Türk-İş Başkanlar Kurulu, "özelleştirme" gündemiyle Çayırhan'da toplandı: "Bu madenler ve santraller halka aittir. Bir adım geri atmayacağız"

Türk-İş Başkanlar Kurulu, "özelleştirme" gündemiyle Çayırhan'da toplandı: "Bu madenler ve santraller halka aittir. Bir adım geri atmayacağız"

(ANKARA) - Türk-İş Başkanlar Kurulu, Çayırhan Maden Ocağı ve Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine tepki amacıyla Çayırhan’da toplandı. Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, “Bu işin baş sorumlusu Hazine Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’dır. Herkes aklını başına alsın. Bir yerde yangın, bir yerde sel, bir yerde deprem. Bu ülke bunları hak etmiyor. Huzurumuzu bozmayın, huzurumuzu düzeltin. Sonra siz zarara girersiniz” dedi.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul da “Bölge insanları, bizler, Türk-İş ailesi ve kamuoyu işçilerin arkasında. Bu madenler ve santraller halka aittir, milli servetlerimiz yarınlarımızdır. Yarınlarımız satılık değildir. Bir adım geri atmayacağız. Bu karardan geri dönene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Gerekirse Ankara’ya yürüyeceğiz” şeklinde konuştu.

Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Maden Ocağı'nda, Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nın özelleştirilmesine karşı 20 Kasım 2024 Çarşamba günü sabah vardiyasının başlamasıyla yer altına inen yaklaşık 500 işçi ve dışardaki çalışanlar eylem başlatmıştı. İşçilerin özelleştirmeye karşı başlattıkları direnişin 10. gününde Maden-İş ve Tes-İş, hükümetle yapılacak müzakereler nedeniyle eylemlere ara verildiğini duyurmuştu. Özelleştirme kararından vazgeçilmediğini hatırlatan Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, şubat ayının ortasına kadar kararın iptal edilmemesi durumunda eylemlerini sürdüreceklerini söylemişti.

Bu gelişmelerin ardından Türk-İş Başkanlar Kurulu, Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay’ın başkanlığında “özelleştirme” ana gündemiyle Çayırhan'daki TES-İŞ Misafirhanesi'nde toplandı.

Toplantı öncesi Ergun Atalay ve Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul basın açıklaması yaptı.

Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atala, Bolu Kartalkaya’daki yangında hayatını kaybedenleri anarak, "En altından en sonuna kadar makamı, statüsü ne olursa olsun gözyaşına bakmadan hesap verilmediği sürece bizim bu kazaların önüne geçme şansımız yok. Bu bir vahşet, bunun mazur görülecek bir hali yok. Hepimizin beklentisi kimin sorumluluğu varsa en alttan en üste kadar bu hesabı ödemeli. Bunlar son olsun istiyoruz ama olmuyor. Bazı insanların gözünü kar hırsı büyümüş, daha ucuz nasıl işçi çalıştırırım diye düşünüyor.” dedi.

"Bugüne kadar özelleştirmeler bu ülkeye hiçbir hayır getirmedi"

Atalay şöyle konuştu:

“Kasım ayında madeni, enerjiyi, spor tesislerini, sağlık ocaklarını, hastaneleri ve okulları, sosyal tesisleri kapsayan bir bölümünü satıyorlar. Bunu satarken ocaklarla beraber alanları ve arazileri de satacaklar. Bugüne kadar özelleştirmeler bu ülkeye hiçbir hayır getirmedi. Dörtte üçü kapanmış durumda firmalarımızın. Şeker fabrikaları da sadece devlet elinde 16 tane kaldı. Elimizde şeker fabrikası kalmasaydı biz şekeri 20 kat daha fazla yiyecektik.

