PKK'nın fesih kararı... Müsavat Dervişoğlu: "Yapılan açıklamadan anlıyoruz ki, PKK hedef ve amaçlarından geri adım atmamıştır"

PKK'nın fesih kararı... Müsavat Dervişoğlu: "Yapılan açıklamadan anlıyoruz ki, PKK hedef ve amaçlarından geri adım atmamıştır"

(ANKARA) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, PKK'nın fesih ve silah bırakma kararına ilişkin olarak, "Yapılan açıklamadan anlıyoruz ki, PKK hedef ve amaçlarından geri adım atmamıştır. Özellikle altını çizmek isterim ki, 'Lozan' Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapu senedidir. Açıklamada Lozan'ın inkar politikalarına karşı verilen silahlı mücadelenin başarıya ulaştığı iddia edilmektedir. Böyle bir durumda başarı ve müjdeden bahsedebilen iktidara ve çığırtkanlarına birinci vazifesi Türk istiklalini ve Türkiye Cumhuriyeti'ni daima koruma ve kollama olan Türk istikbalinin evlatları olarak soruyoruz; Terör örgütüne Lozan'ın hangi maddesini delme sözü verdiniz de Lozan'a karşı başardık demektedirler. Bir terör örgütü Lozan'a karşı zafer ilan ediyorsa Türk Devleti'ni ve bu süreci yönetenler kalkışmanın failleri olmaktan kaçamazlar" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin genel merkezinde terör örgütü PKK'nın fesih ve silah bırakma kararına ilişkin açıklama yaptı. Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:

"Beştepe, Balgat ve ve küresel ortaklarının bölücü terör örgütünün sözde kongresinin dört gözle bekledikleri sonuç bildirgesi nihayet bugün açıklanmıştır. Varoluşunu ve eylemlerini Türk devletini, Türk milletini, Türk bayrağını, Türkiye Cumhuriyeti'ni inkar ve büyük Türk milletinin aziz yurttaşlarının toplumsal huzurunu imha üzerine inşa etmiş bir hain terör örgütü, cumhuriyet tarihimizde örneğine rastlanamayan ihanet ve kalkışmanın cüretini bu iktidar ve ortaklarından almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk milleti bu ihanet açıklamasını kabul etmez, edemez. Aksi durum Türk Devleti'nin hain terör örgütü ile mütekabil hale getirilmesi ve teröre teslim olmasıdır. Devleti yöneten iktidar ve ortakları için de bunun adı artık açıkça ihanettir.

"PKK terör örgütü olmayan bir savaşın galibi, olmayan bir barışın aktörü haline getirilmiştir"

Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, emniyet güçlerimizin, bölgedeki korucularımızın mücadelesiyle bitirilme noktasına gelen terör örgütü maalesef iktidar ve yerel ortaklarının ömür boyu başkanlık ve siyasi hesapları küresel ortaklarının talimatları ve stratejileri ile PKK terör örgütü olmayan bir savaşın galibi, olmayan bir barışın aktörü haline getirilmiştir.

Yapılan açıklamadan anlıyoruz ki, PKK hedef ve amaçlarından geri adım atmamıştır. Özellikle altını çizmek isterim ki, 'Lozan' Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapu senedidir. Açıklamada Lozan'ın inkar politikalarına karşı verilen silahlı mücadelenin başarıya ulaştığı iddia edilmektedir. Böyle bir durumda başarı ve müjdeden bahsedebilen iktidara ve çığırtkanlarına; birinci vazifesi Türk istiklalini ve Türkiye Cumhuriyeti'ni daima koruma ve kollama olan Türk istikbalinin evlatları olarak soruyoruz. Terör örgütüne Lozan'ın hangi maddesini delme sözü verdiniz de Lozan'a karşı başardık demektedirler. Bir terör örgütü Lozan'a karşı zafer ilan ediyorsa Türk Devleti'ni ve bu süreci yönetenler kalkışmanın failleri olmaktan kaçamazlar.

