Özgür Özel, Emek Partisi’ni ziyaret etti... Özel: “Siyaset kurumuna bizzat itibar kaybettirmenin doruk noktasına çıkmak Serap Özbudun’a nasip oldu”

Özgür Özel, Emek Partisi’ni ziyaret etti... Özel: “Siyaset kurumuna bizzat itibar kaybettirmenin doruk noktasına çıkmak Serap Özbudun’a nasip oldu”

(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Emek Partisi'ni (EMEP) ziyaret etti. Özel, AK Parti kongresinde rozet takan Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun’un "CHP ile aramda doku uyuşmazlığı var" sözlerine ilişkin olarak, "Katıldığı partinin genel başkanına ‘tek adam’, ülkenin yönetim sistemine ‘tek adam rejimi’ diyen birinin Erdoğan ile yok doku uyuşmazlığı, AK Parti ile yok da bizimle var, öyle mi? Herhalde böyle bir kariyerden sonra siyaseti bu noktaya, Türkiye’de bu kadar tartışılır bir noktaya getirmenin, siyaset kurumuna bizzat itibar kaybettirmenin doruk noktasına çıkmak Serap Hanım'a nasip oldu. Bir bütün olarak siyaset kurumuna kaybettiriyor. Kendi düştüğü hali kendi takdir etsin” ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, EMEP Genel Merkezi’ne giderek EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan'ı ziyaret etti. Özel'e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları Gökçe Gökçen ve Ensar Aytekin eşlik etti. Aslan ve EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Özel'i kapıda karşıladı. Bir buçuk saat süren görüşmenin ardından iki lider ortak basın açıklaması yaptı.

Seyit Aslan: “Yargı sopasıyla herkesi hizaya getirmeye çalıştıkları yeni Türkiye'yi kabul etmiyoruz”

Aslan, şöyle konuştu:

"Türkiye’nin gündeminde olan siyasal, ekonomik gelişmeler ve son süreçte yaşanan hukuksuzluklarla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Kısaca şunu ifade etmek isteriz parti olarak: Cumhurbaşkanı AKP'nin 8’inci Olağan Genel Kurulu’nda, yeni Türkiye'ye işaret ederek ‘Buna uygun davranan, buna uygun hareket edenler ancak politikaya yapabilir’ diye ifade ettiler. Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği yeni Türkiye şu: Yargı sopasının bütün muhalefete sallandığı, yargı sopasıyla herkesi hizaya getirmeye çalıştıkları yeni bir Türkiye'den bahsediyorlar. Yeni Türkiye milyonlarca asgari ücretlinin, açlık sınırının altında bir yaşamı sürdürmesi için yeni Türkiye diye ifade ediyorlar. Çiftçilerin ürünlerini satamadıkları yeni bir Türkiye'den bahsediyorlar. Sendikal hak ve özgürlüklerin budandığı, grevlerin yasaklandığı yeni bir Türkiye'den bahsediyorlar, aydını, sanatçısı, siyasetçisi Türkiye'de demokratik hak özgürlükleri isteyen herkese karşı yargı sopasını her gün yeniden ele aldıkları bir süreçten bahsediyorlar. Biz böyle bir yeni Türkiye'yi asla kabul etmiyoruz. Belediye başkanına kürsüden inmeden jet soruşturma açılması, Türkiye'de siyasetçilerin gece baskınlarıyla gözaltına alınması kabul edilecek bir süreç değil. Türkiye’nin ana muhalefetiyle, demokrasi güçleriyle, sendikalarıyla, meslek örgütleriyle, işçilerle, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle iktidarın antidemokratik tutumuna karşı hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün Genel Başkan’ın ziyaretinde ifade ettikleri birçok şeyi de birlikte sürdürmeye devam edeceğiz.”

