Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü Candan Dumrul: “Kadınların çok büyük bir kısmı şiddet döngüsünden, ekonomik zorluklar yüzünden çıkamıyorlar”

(ANKARA) - Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü avukat Candan Dumrul, son yıllarda kadınların ekonomik koşullarının çok ağırlaştığına dikkati çekerek, ''Bu yöndeki başvuru ve talepleri çokça arttı. Kadınların çok büyük bir kısmı şiddet döngüsünden, ekonomik zorluklar yüzünden çıkamıyorlar. Çocukların ve kendilerinin hayatlarını sürdürülebilme konusunda bir ekonomik destekleri olmadığı için bu konu onlar için içinden çıkılmaz bir kriz şeklinde bulunduğu için ve ne yazık ki kamusal mekanizmalarla bu konuda sadece bir destek de göremedikleri için çoğu kadın ekonomik şartlar nedeniyle şiddet yaşadıkları evlere geri dönmek zorunda kalıyorlar'' dedi.
Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü Büşra Sünetci, 1993 yılından beri faaliyet gösteren kadın örgütünün şiddete maruz bırakılan kadınlara destek olmak ve dayanışmak için kurulduğunu söyledi. Sünetci, pek çok sivil toplum kuruluşu gibi kendilerinin de birçok zorlukla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, ''Temel zorlukları aslında çok farklı açılarda çeşitlendirebiliriz çünkü hem çalışmanın odağında hem politik ortamın ve siyasi baskının odağında hem de aslında kaynaksızlık ve sürekli devam ettirebilmek gibi konularda kendi içinde farklı farklı zorluklar söz konusu” dedi.
''Ekonomik koşullar sebebiyle sığınak çalışmamız sonlandı”
Kadın Danışma Vakfı'nın bir kadın danışma merkezi olduğunu ve kadınların telefonla, maille veya doğrudan vakfa gelerek ulaşabildiğine değinen Sünetci, şunları kaydetti:
“Şu anda faaliyette olan bir sığınağımız yok. Sığınaklar şiddetten uzaklaşmak için kadınların kalabileceği geçici ve toplu mekanizmalar bildiğiniz gibi. Geçmişte Kadın Dayanışma Vakfı'nın üç farklı sefer sığınak deneyimi olmuş. Ama bunların her biri aslında tam da bir önceki sorunuzla bağlantılı olarak ekonomik sürdürülebilirliğin de giderek zorlaşması nedeniyle çünkü temelde orası bir bina ve çok temel giderleri olan bir yer gibi farz edebiliriz. Bu sürdürülebilirlik çok mümkün olmadığı için mani açıdan ve işbirliği yaptığımız başkaca kuruluşlarla zorluk yaşadığımız için sığınak çalışmamız aslında sonlandı. En sonuncusu sığınağımız 2016 yılında kapandı.''
''Ankara'da dört belediye sığınağı var''
Sünetci, temelde tüm sığınakların Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı şekilde işlediğini belirterek, ''Ankara'da bazı belediyelerin de sığınakları var. Ama nüfusu 100 bini geçen sayıca daha fazla belediye olmasına rağmen Ankara'da sığınak açma yükümlülüğünü yerine getirmeyen belediyeler de mevcut. Bildiğimiz kadarıyla Ankara'da dört tane belediye sığınağı var. Ancak sığınağa ulaşmak isteyen bir kadın her halükarda ya kolluğa erişerek ya da Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi dediğimiz mekanizmaya erişerek sığınak talebinde bulunabiliyor. Bu iki mekanizma üzerinden kadınlar sığınağa yerleştiriliyorlar. Yani doğrudan bugün Ankara'da bir belediyeye ulaşan kadın da oradaki görüşmenin hemen ardından o belediyenin sığınağına yerleştirilmiyor” diye konuştu.