"Terör örgütü zaferini ilan ediyor"

Görmüyor musunuz? Terör örgütü zaferini ilan ediyor. Okuduğunuzu anlamıyor musunuz? Kazanan PKK ise kaybeden Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Bu bildiriden sonra kuyruğa giren iktidar sözcülerinin açıklamaları da akıllara ziyandır. Cumhurbaşkanı'nın danışmanlarından birinin sözleri aslında nasıl bir ihanet ile karşı karşıya bulunduğumuzu göstermedktedir. Terör örgütünün bildirisi için, 'Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milleti ile bütünleşmesinin tarihsel teyidi ve ilanıdır' demek aklın ve vicdanın iflasıdır. Çünkü Kürt kardeşlerimizin, Cumhuriyetin onurlu yurttaşları oldukları 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ile birlikte zaten teyit ve ilan edilmiştir.

Bir başka soru da evlatlarımızın katiline özgürlük vaadidir. Yasa dışı örgütün, yasa dışı kongresinde alınan kararlar için sarf edilen şu sözlerin üzerine de düşünmek gerekir. Terörist başının süreci yürütüp yönlendirmesi, demokratik siyaset hakkının tanınması ve hukuki güvence talep ediliyor. Bu aşamadan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de rolünü oynaması isteniyor. İktidara soruyorum; pazarlık yoksa bu ne demektir? Pazarlık yaptıysanız bu alçağa özgürlük verip elini kolunu sallayarak siyaset yapmaya müsaade mi edeceksiniz? Büyük Türk milletinin alacağı ve üstleneceği sorumluluk nedir? Yüce Meclis'i daha başka nasıl bir tuzağa çekmek niyetindesiniz?

Türk-Kürt kardeşliği gibi ekran koruyucu sözlere sakın bakmayın. Kardeşliğe kırk yıl kurşun sıkmış alçak bir örgüt kardeşlikten asla bahsedemez çünkü bu kardeşlik nutuklarıyla bizleri kandırmak isteyen örgüt ve o örgütün yöneticileri silahlarını evlatlarımıza yöneltmiş kalleşlerdir.

"Terör örgütünü devletleştirme operasyonudur"

Geldiğimiz noktada uyanık olmak ve özellikle Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeleri dikkatle izlemek ve hatta müdahale etmek mecburiyetindeyiz. İktidara açık açık soruyorum; içeride PKK üzerinden PR yaparken KCK, PKK ve YPG'nin Suriye'de kurduğu ve 26 Nisan tarihinde Kamışlı'da ilan ettiği özerk yapı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? ABD, Fransa, PKK, PYD, SDG, DEM Parti ve Barzani ortaklığı ile 26 Nisan'da Kamışlı'da alınan kararlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu kararlarda, 'Suriye, ademimerkeziyetçi bir yapıya dönüştürülecektir. Federal yapılar oluşturulacak. Devletin ismi, bayrağı, milli marşı değişecektir. PKK-YPG unsurlarının hakları yasal güvence altına alınacaktır.' Hani siz Suriye fatihiydiniz? Hani KCK, PKK, YPG Suriye'de silah bırakmıştı? Bilakis YPG, Suriye Devleti içine entegre edilerek meşrulaştırılıyor. Bu bir teslimiyet değil terör örgütünü devletleştirme operasyonudur. KCK'nın alt örgütlerinden biri PKK ise bir diğer unsuru da YPG ve PYD'dir. Hangi kararları alacaksınız ve hangi adımları atacaksınız? PYD-YPG'nin, Amerika bayrakları gölgesinde Suriye'de kuruluşunu yürüttüğü teröristana karşı ne yapacaksınız? 26 Nisan'da Suriye'de ilan edilen KCK, YPG, PKK otonom devlet yapısının devamı niteliğindeki toplantı 10 Mayıs tarihinde Diyarbakır'da yapılmıştır. DEM Parti başta olmak üzere 301 etnik bölücü parti ve STK'nın katıldığı sözde Birlik İnisiyatifi'nin karar metninde aynen şu ifadeler yer almaktadır: 'Ulusal birliğin önünü açan bu konferansa emek veren dört parça Kürdistan'daki tüm örgütleri, liderleri ve kurumları kutluyoruz.' Dört parçalı Kürdistan'ın ulusal birliği önündeki engellerin aşılması beyanı, alenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin parçalanması hezeyanıdır. Bu hezeyanlar ile Cumhuriyet Devleti'nin üniter ve milli devlet yapısının hedef alanları buradan uyarıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nden ve Türk milletinden toprak talep edenlerin akıbeti bizim tarihi sicilimizden bellidir.

Terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti'ni soykırım ile suçlanan açıklaması, bu açıklamanın da başarı ya da müjde olarak sunulması artık gaflet ve delalet değil doğrudan doğruya ihanettir. Türk Milleti'ni ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni soykırımcı olmakla isnat eden bu açıklamayı muhatap alan ve zımnen de olsa kabullenen her kim varsa tarih ve millet nezdinde gün gelecek mutlaka hesap verecektir.

"İktidar terörist başına ikametgah arıyor"

AK Parti iktidarı ve ortağı tarafından 'Terörsüz Türkiye' başlığı adı altında başlatılan süreç bugün terör örgütünün yaptığı açıklama ve demokratik siyaset ambalajı ile Türk vatanı ve Türk milleti açısından tehlikeli bir kalkışmaya dönüşmüştür. Cumhurbaşkanı ve paydaşlarının terör örgütünün hiçbir pazarlık yapılmadan silah bırakacağı şeklinde savundukları sürecin geldiği noktada Türkiye'nin, bugününün ve istikbalinin pazarlık konusu olduğu ortaya çıkmıştır. Üzülerek ifade ediyorum ki, düğmeye bastıkları günden bu yana yaptığımız uyarılarda, sorduğumuz sorularda hep haklı çıktık. 'Pazarlık var' dedik, arsızca 'yok' dediler. Haklılarmış. Ortada bir pazarlık da yok. Doğrudan doğruya bir teslimiyet varmış. 'Öcalan'a özgürlüğün ve siyasetin yolu açılacak ve bunu Türk milletine yapamazsınız' dedik. 'Yalan' dediler. Ancak açıklamadan anlıyoruz ki terör örgütü bu konuda talepkar ve kararlı. İktidar ise terörist başına ikametgah arıyor. 'Türk milleti tanımını değiştirmeye cüret ediyorlar' dedik. 'Yok öyle bir şey' dediler. Ancak açıklamada tapu senedimiz Lozan'a yapılan saldırıdan anlıyoruz ki bu noktada teslim olmuşlardır. 'Lozan Anlaşmasına karşı verilen silahlı mücadele amacına ulaşmıştır' deniliyor. Görüyoruz ki burada da teslim olmuşlardır. haklı çıkacağını bilse de insanın 'inşallah olmaz' dediği zamanlar vardır. O zamanlardayız. Haklı çıkacağımızı biliyorduk. Yine biliyoruz ki iktidarın ve ortağının aylardır söylediği kapkara yalanlar bugün gerçeğin aydınlığı ile gün gibi ortadadır. Çünkü biz hem ağababalarını, hem terör örgütünü çok iyi tanıyoruz. Varlık sebeplerini de çok iyi biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi Lozan Antlaşması'nı hedef alan ifadeler bize gösteriyor ki, iktidarın da aralarında bulunduğu güçler artık gemi azıya almışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapu senedi Lozan'ı hedef alan açıklama gösteriyor ki, hain terör örgütü ile iktidar ve ortaklarının hedefleri en başından beri zaten aynıymış. Büyük Türk milletinin huzurunda bir kere daha ilan ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti onu idare ettiğini zannedenlerin değil, Cumhuriyeti koruma sevdasıyla donanmış büyük Türk milletinindir. Türkiye'nin cesur evlatları buradadır, İYİ Parti buradadır ve bu ihanete asla geçit vermeyecektir. Herkes müsterih olsun. Ey vatan, gözyaşların dinsin. Yetiştik çünkü biz."

"Lozan Parkı'nda buluşmaya davet ediyorum"

Dervişoğlu, "Bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapmayı planladığımız grup toplantısını büyük bir katılım ile, bütün bu olanları protesto etmek amacıyla Çankaya Birlik Mahallesi'ndeki Lozan Parkı'nda gerçekleştiriyoruz. Bütün Ankaralılara ve milletimizi Lozan Parkı'nda buluşmaya davet ediyorum. Çarşamba günü saat 12'de tapusu delinmek istenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hak ve hukukunu savunmak üzere Lozan Parkı'nda buluşmaya davet ediyorum" ifadesini kullandı.