TBMM Genel Kurulu... Sezai Temelli: İmamoğlu'na yönelik başlatılan operasyon barış ikliminin, demokratikleşme umudunun dinamitlenmesinden başka bir şey değil

(TBMM) - DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, TBMM Genel Kurulu'nda CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilişkin; "Sayın Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan bu operasyon başlı başına aslında bir barış ikliminin, bir demokratikleşme umudunun dinamitlenmesinden başka bir şey değildir. Nereden biliyoruz biz bu barışa yönelik saldırıların nasıl çalıştığını? Kobani kumpas davasından, Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın; onlarca, yüzlerce, binlerce arkadaşımızın tutsak olmasından, Gezi'den biliyoruz. Bu kumpas davalarından, bu anlayıştan, bu, barışa, demokrasiye karşı hamlelerden bu ülkeyi kurtarmak bu Meclisin sorumluluğundadır" dedi.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve CHP'li ilçe belediye başkanlarının 19 Mart'ta başlayan soruşturmanın ardından tutuklanması ve sonrasında yaşanan protestolarda çok sayıda öğrencinin tutuklanmasına dair tartışmalar TBMM Genel Kurulu'nda devam ediyor.
İmamoğlu'nun tutuklanmasının ekonomik ve hukuki boyutunu eleştiren Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, şunları söyledi:
"19 Mart'ta bir Büyükşehir Belediye Başkanı gözaltına alınıyor, gözaltına alınış şekli de doğru değil; ben bunları yaşamış birisi olarak söylüyorum. Bir belediye başkanına bu şekilde muamele yapmanın sonucu ne oldu biliyor musunuz? 30 milyar dolar oldu. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yapanlar arasında provokatörler olabilir, burada hükümet ve aynı zamanda istihbarat, kolluk güçleri bu provokatörleri bulmalı ve onlara gereğini yapmalı. Burada genelleme yapmak da doğru değil. Aynı şekilde, polisin müdahalesinde de bazı polis memurlarının doğru müdahale etmediklerini gördük; bunlar videolarla sabit. Bu da aynı zamanda genelleme yapmamızı gerektirmez, bütün polis teşkilatını aynı kefeye koymamızı gerektirmez. Yargıda ve aynı zamanda yürütmede veyahut da idarede çifte standartlı olmayalım. Gördüğüm şu: Çifte standartlıyız.
Bazı televizyonlarda yorumcular var, şöyle söylüyorlar: 'CHP bile gelse bu toplantı ve gösterilere katılanlar iş bulamayacaklar.' Hadi oradan be! Nerede bulamayacakmış! 2 milyon kişi 12 Eylül 1980'de tutuklandı; biz gözaltına alındık, bize de öyle söylediler. Geldim, üniversitede hoca oldum, Başbakanlık'ta çalıştım, bölge müdürü oldum, şimdi milletvekiliyim. Lütfen, Allah aşkına, bunları susturun, konuşturmayın bunları. İnsanlar demokratik haklarını kullanıyorlarsa bunlar mutlaka ve mutlaka vatandaştırlar; bunları yapmak doğru değildir."
Kavuncu: "Bu çocukları 2'şer 2'şer cinayet suçlularının olduğu koğuşlara atmışlar"
İstanbul'da tutuklu bulunan öğrencilerle görüşen İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, öğrencilerin kötü şartlar altında tutulduğuna dikkat çekerken şöyle konuştu:
"Bu terörist olarak nitelendirilen gençleri geçtiğimiz hafta sonu biz ziyaret ettik. İlk ziyaret ettiğim genç 18 yaşında, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği'nde hazırlık bölümünde okuyor. Kendisi fen lisesini yatılı olarak bitirmiş ve o gün o gösterileri olduğunda Türk Bayrağı'nı almış gitmiş ve Yenikapı'da gösterilere katılmış ve sonra hırpalanmış. Büyük numaralı bir gözlük takıyor, yedi gün gözlükleri verilmemiş, üç gün ayakkabısız dolaşmış, Gayrettepe'de beton zeminde yatmış, daha sonra Silivri'ye götürmüşler ve bu çocukları 2'şer 2'şer cinayet suçlularının olduğu koğuşlara atmışlar.
Bir başka kızımızı ziyaret ettim, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü'nde okuyor. O da 18 yaşında, o da hazırlık bölümünde okuyor. İyi misin dedim, hâlini hatırını sordum. Annene bir mesajın var mı dedim. 'Ben yetim büyüdüm, annem 7 yaşımdayken vefat etti. Babama gururlu olduğumu söyleyin, çok selam söyleyin, beni hiç merak etmesin' dedi. Babasını aradım, kızını gördüm, gayet iyi, sana selamı var. Allah kolaylık versin, bir kız çocuğu büyütmüşsün anasız dedim. 'Evet Sayın vekilim, annesiz büyüttüm çünkü annesini kızım 7 yaşındayken Artvin Hopa'daki sel felaketinde ağabeyiyle beraber kaybettik' dedi. Bu kızın ne bir örgütle ne bir partiyle, hiçbir şeyle bir alakası yok.
