Saraçhane eylemlerinde kardeşi gözaltına alınan oyuncu Nafia Tanrıverdi: "Gerçekten bir film izliyor gibiyim şu an, inanamıyorum"

Saraçhane eylemlerinde kardeşi gözaltına alınan oyuncu Nafia Tanrıverdi: "Gerçekten bir film izliyor gibiyim şu an, inanamıyorum"

Haber: Hakan KAYA-Kamera: Vedat BAYRAKTAR

(İSTANBUL)- Saraçhane eylemlerine katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınan oyuncu Nafia Tanrıverdi'nin kardeşi Baki Tanrıverdi, 4 gündür İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde tutuluyor. Gözaltı işlemine ilişkin kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini, karakol karakol gezerek kardeşini bulabildiğini söyleyen Tanrıverdi, "Gerçekten bir film izliyor gibiyim şu an. Yani inanamıyorum. Bu durumda mıyız gerçekten? Ben söyleyemeyecek miyim? Ben konuşamayacak mıyım? En temel hakkım, fikrimi beyan etmek en büyük özgürlüğüm. Bunu da mı yapamayacağım" diye konuştu.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanlarının da olduğu 48 kişi gözaltına alınmasıyla başlayan protestolar, tutuklama kararlarının ardından yurt genelinde büyüyerek devam etti. İBB binasının bulunduğu Saçhane'deki eylemlerde ise polis ile protestocular sürekli karşı karşıya geldi. Polis yer yer sert müdahale ederek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Saraçhane eylemlerinin 5'inci gününde gözaltına alınanlar arasında oyuncu Nafia Tanrıverdi'nin kardeşi Baki Tanrıverdi de bulunuyor.

Fatih Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü binası önünde ANKA'ya konuşan Nafia Tanrıverdi, kardeşiyle en son pazartesi görüştüğünü ve kendisinden haber alamayınca karakol karakol gezerek kardeşini aradığını söyledi.

"Sırf düşünce özgürlüklerinden dolayı bunu kullandıkları için içerideler"

Kardeşini gözaltına alındıktan 4 gün sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde bulduğunu anlatan Tanrıverdi şöyle konuştu:

"Kardeşim kendi yaşındaki gibi birçok üniversiteli birçok gencin söz hakkını, ifade özgürlüğünü kullanması gibi Saraçhane yürüyüşüne katıldı. Ama ertesi gün biz ondan haber alamadık. İlk başta bir paniklemeyelim dedik. Herhalde arkadaşlarıyladır, şarjı bitmiştir bir şey olmuştur. Ama ikinci gün de ulaşamayınca bu sefer sosyal medyadan bir ben duyuru yaptım. Polisi aradım onlardan da bir bilgi alamadık. İkinci günün sonunda da artık kendi imkanlarımızla ona ulaştık ve arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındığını öğrendik. Orada yaşadığımız en büyük çaresizlik hiçbir şekilde bilgi alamamak oldu. Karakol karakol gezerek, her yeri arayarak kardeşimi kendi çabamızla bulduk. Ve şu an perşembe itibarıyla yani dördüncü gün olarak halen ifadesi alınacak. Bekliyoruz ama halen ama bir gelişme yok. Sürekli erteleniyor. İletişim bu süreçte zaten kuramıyoruz. Olanlardan dolayı hem çok üzgünüz hem de tüm bu sürece anlam veremiyoruz. Çok fazla gözaltı var. Ve ispatlanan bir suç yok. Sadece kendilerini ifade ettikleri için zaten hepsi bir arada. Şu an sırf düşünce özgürlüklerinden dolayı bunu kullandıkları için içerideler."

"Gerçekten bir film izliyor gibiyim şu an"

Yaşadığı olayın şokunu üzerinden atamadığını belirten Tanrıverdi, "Gerçekten bir film izliyor gibiyim şu an. Yani inanamıyorum. Bu durumda mıyız gerçekten? Ben söyleyemeyecek miyim? Ben konuşamayacak mıyım? En temel hakkım, fikrimi beyan etmek en büyük özgürlüğüm. Bunu da mı yapamayacağım? Psikolojik olarak o çocuklar çok gençler. Yani 18-21 yaşındalar. Düşünsenize hayatınızın bu döneminde biri sana konuşma diyor. Aslında denilen ve yapılan bu. Bu çok büyük bir baskı. Yani çok üzücü. Zaten hepsi çok umutsuz. Herkes çok hayal kırıklığı içerisinde. Ülkemizde neden böyle olsun ki? Yani harika bir coğrafyadayız. Harika imkanlarımız olabilir. Ama bunu kullanamamak bundan faydalanamamak gerçekten çok üzücü şu an. Bu sürecin hem ülkemiz hem de gençlerimiz için hepimiz için en kısa sürede sona ermesini istiyoruz. Hedeflerimizi, hayallerimizi konuşalım istiyorum. Bir kafede oturduğumuzda bunları duyalım, bunlardan bahsedelim istiyorum. Bu dertlerden sıkıntılardan yıllarca gitgide umutsuzluğa sürükleniyoruz. Gerçekten artık hepimiz için hayallarimizi özgürce, güzelce ifade edebildiğimiz bir ülke diliyorum hepimiz için" diye konuştu.

"Bireysel bir gözaltı değil toplu gözaltılar yapıldı"

Avukat Berat Tanrıverdi ise süreç hakkında şöyle konuştu:

"Aile dün bana başvurdu. Gözaltındaki kişiyle dün görüşme imkanım oldu. Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 95’inci maddesine göre gözaltına alınan bir kişinin kendi belirlediği bir kişiye ya da yakınına gecikmeksizin haber verilmesi gerekiyor. Ancak müvekkilimin ve ailesinin bu haber alma hakkını etkin bir şekilde kullanamadığını görmekteyiz. Gözaltılar toplu şekilde yapılıyor. Toplu şekilde gözaltı olduğu zaman yasaya göre dört güne kadar gözaltı süresini uzatma imkanı var. Kişiler toplu olarak gözaltına alınınca da haliyle uzun gözaltı süreleri oluyor. Bu da hem aileyi hem gözaltına alınan kişinin kendisinde ayrı mağduriyetler oluşturuyor. Gözaltı sebeplerine baktığımız zaman genel olarak 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanun’un 33’üncü maddesine muhalefeti görüyoruz. Cumhurbaşkanına hakareti görüyoruz ancak gözaltına alma tutanaklarına baktığımız zaman genelde bir gruptan birkaç kişinin sloganda bulunduğu, hakaret ettiği ya da işte üzerinde silah çıktığı, kesici alet çıktığına ilişkin tespitler görüyoruz. Ancak bu bir grupta fiilen bulunan herkesi isnat edildiğini, bu sebeple bir grubun gözaltına alındığını görüyoruz. Burada tabii ki en büyük dayanak noktamız suç ve cezanın şahsiliği ilkesi. Bir başkasının yaptığı eylem yüzünden bir başkası sorumlu tutulamaz. Ancak uygulamada bireysel olarak gözaltına alma varken, toplu olarak gözaltına alma uygulaması yapıldığını görüyoruz. Bu da tabii gözaltı sürelerinin uzamasına ve mağduriyetlerin artmasına sebep oluyor."