Mersin'de Alevi inanç grupları, Suriye'deki katliamları kınadı

Mersin'de Alevi inanç grupları, Suriye'deki katliamları kınadı

(MERSİN) - Mersin’de Alevi inanç grupları ve sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Suriye’deki Katliamlara Dur Platformu, Kazanlı Mahallesinde düzenlenen etkinlikte, "Suriye’de HTŞ iktidarı ele geçirmesinin ardından, Aleviler başta olmak üzere azınlık gruplara yönelik saldırılar ve katliamlar endişe verici şekilde artmıştır" diyerek, yaşananları kınadı.

Mersin Kazanlı Mahallesinde yapılan eyleme Alevi inanç önderlerinin yanı sıra DEM Parti Mersin Milletvekilleri Ali Bozan ile Perihan Koca, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan ile siyasi partilerin, sendikaların temsilcileri katıldı. Eylemde 'Suriye’de yaşanan insanlık dışı katliamı kınıyoruz' yazılı pankart açıldı. Platform adına söz alan Kemal Dama, "Bu süreç Büyük Ortadoğu Projesinin bir parçası. Suriye’de gerçekleşen katliam, sadece Suriyelilere, sadece Alevilere dönük değil, insanlığa karşı işlenen bir suçtur" dedi.

Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, AKP’ye yakın gazetecilerin, katliama uğrayan Alevileri "Esat artıkları" olarak nitelemesine tepki gösterdi. Aslan, "Aleviler hiçbir zaman yaşadıkları topraklarda kimsenin kalıntısı, kimsenin kırıntısı olmadı. Aleviler Baas rejimi döneminde de mazlumdu Suriye’de. Biz yaşadığımız her toprakta, hangi inanç olursa olsun, hangi kimlik olursa birlikte yaşamayı, demokrasiyi, laikliği, eşitliği ve özgürlüğü savunduk. Ama bugün Suriye’de Aleviler soykırıma uğrarken gerek uluslararası kamuoyu gerek AKP iktidarı Suriye topraklarını paylaşmak için Alevisizleştirmek istiyorlar. Tek dertleri Suriye toprağında bir tane Alevi dahi kalmasın. Onun için biz bulunduğumuz her bölgede, her sokakta, her mahallede, her ülkede Suriye’deki soykırıma dur demek için çığlığımızı daha yüksek çıkartmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

"Tüm halklara vahşice katliam uygulanıyor"

Eylemde, Mersin yöresindeki Arap Alevi yurttaşlar adına hazırlanan bildiri yöre sakinlerinden Serdar Cengiz okudu. Cengiz şu ifadeleri kullandı:

"Suriye’de HTŞ iktidarı ele geçirmesinin ardından, Aleviler başta olmak üzere azınlık gruplara yönelik saldırılar ve katliamlar endişe verici şekilde artmıştır. Son 15 gün içerisinde, HTŞ teröristlerin başta Alevi köyleri olmak üzere kendileri gibi inanmayan ve düşünmeyen tüm halklara vahşice katliamlar uygulamaktadır. Bu katliamlar sonucunda birçok masum sivil hayatını kaybetmiş, pek çoğu zorla yerinden edilmiş ve kaçırılarak akıbetlerinin ne olduğu bilinmemektedir. Bu gruplar, emperyalist güçlerin desteğiyle ayakta kalmakta ve bu destek sayesinde bölgede etnik ve mezhepsel yapıyı değiştirmeyi hedeflemektedir. Suriye'de 8 aralık 2024 tarihinde rejimin devrilmesiyle iktidarı ele geçiren barbar HTŞ yönetimi, Alevilerin ve çeşitli inançlara sahip halkların kutsal mekanlarını tahrip ve yağmalayarak kendi inançları dışında hiçbir inanç gruplarına yaşam hakkı tanımamaktadır. Alevi toplumu yüzyıllardır barışın, kardeşliğin ve hoşgörünün temsilcisi olmuştur. Bunun en büyük örneği 2011'de Suriye de savaşın başlamasıyla beraber savaştan bölgemize kaçan sığınmacıların etnik kökenine din, dil, ırk ayrımı yapmadan ev sahipliği yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz.

"İnsanlık suçu işleniyor"

AKP hükümeti ve ona yakın gazeteci tarafından Esad’ın Alevi kimliğinden dolayı bizim harekete geçtiğimizi söylüyorlar. Oysa bizler yıllardır Filistin, Gazze ve Ortadoğu'da yapılan hiçbir katliama sessiz kalmadık ve kalmayacağız. AKP Hükümetinin ve emperyalist güçler tarafından desteklenen Cihatçı çetelerin yakın geçmişte ele geçirdikleri bölgelerde farklı inanç gruplarına zorla din değiştirme, köleleştirme, infaz, kadınlara yönelik sistematik şiddet ve sürgün gibi insanlık suçları işledikleri bilinmektedir. Bu suçların en bilinen örnekleri, geçmişte İdlib ve çevresindeki Alevi köylerine yapılan saldırılar, Ezidi kadınların köleleştirilmesi ve Hristiyan nüfusun zorla yerlerinden edinmesi olmuştur. Son 15 gün içerisin de yoğunlaşan yeni saldırılar HTŞ ve bağlı grupların cihat çağrıları eşliğinde katliamlarını sürdürmekte kararlı olduklarını göstermektedir.

"Siviller korunmalı"

Bu insanlık dışı saldırılar karşısında uluslararası kuruluşları, insan hakları örgütlerini ve tüm yetkilileri katliamları durdurmaya ve daha etkin rol almasını talep ediyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki insan hakları savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve bireyler, Suriye’deki azınlıklarla dayanışma içinde olmak zorundadır. Bölgede yaşanan kitlesel zulme karşı ortak bir duruş sergilemek, mağdurların sesi olmak ve adalet talep etmek insanlık görevidir. Suriye’de yaşanan trajediye karşı sessiz ve tepkisiz kalmak, zulmün ve adaletsizliğin sürmesine ortak olmak anlamına gelmektedir. Suriye’yi ve bölgeyi yeni gerilim ve çatışmalara sürükleyen, etnik ayrımları derinleştiren, katliamlara yol açan, sivil halkı tehdit eden katliamcı, ayrıştırıcı, tehditkâr politikalara derhal son verilmelidir. Katliamların yaşandığı bölgelerde özellikle Lazkiye ve Tartus kırsalında binlerce insan açlık, susuzluk ve tıbbi yardımsızlık nedeni ile ölümle karşı karşıya bırakılıyor.

Bölgede temel ihtiyaçlara erişim tamamen kesilmiş durumda. Sivillerin korunması ve felaketin önüne geçilmesi için acilen insani yardım koridoru açılmalıdır. Kaçırılan tüm sivillerin akıbeti açıklanmalı ve kurtarılmaları için uluslararası girişimler başlatılmalıdır. Bu insanlık suçlarını işleyenler yargılanmalı ve hesap vermelidir. Suriye'de insan hak ve özgürlüklerinin tanındığı, tüm halklara ve inançlara saygılı demokratik bir anayasa ile yönetilmesini istiyoruz."