Özgür Özel: “İktidarın baskılarına karşı birlikte çalışma konusunda fikir birliğimizi teyit ettik”

Özel ise şunları söyledi:

“Biz, diğer siyasi parti ziyaretlerinde olduğu gibi bugün yargı tacizi altında olan ve söz dinleyen bir aparat eliyle siyasetin dizayn edilmeye çalışıldığı, yetmez muhalefetin bastırılmaya çalışıldığı, yetmez sivil toplum örgütlerinin susturulmaya çalıştırıldığı ve Türkiye'de kimsenin konuşamadığı, sadece siyasetçilerin konuştuğu ve iktidar partisinin arzu ettiği gündemlerin tartışıldığı bir noktaya Türkiye'yi taşımaya çalıştıkları bu süreç hakkında görüş alışverişinde bulunduk. CHP'nin yetkili organlarında aldığı kararları, bu kararların gerekçelerini, içinde bulunduğumuz takvimi ve bundan sonra yürüteceğimiz süreç hakkında Genel Başkanımıza bilgi verdik. Meclis zemininde EMEP’in milletvekilleri, muhalefetin bir bütün olarak hareket etmesinin noktasında katkı sağlayan arkadaşlarımızın geçmişteki çabalarına teşekkürlerimizi ilettik. Bundan sonra iktidarın gerek baskılarına karşı gerek halkın taleplerinin, milletin taleplerinin Meclis'te gündem edilmesi noktasında ortaklaşma ve birlikte çalışma konusunda fikir birliğimizi teyit ettik.

“‘Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş' kampanyasına destek vereceğiz”

EMEP’in yürüttüğü bir kampanya, 'Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş' kampanyası. Bu kampanya hakkında Genel Başkan bilgi verdi. Bir imza kampanyası var. Bu kampanyaya, haklı taleplere destek veriyoruz ve kampanyayı sahipleniyoruz, destekleyeceğiz. Hem vereceğimiz imzalarımızla, hem yürütülen süreç ve mücadele anlamında ortaklaştığımızı görüyoruz. Bu noktada hem genel merkezler düzeyinde hem il örgütlerimiz düzeyinde, üyelerimiz düzeyinde dayanışma içinde olacağız.

Terör örgütü üyesi olan kişilere operasyon yapıldığına inanmamızı bekliyorlar”

Gerek Ahmet Özer hakkında beklenip beklenip nihayet düzenlenen ama altı boş ve yeni tanımlar getirerek, terör örgütü tarifleri yaparak suçsuz olan seçilmiş belediye başkanımız Ahmet Özer'i itham ediyorlar. O iddianameyi bütünüyle reddediyoruz elbette. İstanbul'da sekiz belediyemizdeki listelerimizden seçilmiş CHP'li belediye meclis üyelerimizi gözaltına aldılar, tutukladılar. EMEP’in İstanbul İl Başkanı tutuklandı ve hepimizi bir Halkların Demokratik Kongresi (HDK) terör örgütü üyesi olan kişilere operasyon yapıldığına inanmamızı bekliyorlar. HDK’nın bir terör örgütü olduğunu bilmiyoruz. Bunun ispatlanması mümkün değil. Ama olmadığına dair 7 Aralık 2023 tarihinde verilen İzmir 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı, bu sene 17 Nisan 2024'te Yargıtay tarafından onararak kesinleşti. Mahkeme kararından alıntıdır: ‘HDK'nın silahlı terör örgütü olduğu veya terör örgütüyle bağlantılı olduğuna dair herhangi bir yargı kararı ve idari kararın olmadığı anlaşılmıştır’ diyor. Mahkeme bu kararı vermiş İzmir'de. HDK üyesi olan, HDK'nin kongresine, kurultayına gitmiş, kongresine katılmış, o yapıda var olduğunu söyleyen birisini terör örgütü üyesi olmakla suçladılar ve yargılandı. İzmir’de, ‘Böyle bir terör örgütü yok’ diye mahkeme karar verdi, Yargıtay da bunu onadı ve kesinleşti.

"Yargıtay kararına rağmen iddianame yazan yargısal bir acziyet var”

Biraz önce bizi karşılayan heyetteki Şükran Başkan, 2020 yılında bundan suçlandı ve beraat etti, ‘böyle bir terör örgütü yoktur’ diye. Şimdi hepimizi böyle bir terör örgütünün varlığına inandırmaya çalışan bir yargısal acziyetle karşı karşıyayız. Yönetsel acziyet ve kötü niyet ortada. Yargıtay kararına rağmen iddianame yazan yargısal bir acziyet var. Ve seyyar giyotinin canı, hepimizin canını yakmaya çalışıyor. Olacak iş değil. Anne üzerinden karne notuyla geçer not almaz o iddianame. Velinin hatırına, ittifak hatırına geçer almaz o iddianame. İnsanın canını sıkmayın Can Bey.

