Kadın Dayanışma Komiteleri: Bu ülkede tarikatlar oldukça çocuklara istismar, kadınlara ölüm düşecek

(ANKARA) - Kadın Dayanışma Komiteleri “Kadınlar Değil Bu Düzen Kaybedecek” sloganıyla birçok ilde eylem düzenledi. İstanbul'da düzenlenen buluşmada konuşan TKP Merkez Komite Üyesi ve Kadın Dayanışma Komiteleri Sorumlusu Senem Doruk İnam, "Bu ülkede tarikatlar oldukça çocuklara istismar, kadınlara ölüm düşecek. Laikliği ayaklar altına alacaklar. Biliyoruz ki eşitlik olmadan, bağımsızlık olmadan, laiklik olmadan özgürlük olmaz. Özgürlük olmadan kadınların hakkı olmaz" dedi.
Kadın Dayanışma Komiteleri, 2025 yılının hükümet tarafından, aile yılı ilan edilmesine değindiği 8 Mart açıklamasında, "2025 yılını 'Aile Yılı' ilan eden düzen, kadına tanıdığı varlık alanını henüz yılın başında, bir kez daha belirledi. Buna itiraz eden herkesi de aileye düşman ilan ettiler üstelik. Kadınları yenebileceklerini sanıyorlar. Gelin 8 Mart’ta hep birlikte kimin yenileceğini gösterelim” çağrısıyla itirazlarını sokaklara taşıyacaklarını duyurmuştu. Bu kapsamda komiteler, “Kadınlar Değil Bu Düzen Kaybedecek” sloganıyla birçok ilde eylem düzenledi.
İstanbul’da kadınlar, Kadıköy Mehmet Ayvalıtaş Parkı’nda bir araya geldi. Yoğun katılımın olduğu buluşma, açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmanın sonrasında sanatçı Gülcan Altan şarkılarını seslendirdi. Buluşmaya katılan yüzlerce kişi hep bir ağızdan Altan’ın şarkılarına eşlik etti. Mehmet Ayvalıtaş Parkı’ndan yükselen “Kadınlar ayağa, bu düzeni yıkmaya", "Kadın düşmanı patron düzeni” sloganlarının ardından ilk konuşmayı bir sağlık çalışanı yaptı.
"Bu düzenin yeni sömürülecek kölelere ihtiyacı var"
2025’in aile yılı ilan edilmesine değinerek sözlerine başlayan sağlık emekçisi, şunları söyledi:
"Neydi amaçları, sevgi dolu bir aile ortamını vurgulamak ve bunu güçlendirmek miydi? Hayır. Onlar bizi kuluçka makinesi olarak görüyorlar. Bol bol çocuk doğurmamızı istiyorlar. Çünkü hiç olmadığı kadar doğum oranları azaldı. Bu düzenin yeni sömürülecek kölelere ihtiyacı var. Mevcut köleleri yaşlanıyordu ve emekçiler zaten sırtlarına yüktü. İşin aslı hem bu düzene çalışıp sömürülmesi için çocuk doğurmak, hem de sömürülmek görevi.
"Sağlık emekçisi kadınların ilk ve en acil talebii, kreş hakkıdır"
Bizler anne olduktan sonra daha dikişlerimiz tam olarak kaynamamışken, daha bebeğimiz ile yeni yeni bağ ve beslenme düzeni oluşturulmuşken daha 8. haftada alanda aktif olarak çalışmak zorunda kalıyoruz. Ücretli izin hakkının en başta kadın ve bebek fizyolojisinden birhaber düzenlenmesine itirazımız var. Oysaki küçücük bir ada olan Küba’da doğum sonrası ücretli izin süresi tam 1 yıl. Sağlık emekçisi kadınların ilk ve en acil talebii, kreş hakkıdır. Kreşler olmadığında çalışmak zorunda olan bütün emekçiler çocuklarını yoksul mahallelere yuvalanan tarikatlara, kuran kurslarına bırakmak zorunda kalıyor. Kreş hakkı yalnız çalışmak için değil çocuklarımızı çocuklarımızın aklını korumak için de bugün en önemli ihtiyacımız.
"Sağlıkta şiddetin sorumlusu piyasacılıktır"
Bizlerin yaşadığı bir başka sorun: Güvenliğimiz. Bu düzen nasıl kadına karşı şiddeti erkeklerin üzerine yıkmaya çalışıyorsa hastanelerde yaşanan şiddetin sorumluluğunu da hasta yakınlarına yıkarak kurtulmaya çalışıyor. Oysa bu sorunun tek bir sorumlusu var: sağlıktaki piyasacılıktır. Piyasalaşmanın gölgesinde ne halkın sağlığı kaldı ne meslek onuru kaldı ne de bilimsellik kaldı. Geriye kocaman bir tezgah kaldı aslında. Bu tezgahta kâr hırsı var, performans sistemi var, özel hastanelere sevk var, bebek katili çeteler var, ameliyat masasında hastayla pazarlık yapanlar var! Yani tepeden tırnağa çürüme var. Diğer tarafta da yalnızlaşan biz emekçiler var. Buna mahkum değiliz ve aslında yalnız da değiliz bakın hep birlikte buradayız. Tüm bunları değiştirmek için sadece birlikte hareket etmeye ihtiyacımız var."