"Ülkeye yönetenler işçilere, emekçilere yanıt vermeyecek"

Bugün de ‘ne yapabiliriz’i konuşacağız. Gündemimizde yalnız maden yok. Şu anda kamu sözleşmeleri, taşeronlar, emeklilerin durumu ortada, asgari ücretler, vergilerle ilgili istediğimiz düzenlemeler yapılmadı. Maalesef eylemlerimize rağmen bir cevap alamadık. Ülkeyi yönetenler işçilere, emekçilere yanıt vermeyecek. Kamu çalışanının ücreti asgari ücrete geldi. Örgütlenenleri kapıya koyuyorlar. Polonez’de bir direniş oldu, bazı sorunlar çözüldü bazı sorunlar da içerde çözülecek.

"Bizler özelleştirilen yerlerde öldük, işten atıldık, köleleştirildik"

Nurettin Akçul da Bolu’daki yangında hayatını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi. Akçul şunları söyledi:

“Bugün ekonomimize katkılar sunan maden işletmemizin ve termik santralimizin satılması gündemiyle toplandık. Buradaki satış yöreyi, esnafı, aileleri ve tüm Türkiye’yi ilgilendirmekte. Buradaki eylem süreci aylar önce başladı. Tüm yetkililerle görüştük ve olumlu bir yanıt alamayınca maden işçileri kendini kapattı. Bu eylemlerimiz ses de getirdi. Güzel sonuçlar duymayı beklerken Bakanlık yetkilileri sürecin bu şekilde devam edeceğini kaydetti. Ardından yürüyüş başlattık ve bunun üzerine Özelleştirme Dairesi 3 ay erteledi. Müzakere sürecinde olumlu yanıt alamazsak eylemlerimize devam edeceğimizi duyurduk. Bugüne kadar karardan vazgeçildiğine dair olumlu bir dönüş yapılmadı. Bu satışı ve özelleştirme ihalesini durdurun. Burada hayat esnafı, halkıyla ve işvereni ile mutlu ve huzurlu devam ediyor. Özelleştirilecek alan buranın can damarı. Madenin kamu yararına sunduğu hizmeti bertaraf edecek. İşletmenin kamuya bir zararı olmadığı gibi sürekli kar eden bir kurum. Adrese teslim bir şartnameden söz ediliyor. İhaleyi alacak şirketin eli öyle kolaylaştırılmış ki lojmanların 3 ay içerisinde boşaltılacağı söyleniyor. Böyle bir sözleşme dünyada yok. Bizler özelleştirilen yerlerde öldük, işten atıldık, köleleştirildik.

"Yarınlarımız satılık değildir"

Kar getiren bir işletme neden satılmaktadır? Kamu yararını hiçe sayarak alınan bu karar ertelenmemeli, tamamen gündemden çıkartılmalıdır. 3-5 ay erteleyerek işçilerin direnişi kırılmayacak. Buradaki işçiler çok kararlı. Tamamen alın terinin ve emeklerinin peşindeyiz. Yaşamak için ekmeklerinin derdindeyiz. Milli servet olan termik santraller satılarak, maden ocakları özelleştirilerek ekonomik durum düzeltilemez, 3-4 sermayedarın keyfi uygulamalarına kurban edilemez. Bölge insanları, bizler, Türk-İş ailesi ve kamuoyu işçilerin arkasında. Bu madenler ve santraller halka aittir, milli servetlerimiz yarınlarımızın teminatıdır. Yarınlarımız satılık değildir. Bir adım geri atmayacağız. Bu karardan geri dönene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Gerekirse Ankara’ya yürüyeceğiz.”

"Bu ülke bunları hak etmiyor"

Ergün Atalay da “Bu işin baş sorumlusu Hazine Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’dır. İşçiler aylardır evlerinde huzurla uyumadıklarını, 3 kuruşun kendilerine yetmediklerini, huzurlarının daha çok bozmanın bir anlamı olmadığını söylüyorlar. Herkes aklını başına alsın. Bir yerde yangın, bir yerde sel, bir yerde deprem. Bu ülke bunları hak etmiyor. Huzurumuzu bozmayın, huzurumuzu düzeltin. Sonra siz zarara girersiniz” dedi.

Açıklamaların ardından Başkanlar Kurulu toplantısına geçildi. Toplantının ardından Çayırhan’da eylemlerini nöbetleşe sürdüren işçiler ziyaret edilecek.