Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan: "Kanal İstanbul Türkiye'ye en büyük ihanettir”

Haber: Esra Nur Pervan
(TRABZON) - Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Kanal İstanbul Türkiye'ye en büyük ihanettir. İstanbul'u bir ada haline getirmeyi hangi akıl, hangi mantıkla yaptıklarını hala anlayabilmiş değiliz" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin aylık divan toplantısına katılmak üzere Trabzon’a geldi. İl binasındaki toplantıda konuşan Arıkan, son günlerde İstanbul'da meydana gelen depremleri hatırlatarak "6 Şubat depremlerinden ders alacağımızı ümit ederken yaklaşmakta olan İstanbul depremiyle hala tedbirlerin alınmadığını üzülerek gördük" şeklinde konuştu.
Arıkan, Özel İletişim Vergisi’ni hatırlatarak şunları söyledi:
“Çok uzak değil 1999'da da önemli bir deprem yaşamıştık biz. 99 depreminde o günün idarecileri Özel İletişim Vergisi çıkarmışlardı hatırlarsınız ve cümle şuydu '1 yıla mahsus çıkartıyoruz bunu.' 1 yıl dolduktan sonra bir yıl daha uzatalım dediler daha sonra AK Parti iktidarı geldi onlar 1 yıl uzatalım dediler. 1 yıl bitti 1 yıl, 1 yıl, 1 yıl daha derken son 2004 yılında dediler ki 'Bu böyle 1 yıl uzatmayla olmuyor gelin Meclis'ten bir yasa çıkartalım bunu kalıcı hale getirelim' dediler ve depremle alakalı Özel İletişim Vergisi’ni kalıcı hale getirdiler. Enteresan kısım bundan sonra başlıyor. 2006 yılına gelindiğinde yine AK Parti iktidar, dedi ki 'Ya böyle olmuyor bu deprem için paralar veriyorsunuz biz de bunu başka yerlere harcıyoruz gelin bunu kılıfına uyduralım.' 2006 yılında gene bir düzenleme yaptılar deprem için toplanan paraları genel bütçe havuzunu attılar. İstedikleri gibi harcama durumunda kaldılar. Geldik bugüne, İstanbul'da bu hadiseyi yaşadık yine iktidarın temsilcileri mikrofonu eline aldılar kameraların karşısına geçtiler dediler ki 'Efendim bu Türkiye'nin meselesi bununla alakalı siyaset yapamayız, bununla alakalı ayrım yapamayız. İktidarıyla muhalefetiyle medyası ile sanatçısı ile şu suyla bu suyla İstanbul depreminin önüne geçeceğiz' dediler. O toplantıda kim yoktu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yoktu, Meclis'te bulunan siyasi partiler yoktu. Daha birkaç saat önce çıktınız mikrofonların önünde 'Hep beraber gayret göstereceğiz' dediniz ama birkaç saat sonra sadece kurmaylarınızla beraber deprem hazırlık toplantısı yaptınız. Niye çağırmadınız toplantıya biz çok iyi biliyoruz çünkü deprem ile alakalı siz hiçbir şey yapmıyorsunuz.”
"Kanal İstanbul Türkiye'ye en büyük ihanettir"
Başkan Mahmut Arıkan, Kanal İstanbul’un Türkiye’ye en büyük ihanet olacağını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yıllardır kullandıkları cümle, İstanbul'da 600 ila 700 bin arasında ufak bir depremde yıkılacak konut sayısı var dediler. Her konutta 4 kişi yaşadığını düşünürsek 2,5 milyon insan ölüm tehlikesi ile karşı karşıya İstanbul'da. Allah korusun Anadolu’da olan bir deprem olduğunda İstanbul Anadolu’ya yetebilir ama İstanbul'da deprem olduğunda Anadolu İstanbul'la yetemez. Bununla alakalı bir tedbir alınmıyor. Israrla iktidar iktidar olmadan önce diyordu ki 'İstanbul'u boşaltmamız lazım İstanbul'dan tersine göz başlatmamız lazım' diyorlardı 2025 yılına geldik, bu kadar deprem hadisesi yaşandı yüz binlerce insanımızı kaybettik bu hafta medyaya yeni bir haber düştü. Nedir o? 