TBMM Genel Kurulu... Umut Akdoğan: "Silivri bundan sonra sadece bir cezaevi değil, müstakbel cumhurbaşkanın çalışma ofisidir"

(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda konuşan CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, kürsüye 11 Nisan 1920 tarihli Atatürk ve silah arkadaşları hakkında çıkartılan idam fermanının orijinal metni ile çıkarak, "Menderes idam edilmiştir. Türkeş sürgün edilmiş, Erbakan'a yasak getirilmiştir. İsmet Paşa illere sokulmamıştır. Ecevit'e karşı MGK 'bundan sonra partisinin başına geçemez' demişlerdir. Bu kararı verenlerin hiçbirisi tarihte yoktur ancak bu isimlerin her birinin seveni hayattadır. Şimdi bu örneklerden yola çıkarak diyorum ki; Silivri cezaevi bundan sonra sadece bir cezaevi değil, müstakbel cumhurbaşkanın çalışma ofisidir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda İBB Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına yönelik tepkiler devam ediyor. CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, kürsüye 11 Nisan 1920 tarihli Atatürk ve silah arkadaşları hakkında çıkartılan idam fermanının orijinal metni ile çıkarak yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bu metin Gazi Mustafa Kemal Atatürk 39 yaşındayken Saray'daki tahtta bulunan Vahdettin ve iktidar sahibi Damat Ferit tarafından yayınlanmıştır. Osmanlıca bu metinde, 'Kuvay-i Milliyeciler isyancıdır. Hareketleri fitne ve fesat hareketidir' der. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idamı istenir, mallarına el konulması istenir. Katli vaciptir denir. Bu idam fermanı yayınlandıktan yalnızca 12 gün sonra Atatürk Ankara'da arkadaşlarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırlarında yaşayan hiç kimseyi ayırt etmeden bugünkü Meclis'i bu idam fermanına rağmen kurmuştur. İktidar sahipleri iktidar gücünü arkasına alarak Nemrud Mustafa Paşa'ya mahkeme kurdurmuş, onu yargılatmış ama halkın gücünü arkasına almış olan Mustafa Kemal Paşa bu ülkeyi kurmuştur. Kimse Nemrud Mustafa Paşayı, o mahkemedekileri hatırlamıyor, Padişah Vahdettin'i İngilizlere sığınmasıyla, Damat Ferit'i Fransızlara sığınmasıyla bilmektedir ama bütün Dünya Atatürk'ün kahramanlığını ve bu ülkeyi kurmuş olduğunu bilmektedir.
Menderes idam edilmiştir. Türkeş sürgün edilmiş, Erbakan'a yasak getirilmiştir. İsmet Paşa illere sokulmamıştır. Ecevit'e karşı MGK 'bundan sonra partisinin başına geçemez' demişlerdir. Bu kararı verenlerin hiçbirisi tarihte yoktur ancak bu isimlerin her birinin seveni hayattadır. Selahattin Demirtaş dokuz senede seçmenlerinin gönlünden silinmemiştir. 'Muhtar bile olamaz' denilen Erdoğan bu ülkede iktidar olmuştur. Şimdi bu örneklerden yola çıkarak diyorum ki; Silivri cezaevi bundan sonra sadece bir cezaevi değil, müstakbel cumhurbaşkanın çalışma ofisidir.”