"Muhalefeti parçalamalarına izin vermeyeceğiz”

Bizim bundan sonra gerek EMEP ile gerek muhalefet partileriyle bir araya gelişlerimizi, yol yürüyüşlerimizi, birlikte mücadelemizi sıkça göreceksiniz. Yöntem ne olursa olsun, muhalefeti parçalamalarına ve o teker teker parçalarla uğraşmalarına ve toplumu umutsuzlaştırmalarına izin vermeyeceğiz. Ben Genel Başkan'a ev sahipliği için, kıymetli görüşleri için, dayanışmaları için ve bundan sonraki süreçle ilgili kararlılıkları için bir kez daha teşekkür ediyorum.”

"Siyaset kurumuna bizzat itibar kaybettirmenin doruk noktasına çıkmak Serap Hanım'a nasip oldu”

Açıklamaların ardından Özel, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, AK Parti Kongresi’nde rozet takan Serap Yazıcı Özbudun’un “CHP ile aramda doku uyuşmazlığı var. CHP'yi ben reddettim” sözlerininin sorulması üzerine şunları söyledi:

“Serap Hanım, ‘doku uyuşmazlığı’ demiş. Oturduğu koltuğa doku testi yapsak, doku örneği alınsa kimlik tespitini oradan yaparız. Daha o kadar zaman geçmedi. Orada bıraktığı dokuları Adli Tıp'a yollasak Serap Hanım'ın kendi arabasıyla binip, benim milletvekilimden rica edip, gelip de 'Ben CHP'ye katılmak istiyorum' deyip de bizim ona, 'Partinizin grubu var. Grubun üyesisiniz. Biz o grup düşmesin diye emek vermişiz, milletvekili vermişiz. O grubun sıkıntıya girmesi doğru olmaz. Bağımsız bir milletvekili olsaydınız ve AK Parti'ye gitmeye niyetli olsaydınız bize gelmenizi önerirdik ama grubunuzda kalmanızı öneriyoruz’ dediğimizi kendisi biliyor. Bu konudaki yaklaşımımızı inkar edemez. Bizle doku uyuşmazlığı varmış. Katıldığı partinin genel başkanına ‘tek adam’, ülkenin yönetim sistemine ‘tek adam rejimi’ diyen birinin Erdoğan ile yok doku uyuşmazlığı, AK Parti ile yok da bizimle var, öyle mi? Ben kendisine, kendi ifadeleriyle Sayın Rahmetli Özbudun'un 'Serap, ben bu rejimin düzelmesini göremeyeceğim ama umarım sen görürsün. Buna karşı mücadele et, Türkiye’nin demokrasiye dönmesi için mücadele et' vasiyetini ben anlatmıyorum ki Serap Hanım hepimize anlattı. ‘Tek adam rejiminden Türkiye’yi kurtarmak için mücadele edeceğiz’ deyip, daha geçen hafta gittiğimiz Gelecek Partisi heyetinde bizi karşılayıp, uğurlayıp, içeride bu kadar şeyi konuşup, içerideki mahrem konuşmalara tanıklık edip, sonra AK Parti'ye gidip 14 saat içinde katılacak; CHP ile doku uyuşmazlığı varmış. Ben daha ne söyleyeyim? Herhalde böyle bir kariyerden sonra siyaseti bu noktaya, Türkiye’de bu kadar tartışılır bir noktaya getirmenin, siyaset kurumuna bizzat itibar kaybettirmenin doruk noktasına çıkmak Serap Hanım'a nasip oldu. Bir bütün olarak siyaset kurumuna kaybettiriyor. Kendi düştüğü hali kendi takdir etsin.”