"Aydınlık günler için mücadele etmeye devam edeceğiz"
Tiyatro sanatçısı Senan Kara, “Biz kadınların var olma mücadelesi yüzyıllardır sürmekte. Afife Jale'nin verdiği mücadele hiçbir zaman boşa gitmedi. Biz onun gibi öncü kadınların mücadelesi sayesinde bugün sahnelerdeyiz. Halkımızın umutsuz hissettiği günlerden geçiyoruz. Biliyoruz ki verilen hiçbir mücadele boşuna değildir. Umudumuzu kaybetmiyoruz. Çünkü bugün burada ve memleketin pek çok yerinde karanlığa, zorbalığa, sömürüye, şiddete itirazımız var diyenler olarak birlikteyiz. Ve birlikteyken onlardan çok daha güçlüyüz. Bizler o bayrağı hiçbir zaman düşürmeyeceğiz. Aydınlık günler için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
"Kadınları korumak yerine bize aile yılını hediye etmeye çalışıyorlar"
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey, “Hiçbir kimse tarafından korunmayan ama buna rağmen boyun eğmeyen kadınların ve çocukların selamını getirdim. Bugün sadece bir kutlama günü değil, mücadele günü. Bu mücadele sosyalizmin, kökü sosyalizme dayanıyor. 1910 yılında Clara Zetkin ve yoldaşlarıyla birlikte ilan edildi. İlan ettiklerinde bin sekiz yüz elli yedideki New York'taki işçi görevine kadın işçi grevlerine dayanmıştı bu mücadele. Ve bu şekilde 8 Mart'a ilan ettiler. Fakat biz kadınların mücadelesi sona ermedi. Ülkemizde de halen sürüyor. Kazanımlarımızı korumak ve devam ettirmek için” diye konuştu.
2024 yılında Türkiye’de 396 kadının öldürüldüğünü, 2025 yılının Ocak ve Şubat aylarındaysa 67 kadının öldürüldüğünü belirten Müjde Tozbey, “Öldürülen kadınların yüzde 71'i aile içinde katledildi. Ama devlet aygıtları halen şiddete maruz kalan kadınları korumak yerine bize aile yılını hediye etmeye çalışıyorlar” dedi.
"Düzeniniz batsın kadınlar yaşasın"
Tozbey, sözlerini şöyle tamamladı:
“Evet 2025 yılını 'aile yılı' olarak ilan ettiler. Aile Sosyal Hizmet Bakanlığı bu yılı ilan ederken hiç şundan bahsetmedi. Şiddete maruz kalan tecavüze uğrayan kadınlar için neler yapacaklarından bahsetmediler. Maddeler sıraladılar. O maddeler arasında bir havayolu şirketinden ailece bilet aldığınızda indirim uygulanacağını söylediler. Ya da ünlü bir kuyumcudan elmas zümrüt aldığınızda ailece gittiğinizde size de indirim uygulayacağız dediler. Peki öldürülen ve tecavüze maruz kalan kadınlara ne olacak? Nasıl bir politikanız var? Hiç açıklama yaptılar mı? Tabii ki hayır. Biz aile yılında şunu görüyoruz: İstedikleri şey biz kadınları eve hapsetmek. Ama Türkiye'deki en önemli şeyi unutuyorlar. En büyük muhalif güç biz kadınlar. Biz kadınların gücü. Asla bunu ezemeyecekler. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak sizlerle yan yana, omuz omuza asla susmayacağız. Yılmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. 8 Mart bizlerin günü. Düzeniniz batsın kadınlar yaşasın."
"Bugün bu karanlığa karşı itiraz etmek için buradayız"
TKP Merkez Komite Üyesi ve Kadın Dayanışma Komiteleri Sorumlusu Senem Doruk İnam, şunları söyledi:
“İstanbul'un dört bir yanından gelen aklıyla, yüreğiyle mücadeleyi büyüten kardeşlerim, kadınlar, sizleri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde 8 Mart'ı bize miras bırakan mücadeleci kadınların, direngen kadınların, cesaretli kadınların en devrimci duygularıyla, en dayanışmacı duygularıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz. Selam olsun mücadeleci kadınlara. Hepimiz aynı sorunları yaşıyoruz. Aynı göğün altında aynı karanlığı yaşıyoruz. Bugün bu karanlığa karşı itiraz etmek için buradayız. Kardeşlerim, yoksuluz. Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz. Biz açlıkla, yoksullukla boğuşurken evimize ekmeğimizi nasıl getireceğimizi düşünürken çocuklarımızın beslenme çantasını nasıl dolduracağız diye kaygılanırken bu ülkenin zenginliklerine çöken patronlar kasalarını doldurmaya devam ediyorlar. Bizler çalışıyoruz, emeğimizin karşılığını alamıyoruz.
