TTB “Sağlıkta Ticari Çeteleşme: Bebek Ölümleri” raporunu açıkladı... “Özel hastanelerin SGK'dan hizmet alması en temel sorun”

TTB “Sağlıkta Ticari Çeteleşme: Bebek Ölümleri” raporunu açıkladı... “Özel hastanelerin SGK'dan  hizmet alması en temel sorun”

Haber: Beril KALELİ/Kamera: Hakan KAYA

(İSTANBUL) Türk Tabipleri Birliği (TTB), Yenidoğan skandalıyla birlikte açığa çıkan, sağlık sistemindeki sorun ve açıkların incelendiği “Sağlıkta Ticari Çeteleşme: Bebek Ölümleri” raporunu açıkladı. Açıklamada, Türkiye'deki yenidoğan yoğun bakım ünitesi yatak sayısının yüzde 52'sinin özel sektörde olmasına dikkat çekildi. Açıklamada söz alan ve Yenidoğan Çetesi davasını anımsatan İTO Başkanı Osman Küçükosmanoğlu da "Mahkeme sürecinde bunu görüyoruz, biz bunu 3-5 kişiye yıkalım, mevzuatla da ilgili göstermelik bir takım değişiklikler yapalım. Bunun uygulamalarını da görüyoruz. Özel hastaneler başta olmak üzere bir takım mevzuat değişiklikleri yapıldı. Bazı olumlu değişiklikler var gibi görünse de, özel hastanelerin SGK'dan hizmet alması en temel sorun, en temel kaynak bu. Bununla ilgili hiçbir değişiklik yapılmadı" dedi.

Aralarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu 58 sanığın, yenidoğan bebekleri anlaşmalı oldukları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirerek Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan ve ailelerden haksız gelir elde ettikleri ve bu süreçte çok sayıda bebeğin yoğun bakım takipleri sırasında hayatını kaybetmesine neden oldukları iddiasıyla yargılandığı ve Kamuoyunda “Yenidoğan Çetesi Davası” olarak bilinen davanın 4’üncü duruşması dün yapıldı.

Yenidoğan skandalının ortaya çıkmasının ardından TTB tarafından, sağlık sistemindeki sorun ve açıklara ilişkin çalışmak üzere oluşturulan Sağlıkta Çeteleşme Çalışma Grubu, “Sağlıkta Ticari Çeteleşme: Bebek Ölümleri” raporunu tamamladı. Rapor, TTB tarafından bugün İstanbul Tabip Odası’nda basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı. TTB İkinci Başkanı Pınar Saip, İTO Yönetim Kurulu Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, TTB Merkez Konseyi Üyesi Nilüfer Ustael, TTB Halk Sağlığı Kolu’ndan Muzaffer Eskiocak’ın yer aldığı toplantıya TTB Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap ve konsey üyelerini de internet üzerinden bağlantı yoluyla katıldı.

Rapora ilişkin sunum gerçekleştirildi

TTB İkinci Başkanı Pınar Saip’in raporun özetleyen bir sunum gerçekleştirdi. Ön raporun Ocak ayında sunulduğunu hatırlatan Saip, “Özellikle 23 Nisan’a da çok yaklaştığımız bu günde, yaşama sağlıklı başlangıç her bebeğin hakkıdır diye özellikle başlamak istiyorum” ifadelerini kullandı. Raporda, yaşama nasıl sağlıklı başlayacağız, yenidoğan sağlığını oluşturan etmenler neler, bu konudaki insan gücümüz yeterli mi, altyapı kaynaklarının dağılımı nasıl, Türkiye’deki sezeryan oranları, sağlık sistemindeki taşeronluk, hizmet alım ve dışkaynak kullanımının neden olduğu sorunları konularının yer aldığını aktaran Saip, Yenidoğan Çetesi davasına ilişkin son durum ve TTB ve İTO’nun bu konuyla ilgili yapmış olduğu çalışmaların da raporda bulunduğunu söyledi.

