplumları kuşatmıştır. Bireycilik, haz ve tüketim kültürü, insanın manevi yönünü gölgede bırakırken, kötülük daha görünür ve bulaşıcı hale gelmiştir. Modern bilim ve teknolojinin tekelleşmesi söz konusu ahlak krizinin dünyanın tamamına yayılmasına sebebiyet vermiştir. Bu krizin kökeninde ahlakın temelini oluşturan metafizikten mahrumiyet vardır. Yaratıcının merkezden çıkarıldığı, ahlâkî ilke ve fazîletlerin göreceliğe teslim edildiği bir dünyada, çözüm değil krizlerin ve zulmün üretilmekte olduğu artık fark edilmelidir. Cinsiyetin ve haysiyetin korunması; insanın mahremiyetine, bedenine ve fıtratına hürmetin ayrılmaz parçasıdır. Bu saygı, insanlığın bekası için zaruridir. İnsanın cinsel arzu, güdü ve dürtüler üzerinden tanımlanması ve bu mahut tanımın bir kimliğe dönüştürülmesi, bu kimliğin bir ideolojiye dönüşerek bilimi, hukuku, sanatı, medyayı hatta dini baskılayan bir meydan okumaya dönüşmesi asla kabul edilemez. Bu konu sadece ahlâkî bir mesele olarak değil, insanın, ailenin ve toplumun istikbal ve istiklal meselesi olarak ele alınmalı ve bu konuda topyekun mücadele verilmelidir. Megakentlerin kuruluşunda şehirleşme, mimari, mekân, ahlâk ilişkisi gittikçe daha büyük önem arz etmekte ve tüm ilişkileri ciddi şekilde etkilemektedir. Evler, sokaklar, caddeler, binalar ve şehirler insan-tabiat, insan-insan ve insan-toplum ilişkisini yeniden ahlâk temelinde kuracak şekilde tanımlanmalıdır. Adil ve merhametli şehirler; tesanüdü esas alan mahalleler, huzurlu ve mutlu aileler ancak güçlü ahlâkî ilke ve ilişkilerle kurulabilir, yaşatılabilir. Şehir inşasında ve şehir ıslahı projelerinde bu konu üzerinde ehemmiyetle durulmalıdır. İnsanlığın geleceğini etkisi altına alacağı anlaşılan yapay zekâ teknolojisinin doğuracağı problemlerin insan, fıtrat ve ahlâk ekseninde ele alınması bir zorunluluk arz etmektedir. Yapay zeka ile pekişen dijital dünya düzeninin ahlâkî normların birçoğunu hükümsüz bırakma ihtimali vardır. Buradan hareketle VII. Ahlâk Şûrasının “Yapay Zeka, Dijitalleşme, Ahlâk ve İnsanlığın Geleceğiö başlığı altında yapılması kararlaştırılmıştır. Şûralarda konuşulan tüm meselelerin bir çözüme kavuşabilmesi, çözümlerin anlamlı olabilmesi ve insana dair sorumlulukların idrak edilebilmesi için tüm insanlar Gazze’deki vahşete asaletle karşı durmalıdır’’ denildi.

Haber- Kamera: Kadir GÜNEŞ -GAZİANTEP- DHA)