Nevruz kutlamaları... Tuncer Bakırhan: “Bu sivil darbenin karşısında en dik biz duracağız”

(ANKARA) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Yenikapı'da Nevruz kutlamasında, “Hiçbir kimse, yargıyı, siyasi hesaplaşmada, bir araç olarak kullanmamalıdır. Sayın İmamoğlu, tutuklandı. Hep birlikte izliyoruz. Sayın İmamoğlu’nun ve onunla birlikte tutuklanan bütün arkadaşların yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Kumpaslarla, yargı darbeleriyle kimse, halkın oyuyla seçilmiş iradeyi hapsedemez, hapsetmemelidir. Bu sivil darbenin karşısında en dik biz duracağımızı, bir kez daha belirtmek istiyorum" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu ve İmralı Heyeti Üyesi Sırrı Süreyya Önder Yenikapı'da Nevruz kutlamasına katıldı. Kutlamalarda konuşma yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Kürtler, Türkler, Aleviler, Türkiye’nin bütün renkleri, hepinizi saygıyla selamlıyor, Nevruz bayramınızı kutluyorum. Nevruz, onurlu bir barışa, demokrasiye, özgürlüğe vesile olsun diyorum” dedi. Bakırhan, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin bütün renkleri, bir aradayız”
“Bugün aramızda olmayan bütün yoldaşlarımıza bir kez daha söz veriyoruz; bıraktığınız, onurlu barış, demokrasi ve özgürlük bayrağını başarıya ulaşıncaya kadar İstanbul’da yediden yetmişe taşıyacağımızın sözünü veriyoruz. Bugün bu meydanda, Türkler, Kürtler, kadınlar, Araplar, Aleviler, gençler, yani Türkiye’nin bütün renkleri, bir aradayız. İşte, İstanbul demek, Nevruz demek; Nevruz demek, İstanbul demek.
“Öcalan’ın demokratik toplum çağrısı, 85 milyonu ilgilendiriyor”
2025 yılı Nevruz’u bizim için tarihi önemdedir. Çünkü Sayın Öcalan, tarihi bir çağrıyla, tekçi, inkarcı, Kürdü reddeden, Aleviliğin eşit yurttaşlık hakkını tanımayan bu sisteme, ‘Değiş, dönüş, demokratikleş. Türkiye’de yaşayan bütün halklar ve inançlar, eşitçe ve kardeşçe yaşasın’ dedi. Sayın Öcalan, bu sisteme barış ve demokrasi kapısını araladı. Sayın Öcalan’ın demokratik toplum çağrısı, 85 milyonu ilgilendiriyor. Demokratik toplum çağrısında, Alevi, kadın, emekçi, emekli, ezilen, var. Sayın Öcalan’ın çağrısında, Türkiye’de yaşayan 85 milyonun, demokratik hakları, özgürlüğü var. Dolayısıyla bu Nevruz’da, bir kez daha, Sayın Öcalan’ın açıklamış olduğu barış ve demokratik toplum çağrısının yanındayız.
Sayın Öcalan, barışını kapısını araladı; hem örgütüne hem bizlere hem devlete, ‘değiş’ dedi. 2025 yılı, değişimin yılı olmak zorundadır. Hep beraber, en başta da ülkeyi yönetenler, değişmek zorundadır. Kayyumlarla, gözaltılarla, tutuklamalarla artık halkların sesini gasp ederek, kimse bir yere varamaz. Bu çağrı, bizlere büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu çağrı, bizlerin daha fazla çalışmasını, mücadele etmesini, güçlü bir ittifak oluşturmamızı bize emrediyor. Mücadele bitmedi. Sayın Öcalan’ın deyimiyle, bu bir başlangıçtır. İkide bir bize soruyorlar, ‘Sizin tarafınız neresidir’ diye, biz, emekçilerin, ezilenlerin, özgürlük mücadelesi veren kadınların tarafındayız. Biz, hakkın, hakikatin tarafıyız. Biz üçüncü yoluz. Bizim tarafımız, Nevruz meydanındaki milyonlardır."
PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıya en fazla Alevilerin kulak vermesini isteyen Bakırhan, “En çok da Aleviler, Sayın Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısını önemsemelidir çünkü Sayın Öcalan, Alevilere de farklı inanç ve halklara da demokrasi, özgürlük diyor. En çok da Alevi canlar, bu çağrıyı sahiplenmeli, desteklemeli ve bu çağrı etrafında kenetlenerek, bir araya gelmelidir” dedi.