"Güçlerini bu iktidardan kurdukları bu saltanattan alıyorlar"
Çabalıyoruz, emeğimiz değersiz görülüyor. Nasıl olsa güvencesiziz değil mi? O yüzden kapının önüne ilk bizi koyuyorlar. Sonra iş mi arıyorsunuz? İlk önce çocuk doğurup doğurmayacağınızı soruyorlar size. Bir yandan üç çocuk doğurun diye avaz avaz bağırırken diğer yandan hamile kalacak korkusuyla işe almıyorlar. Güçlerini bu iktidardan kurdukları bu saltanattan alıyorlar. Bizi zorbalıkla baş başa bırakıyorlar. İş yerlerinde sürekli baskıyla karşı karşıya bırakıyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü güçlerini bizim yalnız olmamızdan alıyorlar. Gücümüzü birlikte göstereceğiz. Mücadelemizi birlikte göstereceğiz. Dayanışmamızı birlikte göstereceğiz. Var mısınız bu yolda bizimle kardeşler? Var mısınız gösterelim onlara?
"Kadınlar biz yaşamak istiyoruz diye haykırırken sağır oldular, kör oldular. Ama susmadılar"
Kardeşlerim öyle bir ülke yarattılar ki hayatımızı geleceğimizi çaldılar. Evlatlarımızı onların geleceklerini de çaldılar. Gidilecek okul güvenle gidilecek park bırakmadılar. Yarattıkları canavarlar bıçakları kalbimize sapladılar. Bu aşağılık düzen, bu iktidar bizi kadınları silmek istiyor. Kadınlar biz yaşamak istiyoruz diye haykırırken sağır oldular, kör oldular. Ama susmadılar. Öyle bir konuştular ki öyle utanmazca, öyle yüzsüzce konuştular ki. Dediler ki 'biz koruma kararı verdik ama onlar kapıyı açtıkları için öldürüldüler'. Utanmadan bunu söylediler. Utanmadılar, konuşmaya devam ettiler. Hukuksuzluklarıyla, yasalarıyla verdikleri ceza indirimleriyle cesaret verdiler katillere. Ondan sonra da kendi evlerinde kocaları, babaları, kardeşleri tarafından öldürülen kadınlara aile yılı ilan ettiler. Biz bu arsızlığı, bu yüzsüzlüğü, bu zorbalığı unutmayacağız. Unutturmayacağız.
"Bu ülkede tarikatlar oldukça çocuklara istismar, kadınlara ölüm düşecek"
Bu ülkede tarikatlar oldukça çocuklara istismar, kadınlara ölüm düşecek. Laikliği ayaklar altına alacaklar. Emperyalistler var oldukça her gün gözümüzü yeni bir karanlığa açacağız. Yeni savaş tehditlerine açacağız. Biliyoruz. Biliyoruz ki eşitlik olmadan bağımsızlık olmadan laiklik olmadan özgürlük olmaz. Özgürlük olmadan kadınların hakkı olmaz. Bakın tarihten bugüne hiçbir zaman düzenin sahipleri haklarımızı bize bahşetmediler. Vermediler haklarımızı. Bizim kurtuluşumuz sokakta. Bizim kurtuluşumuz mücadelede. Bizim kurtuluşumuz bizim ellerimizde.
Bizim kurtuluşumuz sosyalizmde arkadaşlar. Buraya baktığımda öfke görüyorum gözlerde. Umut görüyorum, heyecan görüyorum. Bizi yenebileceklerini sananlar var ya, avuçlarını yalayacaklar. Yenemeyecekler bize. Bu karanlığı hep birlikte yırtıp atacağız.”
"Kadın erkek el ele işçi sınıfının iktidarını kuracağız"
Yönetemedikçe üzerimize gelen, yönetemedikçe bizi ezmeye çalışan, ülkemizi holdinglere, tarikatlara peşkeş çeken AKP iktidarından hesap soracağız, hesap. Korksunlar bizden. Gücümüzle, birlikteliğimizle, dayanışmamızla bu karanlığı yenebiliriz. Sıvayın kolları. Yeneceğiz bu karanlığı, Ellerinde sadece ve sadece tek bir şey var. Şu anda oturdukları koltukları. Bugün 8 Mart'ta Türkiye'nin dört bir tarafında ilan ediyoruz ki bizler Türkiye'de kadın erkek el ele holdingleri, tarikatları, TÜSİAD’ı, ülkeyi babasının çiftliği sanan AKP'yi yıkıp geçeceğiz. Biz o güvendikleri iktidarı hep birlikte o güvendikleri iktidarı onların elinden alacağız. Kadın erkek el ele işçi sınıfının iktidarını kuracağız. İşte o gün hayalini kurduğumuz, çocuklarımızın güvende, mutlu, kadınların eşit ve özgür yaşadığı bir ülkeyi sosyalizmi kurmuş olacağız. İktidarı onlardan aldığımız gün kadınlar en güçlü şekilde bağıracaklar: Kadınlar bu düzeni yendiler."