İzmir’de nevruz binlerce kişinin katılımıyla kutlandı: İktidara ‘Ekrem İmamoğlu’ tepkisi

(İZMİR) - İzmir’de Nevruz kutlamaları bu yıl da Gündoğdu Meydanı’nda düzenlendi. Binlerce vatandaşın katıldığı kutlamada yapılan konuşmalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve ardından başlayan protestolarda polisin sert müdahalesine tepki gösterildi.
İzmir’de Nevruz kutlamaları bu yıl da Gündoğdu Meydanı’nda düzenlendi. Kutlamalar için binlerce vatandaş meydana akın etti. Kadınların yöresel kıyafetleriyle katıldığı kutlamalarda Kürtçe sloganlar atıldı.
Erdoğan: “Nevroz’un ateşi barış ve umudumuzu büyütüyor”
Açılış konuşmasını yapan DEM Parti İzmir İl Eş Başkanı Fulya Erdoğan, “Savaşın değil barışın, baskının değil halk iradesinin kazanacağı bir yaşam mümkün. Nevroz’un ateşi barış ve umudumuzu büyütüyor” diye konuştu.
Odabaşı: “Yaşasın nevroz”
DEM Parti İzmir İl Eş Başkanı Selçuk Odabaşı, “Tarih boyunca ezilenlerin direniş ruhunu kuşandığı, özgürlüğe olan inancını haykırdığı ve yeni bir toplamsal düzenin müjdelendiği gündür. İzmir’de İstanbul’da ülkenin her tarafında bizim ve Orta Doğu’nun geleceğini belirleyecek bir süreci şekillendirilecek bir iradeyi dosta, düşmana gösteren, boyun eğmeyenlerin, dik duranların coşkusuyla hepinizi selamlıyorum. Yaşasın nevroz” dedi.
Sarıca: “Onurlu bir barış, onurlu bir mücadeleyle inşa edilir”
Kürtçe başladığı konuşmasına Türkçe devam eden Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Eylem Sarıca, barış vurgusu yaparak, şunları söyledi:
“Siyasi rehine olan tutulan Figen Yüksekdağ, Leyla Güven, Selahattin Demirtaş olamk üzere tüm siyasi tutsaklara selam olsun. Bizler burada tarihin yükünü omuzlarımızda, umudu yüreğimizde taşıyarak nevrozu karşılıyoruz. Nevroz bizim için özgürlüğün, direnişin ve yeniden doğuşun adıdır. Yıllardır bu topraklarda zulme direnen kadınların, çocukların, gençlerin özgürlük haykırışıdır. Onurlu bir barış, onurlu bir mücadeleyle inşa edilir. Tehdide, kayyumlara, kadın katliamlarına karşı bugün buradan sesimizi yükseltiyoruz. Baskılarla, gözaltılarla, zindanlarla bizleri korkutmaya çalışanlar unutmasın ki kadınlar olarak yaşamlarımız ve haklarımız için sokakta ve yaşamın her alanında verdiğimiz mücadeleyi büyüteceğiz. Ne biz susarız ne de mücadelemiz durur. 8 Mart’tan bugüne yaktığımız nevrozun ateşi sadece bir geleneğin değil; özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin eşitliğidir. Asrın çağrısı etrafında birleşip onurlu bir barış inşa edelim.”
Merttürk: “Memleketin dört bir yana direniş alanı”
Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından yaşanan olaylar üzerinden iktidarı eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Bugün yüz yıllar önce zalimlere boyun eğmeyen, zalim bir halkın karşısında nevroz ateşini yakan isyan ateşi bugün bu nevrozda yanıyor. Bizler burada halkların eşitliği için, özgürlüğü için, barış için yeniden tüm memlekette mücadeleyi yeşertiyoruz Nevroz'a gelirken. Memleketin dört bir yana direniş alanı. Çünkü biliyoruz bizlere faşizmden ve yoksulluktan başka bir seçenek bırakmayanların karşısına halkın iradesiyle dikiliyoruz. 16 milyonluk bir şehrin başkanı yine halkın iradesi gasp edilerek uydurma gerekçelerle gözaltına alınıyor. Bir yandan ‘süreç’ deyip ‘devlet inisiyatifi’ deyip barış talebine kulaklarını tıkıyorlar görüyoruz. Halkın barış, eşitlik, insanca yaşam talebine kulaklarını tıkamalarına, bunu görmezden gelmelerine asla izin vermeyeceğiz. Memleketin dört bir yanında bizi baskıyla yıldırmaya çalışıyorlar. Buraya gelirken sadece İzmir'de 150 arkadaşımız gözaltına alındı. Sadece eyleme katıldıkları için. Bu faşizmin karşısında elbette hep birlikte omuz omuza mücadele edeceğiz.
Bir yandan ‘süreç’ diyenler, başka bir yandan Kürt halkını, halkları, insanca yaşam umudumuzu teslim almaya çalışıyorlar. Bizi teslim almak isteyenlerin karşısına eşitliği de barışı da özgürlüğü de kendi ellerimizle kuracağız. Halkın iradesiyle buradayız. Halkın iradesi bugün Ankara'da, İzmir'de, İstanbul'da sokaklarda memleketin dört bir yanında sokaklardayız.