"TSK’nın ne işine karışırız ne içine karışırız”

Özel, "Dün grup toplantısında kuvvet komutanlarıyla ilgili açıklamalarınız oldu. AK Parti cephesinden size yönelik eleştiriler var. ‘Siyaset adabına aykırı. CHP’nin TSK’nın iç işlerine karışma, orada hizipçilik yapma tavrı devam ediyor. TSK’nın hedef alınması düşünülemez’ eleştirileri geldi. Neler söylersiniz" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"TSK’nın ne işine karışırız ne içine karışırız. Biz TSK’da, Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde yemin eden, elini sıktığı, hatırını sorduğu, selamını aldığı, yüzüne güldüğü kişiye sekiz gün susup sekiz gün boyunca birtakım odaklar saldırdıktan sonra ‘soruşturma başlatın’ denmiş, hedef göstermiş, gencecik teğmenler ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedi diye ordudan ihraç edilmiş, ihraca şerh koyan komisyon başkanına mobbing yapmış, sürmüş, bir başka ordunun emrine vermeye kalkmış, istifaya zorlanmış, istifa etmiş onurlu şekilde, bu sürece teslim olmamış. Ben ne Genelkurmay Başkanı’na bir şey diyorum ne Milli Savunma Bakanı'na bir şey diyorum. Ben duyduğumu, bildiğimi söylüyorum. Bu süreci kimin yaptığını, bu mobbingi kimin yaptığını ve kimin köpürtülmesi için gayret sarf ettiğini biliyorum. Onların da isimlerini söyledim. TSK’nın ne içine karışırız ne işine karışırız. Ama içine ve işine karışanlar ülkeyi bu hale getirdi. TSK’yı komuta kademesine dokuzda sekiz amirali, 20'de 17 generali FETÖ’cüler oraya yükselene kadar altına kim imza attı diye bakarsanız TSK’nın işine, içine kimleri kim karıştırmış görürsünüz. TSK’nın hiç konuşulmayacak bir konuda, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demiş, işine nasıl karıştılar, nasıl baskı yaptılar onu da gördük. Tüm TSK mensuplarına saygımız sonsuz, TSK’nın kurumsal yapısına saygımız sonsuz ama bu kararı aldıranlara, oradaki şerh oyunu yazana mobbing yapacak kadar gözü dönenlere tabii ki söyleyecek sözümüz var.”

Rezerv yakmak istemiyorsan TÜSİAD’ı koluna polis sokup ifadeye götürmeyecekler”

Özel, “Merkez Bankası'nın geçen hafta 10 milyar dolar sattığı ve bunun yerel seçimlerden bu yana gerçekleşen en yüksek satış olduğu belirtiliyor. Bazı ekonomist ve analistler bu satışı TÜSİAD soruşturmasıyla ilişkilendiriyor. Sizin değerlendirmeniz ne olur” sorusuna karşılık şunları söyledi:

“Tansiyon hastası bunlar. Bütün gün tuzlu yiyorlar, yağlı yiyorlar, dikkat etmiyorlar. Tansiyon ölçülünce, tansiyon aletine kızıp onu kırıyorlar. Bir ülkede borsa güvensizlik ortamı varsa düşer. Sizin olduğunuz yerde bu işler yapılırken güven olur mu? Sen ülkenin 70 ülkeye ihracat yapan kişisine yurt dışına çıkış yasağı koyarsan, ülkenin bütün iş insanlarının tepe örgütünü polis eşliğinde ifadeye götürürsen, bu ülkeye yerli-yabancı yatırımcının güveni kalır mı? Kalmaz. Borsadan çıkar mı? Çıkar. İstediğin kadar soruştur, çıkar. Çıkınca parayı nasıl götürecek? Çıkar ve dolara çevirir. Buna sebepten dolara yönelme olur ya da borsa güvensiz bir yatırım aracı olunca, alternatif yatırım aracı olarak dövize yönelinir, döviz o yüzden yükselir. Bu döviz yükselmesin diye 10 milyar dolar rezerv yaktılar. Bir ara 128 milyar doları bitirip böyle sıfırladılar ya. Bu rezervi yakmak istemiyorlarsa bu saçma sapan işleri yapmayacaklar. İl başkanını tutuklamayacaklar. Belediye meclis üyesinden, belediye başkanından terörist çıkartmayacaklar. TÜSİAD’ı koluna polis sokup ifadeye götürmeyecekler. Götürürsen borsa düşer, döviz çıkar ve rezerv yakarsın. 10 kere daha engel olursun, en sonunda rezervleri de bitirirsin. O rezerv bitirmenin bedelini nasıl ödüyoruz, görüyorsunuz. Doğrudur, tamamen onunla ilişkilidir.”