“Türkiye, bir operasyonlar ülkesi olmaktan artık çıkmalıdır”
“Türkiye, bir operasyonlar ülkesi olmaktan artık çıkmalıdır” diyen Bakırhan, şunları söyledi:
“Hiçbir kimse, yargıyı, siyasi hesaplaşmada, bir araç olarak kullanmamalıdır. Sayın İmamoğlu, tutuklandı. Hep birlikte izliyoruz. Sayın İmamoğlu'nun ve onunla birlikte tutuklanan bütün arkadaşların yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Kumpaslarla, yargı darbeleriyle kimse, halkın oyuyla seçilmiş iradeyi hapsedemez, hapsetmemelidir. Sivil darbelerden, en çok biz çektik. Bu sivil darbelerin sonucunda, şu anda Selahattin’ler, Gülten’ler, Leyla’lar, Ayşe Gökhan’lar cezaevinde bulunuyor. Dolayısıyla, bu sivil darbeyi en çok biz eleştiriyoruz. Bu sivil darbenin karşısında en dik biz duracağımızı, bir kez daha belirtmek istiyorum. Hukuksuzluğa, çok uğradığını söylüyordu AKP iktidarı. AKP iktidarı, vesayet diyerek iktidara geldi ama şimdi yargı vesayetiyle Kürt'ü, Alevi'yi, muhalefeti susturmaya cezaevlerine göndermeye çalışıyor.
Bu bir yol değil; bu yol bir yere çıkmaz. Yargı darbesiyle Türkiye yönetilemez. Manipülasyonlarla, gizli tanık beyanlarıyla, 16 milyonun iradesi, hapsedilemez. Bir kez daha İstanbul meydanından bu yargı darbesini kınadığımızı, eleştirdiğimizi, en başta siyasi tutsaklar olmak üzere İmamoğlu ve arkadaşlarının bir an önce serbest bırakılmasını dile getiriyoruz. Operasyonel siyaset ve siyaset mühendisliği, bu ülkeye kaybettirdi. Türkiye, 3-5 günde yüzde 3 fakirleşti. Uluslararası kamuoyunda Türkiye, antidemokratik bir ülke, halkın iradesine kayyum atayan bir ülke olarak geçiyor. Türkiye’ye kötülük yapmaktan, siyasi ikbaliniz için halkın iradesiyle oynamaktan vazgeçin.
"Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, kadınların, yerel seçimde yapmış olduğu ittifak ve iş birliği suç mudur"
‘Kent Uzlaşısı suç’ diyorlar, size soruyorum; Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, kadınların, yerel seçimde yapmış olduğu ittifak ve iş birliği suç mudur? Buna suç diyenleri, kınıyoruz. ‘Kürtler, Van'da, Siirt’te yönetemez’ diyenler şimdi de ‘Kürtler, İstanbul’da, Vanlılar İstanbul’da, Siirtliler İstanbul’da, iş birliği yapamaz, Belediye Başkanı seçilemez’ diyorlar. Bunu hep birlikte kınıyoruz. Bu anti demokratik uygulamalar karşısında, iş birliğini, güç birliğini, demokratik ittifakı savunmaya var mısınız?”
“Bu kayyumcu anlayışın da değişmesi, dönüşmesi gerekmektedir”
İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetiminin görevden alınmasına da tepki gösteren Tuncer Bakırhan, şöyle konuştu:
“İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetimine de bir darbe yapıldı. Bu iktidar diyor ki; ‘Yargı sopası elimde, istediğimi tutuklar, istediğim hakkında dava açar, istediğimi hapseder, istediğime kayyum atarım.’ Sayın Cumhurbaşkanı, geçen gün, ‘İstanbul, Türkiye’dir’ demişti. Biz de aynı söylüyoruz. İstanbul, haksızlığa uğrarsa, Türkiye haksızlığa uğrar; İstanbul’da hukuksuzluk olursa, Türkiye yaralanır. İstanbul, Türkiye’yse; İstanbul’un iradesine, Kürtlerin, Türklerin, emekçilerin, iradesine bir an önce saygı gösterin, duyun.
Yanlış hukuktan doğru demokrasi çıkmaz. Bu hükümeti özellikle son 10 yıldır uygulamış olduğu bu yanlış hukuktan vazgeçmeye, halkın taleplerine ve iradesine saygı göstermeye çağırıyorum. Biz barışı anlatırken; birileri kayyumcu anlayışta ısrar ediyor. Bu kayyumcu anlayışın da değişmesi, dönüşmesi ve bu kayyumcu anlayıştan vazgeçmesi gerekmektedir."