Ve şunu çok iyi biliyoruz. Bu memleketin barışı eşitliği de özgürlüğü de ancak ve ancak bizim örgüt ve mücadelemiz getirecek.”
Bektaş: “Savunma susmadı, susmayacak"
HDK Eş Genel Sözcüsü Meral Danış Bektaş, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun görevden alınmasını eleştirerek, “Milyonlar barış, özgürlük, eşitlik dedi. Ve mücadele etti. Aynı zamanda büyük bir direniş örneği de ortaya koydular. Ve tabii ki İzmir de bu kentlerden bir tanesi. Yarın da İstanbul'da büyük bir nevroz coşkusu var. Fakat iktidar iktidar bu coşkuya karşı ne yapıyor? Darbe pratiklerine devam ediyor. İstanbul Barosu'nun yönetimini dün görevden aldılar. Hukuksuzluğun geldiği en önemli noktalardan bir tanesi. Bu kararı kınıyoruz. Bu karar hukuksuzdur. İstanbul Barosu'nu İstanbul Barosu avukatları seçer. Mahkemeler avukatların iradesine kayyum atayamaz. Savunmayı susturacaklarını sananlar, avukatların susacaklarını sananlar büyük yanılıyor. Savunma susmadı, susmayacak” diye konuştu.
“Mahkemeler halk iradesine el koyarsa o seçimlerin bir anlamı kalmaz”
İmamoğlu’na yönelik soruşturmaya da tepki gösteren Bektaş, şu ifadeleri kullandı:
“En son Kağızman'a kayyum atandı. Öncesinde Van'a kayyum atandı ve toplamda 13 belediyeye kayyum atandı. Yani darbe yapıldı. Şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, gözaltında. Nedenini hepimiz biliyoruz. Siyasi bir müdahale olduğunu dünya da biliyor.
Çünkü gerçek bu. Bu iktidar hakikaten seçim sonuçlarını tanımamak için yargıyı bir silah olarak kullanmaya devam ediyor. Kayyum artık bir yönetim biçimi onlar için. Seçimle alamadıklarını kayyumla gasp ederek el koyuyorlar. Biz bu kayyum kararlarını tanımıyoruz, tanımayacağız. Biz nasıl Hakkari'nin kayyumunu tanımıyorsak ve ona karşı mücadele ediyorsak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe başkanlarına kayyum atama hazırlığını da kabul etmiyoruz. Milyonlarca İstanbullunun seçtiği iradeye uyduruk gerekçelerle el konulmasının, hiçbir izahı ve kabul edilebilir yönü yoktur. Bu seçimler yapılıyor. Seçimde her türlü hileye hurdaya rağmen kaybettiyseniz kabul edeceksiniz. Mahkemeler halk iradesine el koyarsa o seçimlerin bir anlamı kalmaz. Bu nedenle biz İstanbul'la ilgili de bu girişimden bir an önce vazgeçilmesini, belediye başkanlığın görevine başlaması gerektiğini İzmir'den söylüyoruz. Ekrem İmamoğlu da Abdullah Zeydan'ı da Sıdık Akış'ı da Ahmet Türk'ü de ve diğer bütün belediye başkanlarını görevinin başına dönmesini istiyoruz. Ve dönünceye kadar da buna bu mücadeleye devam edeceğiz. Bugün gazetelerde tekrar çarşaf çarşaf yazmışlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yok terör laflarını yine dillerine doladılar ya! Kent uzlaşısıyla ilgili İmamoğlu, sorgulanıyormuş. Kent uzlaşısı nedir? Bir ilde, bir ilçede, bir merkezde partilerin kendi aralarında anlaşması halkın oradaki demokrasi güçlerinin demokratik dinamiklerin kent bileşenlerinin istedikleri adaya oy vermesidir. Kendi belediye başkanlığı belediye meclis üyelerine seçmesidir. Bir gizli tanık kent uzlaşısıyla ilgili gizli tanık ifade verecekmiş. Şaka desek şaka değil. Mizah desek değil. Hakikaten trajedi. Gülelim mi ağlayalım mı bilmiyorum.”
“Şimdi demokrasi olmadan nasıl barış olacak?”
Ülkenin birçok noktasında devam eden protestolara da değinen Bektaş, “Çok önemli bir dönemeçteyiz. Çünkü iktidar bir yandan barış görüşmeleri, İmralı'da yapılan görüşmelerde samimi olduklarını söylerken diğer yandan demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntılarına bile tahammül edemiyorlar. Şimdi Türkiye'nin dört bir yanında protestolar var ve bu sabah itibariyle gözaltılar başladı. Çok sert müdahaleler var. Bir kere barış ve demokrasiyi nasıl ayıracaksınız? Barışa giden yol demokratik toplumdan geçer. Hukuki zeminden geçer. Siyasi zeminden geçer. Şimdi demokrasi olmadan nasıl barış olacak? Hak ve özgürlükler ayaklar altına alınınca nasıl barış olacak? Ama biz bundan vazgeçmeyeceğiz. Biz demokrasi mücadelesini de barış mücadelesini de yükselteceğiz. Birlikte mücadele suçmuş gibi gösteriliyor. Ama bunların hiçbiri ne savcıların konusudur, ne suçun konusudur. Tamamen siyasetin müdahalesiyle karşı karşıyayız. Barışın kendisi yoldur. Biz bu yolda yürümeye devam edeceğiz” dedi.