TTB: "Bebek ve çocuk ölümlerini bir ülkenin sağlık hizmet kalitesinin göstergesidir”

Toplantıda TTB Merkez Konseyi, rapora ilişkin “Yaşama Sağlıklı Başlamak Tüm Bebeklerin Hakkıdır” başlıklı basın açıklamasında bulundu. Nilüfer Ustael tarafından okunan açıklamada, sağlıklı gebelik, sağlıklı doğum ve yenidoğan sağlığının halk sağlığı hizmetleri ile yakından ilgili olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

“Üreme sağlığı hizmetleri, antenatal ve perinatal bakım ile çocuk sağlığı hizmetlerinde belirgin sorunlar söz konusudur. Yenidoğan dönemi, yaşamın en kırılgan zamanıdır ve bu dönemde mortalite oranları diğer dönemlere göre çok daha yüksektir. Yenidoğan ölümlerinin önlenmesi, halk sağlığı ve ülkelerin sağlık politikaları açısından kritik bir öneme sahiptir. Bebek ve çocuk ölümlerini bir ülkenin sağlık hizmet kalitesinin göstergesidir.

Raporda görüldüğü gibi Türkiye'de anne ve bebek ölümleri önlenebilir seviyenin çok üzerindedir ve bölgeler arasında büyük eşitsizlikler vardır. Antenatal ve perinatal hizmetlerde ve bakımda yetersizlikler dikkat çekmektedir. Ülkemizde yenidoğan uzmanların sayısı yetersiz, dağılımı dengesizdir. Bunların yanı sıra, çocuk sağlığı ve hastalıkları ile yenidoğan yan dalı tercih edilme oranları da azalmıştır. Bu durum bizi gelecekte daha büyük sorunların beklediğini göstermektedir.

Türkiye'de YYBÜ (Yenidoğan yoğun bakım ünitesi) yatak sayısı yeterli ama dağılımı dengesizdir. Bunların %52'sinin özel sektörde olması, riskli yeni doğanların sevkini ve hizmete erişimini engellemektedir. Yoğun bakımı gereksinimi olan prematür ve düşük doğum ağırlıklı bebekler gebelik öncesi beslenme yetersizliği, adolesans, kısa aralıklı ve ileri yaş gebelikleri gibi etkenlerden kaynaklanmaktadır. Bu döngünün kırılması için yalnızca yenidoğan bakım hizmetlerinin değil, aynı zamanda prematür doğumları önlemeye yönelik politik kararlılık da gerekmektedir.

"Yetkililerin görevlerini ihmal ettikleri, yıllardır sürdüğü anlaşılan bu tezgâhın geç ortaya çıkmasından sorumlu oldukları iddianameden anlaşılmaktadır"

Yeni doğan ölümleri ve çetelerin üremesi hem sistemden hem de koruyucu önlemlerin yeterince alınmamasından kaynaklanmıştır. Maalesef aile planlaması hizmetleri, nüfus politikalarının doğurganlığı teşvik eden yönelimi nedeniyle öncelik olmaktan çıkmıştır. Yürütme ve denetim görevini elinde tutan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı yetkililerinin görevlerini ihmal ettikleri, yıllardır sürdüğü anlaşılan bu tezgâhın geç ortaya çıkmasından sorumlu oldukları iddianameden anlaşılmaktadır.

Bebeklerin ve halkın sağlığını piyasanın insafına bırakan sağlık politikalarını bir kenara bırakarak, koruyucu hekimlik ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirildiği, sağlık çalışanlarının güvenli ve güvenceli çalışabildiği, sağlık hizmetinin niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği başka bir sağlık sistemini hayata geçirmeliyiz. Kamuda hizmet alım ve taşeronlaşma sisteminin kaldırılması, hekim maaşlarındaki performans baskısının kaldırılması, SGK'nin özel sağlık hizmetlerinden hizmet alımını bırakması gerekmektedir. Sağlık sistemi erken doğumları ve yenidoğanların yoğun bakım ihtiyacını azaltan bir şekilde kurgulanmalıdır. Mevcut sağlık sisteminin yapısal sorunlarını hep birlikte aşabileceğimizi vurgulayarak, 'Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün' diyoruz."