Hepsine aynı soruyu sorduk: Niye o gün Saraçhaneye gittiniz? Sebebi neydi? Birisi dedi ki: 'Bugün bu insanlara yapılan haksızlık yarın bana da yapılır. Onun endişesiyle gittim.' Bir diğeri, adalete sahip çıkmak için gitmiş. Biri -annesi EYT'li, emekli- 'Emekli maaşıyla geçinmekte zorluk çekiyor. Bu da bardağı taşıran son damla oldu, onun için gittim' dedi. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki arkadaş da dedi ki: 'Atatürk bu cumhuriyeti biz gençlere emanet etti. O söz kulaklarımdan hiç eksik olmadı, onun için gittim.'"
Temelli: "İmamoğlu'na yönelik başlatılan operasyon barış ikliminin, demokratikleşme umudunun dinamitlenmesinden başka bir şey değil"
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de İmamoğlu'nun tutuklanmasının demokrasi ve barış ikliminin dinamitlenmesi olduğunu belirterek devam eden davaları kumpas olarak niteledi. Temelli şunları söyledi:
"27 Şubat'tan bugüne baktığımızda en son 19 Mart'ta yaşadıklarımız kabul edilebilir gelişmeler değildir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan bu operasyon başlı başına aslında bir barış ikliminin, bir demokratikleşme umudunun dinamitlenmesinden başka bir şey değildir. Bu, olabildiğince antidemokratik uygulama biran önce son bulmalıdır. Nereden biliyoruz biz bu barışa yönelik saldırıların, bu antidemokratik aklıların nasıl çalıştığını? Kobani kumpas davasından biliyoruz, Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın; onlarca, yüzlerce, binlerce arkadaşımızın tutsak olmasından biliyoruz. Gezi'den biliyoruz, Can Atalay'dan biliyoruz, arkadaşlarımızdan biliyoruz. Şimdi, yeniden bir kumpas davasıyla karşı karşıyayız. Bu kumpas davalarından, bu anlayıştan, bu, barışa, demokrasiye karşı hamlelerden bu ülkeyi kurtarmak bu Meclisin sorumluluğundadır. Bu Meclis bu sorumluluktan kaçamaz. 27 Şubatta ortaya çıkmış olan o dönüme dair, o büyük tarihsel dönüşüme dair açıklamaların arkasında durmak, gereğini yapmak, adım atmak konusunda bir kez daha çağrıda bulunuyoruz."
Başarır: "'Cunta, darbe' gibi konularda tartışma çıkınca çok alıngan davranıyorsunuz ama darbe dönemlerinde bunlar olmadı"
ABD Başkanı Donlald Trump'ın Rahip Brunson'ın ABD'ye teslim edilmesine ilişkin sözlerini hatırlatan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ise tutuklu bulunan öğrencilerin serbest bırakılması için çağrıda bulundu. "Cunta" tartışmasına ilişkin de konuşan Başarır şunları söyledi:
"Trump diyor ki: 'İsrail ile Türkiye'nin sorunları varsa ben çözerim.' AKP'ye göre aralarında ufak tefek sorunlar var ama muhalefete göre çok büyük bir sorun var: Filistin. 'Rahip Brunson'ı aldım' dedi. Kimden aldın? Trump Türkiye'de avukatlık yapıyor, bürosu var, ben mi bilmiyorum? Ve bundan rahatsız olmayan, hâlâ bir açıklama yapmayan Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanı var. Trump, Rahip Brunson'ı alıyor. Ben Berkay'ı ve 296 evladımızı alamıyorum. Rahip Brunson yıllarca ceza alacaktı. Berkay ve arkadaşları, o çocuklar alt sınırı altı ay olan 2911 sayılı Kanun'a muhalefetten yargılanıyor. Rahip Brunson orada, benim çocuklarım niye cezaevinde?
Yine 'hukuk devleti' Mahir Polat 3'üncü kez hastaneye gidiyor, bu sefer de kan tahlili yapılacakmış; haftaya da röntgene gider, ondan sonra başka bir doktora gider; Allah korusun, ondan sonraki hafta yaşamını yitirirse ne diyeceksiniz? 'Pardon, özür diliyorum.' Çünkü Balyoz ve Ergenekon, FETÖ döneminde böyle söylediniz 'Allah bizi affetsin' dediniz. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 20'si olan İstanbul'un Belediye Başkanı cezaevinde. Bugün babasının Balıkesir'deki yazlığı çilingirle açılıyor günler sonra ama tutuklu, delil aranıyor. Ya, madem delil arıyorsun, daha bulamadın niye tutukluyorsun? Sonra 'cunta, darbe, otokrasi, faşizm' gibi konularda tartışma çıkınca çok alıngan davranıyorsunuz ama darbe dönemlerinde bunlar olmadı."