“Nüfusu 100 bini aşan her belediyeler sığınak açma sorumluluğunu yerine getirmeli”
Nüfusu 100 bini aşan her belediyenin sığınak açma sorumluluğunu yerine getirmesini beklediklerini söyleyen Sünetci, ''Çünkü kadınların buna ihtiyacı var. Yalnızca sığınaklar değil, kadınların destek alabilecekleri mekanizmaları her belediyenin ana çalışmalarından biri olarak önüne koyması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de her belediyenin kadın danışma merkezi olması, kadın destek birimi olması, nasıl isimlendirmek istiyorlarsa şiddet yaşayan ya da hayatıyla ilgili zorluk yaşayan bir kadının yerelde en hızlı erişebileceği imkana sahip olması uzunca yıllardır beklediğimiz ve belediyelerden talep ettiğimiz bir şey” dedi.
Kadın Dayanışma Vakfı gönüllüsü avukat Candan Dumrul ise 8 Mart’ın kadınlar için önemine dikkati çekerek, ''Bütün bu ekonomik zorluklara, savaş şiddet şartlarına rağmen kadınların direnmekten, mücadele etmekten, haklarını talep etmekten ve bunlar için sokakta olmaktan vazgeçmediklerini hiçbir baskının ve hiçbir zorun onları bundan geri koymadığını gösteren bir gün, tarihsel olarak da bu açıdan çok anlamlı” diye konuştu.
Vakfın gönüllü desteğiyle ayakta durduğunu hatırlatan Dumrul, “Elbette zaman zaman kendi faaliyet alanımıza ilişkin projeler yapıyoruz ama bunlar çok ihtiyari. Dolayısıyla asıl olan vakıfta gönüllü desteğinin, bağış desteğinin sürdürülmesi hem insan gücü hem maddi destek bağlamında vakfın sürdürülebilirliğinin devamlılığının sağlanması. Bu olduğu sürece biz vakfın faaliyetlerini sürdürme danışma merkezimizi açık tutma burada gönüllü psikolojik ve hukuki destek ağını devam ettirme ve kadınlara bu konuda destek sunma konusunda çalışmalarımızı sürdürebileceğiz” dedi.
''Ekonomik zorluk yaşayan kadınların başvuru talepleri arttı''
Candan Dumrul, Vakfa son yıllarda kadınların yaptığı başvuruların içeriğine dair yaşanan değişikliğe ilişkin şunları söyledi:
“Son yıllarda vakfımızın adı da Kadın Dayanışma Vakfı olmasından kaynaklı pek çok kadın buranın doğrudan kadınlara yardım sunan bir örgüt olduğunu sandıkları için özellikle ekonomik koşullarının çok ağırlaşması nedeniyle bu yöndeki başvuru ve talepler çokça arttı. Aynı zamanda biz şiddet başvurularında şunu çok net gözlemleyebiliyoruz. Kadınların çok büyük bir kısmı şiddet döngüsünden, ekonomik zorluklar yüzünden çıkamıyorlar. Çocukların ve kendilerinin hayatlarını sürdürülebilme konusunda bir ekonomik destekleri olmadığı için bu konu onlar için içinden çıkılmaz bir kriz şeklinde bulunduğu için ve ne yazık ki kamusal mekanizmalarla bu konuda sadece bir destek de göremedikleri için çoğu kadın ekonomik şartlar nedeniyle şiddet yaşadıkları evlere geri dönmek zorunda kalıyorlar. Geçmiş yıllara nazaran hakikaten bir biçimde oradan çıkma, yeniden hayatını kurma ve şiddetten uzaklaşma hikayeleri ekonomik şartlar ağırlaştıkça zorlaşıyor ve bize gelen başvuruların içeriklerinde de örneğin ekonomik şartlar nedeni. Örneğin son bir yıldır çokça kira uyuşmazlığına ilişkin olarak ev sahibinin kendisini evden çıkarttığı, barınma sorunu olduğu, gidecek bir yere olmadığını söyleyen çokça kadınla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla aslında başvurular azalmıyor, artarak devam ediyor ve mevcut sorunlara yani fiziksel şiddetin, psikolojik şiddetin yanına çok ağır ekonomik şartlara bağlı olarak ekonomik şiddet başlığı da eklenerek sürüyor. Kadınlar için hayat her geçen gün daha zorlaşıyor bunu hepimiz görüyoruz.''