Toplantıda, Muzaffer Eskiusta, Alpay Azap, Osman Küçükosmanoğlu konuşmalar gerçekleştirdi. Konuşmacıların ifadeleri şöyle:

“Çocuklar için, yapamadıklarımıza bakmak lazım, yapabildiklerimize değil”

Muzaffer Eskiusta: “Tüm çabamız, çocuklara bayram tadında bir hayat oluşturmaya çalışmak. Güvenli annelik diye tanımladığımız şey, gebeliğin hem anne için hem bebek için sağlıkla sonuçlanması. Başka ülkelerde, bebeklerin ya da annelerin sağlık düzeylerine ilişkin ölçütlerde erişilebilen en iyi düzeye bakmak gerekiyor. Anne ölüm hızında, 100 bin canlı doğumda 2 ölüme kadar azalma sağlanabildi. Bebek ölümlerinde, 1000 canlı doğumda 1.7’ye kadar azalma sağlanabildi. Eğer bu sağlanabiliyorsa ülkelerde, bizde neden olmasın? Biz niye bunu hedeflemeyelim. Türkiye’de bebek ölümleri 1000’de 9-10 dolayında. Son 14 yıldır 1000’de 12’yle, 9’a indiği oldu. En son 1000’de 10 civarında bir plato çiziyor. Bu kendi doğasına aykırı, bunun kabul edilmemesi gerekir. 1000’de 2’nin üzerindeki ölümlerin önlenebileceğine dair bir bakışla iyice irdelenmesi gerekiyor. Çocuklar için, bardağın boş tarafına bakmak lazım; yapamadıklarımıza bakmak lazım, yapabildiklerimize değil. Bu ölümlerin sürmesine izin vermememiz gerekiyor. Anneler için de aynı şekilde"

"Raporu okudukları zaman görecekler ki, bebeklerin ölmediği, ameliyat masalarında pazarlık yapılmadığı bir sağlık sistemi mümkün"

Alpay Azap: “Bu raporda çok önemli tespitler var. TTB’nin uzun yıllardır söylediği, sağlıkta dönüşüm programının olumsuz sonuçlarının nelere mal olduğu, ne tip sonuçlar verdiği raporda ayrıntılı bir şekilde irdeleniyor. Biz, bu raporun tüm yöneticiler tarafından dikkate alınmasını, kamuoyu tarafından da okunması gerektiğini düşünüyoruz. Bu raporu okudukları zaman şunu net bir şekilde görecekler ki, bebeklerin ölmediği, ameliyat masalarında stent veya malzeme pazarlığı yapılmadığı bir sağlık sistemi aslında mümkün"

"Bazı olumlu değişiklikler var gibi görünse de, özel hastanelerin SGK'dan hizmet almasıyla ilgili hiçbir değişiklik yapılmadı"

Osman Küçükosmanoğlu: "(Yenidoğan) olayının münferit bir olay olmadığını, sistemin açıklarının bunu ortaya çıkardığını söylemiştik. Ama, siyasi iktidar bunun münferit bir olay olduğunu söylüyor, bir yol kazası olduğunu değerlendiriyor. Mahkeme sürecinde de bunu görüyoruz, biz bunu 3-5 kişiye yıkalım, mevzuatla da ilgili göstermelik bir takım değişiklikler yapalım. Bunun uygulamalarını da görüyoruz. Özel hastaneler başta olmak üzere bir takım mevzuat değişiklikleri yapıldı. Bazı olumlu değişiklikler var gibi görünse de, özel hastanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan hizmet alması en temel sorun, en temel kaynak bu. Bununla ilgili hiçbir değişiklik yapılmadı"