Özel, Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın kendisine yönelik açıklamalarının sorulması üzerine ise “Sizin nefesinize yazık oldu ama ben kendi nefesime yazık etmeyeceğim” dedi.

"Diploması varsa Erdoğan, okul arkadaşlarına bir iftar versin de görelim”

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasına yönelik belgeleri istemesinin sorulması üzerine Özel, şunları söyledi:

“Ülkeyi yöneten kişinin kendi diploması tartışmalıyken böyle bir tartışmayı başlatmak ve sonunun ne olacağı biline biline çünkü denklik olduğu da belli, o tarihte olduğu da belli, bütün evraklar yapılmış, kişiye özel işlem yok, İstanbul Üniversitesi gazete ilanı vermiş, herkesle başvurulmuş, bir sene öncekiler de gitmiş zaten, yüzlerce kişi aynı durumdayken o diplomanın iptalinden medet ummak, bu ülkeyi yönetenlerin acziyetinden başka bir şey değil. Ekrem İmamoğlu’ndan ne kadar çok korktuklarını gösteren bir şey. Bizim yürüttüğümüz ön seçim sürecinin ne kadar kıymetli olduğunu gösteren bir şey. Tayyip Erdoğan’ın rakibinden nasıl korktuğunu, rakibini ekarte etmeye çalıştığını gösteren bir durumdur. Bunun dışında AK Parti’yi yöneten bir siyasi akıl varsa gerçekten herhalde siyaseten atılabilecek en yanlış adımı attığını, AK Parti’yi eskiden takip eden ve eski zamanlarını bilen yöneticileri takdir ederler. Bu kadar acemice bir iş olmaz. Bu bumerang döner, Erdoğan’ı vurur. Erdoğan’ın diplomasının olmadığı, Erdoğan’ın okul arkadaşlarının olmadığı, ona ders veren tek öğretim görevlisini Muğla’ya büyükşehir belediye başkan adayı yaptığı, bir önceki dönem milletvekili olduğu, onun dışında derste gören yok, dershanede gören yok, amfide gören yok, okul arkadaşlarıyla bir tane fotoğraf yok. Haydi varsa, amfiden, okul arkadaşlarıyla, sınıf arkadaşlarıyla bir fotoğraf çektirsin görelim. Bu Ramazan’da üniversite arkadaşlarına bir iftar versin de görelim. Siz de kapıda üniversite arkadaşlarına okul anılarını sorarsınız Erdoğan’ın. O yüzden ben bu kadar acemice yürütülen bir siyasetten, AK Parti’yi yönetenler bir yandan da ülkeyi yönetiyorlar ya, ülkeyle ilgili endişelerim artıyor.”

“Buradan onlara ekmek çıkmaz, Erdoğan’ın diploma tartışması çıkar”

Özel, “Sürecin sonunda bir iptal bekliyor musunuz” sorusunun üzerine, “Hayır. Neyine iptal olacak, var olan şey yok olur mu? 31 sene önce verilmiş diploma, geçilmiş dersler, üniversite ilan etmiş, ‘Gelin başvurun bana’ demiş, başvuruyu kabul etmiş. 31 yıl önce biri cinayet işlemiş olsa zaman aşımından o cinayet ortadan kalkıyor hukuken. Yani İmamoğlu‘nun mağdur olduğu bir süreç varsa da o mağduriyeti yaratanlar üzerinden bir şeyler yapmak lazım. Son derece şeffaf bir süreç var. Hiçbir yerinde kişisel bir kusuru yok, kişiye özel bir uygulama yok. Buradan onlara ekmek çıkmaz. Çıksa çıksa Erdoğan’ın diploma tartışması çıkar" ifadelerini kullandı.