'Kanal İstanbul Projesi kapsamında 24 bin konutun ihalesi yapıldı.' İstanbul'u boşaltmaya çalışıyoruz, İstanbul'u deprem tehlikesinden muhafaza etmeye çalışıyoruz ama yeni 24 bin konutu inşa etmek için ihaleler yapıyorsunuz. Zannettim ki bu ihaleleri yapılırken o çürük olan 700 bin konuttaki dairelerin insanları oraya taşıyacaklar sonra öğrendik ki öyle bir durum yok. Sıfırdan İstanbul'a yeni göçün yolunu açacak projeye imza attılar. Ne için imza attılar, bütün hesaplarını rant üzerine yaptıkları için bunu sakladılar. Eğer muhalefetten birileri deprem hazırlık komisyonunda masanın etrafında olsaydı bunları açık açık planlamayacaklardı. Kanal İstanbul Türkiye'ye en büyük ihanettir arkadaşlar. İstanbul'u bir ada haline getirmeyi hangi akıl, hangi mantıkla yaptıklarını hala anlayabilmiş değiliz ve daha enteresan bir şey söyleyeyim aklıselim AK Partililerle oturduğumuzda toplantılar yaptığımızda cümle şu 'Bu Kanal İstanbul doğru bir proje değil. Son dönemde Reis de bunu dillendirmemeye başladı. İnşallah gündemden kalkar.’ Bunu diyen Ak Partililer bugün sus pus oldular. Maalesef iktidar temsilcileri kapalı kapılar ardında özel sohbetlerde kullandıkları cümleleri kameraların karşısına geçtiklerinde, mikrofonu eline aldıklarında kullanamıyorlar. Niye? Çünkü yukarıdaki idare, aykırı bir şey söylediğinde, muhalif olduğunda seni anında kapının önüne koyuyorlar maalesef."
"Çiftçi bu kadar perişanken yasal olarak vermeniz gereken parayı dahi veremiyorsunuz"
"Tarım meselesi Türkiye'nin beka meselelerden biri. Bu yıllardır biz söylüyoruz. Eğer bir çiftçiyi ayağa kaldırmazsanız, eğer hayvancılıkla uğraşanları ayağa kaldırmazsanız Türkiye’nin beka meselesini tartışmaya açarsınız. 2006 yılında iktidar yetkilileri dediler ki 'hakikaten bu tarım meselesi beka meselesi, bu tarımı çözmemiz gerekiyor, gelin bunu yasal bir sisteme bağlayalım, her yıl milli gelirden yüzde 1’ini tarıma ayıracak kanunu yasalaştıralım' dediler. Muhalefetin desteğiyle beraber bu kanun yasalaştı ve 19 yıl geçti arkadaşlar. 19 yıl boyunca iktidar bir kez bu kanunu uygulamadı. Bırakın daha önceki Anayasa'ya geçen maddeleri uygulamamayı, kendi çıkardıkları yasayı bile uygulamamışlar. 19 yıl içerisinde ne vermişler, sadece bir kez yüzde 0,66. Ne demek istiyorum, binde 66’lık bir oranı yakalamışlar. 'En düşük ne' dedim yüzde 0,22, binde 22’lik bir başarı yakalamışlar. Çiftçi bu kadar perişanken, hayvancılıkla uğraşan bu kadar perişanken yasal olarak vermeniz gereken parayı dahi veremiyorsunuz. En son 2025 bütçesinde 650 milyar Türk lirasını çiftçilere vermek zorundaydılar kanun böyle diyor ama ne yaptılar 'sadece 130-140 milyar lirasını vereceğiz 600 milyarını hiç edeceğiz' dediler."
"Gazze’nin düşmesi demek Kıbrıs'ın düşmesi demektir"
Gazze’nin Türkiye için beka meselesi olduğunu ifade eden Mahmut Arıkan, "Gazze Türkiye için beka meselesidir, Gazze’nin düşmesi demek Türkiye’nin tehdit altına girmesi demektir, Gazze’nin düşmesi demek Kıbrıs'ın düşmesi demektir. Son 15-20 gün içerisinde Kıbrıs'ta yeni bir oyun faaliyete geçirildi. Nedir bu oyun? Kardeşlerimiz Türk Cumhuriyetleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimini teker teker tanımaya başladılar. Merak ettim niye tanıyorlar diye, altından para çıktı. Avrupa Birliği 12 milyar Euro yardım sözüyle Türk Cumhuriyetlerinin Güney Kıbrıs'ın Rum Yönetimi'ni tanımalarını sağladılar. Bu ne demek, o ülkelerin Güney Kıbrıs'ı tanımaları demek, Türkiye'nin Kıbrıs'ta işgali konumuna düşmesi demek."